MEHMED EMRE HOCAEFENDİ’NİN ÜSTAD BEDİÜZZAMAN’I ZİYARETİ

Emekli müftülerimizden merhum Mehmed Emre Hocaefendi anlatıyor; “Sivrihisar'da vazifeye başladığım sırada ziyaretime gelen Emirdağ müftüsü Mehmed Oral'a iâde-i ziyarette bulunmak üzere Emirdağ'a gitmiştim. Bahsi geçen zât beni birkaç gün misafir etti.


Salih Okur

nedevideobendi@gmail.com

2022-02-07 23:30:10

Emekli müftülerimizden merhum Mehmed Emre Hocaefendi anlatıyor; "Sivrihisar'da vazifeye başladığım sırada ziyaretime gelen Emirdağ müftüsü Mehmed Oral'a iâde-i ziyarette bulunmak üzere Emirdağ'a gitmiştim. Bahsi geçen zât beni birkaç gün misafir etti.

Bedi'üzzaman Said Nursî Hazretlerinin bu ilçede bulunduğunu öğrenince Kur'ân Kursu öğreticisi Hafız İbrahim ile birlikte üstadı ziyarete gittik. Bu muhterem zâtın ikâmet ettiği ev, Kur'ân Kursu'nun tam karşısında bulunuyordu. Sokak kapısından içeri girince, elle yazılmış bir kâğıdın kapının arkasına raptedildiğini gördüm ve merak saikasiyle yaklaşıp okudum.

Üstadın ifadesiyle kaleme alınmış bulunan bu yazıda şöyle deniliyordu: 'Ben yaşlı ve hasta bir Said'im. Beni ziyaret etmek isteyenler, kitaplarımı okusunlar. Böylece daha çok istifâde ederler.'

Üstad Hazretlerinin hizmetinde bulunan Zübeyr, bizi görünce aşağı indi ve maksadımızı öğrenince kapının arasındaki kâğıdı gösterdi. Ben, "O yazıyı siz gelmeden önce okudum, buna rağmen ziyaret etmek istiyorum. Kabul etmezlerse geri gideriz" dedim. Yukarıya gidip geldi ve üstadın huzuruna kabul edileceğimizi haber verdi, sevindim.

Odadan içeri girdiğimizde üstad, oturmakta bulunduğu karyolanın üzerinde İki dizi üzerine gelerek boynuma sarıldı. Ben de elini öpüp oturdum. Said Nursî Hazretleri, kendine mahsus şivesiyle "Müfti deyince yaşlı, ihtiyar bir kimse tasavvur ediyordum. Sen gençmişsin. Kimde okudun?" dedi. Ben; "Süleyman Efendi Hazretlerinde" cevabını verdim. Bunun üzerine; "Ben kendini görmemişem. Fakat mânen tanırım. Ulemâ-i sû İslâm dininin şerefini ayak altına düşürdüler. Fakat o, bunu minârenin şerefesi gibi yükseltti. Onu ve talebelerini okuduğum evrâdın sevabına ortak kılıyorum" dedi.

Pırıl pırıl parlayan gözleri, zekâsındaki fevkal'adeliği yansıtmaktaydı. Bakışlarında maveralara uzanan bir ruh hasleti müşâhede olunuyordu. Kemâlâtını aynelyakin müşâhede ederek yarım saat kadar huzurunda bulunduktan sonra duâsını ve müsadesini talep ederek ayrıldım."

Kaynak

 

Mehmed Emre

Üstadım Süleyman Hilmi Tunahan ve Hâtıralarım

Erhan Yayınları

İst. 2000, 2. Baskı

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DÄ°ÄžER YAZILAR

Artık Allah'a, Peygamberine ve indirdiğimiz o nûra (Kur'an'a) inanın. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.

Teğabün, 8

GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°

"Kelimetan hafifetan alellisan. Sakiyleten filmizan. Habiybetan ilerrahman: Subhanellahi ve bi hamdihi, subhanellahi'l-azim."

"İki kelime vardır ki, dile hafif, mizanda ağırdırlar: Sübhanellahi ve bi hamdihi, sübhanellahi'l-azim." (Buhari, Deavat: 11/175)

TARÄ°HTE BU HAFTA

*İzmir'in Kurtuluşu. (9 Eylül 1922) *IV.Murad Han Tahta Çıktı(10 Eylül 1623) *REGAİP GECESİ(12 EYLÜL PERŞEMBE) *Sakarya Zaferi(13 Eylül 1921) *Süveyş Kanalının Açılması(15 Eylül 1889)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SÄ°TE HARÄ°TASI