ÖNSÖZ YERİNE
Sahâbe, asr-ı nûr ve asr-ı hakîkat olan asr-ı Sahâbede(1) “Nübüvvet-i Ahmediye (aleyhissalâtü vesselâm) nûruyla, yâni “Nebî” olarak Onunla sohbet” (…)(2) etme bahtiyarlığına erişmiş, İslam’ın temelini oluşturan kurucu nesildir. Sahâbe, ilim ehlinin çoğunluğu tarafından, “Rasûlüllah’ı hayatında iken bir defa olsun gören ve az da olsa Onun sohbetinde bulunme şerefine ermiş mü’mindir.” (3) şeklinde tarif edilmiştir.
Sahâbe, asr-ı nûr ve asr-ı hakîkat olan asr-ı Sahâbede(1) "Nübüvvet-i Ahmediye (aleyhissalâtü vesselâm) nûruyla, yâni "Nebî" olarak Onunla sohbet" (…)(2) etme bahtiyarlığına erişmiş, İslam'ın temelini oluşturan kurucu nesildir.
Sahâbe, ilim ehlinin çoğunluğu tarafından, "Rasûlüllah'ı hayatında iken bir defa olsun gören ve az da olsa Onun sohbetinde bulunme şerefine ermiş mü'mindir." (3) şeklinde tarif edilmiştir.
Bu çalışmamızda, Akebe Ashabı'nı, onların Peygamber Efendimize (s.a.v.) biat edişlerini, Onu ve - sadece Allah'a îmân etmeleri sebebiyle Mekke'de müşriklerin zülüm ve baskılarına maruz kalan- müslümanları Medine'ye davet edişlerini ele alacak ve onların hayatları hakkında bilgiler vereceğiz.
Sahâbenin fazilet sırasına göre yapılan on ikilik sıralamada dördüncü(4) sırada yer alan Akabe biatına katılan Ashab'ın İslam tarihinde önemli bir yeri vardır. Onlar, Ensar ismi ile anılmışlar ve Kur'an-ı Kerim'de şu şekilde yüceltmişlerdir: "İman edip, hicret edenler, Allah yolunda cihad edenlerle onlara kucak açıp yardım eden Ensar var ya, işte gerçek müminler bunlardır. Bunlara bir mağfiret ve pek değerli bir nasîb vardır." (Enfâl Sûresi, 74)
Yüce Allah, Sahabilere, yerine getirecekleri yüce hizmetlerine peşin ücret olmak üzerde bir lütuf ve ikram olarak kalplerini îmân, doğruluk duygusu, ihlas ve sadakatle doldurmuştur. Kur'an-ı Kerim!de onlar istikametin zirvesinde bulunan insanlar olarak vasıflandırılmışlardır:
وَلٰكِنَّ اللّٰهَ حَبَّبَ اِلَيْكُمُ الْا۪يمَانَ وَزَيَّنَهُ ف۪ى قُلُوبِكُمْ وَكَرَّهَ اِلَيْكُمُ الْكُفْرَ وَالْفُسُوقَ وَالْعِصْيَانَۜ اُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الرَّاشِدُونَۙـ﴿٧ـ﴾ فَضْلًا مِنَ اللّٰهِ وَنِعْمَةًۜ وَاللّٰهُ عَل۪يمٌ حَك۪يمٌـ
"Şunu iyi bilin ki, içinizde Allah'ın Rasûlü bulunuyor." buyurduktan sonra, ayetin muhatabı olan Sahâbeye dikkat çekilirken "(...), Allah size îmânı sevdirdi ve onu kalblerinizde süslü hale getirdi; küfürden, işleyeni fasık yapan bütün davranışlardan ve isyandan ise sizi iğrendirdi. İşte bu sıfatları taşıyanlar gerçek mü'minlerdir ki, doğru yolda olanların ta kendileridir. ( bu nimet ve vasılar size) Allah'dan ihsan ve nimet olarak (verildi.) Allah her şeyi bilen ve her işi hikmetle yapandır."(Hucûrât, 7,8)
Onlar istikameti zirvede temsil eden insanlar olarak vasıflanmışlardır. Aşağıdaki ayetlerde göreceğimiz üzere onlar, Yüce Allah tarafından üstün sıfatlarla donatılmış, kötü sıfatlardan temizlenmiş ibadet ve Rabbe kullukta en üst seviyeye ulaşmışlardır.(5)
"Muhacirlerden ve Ensar'dan (İslâm'a girmede) ilkler (olma faziletini kazamanlar ile) ihsân(6) şuuruyla güzelce onlara tâbi olanlardan Allah razı olmuş, onlar da Allah'tan razı olmuşlardır. Allah, onlar için içlerinde ebedî kalacakları, altlarından ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. İşte çok büyük kazanç, çok büyük başarı budur." (Tevbe Sûresi, 100)
Bazı tefsircilere göre, bu ayette geçen "ilkler" kelimesinin Ashabın tamama; "ihsan şuuruyla onlara tâbi olanlar" ise, (Tâbiîn) ve onları takip eden (Tebe-i Tâbiîn) denilen sonraki iki nesile işaret etmektedir. Nitekim, Allah Resülü (s.a.v.), "Nesillerin en hayırlısı, benim zamanımda yaşayanlardır (yani, Sahâbe'dir.) Sonra, onları takip edenler(Tâbiîn), sonra bunları takip edenler (Tebe-i Tâbiîn nesli)dir. "(7) buyurmuşlardır.
Sahâbenin sahip yüce kılan vasıflardan biri de, zor ve sıkıntılı bir dönemde Allah Resülü'nün Kur'an davasına sahip çıkmalarıydı. Bu durum Ahzâb Sûresinde şu şekilde dile getirilmiştir:
مِنَ الْمُؤْمِنِينَ رِجَالٌ صَدَقُوا مَا عَاهَدُوا اللَّهَ عَلَيْهِ فَمِنْهُمْ مَنْ قَضَى نَحْبَهُ وَمِنْهُمْ مَنْ يَنْتَظِرُ وَمَا بَدَّلُوا تَبْدِيلًا
"Mü'minlerden öyle yiğit erkekler vardı ki, Allah'a verdikleri sözü yerine getirmiş ve bağlılık ve doğru sözlü olduklarını ispat edip (bu yolda) canlarını vermişler kimisi de bu fedakarlığı beklemekteydi. (Ahzâb, 23)
Hz. Ebû Bekir İslamın ilk senelerinde müslümanların yaşadıkları bu sıkıntıyı şu şekilde dile getirmiştir: "Biz ölümü birkaç defa göze almadan sokağa çıkmaya cesaret edemezdik,"(8)
Sahabeye sahip oldukları üstün özelliklerinden biri de şu ayette dile getirilmiştir.
" O'na (Peygambere) bütün samimi kalble iman etmiş bulunanlar, Onu tazim edip yücelterek saygı gösteren, O'na (Kur'an'a sahip çıkıp koruma yayma konusunda) yardım eden ve Onunla beraber indirilen Nûr'a (Kur'ân) tâbi olanlar: işte onlar, (hem dünyada hem de ve Âhiret'te) gerçek kurtuluşa erenlerdir. (A'râf, 157)
Sahabenin faziletini ortaya koyan bazı ayetler de şunlardır:
وَكَذَلِكَ جَعَلْنَاكُمْ أُمَّةً وَسَطًا لِتَكُونُوا شُهَدَاءَ عَلَى النَّاسِ وَيَكُونَ الرَّسُولُ عَلَيْكُمْ شَهِيدً ا
"Böylece sizi (Siz sahabe topluluğunu) orta (Hak'tan ayrılmayan, adaletli ve örnek) bir ümmet yaptık ki, insanlara (hakkın) şahiteri olasınız, Peygamber de size şahit olsun" (Bakara, 2/143) (9)
(...)لَا يَسْتَو۪ى مِنْكُمْ مَنْ اَنْفَقَ مِنْ قَبْلِ الْفَتْحِ وَقَاتَلَۜ اُو۬لٰٓئِكَ اَعْظَمُ دَرَجَةً مِنَ الَّذ۪ينَ اَنْفَقُوا مِنْ بَعْدُ وَقَاتَلُواۜ وَكُلًّا وَعَدَ اللّٰهُ الْحُسْنٰى"
(Mekke) fethinden önce infakta bulunan (Allah yolunda mal sarf eden) ve cihâd edenlerin (fetih sonrası Müslüman olan sahabeler arasındaki üstünlük derecesi) eşit olmaz Onlar, (Mekke fethinden sonra İslam'a girip ) infak eden ve cihâd edenlerden daha üstündür. (Bununla birlikte) Allah her ikisine de (fetihten önce veya sonra İslam' giren sahabilere) "Hüsnâ"'yı (cennet'i) va'detmektedir. Allah, her işlediğinizden hakkıyla haberdardır.'(Hadid, 10)
( لِلْفُقَرَاءِ الْمُهَاجِرِينَ الَّذِينَ أُخْرِجُوا مِنْ دِيَارِهِمْ وَأَمْوَالِهِمْ يَبْتَغُونَ فَضْلًا مِنَ اللَّهِ وَرِضْوَانًا وَيَنْصُرُونَ اللَّهَ وَرَسُولَهُ أُولَئِكَ هُمُ الصَّادِقُونَ )
"(...) onlar Allah'ın lütfunu ve rızasını taleb etmek, Allah'ın dinine ve Resulüne destek vermek için yurtlarından edildiler ve mallarıı ellerinden alındılar. İşte imanlarında sâdık ve samimi olanlar ancak onlardır."( Haşr, 8)
Sahâbeyi üstün kılan fasıflar hakkında Allah Resülü şöyle buyurmaktadır:
1. "Ashâbım hakkında ileri geri laflar söylemekten Allah'dan sakının; Ashâbım hakkında ileri geri laflar söylemekten Allah'dan sakının. Benden sonra asla onları tenkit hedefi haline getirmeyin. Onları seven, beni sevdiği için sever; onlara buğzeden, bana buğzettiği için buğzeder. Onlara eziyet eden, bana eziyet etmiş: bana eziyet veren ise Allah'a eziyet etmiş sayılır. Allah'a eziyet edeni de, Allah hemen cezalandırır."(10)
2. Ashabım hakkında uygunsuz sözler söyleyip onları tenkit etmeyiniz Nefsim kudreti elinde olan Rabbime yemin ederim ki, eğer sizden birinin Uhud dağı kadar altını Allah yolunda infak etse, bu (bağış), onların bir-iki avuçluk kadar yaptıkları) infakına, hatta yarısına bile erişmez.(denk gelmez)" (11)
3. "… Ashâbım, ümmetim için bir emniyet ve güven kaynağıdır. Ashabım gidince, ümmetimin başına çok şey gelecek ve çeşitli dertler açılacaktır."(12)
4.Sahâbenin fazileti konusunda Abdullah bin Mesud şöyle der: "Allah (c.c.) kullarının kalblerine nazar etti Kullarının kalbleri içinde, Muhammed sallahu aleyhi ve sellem'in kalbinin en hayırlı kalb olduğunu gördü. Böylece Onu kendine özel, halis bir kul seçti ve Onu peygamber olarak gönderdi. Daha sonra da peygamberin dışındaki diğer kullarının kalblerine nazar etti. Kullarının içinde Allah Resülü'nün ashabının kalblerine en hayırlı olarak gördü Böylece, Allah onları dini (yaymak) üzere Peygamberine yardımcı kıldı.(13)
Akabe Ashabının tertemiz dünyası ile sizleri baş başa bırakmadan önce bu şerefli sahabiler hakkında son bir hususu kayd etmek yerinde olacaktır.
Rabbinden gelen yüce hakikatleri insanlığa ulaştırmada kendine muhatap arayan Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve sellem), Mekke'de yaklaşık olarak on yıl çırpınmıştı. Ebû Tâlib'in ve ardından Hz. Hatice'nin vefat ettiği "hüzün senesi"ni takip eden günlerde Tâif'e gitmiş; orada gördüğü sert muamele sebebiyle daha da hüznü katlanmıştı. İşte bu sıkıntılı zamanda Akabe'de Medineli on bahtiyar, fedakâr ve sâdık, O'nun çağrısına 'evet' demişti. Bu sahiplenme ile, Akabe Ashâbı'nın İslâm ve insanlık tarihinde müstesna bir yeri vardır. Zira, bu civanmertler canlarını tehlikeye atma pahasına da olsa, Allah Resülü'nün davasına sahip çıkacaklarını ifade etmişlerdi. O'nun eliyle gelen son ilâhi dinin gönüllere yerleşmesinde hizmetleri geçen Akabe Ashâbı'nın tarihte ayrı bir yüce değeri vardır.
Allah Resûlü(sallallahu aleyhive sellem), Akabe Ashâbı'na "Sevinçli günlerinizde de üzüntülü anlarınızda da sözümü dinleyip bana itaat edeceksiniz… İyiliği emredip kötülükten menetmek vazifesini yerine getirmek üzere bana söz vereceksiniz. Bana, Allah için söylemek ve bu uğurda hiç bir kınayıcının kınamasından korkmamak üzere biat edeceksiniz. Bana yardımda bulunmanız, memleketinize vardıktan sonra, çocuklarınızı, nefislerinizi ve âilelerinizi nelerden koruyorsanız Beni de onlardan korumanız karşılığında sizler için cennet vardır." demişlerdi. Bu sözler üzerine Es'ad b. Zürâre, Ebu'l-Heysem, Abdullah b. Revâha, Nûman b. Hârise, Ubâde b. Sâmit, Sa'd b. Rabî', Berâ b. Ma'rûr ile birlikte sayıları yetmişi bulan Akabe Ashabı, teker teker Allah Resûlü'nün (sallallahu aleyhi ve sellem) mübarek ellerini sıkıp biat ederken, Kur'ân davasına sahip çıkacaklarına, bu uğurda canlarını feda etmekten çekinmeyeceklerine dâir söz verdiler.
Akebe Ashabı konusunla Rabbimin inayetiyle yazmaya çalıştığımız bu eserin takdimini hitamı misk olsun diye şu hadis i şerifle kapatmak istiyorum:
Allah Resülü (s.a.v.), "Ashâbım (gökteki) yıldızlar gibidir; hangisine uysanız doğru yolu bulursunuz.(14)"buyurmuşlardır. 'Allah Resülü Kur'an ifadesi ile, لَقَدْ كَانَ لَكُمْ ف۪ى رَسُولِ اللّٰهِ اُسْوَةٌ حَسَنَةٌ لِمَنْ كَانَ يَرْجُوا اللّٰهَ وَالْيَوْمَ الْاٰخِرَ وَذَكَرَ اللّٰهَ كَث۪يرًاۜ
"Hakikaten, Allah'ın Resulünde sizler için, Allah'a ve âhiret gününe kavuşmayı bekleyenler ve Allah'ı çok zikredenler için en mükemmel bir nümune "üsve i hasene" vardır." (Ahzâb, 21) Allah Resülü'nün elinde yetişmiş olan sahabe bizim için "üsve-i hasene"dir.
Hiç şüphe yok ki Peygamberimizin ve ve sahabilerinin sîretleri (hayat hikayeleri) ve tarihleri iman kuvvetinin ve din duygusunun en kuvvetli kaynaklarındandır. Müslümanlar bugüne kadar bunlardan iman parıltısı almışlardır. Küllenen kalbler bunlarla alevlenmişir.(15) Sahabenin sahip olduğu yüksek özelliklere ait tabloların sunulduğu bu kitabı okuyan kimse inşâAllah kendisini iman,davet, fedakarlık,fazilet, ihlas ve zühd ortamında bulacaktır. Ayrıca, sahabe sevgisine kalblerinde yer vereceklerdir. Zira, Allah ve Resülü'nün yolunu takip eden Ehli Sünnet itikadına göre, " Sahâbeyi sevmek dindir, îmândır"(16). Tarihçilerden, yalancılığı meslek haline getirmiş olanların yazdıklarına bakarak sahabeyi layık oldukları yüce mevkiden aşağı indirmeye çalışmak müslümana yakışan bir hareket değildir.(17)
Dipnotlar
1- Sözler, Yirmiyedinci Söz, (İçtihat Risalesi)
2- Yirmi Yedinci Söz'ün Zeyli (Sahâbe hakkındadır.)
3- İbn-i Hacer-i Askalânî, el-İsâbe, 1:/7
4- Sahâbe'nin tabakaları vardır ve bu konuda genel kabul gören Hâkim el-Nisaburî'nin yaptığı 12 mertebeli taksim şu şekildedir: 1. Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali başta olmak üzere, hayatlarında Cennet'le müjdelenen 10 sahabî ile geri kalan şu altı Sahâbe: Zübeyr ibn Avvam, Ebû Ubeyde ibn Cerrah, Abdürrahman ibn Avf, Talha ibn Ubeydillâh, Sa'd ibn Ebî Vakkas ve Said ibn Zeyd (Allah, hepsinden razı olsun!).; 2. Hz. Ömer'den önce Müslüman olup, Zeyd ibn Erkam'ın evinde Rasûlüllah'la gizli gizli bir araya gelenler.; 3. Habeşistan'a hicret edenler. ;4. Akabe'de Rasûlüllah'a ilk biat eden Ensar.;5. Akabe'de Rasûlüllah'a ertesi yıl biat eden Ensar.;6. Hicret esnasında Rasûlüllah henüz Medine'ye ulaşmadan kendisine katılanlar.;7. Bedir savaşına katılan sahabîler (Bedir Ashabı).;8. Bedir Savaşı ile Hudeybiye Anlaşması arasında hicret edenler.;9. Hudeybiye'de ağaç altında Rasûlüllah'a biat edenler.;10. Hudeybiye Anlaşması'ndan sonra Müslüman olup, Medine'ye hicret edenler.;11. Mekke'nin fethinden sonra Müslüman olanlar.;12. Mekke'nin fethinden sonra Rasûlüllah'ı gören çocuk sahabîler. (Hâkim en-Nisâburi, Ma'rifetü ulumu'l-Hadis, 22–24) www.islamansiklopedisi.org.tr/Sahâbe
5- Sahâbelerin nefisleri tezkiye ve tathir edildiğinden; nefsin mahiyetindeki cihâzât - ı kesîre ile, ubûdiyetin envâına ve şükür ve hamdin aksamına daha ziyade mazhardırlar. Yirmiyedinci Sözün Zeyli.
6- İhsân, Allah'ı görüyor gibi; hiç olmazsa, Allah'ın kendilerini gördüğünün şuuru içinde ibadet etmek.
7- Buhârî, "Fezâilü'l-Ashab", 1; Muslim, "Fezâili's-Sahâbe", 212
8- Murat Sarıcak, Hz. Ali (https://books.google.com.tr/books?id=_mYiCAAAQBAJ&pg=PT40&lpg=PT40&dq=Hz.+Ebubekir+ölümü+göze+almadan&source=bl&ots=OfXc6SVgNA&sig=ACfU3U191RPgiEpdXTd1F7cAriURIcqDKw&hl=ar&sa=X&ved=2ahUKEwi1lpu2-rT4AhX0QvEDHXNXAZgQ6AF6BAg5EAI#v=onepage&q=Hz.%20Ebubekir%20ölümü%20göze%20almadan&f=false)
9- Adalet, her şeye layık olduğu değeri vermek, hakkı sahibine ulaştırmak, doğruluk, zulüm ve haksızlıktan uzak durmak ve dinin mahzurlu gördüğü şeylerden uzak durarak hak yol üzerinde gitmek demektir. Sahabeler bu vasıflara sahip olduklarından onların "âdil"/"adûl" oldukları muhakkaktır. Sahabenin adil sayılması, Kur'an'da Yüce Allah tarafından tescil edilmiştir. Müfessirler, bu ayette sahabenin adaletli oluşlarına işaret edildiğini belirtmişlerdir. İslam'ın temel iki kaynağı olan Kur'an ve sünnet bizlere sahabenin nakliyle gelmiştir. Bunların nakli için de, yalan yanlış rivayetlerin araya girmemesi için kılı kırk yaran bir hassasiyet gösterilmiştir. Rivayetleri nakleden râvîlerin güvenilir olup olmadığını ortaya koyan, cerh ve ta'dil ilmi doğmuştur. Bu ilmin ölçüleriyle, Hadis olarak nakledilenlerin sıhhatine hükmedebilmek için evvela onları nakleden râvîlerin güvenilir olup olmadıklarının tespit edilmesi gerektiğinden, hadis alimleri hadislerin sahih ve makbul olanlarını zayıflarından ve Peygamber Efendimiz'e ait olmayan uydurmalarından ayırd edebilmek için râvîlerin kimliklerini, kişiliklerini, hadis rivayet kaidelerine ne derece riayet ettiklerini, rivayet ettikleri hadisleri hıfzetmekte olduğu kadar başkalarına nakletmedeki dikkat ve itinalarını, nihayet İslam Dini'nin emir ve yasaklarına riayet derecelerini titiz ve tarafsız bir anlayışla tenkide tabi tutmuşlardır.
10-Tirmizî, Menâkıb 58; İbni Hibban, Sahîh, 9/189.
11-Buhari, Fezailü'l-Ashab, 5; Müslim, Fezailü's-Sahâbe 221; Tirmizî, Menakıb, 58
-Yukarıdaki Hadis-i şerifte geçen, "سبّ" (Sebb) kelimesi, Arapça'da çirkin sözler kullanarak sövme manasına kullanılan "شتم" "şetm" kelimesinden daha geniş çerçevede bir mana ifade etmekte olup, "Sebb"; birisi hakkında uygunsuz sözler söylemek, tenkid etmek, edepsizlik etmek gibi manaları kapsar.
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DİĞER YAZILAR
RİSALE-İ NUR BAKIŞIYLA SAHABE
Sahâbe, asr - ı nûr ve asr - ı hakîkat olan asr-ı Sahâbede(1) “Nübüvvet - i Ahmediye (ale
ÖNSÖZ YERİNE
Sahâbe, asr-ı nûr ve asr-ı hakîkat olan asr-ı Sahâbede(1) “Nübüvvet-i Ahmediye (aleyhissa
Sakın sizi dünya hayatı aldatmasın.
Fâtır, 5
GÜNÜN HADİSİ
"Tutumlu kişi asla fakir olmaz."
Taberani
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm İnternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yapt...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARİHTE BU HAFTA
*Nizamü'l-Mülk'ün Şehadeti(14 Ekim 1092) *II.Kosova Zaferi(17 Ekim 1448) *Gedik Ahmed Paşa'nın Vefatı(18 Ekim 1482)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...