Cevaplar.Org

SAHÂBENİN ADALETİ VE ÂLİMLERİN BUNA DAİR AÇIKLAMALARI-1

1.Hâfız ibn Hacer el-Askalânî el-İsâbe adlı eserinde diyorki: "Ehli-sünnet, sahâbenin âdil olduğu konusunda ittifak etmiştir. Bu hususta bir kısım ehli-bidat dışında, kimse muhalefet etmemiştir."


Muhammed Salih Ekinci

sghursi@gmail.com

2023-09-01 07:15:17

1. Hâfız ibn Hacer el-Askalânî el-İsâbe adlı eserinde diyorki: "Ehli-sünnet, sahâbenin âdil olduğu konusunda ittifak etmiştir. Bu hususta bir kısım ehli-bidat dışında, kimse muhalefet etmemiştir."

2. Hatip el-Bağdâdî, el-Kifâye adlı eserinde bu hususla çok değerli açıklamalarda bulunmaktadır: "Ashabı kirâmın adaleti Allah'ın onları âdil sayması, onların temizliğinden haber vermesi ve onları seçtiğini beyan etmesiyle sabit olmuştur. Onların bu vasfını anlatan âyetlerden bazıları şunlardır:

Sizler insanlar için çıkartılmış en hayırlı topluluksunuz. (Âli İmran-110)

İşte böylece sizi vasat/âdil bir topluluk kıldık. (Bakara-143)

Muhâcirlerden ve Ensârdan İslâm'a girmekte ilk öne geçenler ile bunlara güzelce (ihsanla) tabi olanlar... Allâh onlardan râzı olmuştur, onlar da Allah'tan râzı olmuşlardır. (Allâh) onlara, altlarından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetler hazırlamıştır. İşte büyük kurtuluş budur. (Tevbe-100)

Ey Nebi! Allah ve müminlerden sana tâbi olanlar sana yeter. (Enfâl 64)

(Bir de o mallar) göç eden fakirlere aittir ki onlar yurtlarından ve mallarından sürülüp çıkarılmışlardır. Allah'tan lütuf ve rıza ararlar, Allah'ın Resûlüne yardım ederler, işte onlar, sâdıkların tâ kendileridirler. Daha önceden Medine'yi yurt edinmiş ve gönüllerine imanı yerleştirmiş olan kimseler, kendilerine hicret edip gelenleri severler ve onlara verilen (ganimet)lerden ötürü içlerinde hiçbir kıskanma veya istek duymazlar, kendilerinin ihtiyaçları olsa dahi kardeşlerini öz canlarına tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerdir. (Haşr- 8, 9)

Andolsun ki Allah, (Hudeybiye'de) o ağacın altında sana biat ettikleri zaman, müminlerden razı oldu. Onların kalplerindeki ihlâsı bildiği için üzerlerine sekîne, huzur ve güven indirdi. Onları hemen yakında gerçekleşen bir zaferle ve alacakları birçok ganimetle mükâfatlandırdı. Allah azîz ve hakîmdir. (Fetih-18).

Konuyu uzatacağı endişesiyle zikretmediğimiz nice ayet ve hadisler vardır ki, onların tümü Sahabilerin adil olduklarını kat'î bir şekilde ifade etmektedir. Allah onları âdil saydıktan sonra, onların hiç kimsenin tadiline ihtiyaçları yoktur. Bununla beraber onlar hakkında zikrettiğimiz ayet ve hadislerden hiçbiri vârid olmamış olsaydı dahi onların yapmış oldukları hicret, cihad, İslâm'a sahip çıkma, canlarını ve mallarını bu yolda verme, din uğruna gerektiğinde evlatlarına ve babalarına karşı tereddüt etmeksizin savaşmaları, dini tebliğ etmeleri ve güçlü imanları onların adaletini ispat ettiği gibi, onların nezih olduklarına inanmayı da gerekli kılmaktadır. Onlar kendilerinden sonra gelen ve başkalarının adalet ve nezâhatı ile alakalı hüküm beyan edenlerin hepsinden daha üstündürler. İşte bütün âlimlerin ve sözüne güvenilir kimselerin görüşü budur…"(1)

Yine Hatîp kendi senediyle Ebû Zür'a er-Râzî'nin şöyle dediğini nakleder: "Allah Rasûlü'nün (sallallâhu aleyhi ve sellem) Ashabından birine dil uzatan birini görürsen bil ki o zındıktır. Zirâ Allah Rasûlü haktır, Kur'ân haktır, Peygamberin getirdiği mesaj haktır. Bütün bunları bize ulaştıran ise sahâbedir. Sahâbeyi ayıplayan kimselerin amacı, onların şâhitliğini ve güvenilirliğini cerhetmek ve böylece Allah'ın kitâbını ve Peygamber'in sünnetini geçersiz hale getirmektir. Öyleyse sahâbîleri değil, bilakis onlara dil uzatanların güvenilirliğini cerhetmek daha uygundur, bunlar zındıktır.(2)

3. Hâfız İbn Hacer, Ebû Muhammed b. Hazm'ın şöyle dediğini nakleder: "Cenabı Hakk şöyle buyurmaktadır: Elbette içinizde fetihten önce mallarını infak edenler ve savaşanlar başkalariyla eşit değildir; onların derecesi fetihten sonra infak edip savaşanlardan daha büyüktür. Bununla beraber Allah hepsine cenneti vaad etmiştir. (Hadîd-10); Bizden kendilerine cennet takdir edilmiş olanlar varya, işte onlar, Cehennemden uzak tutulurlar. (Enbiyâ-101); Bu iki ayetten Ashabın tamamının cennet ehli olduğu anlaşılıyor. Onlardan hiç birisi Cehennem'e girmez. Zira yukarıda geçen ayetlerin muhatabı onlardır."(3)

Burada şöyle bir soru akla gelebilir: Yukarıda geçen birinci âyette infaktan ve savaşmaktan söz edilmektedir. Keza mevzunun başında geçen üçüncü ayette ihsân kaydı vardır. Bu kayıtlara göre mezkûr nitelikleri taşımayanlar ayetlerde geçen faziletlerin kapsamının dışında kalmazlar mı?

Cevap: Bu kayıtlar Ashabın çoğunun bu nitelikleri kendilerinde taşımasından dolayı zikredilmiştir. Dolayısıyla bilfiil infakta bulunup savaşa katılanlar da, bu potansiyeli taşıyan Sahabiler da bu kapsama girerler. ["Şefkatli anneler saygıya değerdir" ifadesi nasıl "şefkatli olmayan annelere karşı saygısızlık edilebilir" şeklinde muhalif bir mana taşımıyorsa aynen öyle mezkûr ayetlerde de mefhumu muhalif kastedilmemektedir. Aksine Sahabenin genelde sözkonusu edilen vasıflarla muttasıf olduğunu belirtmektedir. Başka bir ifadeyle belirtmek gerekirse bilfiil infakta bulunmuş ya da savaşa katılmış olsun olmasın mümin olarak Hz. Peygamber'e eşlik eden ve onunla bir araya gelmek (sohbet) başlıbaşına büyük bir fazilettir. Kaldı ki Sahabe arasında az ya da çok bilfiil infakta bulunmayan veya her hangi bir savaşa katılmayan kişi sayısı yok denecek kadar azdır.](4)

Hâfız İbn Hacer şöyle devam ediyor: Allah Resûlu ile az da olsa bir araya gelmiş olan sahâbilerin saygınlığı görüşü Hulefâ-i Râşidin ve diğer Sahabiler tarafından da kabul edilmiştir.(5)

İbn Hacer burada birçok Sahabeden uzunca nakillerde bulunup konuyu şöyle bağlar: "İşte bu rivayetler açıkça göstermektedir ki; Hulefâ-i Râşidin ve diğer Sahabiler, hiçbir makamı Sahabilik makamına denk tutmamışlardır. Nitekim bu husus sahih hadislerde de yer almaktadır."(6)

4. Tahâvî diyorki: "Biz Allah Rasûlü'nün ashâbını sever ve onların hiç birisinin sevgisinde kusur etmeyiz ve onların hiçbirinden teberrî etmeyiz ve onlara buğz eden; onları kötülükle ananlara da buğz ederiz. Sahabeyi ancak hayırla anarız. Onlara muhabbet beslemek dindir, imandır ve ihsandır. Onlara buğz etmek ise küfür, münafıklık ve taşkınlıktır."(7)

5. Allâme Kurtubî diyor ki: "Hiçbir Sahâbiye yüzde yüz bir hatâyı nisbet etmek câiz değildir. Çünkü onların, hepsi yaptıkları işlerde ictihad ediyorlardı, yaptıklarıyla Allah'ın rızasını arıyorlardı. Onların hepsi bizim için önderdirler. Cenâb-ı Hak bizi onların aralarında baş gösteren münakaşalar hususunda dilimizi tutmakla mükellef kılmıştır. Hz. Peygamber, onlara hakaret etmeyi yasaklamıştır. Cenâb-ı Hak bize onları af ettiğini ve onlardan razı olduğunu haber vermiştir. Ayrıca değişik kanallarla Hz. Peygamber'den (sallallâhu aleyhi ve sellem) şu hadis varid olmuştur: 'Şüphesiz ki Talha yeryüzünde yürüyen bir şehittir'. Şayet Hz. Talha'nın daha sonra savaşa (Cemel hadisesine) çıkması isyan olsaydı, orada öldürülmekle şehid olmazdı. Çünkü şehâdet mertebesi ancak tâat yolunda öldürülmekle elde edilir.[8] Bunun böyle olduğuna, 'Zübeyr'in katili Cehennem'dedir' ve 'Safiyye'nin oğlunu öldüreni cehennemle müjdele' şeklindeki sahih hadisler de delâlet etmektedir. Durum böyle olunca Talha ve Zübeyr'in âsi ve girdikleri savaştan dolayı günahkâr olmadıkları anlaşılmaktadır. Âlimlerden birine onların aralarında akıtılan kanların durumu sorulduğunda, soruya şu âyetle karşılık vermiş; 'Onlar gelip geçmiş bir ümmettir. Onların kazandıkları kendilerine sizin de kazandığınız size aittir ve Siz Onların yaptıklarından sorumlu olmayacksınız.' (Bakara-134)"(9)

6. Taftazânî şöyle der: "Sahabeyi ta'zim ve onlara ta'n etmekten kaçınmak vaciptir." Görünüşte onlara ta'n etmeyi zahire göre gerekli kılan meseleleri güzel manalara hamletmek ve güzel yönde tevil etmek gerekmektedir. Hele muhâcir ve ensâr, Biatu'r-Rıdvan'da bulunanlar, Bedir'e, Uhud'a ve Hudeybiye'ye katılanlar şânının yüceliği hususunda ümmetin icması vardır. Açık âyetler ve sahih hadisler buna şahittirler. Bunların tafsilatı hadis, siyer ve menkıbe kitaplarında yer almaktadır. Allah Resûlü Sahabeye ta'zim etmeyi emretmiş ve herkese onlara ta'n etmekten dilini korumasını emretmiştir. Nitekim buyurur ki; "Ashabıma ikramda bulununuz Şüphesiz ki onlar sizin seçkinlerinizdir".Başka bir Hadiste: "Sakın Ashabıma dil uzatmayınız" demiştir. Diğer bir hadiste; "Ashabım hususunda Allah'tan korkunuz.(10)

 

Dipnotlar

1- Hatîb, el-Kifâye fî İlmi'r-Rivâye, s. 94-95.

2-Hatib, el-Kifâye fî İlmi'r-Rivâye, s. 97.

3- İbn Hacer, el-İsâbe

4- Mütercim notu: M.Y.

5- Bkz. İbn Hacer, el-İsâbe, I/10-11.

6- Bkz. İbn Hacer, el-İsâbe, I/10-11.

7- el-Akîdetu't-Tahâviyye (Şerh ile birlikte), 467.

8-Kurtubî'nin kullandığı "savaşa çıkması" tabiri uygun bir tabir değildir. Çünkü Hz. Talha ve Hz. Zübeyr, Hz. Ali ile savaşmaya değil, insanlar arasında barış yapmak için veya Hz. Osman'ın katillerine kısâs uygulanması için çıkmışlardır. Savaş ise ansızın iki grubun da kastı olmadan içerideki münafıkların tahrikiyle meydana gelmiştir.

9- Kurtubî, el-Câmi' li-Ahkâmi'l-Kur'ân, XVI/322.

10- Taftazânî, Şerhu'l-Makâsıd, İstanbul, II/303.

 

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

CENNET VE CEHENNEM SADECE MANEVİ DEĞİLDİR

CENNET VE CEHENNEM SADECE MANEVİ DEĞİLDİR

Cennet ve Cehennem iki yurttur; birisi sevaba birisi azaba, birincisi muttakilere, ikincisi kâfirle

ACBU’Z ZENEB HADİSİ

ACBU’Z ZENEB HADİSİ

Bir sorunun cevabı; “Müzedeki bir insanın iskeleti 2.000 senedir var olduğu söyleniyor. Halbu

NAMAZDA 17 SIRRI

NAMAZDA 17 SIRRI

İslam Literatüründe “el-Mabud” kelimesi hakiki mabud olan Allah’ın bir vasfıdır. Ebced d

İNSANLARIN AYIBINI GİZLEMEK

İNSANLARIN AYIBINI GİZLEMEK

Kişi kendisine nasıl davranılmasını istiyorsa, başkalarına da öyle davranmalıdır. Bu minva

CEHENNEM NEREDEDİR?

CEHENNEM NEREDEDİR?

Soru: Cehennem Nerededir? Cevap: Cennet ise Kur’an-ı Kerim'de zikredildiği gibi yüksektedir ve

RUM SURESİ ÖZELİNDE FITRAT DİNİ’NE BAKIŞ

RUM SURESİ ÖZELİNDE FITRAT DİNİ’NE BAKIŞ

Rum suresi, Mekki mukattaat sureler sisteminde yer alan, Kur’an’daki tertip numarası 30 olan bi

HADİSLER IŞIĞINDA KOMŞULUK İLİŞKİLERİ-2

HADİSLER IŞIĞINDA KOMŞULUK İLİŞKİLERİ-2

Ebû Hüreyre (r.a) anlatıyor: Rasûlullah (s.a.s) buyurdular ki: “Komşusu, zararlarından emin

HADİSLER IŞIĞINDA KOMŞULUK İLİŞKİLERİ-1

HADİSLER IŞIĞINDA KOMŞULUK İLİŞKİLERİ-1

Kıyâmetin pek yakın olduğu ve vaktin bereketinin azaldığı günümüzde, insanlar dünya tela

SAYGI GÖSTERGELERİ

SAYGI GÖSTERGELERİ

Toplum içerisinde âdâb-ı muâşeret dediğimiz; nezâket, saygı ve görgü kuralları, dünya v

SAHÂBENİN ADALETİ VE ÂLİMLERİN BUNA DAİR AÇIKLAMALARI-2

SAHÂBENİN ADALETİ VE ÂLİMLERİN BUNA DAİR AÇIKLAMALARI-2

İbn Hacer el-Heytemî diyor ki: "Sahabe arasında cereyan eden hâdiseler konusunda dilimizi tutmam

SAHÂBENİN ADALETİ VE ÂLİMLERİN BUNA DAİR AÇIKLAMALARI-1

SAHÂBENİN ADALETİ VE ÂLİMLERİN BUNA DAİR AÇIKLAMALARI-1

1.Hâfız ibn Hacer el-Askalânî el-İsâbe adlı eserinde diyorki: "Ehli-sünnet, sahâbenin âdil

Kim Allah'a ve Rasûlü'ne îman etmezse, (bilsin ki) biz inkâr edenlere alevi çılgın bir ateş hazırladık.

(Fetih, 13)

GÜNÜN HADİSİ

Alî b. Ebî Tâlib (r.a.)'dan :

"Benim ağzımdan yalan uydurmayınız. Her kim benim ağzımdan yalan söylerse Cehennem'deki yerine hazırlansın."

TARİHTE BU HAFTA

*Şair Muhammed İkbal'in vefatı(21 Nisan 1938) *TBMM'nin açılışı ve çocuk bayramı(23 Nisan 1920) *Osmanlı-Rus Harbi(24 Nisan 1877) *Hudeybiye Gazvesi(26 Nisan 628) *II.Abdülhamid'in tahttan indirilmesi(27 Nisan 1909)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI