Cevaplar.Org

ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-53

Mümtehine Suresi *Yüreğimizin ta içerisinde ahiret inancı taşırken, imansızlık alameti görülen insanları gördüğümüzde, önce bizim yüreğimizi alev almalıdır.


Mahmud ToptaÅŸ

.

2022-02-23 12:21:08

Mümtehine Suresi

*Yüreğimizin ta içerisinde ahiret inancı taşırken, imansızlık alameti görülen insanları gördüğümüzde, önce bizim yüreğimizi alev almalıdır. "Bu can böyle giderse cehennemde yanar, yanmaması için benim gayret göstermem gerekiyor" diyeceğiz. 

*Günümüz de bir kısım insanlarımızın niyetleri iyi fakat bakış açılarında bir yamulma var. O kendisi yamultmamış, birileri gelmiş onun bakış açısını yamultmuş. Bu insanlar şöyle bir şey söylüyorlar; "Hocam nerede bir kan, barut, gözyaşı akıyorsa orası İslâm dünyasıdır. Buyur Çeçenistan, Filistin, Bosna... Yani kan, gözyaşı ve barut bir arada İslâm Dünyasında var. Yani acaba bizde bir sakatlık mı var?" diyor.

Soruyu aynen kendisine şöyle iade etsek; Acaba bu insanlar kendileri birbirleriyle mi çarpışıyorlar? Yani Çeçenistan'da çeçenler birbirleriyle mi çarpışıyorlar? Bosna da müslümanlar birbirleriyle mi vuruşuyorlar? Filistin'de hakeza. Hayır! 

O adil gördükleri, değerli kabul ettikleri, bir zamanlar en büyük filan... diye iki kutuba ayırıp ta ikisini-de ilahlaştırdıkları adamlar şunu görüyorlar; Dünyayı sömürmelerine engel yalnız müslümanlar var. "Onun dışındakileri biz rahatlıkla sömürüyoruz. Huzursuzluk çıkaran yalnız bunlar" deyip, müslümanları öldürmeye yöneliyorlar. Yok etmeye yöneliyorlar.

 Bir de kargaşa yalnız buralarda değil. İngiltere'de yıllardan beri süren bir savaş(İrlanda Kurtuluş Örgütü ile İngiltere arasındaki savaş) var. Binlerce insan ölmüştür. Güney Amerika devletlerinin tamamında iç kargaşa vardır. Türkiye'de öldürülen insan sayısı kadar devamlı ve düzenli öldürme devam ediyor. Ancak bizi ilgilendirmediği için ajanslar bu haberleri fazla geçmiyorlar. Geçmiyecekler çünkü; bizim kara yüzümüzü göstermeyin, ak yüzümüzü gösterin diyorlar.

Kötü şeyler insana örnek olmaz. Şu anda bizim hoşa gitmeyen taraflarımız bizim kendi irademiz ve isteğimizle değil. Birileri İslâm'ın adil, güzel, sevecen yüzünü karartmak için 200 seneden beri mücadele vermiş ve epey de mesafe almış. Allah'a hamdolsun ki; insanlarımız "yanlışın neresinden dönülürse kâr olur" demişler ve yanlıştan dönmek için harekete de geçmişlerdir.

Saf Suresi

*Bu Sûre, Medine'de nazil olmuştur, 14 ayettir. 4. ayetinde Mü'minlerin tuğlalar gibi birbirlerine kenetlenmelerini ve saf tutmalarını, yani birbirleriyle omuz omuza vererek, bu davayı omuzlamaları gerektiğini anlattığı için bu ismi almıştır.

Saff Sûresi, günümüzde müslümanların en çok ihtiyaç hissettiği bir olayın şeklini tarif etmektedir.

Günümüzde dağınık haldeyiz. Müslümanlar dünyanın her tarafına saçılmış inciler gibidir. Bu inciler bir araya getirilip dizilirse, ancak değer kazanır. Fakat güçlerin dağıtılmasıyla zayıflık meydana gelir. Bu sebeble biz Türkiye ve Dünya müslümanları her zaman bir birimizin yanında olacağız. Tabiiki bu her sahada; sosyal, siyasal, hukuki, ticari, komşuluk hayatımızda, kısaca her türlü insani münasebetlerimizi İslam'a göre ayarlarken, bunu toplu halde yapmaya gayret edeceğiz. Birbirimizi destekleyeceğiz. İşte buna "saf tutma" denir.

* "Ey iman edenler, yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz?"Hattatlarımızın en güzel şekilde yazıp levhalaştıracakları ayetlerden biridir bu ayet. Yapmayacağımız şeyleri; "yapacağım, edeceğim" dememeliyiz. Çünkü yapmadığınız takdirde bir müslümamn yalan söylemesi ortaya çıkıyor. Kendiniz yalan söylemiş olursunuz. Diğer insanlar; "müslümanlar böyle yalan söylerler diye, onları müslümanlığın aleyhine yöneltmiş oluveririz. Gücümüzle orantılı işler için söz vermeliyiz.

 Buhari'de (Kitabü'l-Edeb'de) geçen bir hadisde Sevgili Peygamberimiz; "gücünüzün yetmeyeceği adakları yapmayın" buyuruyor. Akli gücünüzle orantılı işlere söz verin, bedeni gücünüzle orantılı işlere söz verin. Kesenizin, kasanızın gücünü bilerek va'dde bulunun...

 *Yapamayacaklarımızı va'detmeyelim. Yapmadıklarımızı yapmış gibi anlatıp öğünmeyelim. Ama nasihat ederken, kendimizin yapmadığı iyilikleri insanlara; "yapın" diye söylememiz yasaklanmıyor. "Siz niye yapmıyorsunuz" diye uyarılıyoruz. Yaptığımız bir kötülüğü insanlara "sakın yapmayın" dememiz engellenmiyor. Siz niçin yapıyorsunuz diye uyarılıyoruz. Yoksa mükemmel insan olmayacağına göre, va'zu nasihat ve eğitimin devam etmesi gerekir.

*Kafirler baharın gelmesine nasıl mani olamıyorlarsa, İslam'ın gelmesine de öyle engel olamazlar. İslâm'ın nurunu söndürmek için nefeslerini tüketenler, ancak cehennemdeki ateşlerinin alevini artırırlar. İslam'a zarar vermeleri mümkün değildir. Son günlerde İslam aleyhine estirdikleri havalar, İslam gemisinin yol almasına sebeb olurken, tabanı olmayan münafıkların batmasına ve İslam gemisinin münafıklardan arınmasına sebeb oluyor.

*Dünyanın en zengin insanı, dünyadaki bütün nimetleri kullanarak bir mesken, bir köşk yapsa, cennetin bir gülüne değmez. Cennetin bir gülü dünyaya inseydi, yeryüzü Hz. Adem'den kıyamete kadar çok güzel bir şekilde kokardı.

*Roma'nın zulmünü, İsa (as)'ın o yakıcı, yumuşatıcı, serinletici nefesiyle, adalete zaman içerisinde çevirivermişlerdi. Günümüzde de dünyanın en zalimi olanlar dize gelirler. Yeter ki; Kur'an iklimini insanların hayatına biz üfleyelim. O bahar rüzgarı gibi, bahar güneşinin sıcağı gibi insanların yüreklerindeki, mayalarındaki, fıtratlarında getirdikleri çekirdeğin çatlamasına ve üzerinde İslâm çiçeklerinin açmasına vesile olur.

Cuma Suresi

*Göklerde ve yerde olanların hepsi Allah'ı tesbih ediyor" ama biz anlayamıyoruz. Anlayamadığımızı da bir başka ayet-i kerimede Rabbim haber verir; "Fakat siz onların tesbih'ini anlayamazsınız." (İsra; 44) Karıncanın kendine göre bir zikri vardır. Kelebeğin kendine göre bir zikri vardır. Arının, gülün, denizin, dağların kendilerine göre bir zikri vardır.

 Herkes bir zakirdir. Herkes gökyüzünde uçarken, yeryüzünde yürürken, zikredenlerin arasından geçtiğini düşünecek. İnanmayanların da bütün hücreleri Allah'ı zikreder; dilinin et parçası Allah'ı zikreder. Onun kafirliği, iradesini kötüye kullanmaktan, aklını Allah'ı inkarda kullanmasından dolayıdır. Yoksa onun kanı da, kalbi de, canı da Allah'ı zikretmektedir. İradesiyle bu zikri yapmadığından dolayı cezalandırılacaktır. 

*Tabiatta milyonlarca temizlik işçisi yardır. Onun için dağlar eğer insanoğlu kirletmiyorsa, kendi kirini temizler bir mekanizmaya sahiptir. Rabbim tabiata dengeyi böyle koymuştur. Dengeyi insanoğlu bozmaya çalışmaktadır.

Mü'minler olarak bizler insanların kirlenmesini istemiyoruz, gönüllerine şirk inancının Allah'ı inkar pisliğinin girmesine karşı duruyoruz. Çünkü tabiatın kirlenmesi gönülün kirlenmesinden meydana geliyor. Gönül kirlenince, tabiat kirleniyor. Gönül temiz kalacak olursa, tabiat ta temiz kalıyor.

*Biz, mü'minler cennete gidecektir diyoruz. Yani ben, sen gideceksin demiyoruz. Peki biz de hemen gidebilecekmiyiz? Hayır! Ölünceye kadar imanımızı korumakla görevliyiz. İmanımızı korumanın yollarından biri de imansız insanların imana gelmesini sağlamak için gayret göstermektir.

*Cuma günü ezan, "Allah'u ekber" dediği andan itibaren satışı durdurunuz. Ezana beş dakika kala hazırlığınızı yapınız. Bizim insanımız anlayışlıdır. Cuma günü dükkanımıza gelip cuma vaktinde kapalı bulursa, cuma namazından sonra yine sizin dükkanınıza gelecektir. Bunun tatbikatı çok görülmüştür. Rızık endişesi ile kapatmayanlar aslında kaybetmektedirler.

Bunun farkına da varmazlar. Ben bir örnek vereyim; "Bir dükkana giriyorum, oradan bir takım şeyler alacağım. Dükkana gelmiş bir dilenciye dükkan sahibi para vermiyor. Vermemesi bir tarafa, hakaret de ediyor. Dilenci de üzülerek gidiyor. Şahsen ben de o günden sonra o dükkandan alışveriş yapmıyorum."

O insanın para isteyen dilenciye muamelesi beni rahatsız ettiğinden dolayı ben de o dükkandan alışveriş yapmıyorum. Fakat benim bu nedenle alışveriş yapmadığımı o da bilmez. Bunun örneği hayatımızda çok olur. Rızık için çalışacağız ama helalinden olmasına çalışacağız. Ezan okunduğu andan itibaren yapılan alışverişlerin haram olduğunu bildirir bu ayetin tefsirleri. Onun için haram lokma yememeye de dikkat edeceğiz.

*Fakihlerimiz ayetteki "çağrıldığında" ifadesinden izni âm'ı yani devlet başkanının izninin gerekli olduğunu, "Koşunuz" emrinden en az üç cemaat olması gerektiğini, "alışverişi bırakın" emrinden cuma namazı kılınan yerin şehir veya şehir gibi olan yerler olması gerektiğini, "koşun" emrinden özürlülere cumanın farz olmadığını anlamışlar. Hadisler de bu anlamı kolaylaştırmış.. 

Münafıkun Suresi

*Münafık; kelimesi "nefak" kökünden gelmektedir. Nefak; arabın dilinde tarla farelerinin yer altında kendilerine yol kazmaları ve neticede iki tane çıkış yerinin olmasıdır.

Münafığın da, bir kafirlere doğru çıkış yolu var, bir de mü'minlere doğru çıkış yolu var. Güya çıkış yolu tabiki. Kendisini farkına varmadan tehlikeye atıyor da, onun farkına varmıyor. Nasıl farkına varmaz? Hani sinek, bal kabını uzaktan görünce; "çok tatlı bir şey, benim neslime yeter" diye geliyor, kabın kenarına konuyor, önce hortumunu uzatıyor, sonra ayaklarını, sonra kanatlarını uzatıyor, bu arada battığının da farkına varmıyor. Sonunda karnı doyuyor ama uçamıyor, orada boğulup ölüyor. Münafık da farkına varamaz. Onlar da güya hortumlayarak karınlarını doyurduklarını zannederler.

*Münafıklarla ilgili birçok ayet-i kerime nazil olmuş. Rabbim bize bu surede de, münafıkların iç dünyalarını ve iç filmlerini veriyor. Demek ki münafıklar bizim için kafirlerden daha tehlikeli. Çünkü kafirim diyen adam kendi inancı içerisinde yani inançsızlığı konusunda tutarlı. Fakat münafığı tanıyamıyorsunuz. Sizden fazla oruç tutabilir, sizden fazla namaz kılar görünebilir. Sizden fazla zekat veriyor görünebilir. Adam bizi aldatabilir. Aldanmamak için, Rabbim bize onların fotoğrafını tanıtıyor.

*Münafıkların aslında iki tarafta da değeri yoktur. Mevlâna bunu şöyle bir hikaye ile anlatmış. "Hrıstiyanlardan bir grubun şehrin birinde bir kilisesi var ama çatısı yokmuş. Oraya hergün bir kuş gelir kilisedeki heykelin üzerine pislermiş. Papaz bundan çok rahatsız olmuş. Bir türlü de yakalayamamış. Aklı erenin birine sormuş. O da demiş ki, "Heykelin omuzuna bir tas şarab koy, su diye içer, sonrada kendinden geçer, sen de yakalarsm"demiş. Papaz şarab tasını koymuş ve beklemeye başlamış. Kuş gelmiş şarabı içmiş, heykelin üzerine de pislemiş, sonra da bayılmış. Papaz da gelip kuşu yakalamış ve kuşa demiş ki; "Madem müslümandın niye şarab içtin, madem hrıstiyandın niye heykelin üzerine pisledin? Sen ne müslümansın ne de hırıstiyansın, senin boynunu koparmak gerekir" demiş ve boynunu koparmış. 

Tegabun Suresi

*Arabın dilinde Tegabûn; insanların birbirlerini aldatması manasına gelir. Hukuk dilinde de"fahiş"anlamında, kullanılıyor bu kelime. Yani mal alım ve satışında taraflardan birinin diğerini aşırı derecede aldatması manasına geliyor. Allah'a inanmamış insanların birbirlerini aldatarak yollarını sapıtması manasına gelir. Allah'a inanmamış; siyasilerin, askerler ve bürokrat kesimin, mafya babalarının, sanatçıların, yazarların, çizerlerin birbirlerini kandırmaları söz konusudur. Nasıl kandırıyorlar? Cehenneme doğru giden yolları güzel göstermek suretiyle, "Aaa! bu kötülükleri sen mi söyledin? Senin için şu madalyayı veriyoruz", "Aaa! Böylesine ahlaksız bir filmi sen mi çevirdin? Sana bilmem ne ödülü veriyoruz" diyerek, insanların ahlaksızlık ve cehennem yolundaki ilerleyişine, biraz daha katkıda bulunmak suretiyle onun ileride düşeceği yolu göstermeden, tuzağa, dolayısıyla cehenneme düşürme olayıdır.

*Eğitim konusunda dünyanın hiçbir kurum ve kuruluşu Müslümanların önüne geçemez. Batıda eğitim 3-4 yaşında başlıyor. Bizim eğitimimiz ana rahminde başlıyor. Geçmiş menakıb kitaplarını okuyoruz; "Filan zat'ın annesine soruldu; "Siz bu çocuğunuzu nasıl yetiştirdiniz? denildiğinde; "o benim karnımda iken ben ona her gün Yasin okudum. Hep Kur'an okuyarak büyüttüm" diyor. Günümüzde çocuk ilmiyle uğraşan doktorlar bunun faydalı olacağını söylemektedirler. Dışardan gelen kelimelerin titreşimleri o çocuğun karakteri üzerinde etkisi vardır. "Anneler- babalar! Kadın hamile iken kavga etmeyin" diyor doktorlar. Çünkü sizin yaptığınız kavgadan çocuk etkilenmektedir. Bizim dinimiz ise bunu daha öncesinden hayat haline dönüştürmüş. Dünyanın en güzel kelamını söyleyerek çocuğunu ana rahminde büyütmüş. Dünyaya geldiği an kulağına; "Allahu ekber, Allahu ekber" diyerek 6 defa ezan da, 6 defa da kamette olmak üzere 12 defa "en büyük Allah'tır" diye mesajını vermiş. "Yavrucuğum, ileride 'filan devlet, filan adam en büyük' diye önüne geçmeye kalkışabilirler. Sakın inanma. "En büyük Allah'tır" diye, eğitimimize dünyaya geldiği an "Allahu ekber'le"başlıyoruz.

*Şimdi bizim hayatımızdan Kur'an kaldırıldığı için pejmürdeliğimiz devam ediyor. Ama Allah'a hamdü-senalar olsun ki milletimiz topyekün küfrün bize fayda vermediğini anladı, imana doğru bir dönüşün içerisine girdi.

*Biz insanları esas almıyacağız. "Sen söyleyene bakma, söylenene bak" diye bir söz vardır. En fakirin ağzından çok güzel bir hikmet çıkabilir. Delinin ağzından da çok güzel bir hikmet çıkabilir. Şairlerden biri şöyle demiştir;

Ehl-i irfanım deyu hor bakma, hiçkimseye sen.

Defter-i divana sığmaz, söz gelir divaneden.

Kültürlüyüm, akıllıyım diyerek insanlara hor bakma. Deli zannettiğin adamdan öyle bir cümle çıkar ki, açıklamasını ancak bir kaç ciltte yapabilirsin. Yani bizim dinimizde insanları hafife almak yok. Her insan ayrı bir şaheserdir, hepsine saygı duymak bizim dinimizin gereğidir.

*Bir insanın içi aydın olmazsa, dışının aydınlığının faydası yoktur. Ayakkabınız ayağınızı sıkıyorsa, odanın genişliğinin size faydası yoktur. İçinizde bir karamsarlık varsa, dışınızın her tarafını aydınlatsalar, size faydası yoktur. Onun için Kur'an kişinin ilk önce içini aydınlatır. "Allah var, keder yok" der.

*Yardım yapılırken borç para vermeye de dikkat edelim. Paranın değer kaybetmesiyle, borç para verme geleneğimiz azalıyor. Biz buna dikkat edelim. Altın olarak verelim. Zarar etmeyelim ama, iş de görelim. İhtiyaç sahiplerine borç para vererek kazanmalarını ve onların da yardım yapan, borç para veren insan haline gelmelerini sağlayalım..

-devam edecek-

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DÄ°ÄžER YAZILAR

ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-58

ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-58

Zilzal Suresi *Mehmet Akif Mısır'da iken, bir ulema meclisinde konuşuyorlarmış. Kur'ân-ı Ke

ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-57

ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-57

A’la Suresi *Bize de bu sure-i celile, günümüzde insanlara İslâm’ı anlatırken, nasıl ha

ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-56

ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-56

Her insanın özellikle yönetici kadronun, tanınmış insanların, siyasilerin, sanatçıların, Ã

ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-55

ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-55

Müzzemmil Suresi *Günümüzde bizim eksikliklerimizden bir tanesi de, başta şahsım olarak gece

ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-54

ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-54

Talak Suresi *İnancımız ve kültürümüz eğer Kur'an'a göre yönlendirilmiş olsaydı; cana k

ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-53

ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-53

Mümtehine Suresi *Yüreğimizin ta içerisinde ahiret inancı taşırken, imansızlık alameti gö

ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-52

ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-52

Tanıdığım birisi şöyle anlatmıştı; "Bu şehre göçmen olarak geldim. Hiçbir şeyim yoktu.

ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-51

ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-51

Kamer Suresi *Ay'ın yarıldığı hadisini, Buhari, Müslim, Ahmed b. Hanbel ve diğer muhaddisler

ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-50

ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-50

Hucurat Suresi *Son günlerde televizyonlardan din adına konuÅŸan insanların ağızlarından ÅŸÃ

ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-49

ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-49

Zuhruf Suresi *Günümüzde(1997-98ler) bir tartışma başladı, "Kur'an Arapça’dır. Bunu kabu

ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-48

ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-48

Mümin Suresi *Hz. Ömer (R.A), Suriye'de Ä°slam'a girmiÅŸ, fakat günah iÅŸlemeye devam eden adamÄ

Onlar ne hayır işlerlerse karşılıksız bırakılmayacaklardır. Allah, kendisine karşı gelmekten sakınanları bilir.

Al-i Ä°mran, 115

GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°

"Yâ Resûlâ'llâh, müslümanların hangisi efdaldir?" diye suâl ettiler. "Müslümanlar; dilinden elinden selâmette kalandır." cevâbını verdiler.

BUHARİ, KİTÂBÜ'L-ÎMÂN, Ebû Mûsâ el-Eş'arî (r.a.)

TARÄ°HTE BU HAFTA

*Çanakkale'de Kirte Zaferi(28.04.1915) *Gazneli Mahmud'un vefatı(30.04.1090) *Cezzar Ahmet Paşa Akka'da Napolyon'u püskürttü.(2.05.1799) *Fatih Sultan Mehmed'in vefatı(3.05.1481) *Hâlid bin Zeyd Ebû Eyyûb Ensari'nin vefatı (4.05.677)(İ.hatip takvimi)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SÄ°TE HARÄ°TASI