ALLAH’IN SIFATLARI-3
ALLAH TEÂLÂ HAKKINDA CAİZ OLAN ŞEYLER: 1-Allah Teâlâ’nın aklen imkânsız olmayan her şeyi – ne kadar garip, ne kadar harika olursa olsun – yaratması caizdir. Çünkü; aklın mümkün gördüğü her şeyin v
ALLAH TEÂLÂ HAKKINDA CAİZ OLAN ŞEYLER:
1- Allah Teâlâ’nın aklen imkânsız olmayan her şeyi – ne kadar garip, ne kadar harika olursa olsun – yaratması caizdir. Çünkü aklın mümkün gördüğü her şeyin var olabileceği açıktır. Allah Teâlâ Hazretlerinin kudreti ise, tam ve son derecede mükemmeldir.“Şüphesiz Allah her şeye kâdirdir.” (33)
2- Cenab-ı Hak’ın hayrı ve şerri (iyiliği ve kötülüğü) yaratması caizdir. Çünkü bütün kâinat onun kudretindedir. Ondan başka yaratıcı, ondan başka dilediğini yapabilecek yoktur. Öyleyse hayrın da, şerrin de yaratıcısı ancak Allah’tır. (*)
Şerri yaratmak şer değildir. Ancak, insanın kendi kudretini şerre harcaması şerdir. Çünkü yaratma ve icad, umumî neticelere bakar. Bir şerrin varlığı, çok hayırlı neticelere sebep ve başlangıç olduğu için, o şerrin yaratılması, sonuçları itibariyle hayır olur. Mesela; ateşin yüzlerce hayırlı neticesi vardır, bazı insanlar iradelerini kötüye kullanarak ateşi kendilerine şer yapsalar, “Ateşin yaratılması şerdir” diyemezler. Belki o insanlar, kendi kespleri ile kendi arzu ve iradeleri ile onu şer yapmışlardır.
Ve yine mesela; gayet sanatkâr bir ressam, sanatın bütün inceliklerine uyarak çirkin bir adamın resmini güzelce çizse, biz onu takdir eder ve ne güzel çizmiş, deriz. Resmi çizilen adamın çirkin olması, resmin de çirkin olmasını gerektirmez. Cenab-ı Hakk’ın her yarattığında birçok hikmetler vardır. Şüphesiz şerri yaratmasında da, gizli hikmetler bulunmaktadır. Biz hikmetlerini kavramasak da, Allah’ın kudreti ile meydana gelen her şeyde faydalı bir cihet vardır. Bazı fertler hakkında çirkin ve zararlı görünen bir hadisenin altında, birçok insanların faydasına olan bir şeyin bulunmadığını kim söyleyebilir? Şu halde, birtakım işlerin şer olması bize göredir. Biz kendi irademiz ile onları (kesp) ve elde ediyoruz. Allah Teâlâ Hazretleri de onları, bizim irademize göre meydana getiriyor. Demek oluyor ki, seçmek ve kabul etmek bize, yaratmak da Allah’a aittir. Yalnız Allah’ın hayra rızası vardır, şerre rızası yoktur:
“Allah, fenalık yapmaya razı olmaz.” (34)
“Allah, kullarının küfrüne razı olmaz.” (35) Ayet-i Kerimeleri bu gerçeği anlatmaktadır.
3-Cenab-ı Hakk’ın kulları hakkında, en iyi ve en faydalı olanı (Aslah olanı) da, olmayanı da yaratması caizdir. Yoksa, bir kulunun hakkında en iyi ve en faydalı olan şeyleri yaratmaya – hâşâ – mecbur değildir. Eğer mecbur olsa idi, kâinata bol bol ihsan buyurduğu lütuflar kendisinden mecburî olarak meydana gelmiş olur (Ef’âl-i Iztırariye) ve Cenab-ı Hak da, şükü ve hamde lâyık olmazdı. Çünkü; şükür ve hamd böyle kendiliğinden meydana gelen işler karşılığı olmaz.Şayet en iyi ve en faydalı olanı yaratmaya, Cenab-ı Hak mecbur olsa idi, bunu terk etmek mümkün olmazdı. Bu takdirde Allah Teâlâ Hazretleri – haşâ- aciz ve çaresiz kalmış olurdu. Yahut, Cenab-ı Hakk’ın, cahil ve dengesiz olması gerekirdi. Hâlbuki Cenab-ı Hak, böyle noksan sıfatlardan uzaktır. Allah Hakîmdir. Yaptığını hikmetle yapar. Eğer bir kulu hakkında en iyi olanı yaratmazsa, bu mutlaka başka bir hikmete bağlıdır. Çünkü; Allah’ın hikmetten ve faydadan uzak hiçbir işi yoktur.
4-Cenab-ı Hakk’ın dilediği bir kulu hakkında, ya hidayet veya delâleti (36) yaratması câizdir. Hiçbir kimse Allah’ın doğru yola getirdiğini saptıramaz, saptırdığını da, doğru yola getiremez, Kur’an-ı Kerim’de:
“… Ve Allah, kime hidayet ederse, o doğru yoldadır.” (37)“Kimi ki, Allah doğru yoldan saptırır, artık onu doğru yola getirecek kimse yoktur.” (38)Ancak şurası açıktır ki, Cenab-ı Hakk’ın bir kulunda hidayet ve delâleti yaratması, o kulunun cüz’i iradesini kötüye kullanmasından ileri gelir. Kul, kendi kabiliyetini doğruluğa veya sapıklığa yöneltmedikçe, Allah onu doğruluğa veya sapıklığa zorla götürmez.
“… Ve sana gelen her fenalık da kendindendir.” (39) Âyet-i Kerimesi, bu gerçeği açıklamaktadır.5-Cenab-ı Hakk’ın kullarına, hikmetinin icabına göre nimet vermesi veya azap etmesi caizdir. Allah Teâlâ Hazretleri Erhamurrahimin (Merhamet edenlerin en merhametlisi)’dir. Emirlerine boyun eğenleri lûtfen nimetlendirir. Bu hususta va’di vardır. Cenab-ı Hak va’dinden dönmez. İsyan eden kulları hakkında da, azap edeceğini bildirmiştir. Onları bu isyanlarından dolayı da azap etmesi caizdir:
“Allah dilediğini bağışlar ve dilediğine de azap eder.” (40) ayetinde hem bağışlama, hem de azap etme, Cenab-ı Hakk’ın dilemesine bağlı olduğu bildirilmiştir.Ancak kâfir olanları ve kendisine ortak edinenleri tövbesiz afvetmez.
“Doğrusu Allah kendine eş koşulmasını bağışlamaz, ondan başkasını dilediği kimse için bağışlar. Bunun dışında kalan günahları dilerse tevbesi, ilâhî bir lûtuf olarak afveder, dilerse bağışlamaz ve sahibine bir müddet azabeder. (41) Fakat günah işleyen bir mü’min cehennemde ebedî kalmaz. Nihayet Cennete girer.
“Kim zerre miktarı bir hayır işlerse, onun mükâfatını görecektir.” (43)
Bir mü’min, hem Allah’ın azabından korkar, hem de Allah’ın rahmetini umar. Cenab-ı Hakk’ın azabından emin olmak da, rahmetinden ümit kesmek de caiz değildir. Küfürdür:
“Allah’ın azabından, ancak hüsrana düşen kimseler emin olurlar.” (43)
“Allah’ın lûtfundan, ancak kâfirler topluluğu ümidini keser.” (44) ayetleri bu hakikatleri göstermektedir.
İnsanların günahlardan kaçınmaları, Allah’a ibadet ve itaatta bulunmaları, kul olmalarının bir gereğidir. Bir Müslüman, dinî vazifelerini sırf Allah’ın rızasını kazanmak ve onu ta’zim etmek maksadı ile yapar. Cennet ümidi ve Cehennem korkusu ve başkalarına göstermek gayesi ile yapmaz. Bu maksatlarla yapılacak ibadetlerin İslam’da kıymeti yoktur. Zaten bizi ibadet yapmaya muvaffak kılan da, Cenab-ı Hak’tır. Bunun içindir ki, elde edeceğimiz sevap ve mükâfat, doğrudan doğruya Allah’ın bir lûtfudur. Karşılaşacağımız azap da Allah’ın adaletinin tecellisinden başka bir şey değildir.
Dipnotlar:
33- Bakara: 109.
(*)- Bu kısım Kaza ve Kader bahsinde delilleri ile yeniden ele alınacaktır.
34- Bakara: 205.
35- Zümer: 7.
36- Hidayet: Doğruluk, İslamlık, Hakkı Hak, Bâtılı Bâtıl görüp, doğru yola gitmek.
Dalâlet: İman ve İslamiyet’ten ayrılmak, azmak, Hak ve hakikatten, İslamiyet’ten sapmak.
37- İsra: 97.
38- Araf: 186.
39- Nisâ: 79.
40- Mâide: 18.
41- Nisâ: 48.
42- Zilzâl: 7.
43- A’raf: 99.
44- Yusuf: 87.
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DİĞER YAZILAR
KADER DEĞİŞİR Mİ?
İnsanların Çalışmasıyla Kader Değişir mi? Takdir Allah’ın ilmine bağlıdır. Allah, o
HADİSLERDE KAZA VE KADER
Hadîslerde Kaza ve Kader: Her şey, önceden takdir edilmiştir: Peygamberimiz (Sallallahu Aleyh
HİDAYET VE DALALET
(Hidayet: Doğru yola girmek, Müslüman olmak; Dalâlet: Eğri yola sapmak, iman ve İslam’da
AHİRET GÜNÜNE AİT NAKLİ VE AKLİ DELİLLER
Âhiretin Varlığının İspatı: (Âhiret gününün geleceğine dair, naklî ve aklî deliller
AHİRETİN VARLIĞININ ÖNEMİ
Cennet ve Cehennem hilkat (yaratılış) ağacının sonsuza doğru uzayıp giden iki dalında meyda
Hz. MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) :
Hz. Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), bütün insanlara ve cinlere gönderilmiş bir peygamber
MU’CİZE, KERÂMET VE ÖTEKİ HARİKALAR (Olağanüstü şeyler) :
Mu’cize: Allah tarafından peygamber olarak gönderilen bir zatın peygamberlik iddiasında do
DERS: 9 PEYGAMBERLERE İMAN
DERSİN KONUSU: Peygamberlerde bulunması gereken sıfatlar – İnsanlar niçin peygamberler
CİN VE ŞEYTAN DENİLEN VARLIKLAR
Lügatte cin, bir şeyi örten ve gizleyen demektir. Allah’ın yarattığı ve gözlerimizle g
Şu insanlar, çarçabuk geçen dünyayı seviyorlar da önlerindeki çetin bir günü (ahireti) ihmal ediyorlar.
İnsan, 27
GÜNÜN HADİSİ
"Allah katında, duadan daha kıymetli bir ibadet yoktur."
Tirmizî
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm İnternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yapt...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARİHTE BU HAFTA
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...