KIZIL İCAZ DÖRDÜNCÜ BEYİT-4

Ders: Kızıl İcaz (7. Ders, 4. Beytin İzahının Devamı) İzah: Ali Haydar Çetintürk Hocaefendi فهذه الحال تفيد حدسا بان الاصل الحاكم والمبدأ النافذ والمخلوق الاول هو الروح والقوة والحياة Bu durum(yani cisim küçüldükçe hayatın şiddetlenmesi, halis kılınması, keskinleşmesi ve safileşmesi netleşmesi) bir hads-i sadıkla gösteriyor ki, asıl hakim olan ve nüfuzu geçerli olan kanun ve ilk mahluk; ruh, hayat ve kuvvettir.


Salih Okur

nedevideobendi@gmail.com

2023-06-08 19:33:05

Ders: Kızıl İcaz (7. Ders, 4. Beytin İzahının Devamı)

İzah: Ali Haydar Çetintürk Hocaefendi

 فهذه الحال تفيد حدسا بان الاصل الحاكم والمبدأ النافذ والمخلوق الاول هو الروح والقوة والحياة

Bu durum(yani cisim küçüldükçe hayatın şiddetlenmesi, halis kılınması, keskinleşmesi ve safileşmesi netleşmesi) bir hads-i sadıkla gösteriyor ki, asıl hakim olan ve nüfuzu geçerli olan kanun ve ilk mahluk; ruh, hayat ve kuvvettir.

Not: Molla Selahaddin Atalay Hocaefendi, Kızıl İcaz Derslerinin 4. Bölümünde hadsi izah ederken diyor ki; "Hani Mantık'ta Kıyas var, Burhan var. Bir de hads var. Hads'i tarif ederken; " Suratül intikali minel mabadi ila metalibi" demişler. Yani, ilkelerden(mebadi) sonuçlara süratle intikal edilmesi."

وما المادة الا تصلبها او زبدها

Madde ise ancak o ruh, hayat ve enerjinin sertleşmiş halidir, zübdesidir, yani yağlaşmış şeklidir.

فكما يستخدم روح واحد جماعات من الماديات الحيوانية جسدا آليا

Nitekim, bir tek ruh canlı olan maddelerden oluşan bir cemaati otomatik bir cesed olarak istihdam eder(Halbuki bu bir cesed içinde milyonlarca hücre var.)

جاز ان يستخدم روح آخر اصغر الماديات 

Böyle olduğu gibi, ruhun en küçük maddeleri de istihdam etmesi caizdir. (Yani bir bütün olarak bedeni istihdam ettiği gibi, o beden içerisindeki milyonlarca, trilyonlarca hücreleri de istihdam etmesi caizdir.) 

Not: Burada Molla Selahaddin Atalay hocamız şöyle mana veriyor; "Nasıl bir ruh ali bir cesedi istihdam ediyor, öyle de, başka bir ruh ki o hüveynenin( mikroskobik canlının ruhudur) maddenin en küçüklerini kendisine hizmetçi kılar.

Prof. Dr. Niyazi Beki Hocaefendi, burayı izah sadedinde şunları ifade ediyor; "Bir tek ruh bir tek bedendeki milyarlarca küçük canlıları yönetmesi söz konusu olduğu gibi, her bir küçük canlı için ona uygun bir ruh verilmesi de caizdir. Her bir yağmur tanesi için ona uygun bir melek-i müekkel görevlendirildiği gibi, her bir küçük canlı için de ayrıca ona münasib bir ruhun görevlendirilmesi de caizdir, mümkündür."(Prof. Dr. Niyazi Beki, Kızıl İcaz, s. 22)

Molla Abdülmecid Nursi merhum da şöyle diyor: "Binaenaleyh, bir ruh bin maddi şeyleri istihdam ettiği gibi, başka bir ruh da en küçük bir maddeyi istihdam ile, yalnız onunla alakadar olması caizdir. İnsan ve mikrob gibi"(A. Akgündüz, Kızıl İcaz, s. 49)

و يستند اليه

O ruh o maddenin en küçük haline dayanır.

فكما ان نواة تمرة في عالم التراب شيء حقير مع انها في عالم الهواء نخلة عظيمة

Nitekim , bir hurma çekirdeği toprak aleminde hakir, küçük bir şeydir. Bununla beraber o hakir çekirdek hava aleminde bü k bir hurma ağacı olur.

كذلك تلك المادة الصغيرة ذات الحياة في عالم الشهادة جاز ان تكون متسنبلة عالية في عالم المثال والمعني بسبب استناد الروح اليها

İşte bunun gibi, şehadet aleminde zatında küçük olan hayat sahibi bir madde, ruhun ona istinad etmesi ile, alem-i misalde ve manevi alemlerde kıymetli başaklar olması caizdir.

Not: Üstad hazretleri aynı meseleye 29. Sözde bir vesile ile şöyle değiniyor: "Bilbedahe madde hâkim değil ki, ona müracaat edilsin, kemalât ondan istenilsin. Belki mahkûmdur, bir esasın hükmüne bakar, onun gösterdiği yollar ile hareket eder. İşte o esas; hayattır, ruhtur, şuurdur.

Hem bizzarure madde lüb değil, esas değil, müstekar değil ki, işler ve kemalât ona takılsın, ona bina edilsin; belki yarılmağa, erimeğe, yırtılmağa müheyya bir kışırdır, bir kabuktur ve köpüktür ve bir surettir. 

Görülmüyor mu ki: Gözle görülmeyen hurdebînî bir hayvanın ne kadar keskin duyguları var ki, arkadaşının sesini işitir, rızkını görür, gayet hassas ve keskin hisleri vardır. Şu hal gösteriyor ki; maddenin küçülüp inceleşmesi nisbetinde âsâr-ı hayat tezayüd ediyor, nur-u ruh teşeddüd ediyor. Güya madde inceleştikçe, bizim maddiyatımızdan uzaklaştıkça ruh âlemine, hayat âlemine, şuur âlemine yaklaşıyor gibi hararet-i ruh, nur-u hayat daha şiddetli tecelli ediyor.

İşte hiç mümkün müdür ki: Bu madde perdesinde bu kadar hayat ve şuur ve ruhun tereşşuhatı bulunsun; o perde altında olan âlem-i bâtın, zîruh ve zîşuurlarla dolu olmasın. Hiç mümkün müdür ki: Şu maddiyat ve âlem-i şehadetteki mananın ve ruhun ve hayatın ve hakikatın şu hadsiz tereşşuhatı ve lemaat ve semeratının menabii, yalnız maddeye ve maddenin hareketine irca' edilip izah edilsin. "(Sözler, s. 509) 

*ا الناظر لابأس عليك ان تتلقي هذا المبحث مستقلا برأسه لاشرحا لهذه الجملة فان المناسبة ضعيفة لان اليراع اجتذب اللجام من يدي فهرول حيث شاء

Ey sözlerime bakan kişi! Benim müstakil olarak anlattığım bu şeyi müstakil bir bahis olarak almanda sana bir beis yoktur. Şerh olarak değil. Çünkü aralarındaki münasebet zayıftır. Çünkü vahşi olan at gibi olan kalem, gemini elimden çekti ve istediği yere koşarak gitti.

ايها الناظر لاتقل لم هذا التطويل الغير المناسب للمقام فان القلم قد يطغي فليكن مسئلة من قزل اطناب مسافرة في قزل ايجاز سعيد 

Ey sözlerime dikkat eden şahıs, makama münasib olmayan bu tafsil, konuyu uzatma niçin deme. Çünkü kalem bazen galib gelir, dinlemez. Bu mesele de bu Kızıl İcaz'da misafireten bir kızıl itnab(söz uzatma) olmuş olsun. Said.

-devam edecek-

 

 

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

EMİR ŞEKİB ARSLAN (1869-1946)-2. BÖLÜM

EMİR ŞEKİB ARSLAN (1869-1946)-2. BÖLÜM

1927 yılında Emir, Kuzey Amerika'ya gitti. Orada Detroit beldesinde göçmenlerin sorunları için

İSTİKBAL İSLAM’INDIR-2

İSTİKBAL İSLAM’INDIR-2

II. HZ. PEYGAMBERDEN GELEN BEŞARETLER Hayatı boyunca ümmetine karşı gösterdiği ilgi, şefkat

ŞAFAĞIN IŞIĞINDAKİ SIR

ŞAFAĞIN IŞIĞINDAKİ SIR

“Annemin memnun bir eda ile: “Bu sabah kahvaltıdan önce ne yaptığımı dünyada tahmin edeme

YUSUF ÜNLÜ(1936 -)

YUSUF ÜNLÜ(1936 -)

Cübbeli Ahmed Ünlü hocaefendinin babası Yusuf Ünlü 1936’da Giresun’un Göreli İlçesinde

ZÜLKARNEYN'DEN ZÜLKARNEYN'E: FİLİSTİN

ZÜLKARNEYN'DEN ZÜLKARNEYN'E: FİLİSTİN

Zülkarneyn isim değil sıfattır. Dünyaya gelmiş nadir dört veya beş cihangirden birisidir. Bu

ALLAH’A BİLGİSİZLİK İSNAT ETMENİN HÜKMÜ

ALLAH’A BİLGİSİZLİK İSNAT ETMENİN HÜKMÜ

Muhterem Müslümanlar! Daha önceki yazılarımızda, mealci ve sünnet inkârcılarının “Kur

NURDAN VECİZELER-12

NURDAN VECİZELER-12

| Tabiat Dedikleri “Tabiat, âlem-i şehadet denilen cesed-i hilkatin anâsır ve âzâsının ef

SAFVETÜ’T TEFASİR NOTLARI-31

SAFVETÜ’T TEFASİR NOTLARI-31

Maide: 11: Nadîroğulları, Rasulullah (s.a.v.)'ın başına değirmen taşı atmak ve Rasulullah

MESİH PAŞA

MESİH PAŞA

Rum asıllıdır. Ağabeyi Has Murad Paşa ile İstanbul’un fethi sırasında esir düşmüş ve h

KONFÜÇYÜS'ÜN MECLİSİNDE SOHBET

KONFÜÇYÜS'ÜN MECLİSİNDE SOHBET

Konfüçyüs bir gün öğrencileri ile sohbet ediyordu. Konfüçyüs dedi ki: “Bilgi edinmek içi

SENİN SUSMAN İYİYMİŞ

SENİN SUSMAN İYİYMİŞ

İmam Ebû Yusuf'un hiç konuşmayan bir öğrencisi vardı. Bir gün Ebû Yusuf, onun konuşmasın

İman edip iyi yararlı işler yapanları, muhakkak salihler (zümresi) içine katarız.

Ankebût, 9

GÜNÜN HADİSİ

Yeryüzünde bir kötülük işlendiği vakit, ona şahid olan bunu takbih ederse (kötü olduğunu te'yid ederse), o kötülüğü görmemiş gibi zararından kurtulur. O kötülüğe şahid olmadığı halde, işittiği zaman memnun kalan kimse, sanki şahid olmuş gibi manen zarar

Ebu Davud, Melahim 17, (4345)

TARİHTE BU HAFTA

*Prut Barış Antlaşması (Osmanlı-Rusya) 22 Temmuz 1711 *İkinci Meşrutiyet'in ilanı 23 Temmuz 1908

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI