SAVAŞ NEDEN ÇIKTI?  

Şeyh Ahmet Yasin bir zamanlar İsrail’i kurda ve kaplana benzetmiştir.  Bu hayvanlar acıkmadan saldırırlar ve doyduktan sonra da avlarına devam ederler. Avlarını telef ederler.  Bunun için kurt kanunundan bahsedilir. İsrail de kendince kurt kanununu uygulamaktadır. Şeyh Ahmet Yasin yakınma makamında ‘ İsrail, dursak da vuruyor durmasak da vuruyor’


Mustafa Özcan

mustafaahmetozcan@gmail.com

2023-11-01 21:44:14

Şeyh Ahmet Yasin bir zamanlar İsrail'i kurda ve kaplana benzetmiştir. Bu hayvanlar acıkmadan saldırırlar ve doyduktan sonra da avlarına devam ederler. Avlarını telef ederler. Bunun için kurt kanunundan bahsedilir. İsrail de kendince kurt kanununu uygulamaktadır. Şeyh Ahmet Yasin yakınma makamında ' İsrail, dursak da vuruyor durmasak da vuruyor' demiştir. Kimileri buradan yola çıkarak İsrail'in yatışmaz yapısına dikkat çekmiş ve işaret etmiştir. Ruhunda kundakçılık vardır. Nitekim önünden ve arkasından batılın ulaşamadığı tek kitap olan Kur'an haklarında şu hüküm cümlesini kurmaktadır: "Ne zaman savaş ateşi yaktılarsa Allah onu söndürmüştür." Meselenin temelinde bir toprak meselesi ve ona bağlı kutsal mekanlar vardır. İkincisi de yöntem meselesidir.

 Yahudiler Filistinlilerin topraklarını ele geçirdikten sonra BM kararları çerçevesinde bunları iade etme gereği duymamışlardır. Taksim planlarını fiiliyatta hep askıya almışlardır. 1947 taksimatında zamanla ipe un sermişler ve Filistinlilere verilecek toprak parçası zamanla sahipsiz kalmış ve berheva olmuştur. 

İsrail Filistinlilerin bazı haklarını Ürdün'e devretmek, vermek istemişler. Ardında Ürdün üzerinden Filistin meselesini halletmeye kalkışmışlar. Ürdün'ü Filistin'in alternatif vatanı olarak tanımlamışlardır. 1967 sonrasında 6 Gün Savaşları ile İsrail'in aldığı toprakları barış karşılığında geri vermesi karara bağlanmış; lakin bu da 1947 taksimatının akıbetine uğramıştır.

Oslo sürecinde Kudüs meselesi muallakta bırakılmış ve nihai statünün 1999 yılında belirleneceği hükme bağlansa da, Kudüs paylaşılamadan Oslo süreci askıya alınmıştır. Yahudiler, Mescid-i Aksa üzerinde hak iddia ettikleri ve burasını kendilerine mal etmek istedikleri için sorun çözülememiştir.

İsrail Şaron ve Netanyahu hükümetleri sırasında fiili durum politikası izlemiş ve Eylül ayı içinde 2000 yılında Şaron, Ehud Barak'ın göz yummasıyla Mescid-i Aksa'yı basmıştır. Bu da İkinci İntifadayı tetiklemiştir. Sonrasında ihlaller günlük ve sürekli hale gelmiştir. İsrail toprak vermeyince sahiplerini tehcir etmeyi ve onlardan bu suretle kurtulmayı tasarlamıştır. Gazze'den çekilen Şaron, Batı Şeria halkını Ürdün'e sürmek istemiştir. Zira ona göre orası alternatif vatandır.

Şimon Peres'in bir zamanlar söylediği gibi savaşlarda ele geçirdikleri toprakların bir kısmını geri vermeye yanaşsalar veya hazır olsalardı bu mesele tırmanmayacaktı. İsrail barışı, Filistinlilere kendi eski topraklarını vererek değil onları ezerek, sindirerek sağlamak istemiştir. Halbuki kimi İsrailli yazarlara göre ( Ari Shavit/Haaretz, 'Israel, takes its last bneath') İsrail Filistinlileri topraklardan atmayı tasarlarken, buna mukabil Filistinliler de kendilerini savunmak için silah edinmeye başlamışlardır.

1987 yılında ilk intifada ile birlikte çocuklar İsrail'i taş atarak durdurmaya ve yola getirmeye çabalamışlardır. Lakin buna karşılık adı "Kemik Kıran Rabin'e çıkan İzak Rabin Filistinlileri şiddetle bastırmak istemiştir. Sonrasında izlediği Oslo barış hattı nedeniyle kendi aşırıları tarafından öldürülmüştür. Aşırılar barış karşılığında ne Suriye'ye ne de Filistinlilere milim toprak parçası verilmesine yanaşmışlardır. Rabin'in emaneti adı verilen Golan Tepelerinin iadesi sözü de nadasa yatırılmıştır. Barış sürecini tıkayan bu nobran anlayış ve davranışlar olmuştur.

Şimdi o aşırılar Gazze'yi yakıp yıkıyor ve Filistinlilere aman vermiyor ve çözümü öldürmekte arıyorlar. 2000 yılında başlayan ve 2004 yılına kadar sarkan İkinci İntifada gölgesinde Filistinliler bıçak ve istişhad eylemleri yöntemini kullanmışlardır.

Şaron'un 2005 yılında tek yanlı olarak ve abluka uygulayarak çekildiği Gazze kontrolün gevşemesiyle bilahare kendi silahlarını üretmeye başlamıştır. Bunda yine İsrail suçludur. Zira anlaşmalarla değil Gazze Şeridi'nden tek yanlı anlaşmasız bir şekilde çekilmiştir. Bu defa da İsrail Gazze'de üretilen silahlardan rahatsız olmaya başlamış ve sürekli önleyici müdahalelere başvurmuştur. 

