ÜSTAD BEDİÜZZAMAN ETRAFINDA 12 SORU-CEVAP-6

Soru: Bir zat; “Bir şey söyleyeyim, kimse kızıp darılmasın, Zahid El Kevserî’nin yanında Said Nursi’ye âlim diyemezsiniz.” demişti. Bu sözü nasıl değerlendirirsiniz? Edeb sınırlarını aşmıyor mu? Metin Yiğit: Bir alimi sevip takdir edebiliriz. Ama bunu başka bir alimin


Salih Okur

nedevideobendi@gmail.com

2022-05-03 07:44:25

Soru: Bir zat; "Bir şey söyleyeyim, kimse kızıp darılmasın, Zahid El Kevserî'nin yanında Said Nursi'ye âlim diyemezsiniz." demişti. Bu sözü nasıl değerlendirirsiniz? Edeb sınırlarını aşmıyor mu?

Metin Yiğit: Bir alimi sevip takdir edebiliriz. Ama bunu başka bir alimin tezyifi üzerinden yapmak İslam ahlakına uymaz. İmam Subki el-Eşbah adlı eserinde şunları der: "İmamların seviyesine ulaşmayan bir kimsenin onlardan bazısını bazısına tafdil etmesi uygun değil. Bu tür işlerle uğraşanların akıbetinden korkulur. Bu yola girip felah bulan pek azdır."

إن الدخول بين أئمة الدين والتفضيل بينهم لمن لم يبلغ رتبتهم لا يحسن ويخشى من غائلته في الدنيا والآخرة وقل من استعمله فأفلح.

İbn Receb'in Fadlu İlmi's-Selef ala İlmi'l-Halef adlı eserinde naklettiğine göre Ebu Hanife'ye Alkame ve Esved'den hangisinin daha üstün olduğu soruluyor? Ebu Hanife'nin cevabı şöyledir: "Allah yemin ederim ki biz onların ismini anmaya bile layık değilken hangisinin daha faziletli oluşundan nasıl bahsederiz?"

والله ما نحن بأهل أن نذكرهم فكيف نفضل بينهم

Bir Seydamız bahsetmişti: Bölgemizde yaşayan bir alime daha önceki dönemlerde yaşamış iki büyük alimden hangisinin daha üstün olduğu soruluyor. Verdiği cevap ibretamiz: "Benim terazim onların ağırlığını ölçecek büyüklükte değil."  Ulemaya karşı bize lazım olan tavır budur. Başka şekilde hareket edenlere "Allah selamet versin" deyip geçmek lazım.

Üstad'ın ilmî şahsiyeti hakkında iki kanaldan bilgi edinmek mümkündür: Birincisi onu yakından görüp tanıyanlardan, ikincisi ise geride bıraktığı eserlerden. Üstad'ın eserleri onun ilmi dehası ve ilmi hizmeti hakkında hiçbir söze gerek bırakmayacak niteliktedir. Dünyanın dört bir yanından Üstadı tanıyan ilim erbabının taktiri herkese ayandır. Kendim defaatle müşahede etmişimdir. Yurt içinde ve yurt dışında hangi eğilime mensup olursa olsun Üstad'ın tahkikatını paylaştığım ilim erbabı yapılan tespitler karşısında hayret ve takdirlerini gizleyemiyorlar. Üstadı hiç tanımadıkları halde taaccüpte bulunduklarını defalarca gördüm.

Üstad'ın ilmi şahsiyetini tanımanın ikinci yolu ise dönemin alimlerinin şahitliğidir. Bildiğiniz gibi Osmanlıda en zirve ilmi kurum Daru'l-Hikmeti'l-İslamiyyedir. Bu kuruma Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, İzmirli İsmail Hakkı, Şeyhul İslam Mustafa Sabri Efendi, Muhammed Akif ve Saffet Efendi gibi dönemin ileri gelen alimleri seçilmişlerdir. Üstad, istemediği halde Mustafa Sabri gibi ulemadan ileri gelenlerinin ısrarıyla bu kuruma alınmıştır. Burada dört yıl üç ay görev yapmıştır. Eğer Bediüzzaman, Kevserî'ye nazaran alim addedilmeyecekse Kevserî'nin yaşadığı ve Şeyhu'l-İslama vekillik yaptığı bir dönemde Daru'l-Hikme'ye âzâ olarak seçilmesi nasıl izah edilebilir? Bu seçim Mustafa Sabri ve meşihat dairesinde ona vekalet eden Kevserî gibi zatların Bediüzzaman hakkındaki sıra dışı takdirini göstermez mi!

Yukarıda aktardığımız anonim bilgiler dışında Osmanlı ulemasının Üstadı tazim ve takdirine dair bilgiler şahsen benim nezdimde muttasıl senetle sabittir. Ben kendim bizzat Üstad'ın şu an ebediyete intikal etmiş bazı talebelerinden Üstadı imtihan için gidip onun ilmi seviyesi karşısında tahsin ve takdirde bulunan insanların ifadelerini duymuşumdur.

Sonuç olarak şunu söyleyeyim ulemadan bazılarını bazılarına tafdil problemi yeni bir problem değil. Eskiden beri alimler bu tür şeylere dalmamak ve meşgul olmamak gerektiğini söylemişlerdir. Zira bazen kantarın topuzu kaçıp mesele bazılarının tezyifiyle sonuçlanabiliyor ki bunun mefsedete sebep olduğu tarihi tecrübeyle sabittir. Bize lazım olan ulemayı yarıştırmak değil, onların izinden giden nesiller yetiştirmektir.

-devam edecek-

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

O gün ne mal fayda verir, ne de evlat. Ancak Allah'a selim bir kalb ile gelenler (fayda görürler.)

Şuara, 88-89

GÜNÜN HADİSİ

Zühd hakkında

“Kendisine çok konuşmama ve zühd duygusu verilen kimseyi gördüğünüz zaman ona yaklaşın.Zira o hikmet telkin eder.”İbn-i Mace-Zühd:1

TARİHTE BU HAFTA

*Muhammed Raşid Hz.lerinin Vefatı. (22 Ekim 1993) *Astronomi Alimi Uluğ Bey'in Vefatı(25 Ekim 1449) *Fatih Sultan Mehmed Han'ın Trabzon'u Fethi(26 Ekim 1461)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI