YİRMİNCİ ASRIN BAŞINDA ANADOLUDA PAZARIN NAMUSU
Fransız yazar Claude Farrare, Çanakkale’de bir köyde, 1900’şerin başında yaşadığı çok ibretli bir hadiseyi şöyle anlatıyor; “..Şehirden iki kilometre uzakta bir köye rastladık. Köyün kendisene mahsus bir pazar yeri bir vardı. Ortalık ağarmaya başlamıştı. Çobanlar getirdikleri hayvanları kazıklara bağlı iplerle ayrılmış bölmelere
Fransız yazar Claude Farrare, Çanakkale'de bir köyde, 1900'lerin başında yaşadığı çok ibretli bir hadiseyi şöyle anlatıyor; "..Şehirden iki kilometre uzakta bir köye rastladık. Köyün kendisene mahsus bir pazar yeri bir vardı. Ortalık ağarmaya başlamıştı. Çobanlar getirdikleri hayvanları kazıklara bağlı iplerle ayrılmış bölmelere yerleştiriyor, köylüler satacakları eşyayı yayıyordu: Kuşkonmazlar, havuçlar, enginarlar, insana sevinç veren patates çuvalları ve daha Anadolu'nun çeşitli mahsulleri eşeklerin sırtından indiriliyor, sıra sıra pazar yerine yayılıyordu.
Çok geçmeden alışverişe başladım ve aynı anda hayretler içindc kaldım. Koyun, sebzeler, karpuzlar, üzüm; hepsi inanılmaz, duyulmamış, akıl almaz derecede ucuza satılıyordu ve benim için çok şaşırtıcı oldu ama Türk satıcıları üstelik hırsız da değildi: Çalmıyorlardı. Cebelitarık'la İstanbul arasında ilk defa namuslu insanlarla alışveriş ediyordum.
Bu şaşkınlık içinde durmadan satın alıyor ve istediklerini son meteliğine kadar ödüyordum. Allah için bu iyi insanlar benim yabancılığımdan istifadeye kalkmadılar. En son şey de bana ilk aldığım kadar ucuz geldi.
Ruhumun içinden, Türk ruhunu ve Türkiye'yi takdis ediyordum. Sonunda, satın aldığım eşyayı, köyün eşekçisinden kiraladığım iki eşeğe yükledim ve Çanakkale'nin yolunu tuttum. Güneş yükselmişti. Bu saatte uyanmış olması çok muhtemel bulunan nöbetçinin gözü önünde eşyaları nasıl yükleyeceğimi düşünüp duruyordum.
İki eşeğimi yularından tutmuş hızla gitmeye çalışırken birden bir süvari peyda oldu. Köyden bizim için gönderilmişti. Geri dönmemizi söylüyordu.
'Tamam," diye düşündüm, her şey çok iyi gidiyordu. işte çapanoğlu çıkıyor şimdi; dur bakalım. Döndük. Köyde, pazar yerinin ortasında, pazarın gürültüleri arasında beş, altı beyaz sakallı bizi bekliyordu. Bunlar, kadı ve köyün ileri gelenleriydi. Hemen yerlere kadar eğilip selâmlamakta fayda gördüm. En büyük ciddiyetle selâmımı iade ettiler.
Ama bu selâmın altında başka şeyler olduğunu seziyordum. Kadı'nın arkasında, bir sıra adam suçlu gibi dizilmişti; hepsi alışveriş ettiğim adamlardı. Hiç şüphesiz bu zavallılar, mallarını benim gibi bir kâfir köpeğe sattıkları için alenen cezalandırılacaklardı.
Yanlış anlamamışım. Kadı, eşeklerimdeki yükün hepsini indirtti. Sonra bütün aldıklarımı cins cins ayırttı; her cins ayrı tartıldı. Patatesleri bile saydılar.
Tahmin edeceğiniz gibi itiraz etmeyi aklımdan bile geçirmiyordum. Bu, durumumu kötüleştirmekten başka bir işe yaramazdı.
Tartı işi bitince, satıcılar birer birer heyetin huzuruna geldiler. Tek kelimesini anlamıyordum ama şüphesiz sorgular soruluyor, ithamlar yapılıyordu. Kadı, sert bir ifadeyle parmağını uzatmış, domaatesleri, salatalıkları teker teker işaret ediyordu. Suçlular pişman bir hâlde suçlarını itiraf ettiler.
Sonra bir küçük torba getirildi. Her satıcı kesesini açtı ve kadıya birkaç kuruş ceza ödedi. Kadı, aldığı paraları torbaya atmadan önce ince ince hesap ediyor, paraları kuruş kuruş sayıyordu. Herkes cezayı ödedikten sonra torba kapandı ve sayıp bükülerek bağlandı.
Sonra hikâye inanılmaz bir gidiş almaya başladı. İyi dinleyin: Kadı'nın bir işareti üzerine aldığım eşyalar, bir tanesi eksik olmamak üzere tekrar eşeklerime yüklendi. Ve kadı... Dinleyin.. Duyun bunu... Ve kadı, nazik bir el hareketiyle bana izin verdiğini belirterek kuruşlarla dolu torbayı bana verdi... Evet, bana verdi.
Gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Aynı zamanda câmiin imamı olan kadı, çeşitli diller bilen muhterem bir zâttı. Bildiği kadar Fransızcasıyla bana izahat verdi:
- Çünkü satıcılar, sana sattıkları eşyadan kâr ettiler. Evet..Yüzde on kazandılar. Halbuki yabancıdan kâr alınmaz. Kitapta şöyle yazar: "Yabancıya misafirin gibi muamele edeceksin."
Saint-Albans'a dönerken başka bir yerde, bizim Moliere'imizde yazılı olanları düşünüyordum, yanılmıyorsam şöyleydi: "Gerçekten öyle, Türk'e lâyık bir şuurla..."
Kaynak
Claude Farrare
Türklerin Manevi Gücü
Çev. Sezer Erdoğan
Köprü Kitap
İst. 2019
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DİĞER YAZILAR
ŞAFAĞIN IŞIĞINDAKİ SIR
![ŞAFAĞIN IŞIĞINDAKİ SIR](https://www.cevaplar.org//images/content/9479.jpg)
“Annemin memnun bir eda ile: “Bu sabah kahvaltıdan önce ne yaptığımı dünyada tahmin edeme
UBEYDULLAH-I AFGÂNÎ İLE SEBÎLÜRREŞÂD İDÂREHÂNESI’NDE BİR MUHÂVERE
![UBEYDULLAH-I AFGÂNÎ İLE SEBÎLÜRREŞÂD İDÂREHÂNESI’NDE BİR MUHÂVERE](https://www.cevaplar.org//images/content/9464.jpg)
Ubeydullah-ı Afgānî” nâmında bir zât tarafından geçenlerde Kavm-i Cedîd ünvânıyla neş
MAÂRİF, DİN EĞİTİMİNİ EN İYİ ŞEKİLDE VERMELİDİR
![MAÂRİF, DİN EĞİTİMİNİ EN İYİ ŞEKİLDE VERMELİDİR](https://www.cevaplar.org//images/content/9456.jpg)
İnanmak yaradılışın bir gereğidir. Din, aklın mâverâsında, zekânın fevkinde bir mürşi
MELİK FAYSAL’IN YAHUDİ KİSSİNGER'E VERDİĞİ TARİHİ CEVAP
![MELİK FAYSAL’IN YAHUDİ KİSSİNGER'E VERDİĞİ TARİHİ CEVAP](https://www.cevaplar.org//images/content/9448.jpg)
Melik Faysal'ın en önemli gayelerinden birisi, Filistin meselesi ve Mescid-i Aksâ'nın hürriyeti
NESLİN EĞİTİMİNDE MAARİFE DÜŞEN VAZİFELER
![NESLİN EĞİTİMİNDE MAARİFE DÜŞEN VAZİFELER](https://www.cevaplar.org//images/content/9323.jpg)
Mânevîyatsız ilmin, beşeriyete felâh ve huzur yerine, şüphe, tereddüt, hatta ızdırap verdi
NASIL BİR MAARİF?
![NASIL BİR MAARİF?](https://www.cevaplar.org//images/content/9313.jpg)
Yıllardır ilmî ve fikrî çalışmalarım arasında memleketimizin mânevî, ahlâkî, derûnî
GENÇLERİ HEDONİZM ÇILGINLIĞINA İTENLER
![GENÇLERİ HEDONİZM ÇILGINLIĞINA İTENLER](https://www.cevaplar.org//images/content/9218.jpg)
Diyorlar ki: Dünyaya bir kere gelinir. Sonun başlangıcı yoktur. Gülün, eğlenin, bir yıldır
HİCRET VE HAREKET
![HİCRET VE HAREKET](https://www.cevaplar.org//images/content/9209.jpg)
Hicret, tâ ezelden ebede, âlem-i vücubdan âlem-i imkâna, daire-i ilimden daire-i kudrete, tâ
ORUÇ, ORUÇ BOZMAK VESAİRE
![ORUÇ, ORUÇ BOZMAK VESAİRE](https://www.cevaplar.org//images/content/9164.jpg)
Ramazan ayının hususiyeti oruç. Orucun hususiyeti de kendisine ait meseleler. Başında; tutan tu
HEKİM VE FİLOZOF GÖZÜ İLE RAMAZAN
![HEKİM VE FİLOZOF GÖZÜ İLE RAMAZAN](https://www.cevaplar.org//images/content/9154.jpg)
Hekim gözü ile Ramazan perhiz ayıdır. Bir çok hastalıklara karşı tıbbın tavsiye ettiği im
HÜZÜNLÜ BİR HAYVANAT BAHÇESİ GEZİSİ
![HÜZÜNLÜ BİR HAYVANAT BAHÇESİ GEZİSİ](https://www.cevaplar.org//images/content/9109.jpg)
“Paris'in büyük hayat sıtmasına tutulduktan sonra(1) yapmaya hiç vakit bulamayacağım bir zi
- YİRMİNCİ ASRIN BAŞINDA ANADOLUDA PAZARIN NAMUSU
- BİZ DE RAHATSIZIZ
- "BANA KUR’AN YETER!”
- MEALCİ KARDEŞLERİME KUR’AN’DAN MİSAFİRPERVERLİK DERSİ
- MEZHEPLERE TÂBİ OLMAYANLAR
- ‘KADİR GECESİ BİN AYDAN HAYIRLIDIR’ NE DEMEKTİR?
- İKİ PEYGAMBERİN DOĞUM GÜNLERİ
- “BİR ALLAHSIZA CEVAP”
- YEDİ YAŞIN ÖNEMİ
- DÜŞÜLEN MÜHİM BİR HATA
- YALANCININ MUMU
- BEN OLACAKTIM Kİİİİİ
- AĞIRLIĞINI DUYMAK
- SON ASIRDA TASAVVUFTA TECDİD YAPAN ÜÇ ŞAHSİYET
- KURBAN KESMEK KİMLERE VÂCİPTİR?
- KURBAN
- DİLİMİZE BİR ŞEY OLDU
- NERDE O ESKİ GÜNLER
- YALAN DOLAN SONRASI YAPILAN ASKERÎ DARBELER
- BAYRAMLA İLGİLİ SÜNNET VE ADABLAR
- BİR KOLERA SALGINI HATIRASI; NURİYE ABLA
- “GUSL-İ İÇTİMÂİ”
- İMANIN ÇİÇEĞİ RAMAZAN ORUCU
- EVLİYA
- BERAAT GECESİ İLE ALAKALI ÜÇ YANLIŞ MESELE
- ALLAH’IN AHLAKIYLA AHLAKLANANLAR
- ATEİST, DEİST ve BİLİME DİN GİBİ İNANANLARA SORULAR
- “OKUMADAN OLMAZ”
- İBRETLİ BİR HATIRA
![](images/besmele.jpg)
Onu(Kuranı) Ruh-ul Emin(Cebrail), inzar edenlerden olasın diye, kalbine apaçık Arapça olarak indirmiştir.
Şuara:193-195
GÜNÜN HADİSİ
Berâe (r.a.) şöyle rivayet etmiştir:
"Müminlerden (özür sahibi olanlar dışında) (evlerinde) oturanlar ile Allah yolunda malları ve canları ile savaşanlar bir olamaz."
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm İnternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yapt...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARİHTE BU HAFTA
*Prut Barış Antlaşması (Osmanlı-Rusya) 22 Temmuz 1711 *İkinci Meşrutiyet'in ilanı 23 Temmuz 1908
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...