7 Ekim 2023 tarihinde başlayan yeni çatışma ve atışmalarla İsrail'in değişmez hedefinin 2008-2009 yılından beri devreden Hamas'ın tasfiyesi olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır. İsrail Hamas'ı yok etmeden rahat etmeyecek, Filistinliler de İsrail'i yok etmeden topraklarına kavuşamayacaktır. Bu hedeflerinden hiç şaşmamışlar hiçbir zaman da başaramamışlardır. 

2008 Furkan Harbinden önce Mısır'a giden Dışişleri Bakanı Tzipi Levi amaçlarının Hamas'ı Gazze'den sökmek olduğunu ifade etmiştir. Demek ki hedeflerinde ısrar var ama değişiklik yoktur.

Kısaca İsrail her defasında Hamas'ı sökmek için orantısız güç kullanmış ve bunu her defasında ıskalamıştır. Halbuki akıllı bazı İsraillilerin dediği gibi en iyi çözüm tarzı en azından bazı toprakları Filistinlilere iade etmekten geçmektedir. En iyi çözüm haklarını tanımak ve işgal idaresini kaldırmaktır. İşgalci ve emperyalist yerleşimlere son vermek ve böylece barışı kazanmak gerekiyor.

Haaretz gazetesi yazarlarından Ari Shavit'e göre İsrail son nefesini vermektedir (Israel is breathing its last breath). Avraham Borg gibi İsrail akil selim seslere kulak verecek midir? Hayır. Öyleyse neden?

Kendi aralarındaki çekişmeleri ise pek şiddetlidir. Sen onların toplu halde olduklarını sanırsın, oysa kalpleri dağınıktır. Bu onların akıl etmeyen bir topluluk olmalarından dolayıdır. (Haşr Suresi ayet: 14). Akıllarını kullanamamakta ve Netanyahu gibi çılgınları öne çıkarmaktadır.

 Ürdün yönetiminin ifade ettiği gibi İsrail'in işgal altındaki topraklarda kendisini savunması mevzubahis olamaz. İvedilikle sahiplerine geri iade etmesi gerekir. Çözüm budur.

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

EMİR ŞEKİB ARSLAN (1869-1946)-2. BÖLÜM

EMİR ŞEKİB ARSLAN (1869-1946)-2. BÖLÜM

1927 yılında Emir, Kuzey Amerika'ya gitti. Orada Detroit beldesinde göçmenlerin sorunları için

İSTİKBAL İSLAM’INDIR-2

İSTİKBAL İSLAM’INDIR-2

II. HZ. PEYGAMBERDEN GELEN BEŞARETLER Hayatı boyunca ümmetine karşı gösterdiği ilgi, şefkat

ŞAFAĞIN IŞIĞINDAKİ SIR

ŞAFAĞIN IŞIĞINDAKİ SIR

“Annemin memnun bir eda ile: “Bu sabah kahvaltıdan önce ne yaptığımı dünyada tahmin edeme

YUSUF ÜNLÜ(1936 -)

YUSUF ÜNLÜ(1936 -)

Cübbeli Ahmed Ünlü hocaefendinin babası Yusuf Ünlü 1936’da Giresun’un Göreli İlçesinde

ZÜLKARNEYN'DEN ZÜLKARNEYN'E: FİLİSTİN

ZÜLKARNEYN'DEN ZÜLKARNEYN'E: FİLİSTİN

Zülkarneyn isim değil sıfattır. Dünyaya gelmiş nadir dört veya beş cihangirden birisidir. Bu

ALLAH’A BİLGİSİZLİK İSNAT ETMENİN HÜKMÜ

ALLAH’A BİLGİSİZLİK İSNAT ETMENİN HÜKMÜ

Muhterem Müslümanlar! Daha önceki yazılarımızda, mealci ve sünnet inkârcılarının “Kur

NURDAN VECİZELER-12

NURDAN VECİZELER-12

| Tabiat Dedikleri “Tabiat, âlem-i şehadet denilen cesed-i hilkatin anâsır ve âzâsının ef

SAFVETÜ’T TEFASİR NOTLARI-31

SAFVETÜ’T TEFASİR NOTLARI-31

Maide: 11: Nadîroğulları, Rasulullah (s.a.v.)'ın başına değirmen taşı atmak ve Rasulullah

MESİH PAŞA

MESİH PAŞA

Rum asıllıdır. Ağabeyi Has Murad Paşa ile İstanbul’un fethi sırasında esir düşmüş ve h

KONFÜÇYÜS'ÜN MECLİSİNDE SOHBET

KONFÜÇYÜS'ÜN MECLİSİNDE SOHBET

Konfüçyüs bir gün öğrencileri ile sohbet ediyordu. Konfüçyüs dedi ki: “Bilgi edinmek içi

SENİN SUSMAN İYİYMİŞ

SENİN SUSMAN İYİYMİŞ

İmam Ebû Yusuf'un hiç konuşmayan bir öğrencisi vardı. Bir gün Ebû Yusuf, onun konuşmasın

Şüphesiz Biz Seni, şahit, müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.

Fetih, 8

GÜNÜN HADİSİ

Yanında ana babası, ya da onlardan biri yaşlanıp da, gerekeni yaparak cennete giremeyen kimsenin burnu sürtülsün!"

Müslim

TARİHTE BU HAFTA

*Prut Barış Antlaşması (Osmanlı-Rusya) 22 Temmuz 1711 *İkinci Meşrutiyet'in ilanı 23 Temmuz 1908

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI