İSABET-İ AYN (GÖZ DEĞMESİ) VE HÜKMÜ

Türkçemizde göz değmesi, göz dokunması, nazar gibi tabir (deyim)lerle bildiğimiz “İsabet-i ayn” vakidir. Hz. Aişe (r.a.)’den gelen çeşitli


İsmail Hakkı Zeyrek

ekremyilmaz08@gmail.com

2009-02-25 14:56:32

Türkçemizde göz değmesi, göz dokunması, nazar gibi tabir (deyim)lerle bildiğimiz “İsabet-i ayn” vakidir.

Hz. Aişe (r.a.)’den gelen çeşitli rivayetlerde kendisine Rasûlüllah (s.a.v.)’ın nazardan rukye yapmasını emir buyurduğunu ifade etmiştir.

Mesele ilm-i kelâmda inanç noktasından ele alınmıştır. Fıkh-ı Ekber şerhinde Aliyyü’l-Karî: (77) “Sihir ile göz değmesi-mutezile mezhebinin görüşlerinin aksine- ehl-i sünnete göre haktır, vakı’dir. Çünkü: Rasul-ü Ekrem (s.a.v.) “göz değmesi haktır...”buyurmuşlardır.” (78) demektedir.

Bazı gözlerin baktıkları cisimleri hasta yapacak veya başka türlü zarar verebilecek te’sirler yaptığı hakkında hadis-i şerifler olduğu gibi bazı Kur’ân âyetlerini bu mana ile tefsir eden müfessirler de vardır.

Eski ve yeni bazı filozoflar ise bunun akla uygun olmadığını iddia etmişlerdir. Halbuki bunda akla aykırı bir taraf yoktur. Çünkü gerçek tesir Allah’ın yaratmasına aittir. Bunda göz âdi bir sebepten ileri geçmemektedir. Hayvanlar kendi aralarında nasıl farklı özelliklere sahip iseler insanlar da çeşitli özelliklere sahiptirler. Bazı insanların yaratılışında başkalarına zarar verebilecek bir özelliğe sahip olmaları; gözleriyle bir şeye baktıkları zaman gözlerinden havaya yayılan zehirli bir enerjinin görülen şeye isabet edince ona zarar vermiş olmasına ne gibi bir engel vardır?

Zoolojinin söylediğine bakılırsa: Yılanların içinde öyleleri vardır ki bakışları ile veya çaldıkları ıslıklarla insanları öldürürler. Eğer bu doğru ise o gibi yılanların insanı uzaktan öldürmesi şüphesiz, kendisinden yayılan bir zehir vasıtası ile olmaktadır.

Mıknatısın kendisindeki bir özellikle uzaktan demire te’sir ettiğini biliyoruz. Şu halde gözün de uzaktan cisimlere tesir yapabilmesini akıldan uzak görmemek gerekir.

Hadis-i şeriflerle sabit olan cihet, gözün bazı cisimlere zarar vermesi veya hasta yapmasıdır. Yoksa büyük dağların yarılması, büyük binaların devrilmesi gibi şeyler değildir. Bu gibi iddialar doğru bir esasa, ciddi bir kaynağa dayanmamaktadır.

Evet Ehl-i Sünnet, gözün baktığı bazı eşyaya tesir ederek zarar verebileceğini ve bu tesirin de ancak Allah’ın yaratması ile gerçekleştiğini kabul eder. Çünkü buna dair nass varit olmuştur. Ve bunun olmasına aklî hiç bir engel de yoktur.

Kur’ân-ı Kerîm’de: Ve in yekâdüllezine keferû. Le yüzlikûneke bi-ebsârihim lemmâ semiu’z-zikr “Doğrusu o kâfirler zikri -yani Kur’ânı- işittikleri vakit az kalsın gözleriyle seni devireceklerdi” buyurulmuştur.

Beyzavî ve diğer bazı tefsirlerde bu âyet-i kerîmenin nüzulüne sebep olarak şu hadise nakledilmektedir: Beni Esed kabilesi içinde gözü keskin adamlar vardı. İçlerinden biri Rasûlüllah (s.a.v.)’ı de nazara uğratmak için çalıştı. Fakat Allah’ın koruması ile bir şey yapamadı.

“Müşrikler Kur’ânın yüksekliğini öyle hissetmişlerdi ki, hasedlerinden az daha peygamberi göz değmesine uğratacaklar, aç ve kötü gözlerinin şerleriyle ellerinden gelse yıkıp helâk edeceklerdi.

Öfkenin bedende bir hükmü olduğu gibi gözlerin de karşılarındakine bakışlarına göre iyi veya kötü bir hükmü vardır. Kimi elektrik gibi dokunur, çarpar, mıknatıslar, manyetize eder, kimi âşık olur, kimi de aldığı te’sir ve üzüntü ile öfkeye kapılır; hasedinden çatlayacak hale gelir, sû-i kasta, düzenbazlığa kalkışır ki maddî olsun manevî olsun bunların hangisi hedefine ulaşırsa buna göz değmesi, nazar denilir. Esası ne olursa olsun (isabet-i ayn) vardır. Allah koruyacağı kulları için ona bir siper yapar.”

Celâleyn haşiyesi Sâvî’de: “Nazar değen adama bu âyetin okunması ve yazılması faydalıdır. Artık ona -Allah’ın izniyle- nazar zarar vermez.”deniliyor. (81)

Buharî’nin İbni Abbas (R.Anhüma)dan tahriç ettiği bir hadis-i şerîfe göre: İbrahim (a.s.) oğulları İsmail ve İshak (Aleyhisselâm)’a nazar değmesine karşı şu duayı okurdu. Rasûlüllah (s.a.v.) de öyle yaparlardı.

Eûzü bi-kelimatillahi’t-tammeti min külli şeytânin ve hâmmetin ve min külli aynin lâmmetin.

“Her şeytandan ve zehirli hayvandan ve her kötü gözden Allah’ın tam sıfatlarına sığınırım.”

Buharî’nin ilk şarihlerinden (Hattabî) diye meşhur olan İmam Ebu Süleyman Hamd b. Muhammed b. İbrahim b. Hattab el-Bustî (82) (V - 388 H.) “İ’lâm Es-Sünen” adını verdiği eserinde diyor ki: “Rasûlüllah (s.a.v.)’ın göz değmesine karşı okunmasını emrettiği şey (Kavari-i Kur’ân) adı verilen Ayetü’l-kürsî gibi Allah’ın isim ve sıfatlarını ihtiva eden âyetlerin temiz, salah ve takva sahiplerinin diliyle, göz değmesinden hastalanmış olanlara okunmasıdır. Bu okunma rûhanî tedavidir. Önceki devirlerde böyle faziletli kimselerin okumalarının büyük bir yeri vardı. Fakat böyle zatlar yok denecek kadar azalmıştır. Bundan dolayı halk maddi tedavî yolunu tutmuştur. Çünkü rûhanî ve manevî tedavînin hastalık üzerinde te’siri görülmez olmuştur.” Hattabî 388 hicrî tarihinde vefat ettiğine göre aramızda bin seneden fazla bir zaman farkı bulunduğu düşünülecek olursa zamanımızda bu işin ehlinin azın da azı haline geldiği kolaylıkla anlaşılır.

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

BURCUMUZ KADERİMİZİ ETKİLER Mİ?

BURCUMUZ KADERİMİZİ ETKİLER Mİ?

Burç; güzel olmak, örtülerinden sıyrılmak ve yükselerek görünür olmak anlamına gelen “b

KEHANET VE KAHİNLİK

KEHANET VE KAHİNLİK

Eskiden bir takım adamlar gaipten haberler verir ve bunların semavî sırlarla ilgili olduğunu s

İSABET-İ AYN (GÖZ DEĞMESİ) VE HÜKMÜ

İSABET-İ AYN (GÖZ DEĞMESİ) VE HÜKMÜ

Türkçemizde göz değmesi, göz dokunması, nazar gibi tabir (deyim)lerle bildiğimiz “İsab

RUH ÇAĞIRMA SEANSLARI VE BEKLEYEN TEHLİKELER

RUH ÇAĞIRMA SEANSLARI VE BEKLEYEN TEHLİKELER

Amerika’da bazı kimseler ölülerin ruhları ile konuştuklarına inanırlar. Bu maksatla tam

"Eğer şeytandan gelen kötü bir düşünce seni dürtecek olursa, hemen Allah'a sığın! Çünkü O, işitendir ve bilendir."

Fussilet, 36

GÜNÜN HADİSİ

"Yâ Resûlâ'llâh, müslümanların hangisi efdaldir?" diye suâl ettiler. "Müslümanlar; dilinden elinden selâmette kalandır." cevâbını verdiler.

BUHARİ, KİTÂBÜ'L-ÎMÂN, Ebû Mûsâ el-Eş'arî (r.a.)

TARİHTE BU HAFTA

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI