SAFVETÜ’T TEFASİR NOTLARI-16

122. ayet: Bu âyet, Uhud gazası ile ilgili kıssanın ilk âyetidir. Bu konuda 60 âyet nazil olmuştur. Âyetlerin öncekilerle münasebeti şöyledir: Yüce Allah önceki âyetlerde kötü kimseleri sırdaş edinmekten sakındırdı. Bu âyetlerde de ensardan iki grubun gevşeklik göstermesinin sebebini açıklamaktadır. Bu da, başta nifakın başı olan Ubey b.Selûl olmak üzere münafıkların onlara köstek


Salih Okur

nedevideobendi@gmail.com

2023-10-06 22:58:00

*122. ayet: Bu âyet, Uhud gazası ile ilgili kıssanın ilk âyetidir. Bu konuda 60 âyet nazil olmuştur. Âyetlerin öncekilerle münasebeti şöyledir: Yüce Allah önceki âyetlerde kötü kimseleri sırdaş edinmekten sakındırdı. Bu âyetlerde de ensardan iki grubun gevşeklik göstermesinin sebebini açıklamaktadır. Bu da, başta nifakın başı olan Ubey b.Selûl olmak üzere münafıkların onlara köstek olmalarıdır. Münasebet açıktır. Buhârî ve Müslim Câbir'in şöyle dediğini nakladerler. "O zaman içinizden iki taife bozulmaya yüz tutmuştu. Halbuki Allah onların yardımcısı idi" âyeti bizim hakkımızda nazil oldu. Bu iki taife biziz, yani Harise oğulları ve Seleme oğullarıyız. "Allah onların dostudur" kaydından dolayı bu âyetin bizim hakkımızda inmesine sevindik. İnmemiş olsaydı sevinmezdik."

*124. ayet: 

إِذْ تَقُولُ لِلْمُؤْمِنِينَ لَيْسَ لَكَ مِنَ الأَمْرِ شَيْءٌ

"Hani diyordun." Olayı zihinde canlandırmak için, şimdiki zamanın hikayesi muzâri sıygasıyle ifade edilmiştir. 

رَبُّكُم

 Rabb kelimesinin muhatap zamirine muzaf olması, onlara verilen önemi göstermektedir. Ebus-suûd böyle der.

*128. ayet:

لَيْسَ لَكَ مِنَ الأَمْرِ شَيْءٌ  

"Bu işte senin yapacağın bir şey yoktur." Bu âyet-i kerime Uhud kıssası içerisinde bir ara konu olarak gelmiştir. Rasulullah (s.a.v.)'m rabaiyye dişi  kırılıp mübarek yüzleri yarılınca: "Peygamber-lerinin yüzünü kana boyayan bir kavim nasıl kurtuluşa erer" buyurdu. Bunun üzerine âyeti nazil oldu. Yani, Ey Muhammed! Kulların yanlışlarını düzeltmek sana ait değildir. Onların işi Allah'a kalmıştır. Onların işlerinin sahibi Allah'tır. Allah onları ya helak eder veya hezimete uğratır, Veya müslüman olurlarsa tevbelerini kabul eder, küfürde ısrar ederlerse azap eder. Çünkü onlar azaba müstehak olmuş zâlimlerdir.

*130. ayet:  

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تَأْكُلُواْ الرِّبَا أَضْعَافاً مُّضَاعَفَةً

"Ey iman edenler! Kat kat artırılmış olarak faiz yemeyin." Bu âyetle Yüce Allah, mü'min kullarına faiz alıp vermeyi yasaklamıştır. Aynı zamanda Câhiliyye döneminde kat kat aldıkları faizi kınamıştır. İbn Kesir şöyle der: "Câhiliyye zamanında borcu ödeme zamanı gelince alacaklı şöyle derdi: "Ya borcu ödersin, veya artırırsın." Eğer öderse ne âlâ, yok ödeyemezse, zamanı uzatır ve borç miktarını artırırdı. Bu her yıl böyle devam ederdi. Bazan az bir borç, katlanarak çoğalır ve kat kat olurdu. 

"Faizi yemeyin." Burada faiz almayın yerine faiz yemeyin denilmiştir. Çünkü almanın neticesi, onu yemektir. Bu mecâz-ı murseldir. Ayette " kat kat" ifadesinin kullanılması, faiz için ne bir kayıt ne de bir şarttır. O ancak insanların Cahiliyye zamanındaki durumlarını açıklamak ve büyük bir zulüm ve apaçık bir haksızlık olan, bu muameleden dolayı onları kınamak içindir. Zira onlar faizi kat kat alıyorlardı. Ebu Hayyan şöyle der: "Kat kat faiz aldıkları bu kötü işten menedildiler. Bazan öyle olurdu ki, az bir borcun faizi yüzünden borçlunun bütün malı giderdi. Yüce Allah sözüyle onların yıldan yıla faizi katlıyarak artırdıklarına işaret eder. Faizin her türlüsü haramdır. Katlıyarak alma durumu, yasaklamanın bir kaydı ve şartı değildir.

* 133. ayet: 

وَسَارِعُواْ إِلَى مَغْفِرَةٍ مِّن رَّبِّكُمْ وَجَنَّةٍ عَرْضُهَاالسَّمَاوَاتُ وَالأَرْضُ أُعِدَّتْ لِلْمُتَّقِينَ

 "Allah'a itaat etmek ve emirlerine sarılmak suretiyle, mağfireti gerektiren amellere koşuşunuz ve göklerin ve yerin genişliği kadar geniş olan cennete koşunuz." Nitekim Hadîd sûresinde "Genişliği, göklerle yerin genişliği kadar olan cennete koşun"(Hadîd sûresi, 57/21) buyrulmuştur. Burada maksat cennetin genişliğini açıklamaktır. Genişliği bu kadar olursa, uzunluğu ne kadar olur, düşün. Bu cennetler, Allah'ın emrini uygulayanlar için hazırlanmıştır.

"Onun genişliği semâvât ve arzdır." Yani semâvât ve arzın genişliği gibidir. Burada benzetme edatı ile benzetme yönü gizlenmiştir. Buna teşbih-i beliğ denir.

Burada ne kadar çok geniş olduğunu vurgulamak için, hususi olarak en mânâsına gelen "arz" kelimesi zikredilmiştir. Eni bu kadar olursa uzunluğu ne kadar olur?.. İbn Abbas (r.a.) şöyle der: "Yedi gök ve yedi yer birbirine eklendiğinde ne kadar geniş olursa cennetin genişliği de o kadardır."

(Bizans hükümdarı)Hirakl, Peygamber(s.a.v)'e şöyle yazdı: "Sen beni, göklerin ve yerin genişliğindeki cennete davet ediyorsun. Öyleyse cehennem nerede?" Rasulullah şöyle buyurdu:"Sübhanellah... Peki gündüz olduğunda gece nerede?"(Bu hadisi Ahmed b. Hanbel rivayet etmiştir.) 

وَسَارِعُواْ إِلَى مَغْفِرَةٍ

"Bir mağfirete koşun." Yani mağfireti gerektiren sebeplere koşun. Bu, bir şeyi, sebebinin yerine zikretme kabilindendir.

Âyette mağfiret cennetten önce zikredilmiştir. Çünkü bir şey, önce pisliklerden temizlenir, sonra süslenir. Buna göre hata ve günahlardan temizlenmemiş olan kimse cennete girmeye hak kazanamaz.

Yüce Allah birçok âyette, âhiretle ilgili amellerde yarışmayı emretti:

سَابِقُوا إِلَى مَغْفِرَةٍ

"Mağfirete koşun" Mağfiret için yarışın"(Hadîd sûresi, 57/21)

فَاسْتَبِقُواْ الْخَيْرَاتِ

" Hayırlarda yarışın" (Bakara suresi 2/148)

فَاسْعَوْا إِلَى ذِكْرِ اللَّهِ 

"Allah'ın zikrine koşun" ( Cuma sûresi, 62/9)

فَلْيَتَنَافَسِ الْمُتَنَافِسُونَ

"İşte yarışanlar ancak onda yarışsınlar."(Muttaffifin sûresi, 83/26)

Dünya ile ilgili amellerde ise yavaş hareket etmeyi emretti:

فَامْشُوا فِي مَنَاكِبِهَا

"Yerin sırtlarında dolaşın" (Mülk sûresi 67/15)

وَآخَرُونَ يَضْرِبُونَ فِي الْأَرْضِ

"Diğer bir kısmınız yeryüzünde yürüyecekler"(Müzzemmil sûresi, 73/20)

*134.Ayet-i kerimede birçok güzel ahlak esası vardır. Bunlar; Allah yolunda bolca harcamak, öfkeyi tutmak, kötülük edenleri affetmek, günahlardan tevbe etmek gibi esaslardır. Bunların herbiri, sayılamıyacak kadar faziletlerin kaynağıdır.

* 135. ayet:

وَمَن يَغْفِرُ الذُّنُوبَ إِلاَّ اللّهُ 

"Günahları Allah'tan başka kim bağışlar ki?" Bu soru cümlesi olumsuzluk ifade eder. Günahları, Allah'tan başkası bağışlamaz demektir. Bu cümle, kulların kalblerini hoş etmek, onları tevbeye teşvik etmek ve günahlar ne kadar büyük olursa olsun, Allah'ın affının daha büyük ve rahmetinin daha geniş olduğunu açıklamak için gelmiş bir ara cümlesidir.

-devam edecek-

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

EMİR ŞEKİB ARSLAN (1869-1946)-2. BÖLÜM

EMİR ŞEKİB ARSLAN (1869-1946)-2. BÖLÜM

1927 yılında Emir, Kuzey Amerika'ya gitti. Orada Detroit beldesinde göçmenlerin sorunları için

İSTİKBAL İSLAM’INDIR-2

İSTİKBAL İSLAM’INDIR-2

II. HZ. PEYGAMBERDEN GELEN BEŞARETLER Hayatı boyunca ümmetine karşı gösterdiği ilgi, şefkat

ŞAFAĞIN IŞIĞINDAKİ SIR

ŞAFAĞIN IŞIĞINDAKİ SIR

“Annemin memnun bir eda ile: “Bu sabah kahvaltıdan önce ne yaptığımı dünyada tahmin edeme

YUSUF ÜNLÜ(1936 -)

YUSUF ÜNLÜ(1936 -)

Cübbeli Ahmed Ünlü hocaefendinin babası Yusuf Ünlü 1936’da Giresun’un Göreli İlçesinde

ZÜLKARNEYN'DEN ZÜLKARNEYN'E: FİLİSTİN

ZÜLKARNEYN'DEN ZÜLKARNEYN'E: FİLİSTİN

Zülkarneyn isim değil sıfattır. Dünyaya gelmiş nadir dört veya beş cihangirden birisidir. Bu

ALLAH’A BİLGİSİZLİK İSNAT ETMENİN HÜKMÜ

ALLAH’A BİLGİSİZLİK İSNAT ETMENİN HÜKMÜ

Muhterem Müslümanlar! Daha önceki yazılarımızda, mealci ve sünnet inkârcılarının “Kur

NURDAN VECİZELER-12

NURDAN VECİZELER-12

| Tabiat Dedikleri “Tabiat, âlem-i şehadet denilen cesed-i hilkatin anâsır ve âzâsının ef

SAFVETÜ’T TEFASİR NOTLARI-31

SAFVETÜ’T TEFASİR NOTLARI-31

Maide: 11: Nadîroğulları, Rasulullah (s.a.v.)'ın başına değirmen taşı atmak ve Rasulullah

MESİH PAŞA

MESİH PAŞA

Rum asıllıdır. Ağabeyi Has Murad Paşa ile İstanbul’un fethi sırasında esir düşmüş ve h

KONFÜÇYÜS'ÜN MECLİSİNDE SOHBET

KONFÜÇYÜS'ÜN MECLİSİNDE SOHBET

Konfüçyüs bir gün öğrencileri ile sohbet ediyordu. Konfüçyüs dedi ki: “Bilgi edinmek içi

SENİN SUSMAN İYİYMİŞ

SENİN SUSMAN İYİYMİŞ

İmam Ebû Yusuf'un hiç konuşmayan bir öğrencisi vardı. Bir gün Ebû Yusuf, onun konuşmasın

"Ey Rabbimiz! Nurumuzu tamamla ve bizi bağışla, şüphesiz ki sen her şeye kadirsin."

Tahrim, 8

GÜNÜN HADİSİ

"Cebrail bana komşuya iyilik etmeyi tavsiye edip durdu. Neredeyse komşuyu komşuya mirasçı kılacak sandım."

Buharî, Edeb 28; Müslim, Birr 140-141. Ayrıca bk. Tirmizî, Birr 28; İbni Mace, Edeb 4

TARİHTE BU HAFTA

*Prut Barış Antlaşması (Osmanlı-Rusya) 22 Temmuz 1711 *İkinci Meşrutiyet'in ilanı 23 Temmuz 1908

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI