Türkiye çağlar boyu sınırların efendisi olmuştur. Ebu'l Hasan en Nedevi gibiler de müstakil kitaplarında Türklerin muharebe özelliklerinden sitayişle bahsetmişlerdir. Çökme döneminde bile Hindistan'dan Fas'a kadar İslam dünyasının umut ve bel bağladığı yegane ülke Türkiye ve Osmanlı Devleti olmuştur. Osmanlı'nın kel başına sürecek ve kendine yetecek merhemi olmasa da, başsız İslam dünyası zor zamanda umudunu yine Türkiye'ye bağlamıştır. Bunu bilen Batılılar da umudun kaynağı Türkiye ile ona umut bağlayan kitlelerin arasını kesmek istemişlerdir. 

Osmanlı'nın son döneminde ve akabinde siyasi olarak Türkiye İslam dünyasının dışına itilirken, sosyal değerler olarak Batı değerlerine bağımlı hale getirilmiştir. Bu da Türkiye ile İslam dünyası arasındaki mesafeyi açmıştır. Böylece Türkiye pusulasını ve manevi yönüne kaybettiği gibi, ümmet nazarında da yerini kaybetmiştir. Kimileri vaktiyle Türkiye'nin İslam dünyasından koptuğunu söylerken, kimileri de Endülüsleşme yolunda ilerlediğini sanmıştır. Bununla birlikte Türkiye'de yeşermeye başlayan İslami cemaat ve hareketler sayesinde Türkiye'nin kayıp yeri yeniden keşfedilmiştir. Tarihi rolü yeniden hatırlanmaya başlanmıştır. 

 Arap Baharı ile birlikte Türkiye bir ivme yakalamıştır. Bu fırsatın bir kısmı heba edilse bile yine de bir kısmı mahfuz kalmıştır. Bu vesile ile Türkiye İslam dünyasına açılma imkanına kavuşmuştur.

 İsrail ile Türkiye'nin sınır komşusu olması

İsrail'i ilk tanıyan ülkelerin başında Türkiye gelmesine rağmen Filistin meselesi ve dini siteler ve İsrail'in yatışmaz yapısı ve saldırganlığı Türkiye ile İsrail arasında git-gel yaşanmasını kaçınılmaz kılmıştır. Dostluk köprüsü adım adım yerini düşmanlık ve hasmane ilişkilere bırakmıştır. 12 Eylül sonrası ve 2010 ile 2020 arası ikili ilişkiler dibi görmüştür. Belki hiç beklenmedik bir anda Suriye üzerinden Türkiye İsrail ile sınır haline gelecektir. Bundan ötesini Amerikalı bir general anlatıyor. 

 Amerikalı Emekli Albay ve askeri analizci Douglas Macgregor bir konuşmasında : 'İsrail için asıl tehdit Türkiye' ifadesini kullanıyor. Douglas Macgregor, Aksa Tufanı hareketiyle ilgili aykırı sözler sarf etmektedir. İsrail'in kara harekatının başarıya ulaşamayacağını, askeri kayıp yaşatacağını ve Hamas'ı bitiremeyeceğini iddia etti. Macgregor ayrıca "İsrail'in kıyameti ancak Türkler olur. Türkler bölgede en büyük hava ve askeri güce sahip ülkesi" ifadesini kullanıyor. ABD ordusundan emekli Albay ve askeri analizci Douglas Macgregor, Amerikalı eski hukukçu Andrew Napolitano'nun yayınında Gazze'deki gelişmeler üzerine soruları cevapladı.

'Bölge İsrail'den, Avrupa da ABD'den bıktı'

Macgregor, saha tecrübelerine dayanarak İsrail'in kara harekatı başlatması halinde çuvallayacağını ve başarısız olacağını söyledi. Harekatın Hamas'ı yok edemeyeceğini de vurgulayan Macgregor şu ifadeleri kullandı:"Bölgedeki diğer ülkeler dünyanın geri kalanı gibi İsrail'den, Avrupa da artık bizden bıktı. Demek istediğim bir dünya savaşının eşiğindeyiz. Anlaşılması gereken bu. İsrail Gazze'ye kara harekâtı yaparsa istenen başarı sağlanamayacaktır. Ama yine de istekli gözüküyorlar. Girerlerse sadece asker kaybetmekle kalmayacaklar Hamas'ı da tamamen yok edemeyecekler."

 İsrail'in Gazze'ye yönelik askeri hareketinin iki önemli hedefi ve ayağı vardır. Bunlardan birisi Hamas'ı Gazze'den sökmektir. Peki! İsrail bunu başarabilir mi? Şimdiye kadar hareketlerin en önemli hedefleri arasında yine bu aynı hedef yer alıyordu. Lakin İsrail bunu hiç başaramamıştır. 2008-2009 Filistinlilerin Furkan olarak andıkları askeri harekatda da amaç Hamas'ı Gazze'den sökmekti. Olmadı. Aksa Tufanı hareketi üzerinden bu hedefine varması da yine çok uzak bir ihtimal olarak görülüyor. İngiliz eski baş casusu Robert John Sawers İsrail'in bu hedefine nail olmasının uzak bir ihtimal olduğunu ifade etmektedir. Robert John Sawers, ağır bombardımanla birlikte Gazze'nin Mariupol ya da İkinci Dünya Savaşının izlerini taşıyan Halep'e benzetilmek istendiğini ifade etmiştir. En iyi ihtimalle İsrail'in Gazze'yi tamamen tecrit etmek için etrafına çifte çit veya duvar örebileceğini ifade etmektedir. Kısaca İsrail tökezledikçe hedeflerini revize etmektedir bundan evvelki çatışmalarda da böyle olmuştur. 

İsrail'e asıl tehdit Türkiye'dir! 

İran'ın nükleer silah kullanabileceğini iddia eden Macgregori, esas tehdidin ise Türkiye olduğunu belirtti. Dünyadaki Sünni Müslümanlar için Erdoğan'ın önemli bir yeri olduğuna dikkat çeken Macgregor şöyle devam etti: "Türklerin İsrail ile iyi bir hatırası yok. Daha birkaç yıl önce (2010) Gazze'ye yardıma giden Türk gemileri İsrail tarafından basılıp siviller öldürüldü. Böyle bir şey Türklerde İsrail için destek ve dostluk tohumları ekmeyecektir. Pakistanlılar da Türklerle çok yakın. Eğer Türkler isterse İsrail'e karşı caydırıcılık için nükleer silah vermeye hazırlar.

'Türkler asker yığar, İsrail'in eceli gelir! '

"Türkler bölgede en büyük hava ve askeri güce sahip ülkesidir. Bir ay bile sürmez iki milyon askeri bölgeye yığabilirler. Ve Türkler çok acımasız savaşçılar. Eğer Gazze'ye girerlerse bütün bu saydıklarım İsrail için kıyamet olur. Saydıklarım kazanılamaz bir savaşı anlatıyor. ABD hava desteği verse de bu yeterli olmayacaktır. Hepimiz biliyoruz ki karada da denizde de onlarla savaşacak kadar askerimiz yok."

Macgregor, sosyal medya hesabından da şu paylaşımı yaptı:

"Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan Hamas ve İsrail arasında arabuluculuk yapmayı teklif etti, ancak Erdoğan'ın kendisi savaşın 'bir iki hafta içinde' durmayacağı konusunda uyarıda bulundu. Türkiye, 80 milyondan fazla nüfusa sahip bir ülkedir ve bölgede İsrail ile bir çatışmada Sünni Arap devletlerine liderlik edebilecek toplumsal uyuma, savaş kültürüne ve askeri güce sahip tek aktördür.

 'Gelişmiş konvansiyonel savaş !'

 "Bölgesel bir savaşta Türkiye, modern silahlarla donatılmış, disiplinli ve kararlı savaşçılar tarafından yönetilen büyük ordular ve hava kuvvetleri kurabilir. Ankara tarafından yönlendirilen ve Katar tarafından finanse edilen bölgesel bir Sünni Müslüman cephesinin ortaya çıkışı, IDF (İsrail Savunma Güçleri) için, günümüz IDF liderlerinden sadece birkaçının bildiği bir savaş biçimi olan gelişmiş konvansiyonel savaş hayaletini yeniden canlandırıyor."