İMAM MUHAMMED KASIM EN NÂNOTEVİ- 2. BÖLÜM

İngilizlere Karşı Cihadı 1857 yılında İngiliz yönetimine karşı Hindistan'da büyük bir ayaklanma baş gösterdi, kuzey Hindistan’a yayıldı. İngilizlerle Hindliler arasında kanlı savaşlar yapıldı. Bunlardan biri olan Şamlı muharebesine El Hac İmdadullah ve büyük ulema ve evliyaullahtan arkadaşları -ki bunların başında Muhammed Kasım Nanatovi, Şeyh Reşid Ahmed Gangohi,


Ahmet İzz

AH_f7ezzx2007@gmail.com

2023-10-06 23:08:23

İngilizlere Karşı Cihadı 

1857 yılında İngiliz yönetimine karşı Hindistan'da büyük bir ayaklanma baş gösterdi, kuzey Hindistan'a yayıldı.

İngilizlerle Hindliler arasında kanlı savaşlar yapıldı. Bunlardan biri olan Şamlı muharebesine El Hac İmdadullah ve büyük ulema ve evliyaullahtan arkadaşları -ki bunların başında Muhammed Kasım Nanatovi, Şeyh Reşid Ahmed Gangohi, Şeyh Hafız Dâmin Şehid, Şeyh Münir Nanatovi geliyordu- katıldılar. İngilizler büyük bir yenilgiye uğradı. Öfkeleri arttı. Bu yüzden de Tehane bevan'ı yıkıma uğrattılar ve çok kötülükler, zulümler yaptılar. İmdadullah ve arkadaşlarını İngilizlerin en şiddetli düşmanı olarak ilan edip onlara karşı harekete geçtiler ve tutuklamaya çalıştılar. Şeyh İmdadullah gizlice Mekke-i Mükerreme'ye hicret etti. Şeyh Muhammed Kasım, Hindistan'da kalarak gizlendi ve İngilizler ihtilale karışan suçlular için genel af ilan edene kadar, bir kasabadan bir kasabaya, bir şehirden bir şehire intikal ederek saklandı. Af çıktığında bir kaç gün memleketinde kaldı. Akabinde Meerut'taki Müctebiat Matbaasında musahhih olarak çalıştı.

Diyobend Daru'l Ulum Medresesinin Kurulması 

Hindistan'da Moğol devleti(Babürlüler) yıkıldı onun enkazı üzerine İngiliz devleti kuruldu. Müslümanların düşmanları onları öldürmeye başladılar, vakıflarını ve mülklerini ellerinden aldılar. İlim yuvalarını ve eğitim enstitülerini tahrip ettiler. Memleketi Hıristiyan bir devlet yapmak için ülkenin her yanına papazlarını ve misyonerlerini yaydılar. Müslümanların ahvali karmaşaya dönüştü.

Bu durum karşısında gayretli ve muhlis alimlerden bir grup ayağa kalktı. Onlara göre en önemli iş bu topraklarda İslam'ın muhafazası idi. Bunun üzerinde düşündüler düşündüler, ta ki Cenab-ı Hak onların kalplerine büyük bir fikir attı; memleketin doğusundan batısına ehliyetli İslami medreseleri tesis etmek.

Güçlerinin yettiğince bu işe yöneldiler. Şeyh Kasım onların başında bu işe vesile oldu ve Diyobend'te Arapça eğitim veren küçük bir medrese kuruldu. Şu anda burası Daru'l Ulum Diyobend Medresesi olarak bilinmektedir.

Şeyhin ölümsüz eserlerinden olan bu medrese- ki ilk gününden itibaren temeli takva üzerine bina edilmişti- bu beldelerde İslam'ın ve Müslümanların kişiliğinin korunmasına devam etmektedir. Bu büyük hizmetler ve benzerlerini yaptı, yapıyor ve yapacak. Bu hizmetinde kusur etmedi ve onun bereketi sadece Hint alt kıtasına sınırlı kalmadı, bütün âleme yayıldı. Onun hizmetlerini ele almak bizi büyük ciltlere muhtac kılar. 

Şeyh bu soylu hareketi icra etmek için müstakil olarak hareket etti. Böylece Hint kuzey mıntıkasında değişik şehirlerde ona yakın medrese tesis etti.

Dul Kadınları Evlendirme Hareketi

Şeyhin büyük alimlerden el Hac İmdadullah Tehanevi, Şeyh Salih Muzaffer Hüseyin Kandehlevi gibi zatlarla sıkı bir ilişkisi vardı. Onlara gidip gelir, onlarla oturur ve onlardan tesir alırdı. Böylece onların davetlerine, peygamber sünnetlerini ihya amellerine ve bidat ve cahili hurafelerin izalesine ki, bunlar Hindistan'daki İslam toplumunun Hindularla komşuluğundan kaynaklanmıştı- ünsiyet peyda etti.

Bu gayr-i İslami adetlerden birisi de dul kadınların evlendirilmemesiydi. Şeyh Muzaffer Hüseyin Kandehlevi bu gayr-i İslami adeti kaldırmaya çalıştı ve dulları evlendirmeye başladı. Bu gayrete İslam toplumunda icabet eserleri görüldü. Onun sünnet-i nebeviye ile amel etmek ve cahiliye adetlerini kaldırmak hususundaki gayretlerine şeyh Muhammed Kasım vâris oldu. Şeyh Kasım bu harekete evlenmek için yaşça ileri olan dul kız kardeşini razı etmekle başladı. Bunun insanlar üzerinde büyük tesiri oldu. Onun yoğun ve ihlaslı gayretleriyle bu adet toplumdan kalktı ve sanki hiç yokmuş gibi unutuldu.

1877 Osmanlı- Rus Savaşındaki Yardım Ve Bağışları(*)

Şeyh, İslam ümmetinin elemlerini ve hayallerini paylaşırdı. İslam topraklarından birine gelen bir musibeti işittiğinde sıhhatı bozulurdu. Duyduğu endişeden dolayı tek bir kalbe dönüşürdü. Gerçek bir mü'minin durumu gibi, Resulallah(sallalahu aleyhi ve sellem) buyurdu;

"Mü'minler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar."  Buhârî, Edeb 27; Müslim, Birr 66

1877 yılında Türkiye ve Rusya arasında Balkanlar da savaş koptuğunda harb haberleri ve Türk mücahitlerinin ağır mal ve can kayıpları kendisine ulaştı. Bu durumdan o ve daru'l ulumda mesul olan arkadaşları çok şiddetli elem duydular, Türk kardeşlerine malları ile ve canlarıyla yardım etmeye karar verdiler. Onlar için büyük miktarda yardım topladılar, Şeyh, hanımının bütün takılarını onlar için bağışladı.

Bu toplananları Seyyid Hüseyin Hasip vasıtasıyla Bombay'daki Türk büyük elçiliğine ulaştırdılar. Oradan Osmanlı hilafetinin merkezi olan İstanbul'a gönderdiler. Oradaki görevliler bu bağışı kabul ettiler ve İbrahim Edhem Paşa onlara bir teşekkür mektubu yolladı.

Yine o ve arkadaşları 100 kişilik bir kafile ile hac için Hicaz'a doğru yola çıktı. Hacdan sonra Balkanlardaki Osmanlı askerlerine katılmak ve Ruslarla cihad etmek için Balkanlara yöneldiler. Fakat çeşitli engellerden dolayı Balkanlara ulaşamadılar ve Hindistan'a döndüler.

-devam edecek-

(*) Muhterem müellif, metinde Balkan savaşı yazmış. Halbuki Şeyh Kasım'ın ömrü Balkan harbini görmeye yetmedi. 1877 Rus Osmanlı Savaşı-ekseriyetle- Balkan yarımadasında geçmesinden dolayı böyle yazılmış olabilir. Ama biz yanlış anlamaya mahal vermemek için, Ahmet kardeşimizle istişare ile, 1877 Osmanlı-Rus Harbi diye değiştirdik.(Salih Okur) 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

EMİR ŞEKİB ARSLAN (1869-1946)-2. BÖLÜM

EMİR ŞEKİB ARSLAN (1869-1946)-2. BÖLÜM

1927 yılında Emir, Kuzey Amerika'ya gitti. Orada Detroit beldesinde göçmenlerin sorunları için

İSTİKBAL İSLAM’INDIR-2

İSTİKBAL İSLAM’INDIR-2

II. HZ. PEYGAMBERDEN GELEN BEŞARETLER Hayatı boyunca ümmetine karşı gösterdiği ilgi, şefkat

ŞAFAĞIN IŞIĞINDAKİ SIR

ŞAFAĞIN IŞIĞINDAKİ SIR

“Annemin memnun bir eda ile: “Bu sabah kahvaltıdan önce ne yaptığımı dünyada tahmin edeme

YUSUF ÜNLÜ(1936 -)

YUSUF ÜNLÜ(1936 -)

Cübbeli Ahmed Ünlü hocaefendinin babası Yusuf Ünlü 1936’da Giresun’un Göreli İlçesinde

ZÜLKARNEYN'DEN ZÜLKARNEYN'E: FİLİSTİN

ZÜLKARNEYN'DEN ZÜLKARNEYN'E: FİLİSTİN

Zülkarneyn isim değil sıfattır. Dünyaya gelmiş nadir dört veya beş cihangirden birisidir. Bu

ALLAH’A BİLGİSİZLİK İSNAT ETMENİN HÜKMÜ

ALLAH’A BİLGİSİZLİK İSNAT ETMENİN HÜKMÜ

Muhterem Müslümanlar! Daha önceki yazılarımızda, mealci ve sünnet inkârcılarının “Kur

NURDAN VECİZELER-12

NURDAN VECİZELER-12

| Tabiat Dedikleri “Tabiat, âlem-i şehadet denilen cesed-i hilkatin anâsır ve âzâsının ef

SAFVETÜ’T TEFASİR NOTLARI-31

SAFVETÜ’T TEFASİR NOTLARI-31

Maide: 11: Nadîroğulları, Rasulullah (s.a.v.)'ın başına değirmen taşı atmak ve Rasulullah

MESİH PAŞA

MESİH PAŞA

Rum asıllıdır. Ağabeyi Has Murad Paşa ile İstanbul’un fethi sırasında esir düşmüş ve h

KONFÜÇYÜS'ÜN MECLİSİNDE SOHBET

KONFÜÇYÜS'ÜN MECLİSİNDE SOHBET

Konfüçyüs bir gün öğrencileri ile sohbet ediyordu. Konfüçyüs dedi ki: “Bilgi edinmek içi

SENİN SUSMAN İYİYMİŞ

SENİN SUSMAN İYİYMİŞ

İmam Ebû Yusuf'un hiç konuşmayan bir öğrencisi vardı. Bir gün Ebû Yusuf, onun konuşmasın

Al-i İmran,139

"Gevşemeyin, üzülmeyin, eğer hakikaten inanıyorsanız, muhakkak üstün olan sizsinizdir."

GÜNÜN HADİSİ

"Kim bir oruçluya iftar verirse, oruçlunun sevabından hiçbir şey eksilmeksizin, oruçlunun sevabı gibi sevap alır."

Tirmizî.

TARİHTE BU HAFTA

*Prut Barış Antlaşması (Osmanlı-Rusya) 22 Temmuz 1711 *İkinci Meşrutiyet'in ilanı 23 Temmuz 1908

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI