BİR IRMAĞIN KIYISINDA DOLAŞMAK-2
EFE HAZRETLERİNİN FETVA VERMESİ Hocamdan duyduğuma göre, Alvarlı Efe hazretleri kendisinden bir meselede fetva istendiğinde yanında Solakzâde Sadık Efendi varsa, önce fetvayı verir, sonra Sadık Efendi’ye dönerek “öyle değil mi müftü efendi” diyerek fetvayı tasdik ettirirmiş. Bu da onun ilminin derinliğini gösteriyor.
EFE HAZRETLERİNİN FETVA VERMESİ
Hocamdan duyduğuma göre, Alvarlı Efe hazretleri kendisinden bir meselede fetva istendiğinde yanında Solakzâde Sadık Efendi varsa, önce fetvayı verir, sonra Sadık Efendi'ye dönerek "öyle değil mi müftü efendi" diyerek fetvayı tasdik ettirirmiş. Bu da onun ilminin derinliğini gösteriyor.
HOCAMIN HOCALARI
Hocam ilk Arabi ilimlere Serçemeli Mustafa Efendi'de okumaya başlamış ama Mustafa Necati efendi kısa bir süre sonra Medine-i Münevvere'ye hicret ettiğinden, asıl hocalığını Tifnikli Hacı Faruk Efendi'den almış. Daha sonra o vefat edince, Ağrı'da Molla Nadir Efendi'den ikinci icazetini almış. Ağrı'dan döndüğünde, ilmini tamamlamış olmasına rağmen bir yandan talebe okuturken, Erzurum müftüsü Solakzâde Sadık Efendi'yi de bırakmamış. Bize ders okuttuktan sonra müftülükteki Fetvahane'de Sadık Efendi'den dersler alıyordu.
Hocam Solakzade Efendi'yi çok seviyordu. Bir gün "bugün rüyamda merhum Solakzâde Sadık Efendi'yi gördüm. Pazuları öyle beyaz öyle beyaz idi ki. Sağ pazusuna yapıştım, güzelce öptüm" dedi. Sadık Efendi'yi çok seviyor, çok da methediyordu. "Ona denk şu an kimse yok" diyordu.
Bir keresinde de şu hatırayı anlatmıştı; Solakzade Sadık Efendi bir sene hacca gidecekmiş. Medine'de mücavir olan Sadık efendi'nin talebesi Serçemeli Mustafa Necati Efendi merhum da oradaki hocalara; "hocam gelecek" diye müjde veriyormuş. Sadık Efendi gelmiş. hocalar onu görüp, ilminin büyüklüğünü müşahede edince Necati Efendi'ye demişler ki; "Hocam gelecek" diyordun, biz de senin gibi bir hoca zannetmiştik. Şöyle demen lazım gelirdi; "Bir deniz geliyor ki, içinde boğulursunuz."
Nadir Efendi'yi çok takdir eder, "müstesna bir insan" derdi. Onunla alakalı bir hatıra anlatayım. Eski Kümbet'in bir penceresi vardı. Pencerenin önünde de iki kişilik bir kanepe vardı.
Bir gün merhum Nadir Efendi Erzurum'a gelmişti. Biz Kümbet'te beş altı arkadaş ders okurken İnam hoca ile Molla Nadir Efendi de pencerenin önündeki kanepede oturuyordu. Çok acaip bir alimdi. Bir kelimede takıldık. Orada bulunduğu yerden hemen müdahale etti düzeltti, izah etti.
Orada İnam hocaya hocamla alakalı demiş ki; "Bu zatı ben okuttum ama bunun bir aylık manevi mahsulatını bana verseler bana yeter" demiş. Bunu bize sonradan İnam hoca merhum nakletti.
"BENİM OĞLUM EVLİYA AMA SİZ ANLAYAMIYORSUNUZ"
Hocamın babası merhum Hacı Celal amca bana bir şey anlatmıştı. Biz kendisine "hacı baba" derdik. Medine-i Münevvere'de Erzurum Ribatının altında bir mescid vardı. Serçemeli Mustafa Efendi orada sohbet ederdi, namaz kıldırırdı. Hacı Baba da Erzurum ribatına yerleştiğinden, devamlı oradaydı.
Mustafa Necati Efendinin cemaatinden biri bu siyasi meselelerdeki ihtilaflardan dolayı hocamın aleyhinde konuşuyormuş. Bir konuşmuş, iki konuşmuş, üç konuşmuş. Bir gün Hacı Baba orada oturmuş, Mustafa Necati Efendiye de "hocam az otur" demiş. O da oturmuş. Cemaat çıkınca Hacı Baba o aleyhte konuşan adama; "Sen niye benim oğlum hakkında böyle konuşuyorsun? Sen Türkiye'deki şartlarda yaşayan bir adamla Medine'deki şartlarda yaşayan bir adamı bir mi tutuyorsun? Benim oğlum evliya, evliya! Siz bilmiyorsunuz benim oğlumu, anlamıyorsunuz, ben ne yapayım? Kalkmış bu cemaate benim oğlum aleyhine konuşuyorsun. Peki ne kazanıyorsun?" demiş. Mustafa Efendi de bu sözler üzerine bir söz diyememiş.
-Ama hocam hocasının aleyhinde tek kelime konuşmamıştır?
-Yok yok.. Sadece; "Allah selamet versin, Mustafa Necati Efendi Medine'nin gözüyle Türkiye'yi seyrediyor ve yanılıyor" demişti.
OSMAN BEKTAŞ HOCAMIN DERSLERİ
Eskiden medreselerde her türlü ilim okutuluyordu. Mesela talebe nahiv okuyorsa hoca onu okutuyor, fıkıh okuyorsa onu okutuyor, mantık okuyorsa onu okutuyor, tefsir okuyorsa, onu okutuyor. Buranın medrese hocaları öyleydiler. Hocam öyleydi mesela, kim hangi ilmi okuyorsa, onu okutuyordu.
Hocalar hep öyleydi. Mesela müftü yardımcısı merhum Osman Bektaş hoca fıkıhta müstesna bir adamdı. Ama bununla beraber "ben tefsir bilmem" demiyordu yani.
Mesela ben askerden sonra Yukarı Mumcu camiinin yanındaki medresede kalıyordum. Osman Bektaş Hoca merhum Halis Emek hoca ile aynı binada oturuyorlardı. Akşamla yatsı arası Osman Bektaş Hoca Yüksek İslam Enstitüsü talebelerine ders veriyordu. Biz de bir gün dinleyici olarak gittik. Gittiğimizde Medarik tefsirinden Lokman Suresini okutuyordu. Derse başlamadan önce o sayfayı şöyle baştan sona bir süzer, sonra; "haydi azizim, başlayın" derdi. Sonra bir izaha girişirdi ki sorma. Fıkıh alimiydi ama tefsiri de böyle anlatıyordu.
Onlar hep gittiler Salih kardeş, hep gittiler.. Yerleri de dolmadı, dolmadı..
Osman Efendi ile alakalı bir başka hatıra daha aklıma geldi; Osman Bektaş Hoca Alipaşa camiinde ikindi namazından sonra vaaz ediyordu. Ama müthiş vaaz ediyordu. İlmi konuşuyordu, sıradan bir şey değil yani.
Osman Efendi bir vaazında bir hataya düşmüş, "Cennet, Cehennem hali hazırda yok, sonra yaradılacaktır" demiş. O sırada cemaat arasında bulunan Erzurum vakıflarından merhum Nureddin Yaşar kardeş de bunu reddetmiş. Sonra Kümbet'e hocamın yanına gelmiş. Hocam da ona Osman Hocaya neler söylemesi gerektiğini belletmiş.
Bir gün namazı kıldırdıktan sonra Alipaşa camiine gittim. Vaaz bitti. Merhum Nureddin kardeş hocadan izin istedi, ayağa kalktı."Hocam, siz Cennet ve Cehennemin sonradan halk edileceğini söylemiştiniz" dedi. Ve bu işin öyle olmadığını üstaddan deliller getirerek anlatmaya başladı. Ama sanki otomotik makina gibi konuşuyor. Herkes dinliyor, kimsede çıt yok. Osman Bektaş hoca da kürsüde. Ben de minberin altına oturmuş dinliyorum. Nureddin konuşmasını bitirdi. Bektaş hoca da Allah için, hiç tepki göstermedi.
HOCAMIN OSMAN BEKTAŞ HOCA İLE TAVÂLİ OKUMASI
Hocamdan bir kaç defa dinlemiştim. Demişti ki; "Merhum Solakzâde Sadık Efendi'den okurken arkadaşlar "ya biz aramızda bir Tavâli okuyalım" dediler. İçlerinde merhum Osman Bektaş Hoca da vardı. (Tavâliu'l Envar, Kadı Beyzâvi'nin Kelam ilmine dair yazdığı demir leblebi bir kitap.) Okumaya başladık. Ben bu kitabı Ağrı'da iken hocam Molla Nadir Efendi'den okumuştum. Güzel de anlıyordum.
Okumaya başladık, ama arkadaşlar kitabı anlayamıyorlardı. Osman hoca da anlayamıyordu. Bir kaç gün sonra arkadaşlar dağıldılar, Osman Bektaş hocayla ikimiz kaldık. Osman Bektaş dedi ki; "Azizim Mehmed Efendi(onun hitap tarzı öyleydi, hep öyle söylerdi) Kitaba devam edelim. Sen bana bunu okut. Herkes bilsin ki sen benden okursun, ben de bileyim ki ben senden okurum." Böylece kitabı baştan sona kadar beraber okuduk."
HOCAMIN HALİS EMEK HOCAYA DEDİKLERİ
1973'de hocamlar Medrese-i Yusufiye'ye alındığında hocamı hapishanede ziyarete gitmiştim. Merhum Halis Emek hoca da gelmiş, tevafuken karşılaştık.
Daha Halis hoca bir şey konuşmadan hocam ona; "Hocam, bu işin yolu buradan geçer" dedi. Yani dine hizmeti göze alanlar böyle sıkıntıları da göze alabilmelilerdi. Sonra konuşacaklarını konuştu, her şeyi anlattı. Halis efendiye söyleyecek bir söz kalmadı. O, hocama teselli vermek için gitmişti, ama gerçek teselliyi hocam ona verdi yani.
DARU'L HARP NEDİR KİTABI
Hocamdan duyduğumu aktarayım. Daru'l Harp Nedir kitabı çıkar çıkmaz merhum Halis Emek hocaya kitabı almış götürmüşler. Halis Emek siyasi meselelerden dolayı o zaman hocamla ihtilaf halinde. Götürenler de Halis Emek'ten hocama reddiye bekliyorlar. Okumuşlar, baştan sona kadar dinlemiş. Sonra; "Mehmed Efendi'nin burada payı yok ki, kitap ne demişse o da onu yazmış. Dikkat edin, oraya kendinden bir şey koymamış. Biz bunu nasıl reddelim, reddi olmaz ki bunun, doğrusunu yazmış adam" demiş.
Bu vesileyle bir şey aklıma geldi. Şiddetli bir kış günüydü. Ev telefonu çaldı. Açtım. Karşımdaki şahıs selam verdikten sonra kendisinin Diyanet İşleri Başkanlığında-şimdi hatırlayamıyorum- bir daire başkanı olduğunu söyledi. "Buyrun hayrola" dedim. Dedi ki; "Yurt dışına hoca, din görevlisi göndereceğiz. Bu Daru'l Harp meselesi ortalığı kasıp kavuruyor. Kırkıncı Hocamın "Daru'l Harp Nedir" diye bir kitabı varmış. Bu kitabı bu göndereceğimiz hocaların eline vermezsek, bunlar orada perişan olurlar. Yarın sabah elli tane bu kitaptan göndermenizi rica ediyorum" dedi. "Aha şu anda Erzurum'da göz gözü görmüyor hocam" dedim. "Valla hocam ne yaparsan yap, bu kitaplar gelecek" dedi. Kalktım, Erzurum Kültür Vakfı Yayınevine gittim. "Uşaklar hele bir arayın" dedim. Aradılar, depolara filan baktılar. Elli kitabı tamamladık, gönderdik.
-devam edecek-
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DİĞER YAZILAR
MUSTAFA KARAMAN BEYİN GÖZÜNDEN MEHMED KIRKINCI HOCAEFENDİ
“Cenab-ı Hak varlıkları bereket yönünden üç kategoriye ayırmış; Bereketli insanlar vard
VAHDET YILMAZ AĞABEY
50 yıllık bir hukukum vardı Vahdet ağabey ile. Beni ilk defa terziye götürüp elbise ve palt
MEHMET KIRKINCI HOCAMIZIN VEFATININ SENE-İ DEVRİYESİ MÜNASEBETİYLE
Bugün rahmetli Mehmed Kırkıncı hocamın sene-i devriyesi. Kendisini minnet ve şükran ile anar
PROF. DR. ŞENER DİLEK BEY’DEN KIRKINCI HOCAMIZLA ALAKALI HATIRALAR
Benim kanaatime göre hocamın mümeyyiz üç vasfı vardı; Birincisi: Kırkıncı Hocamda mükemme
NECATİ KILIÇOĞLU HOCAMIZDAN HATIRALAR-2
HACI FARUK TİFNİKLİ EFENDİ Hacı Faruk efendi, Mustafa Necati Efendi’den sonra hocamın ikinc
NECATİ KILIÇOĞLU HOCAMIZDAN HATIRALAR-1
Kıymetli ziyaretçilerimiz, Mehmed Kırkıncı Hocaefendi’nin talebelerinden, kendisinden İslami
NECATİ KURŞUNOĞLU AĞABEYDEN HİZMET HATIRALARI-3
ÜSTADIN MAHKEMEDEKİ FOTOĞRAFININ BULUNUŞU Erzurum’da müteahhit Osman beyin evinde dersteydi
MEHMED KIRKINCI HOCA’NIN ESERLERİ VE HAYATIM HÂTIRALARIM
Bazı şahsiyetler vardır ki, fikirleriyle, eserleriyle, hizmetleriyle sembol olmuşlardır. Memlek
NECATİ KURŞUNOĞLU AĞABEYDEN HİZMET HATIRALARI-2
1979 senesiydi. Memlekette anarşi olayları en üst düzeye çıkmış, kan gövdeyi götürüyordu
NECATİ KURŞUNOĞLU AĞABEYDEN HİZMET HATIRALARI-1
Takdim Kıymetli ziyaretçilerimiz, yeni bir nehir söyleşimizi daha hizmetinize arz ediyoruz. Ya
BİR IRMAĞIN KIYISINDA DOLAŞMAK-4
HACI MUSA KIRKINCI AĞABEY Hacı Musa ağabey çok zeki bir insandı. Çok farklı bir insandı. Bi
- ABDULLAH KAPLAN’IN ARDINDAN
- TANIYANLARIN DİLİNDEN MOLLA ZAHİD MALAZGİRTİ-1
- BİR IRMAĞIN KIYISINDA DOLAŞMAK-3
- BİR IRMAĞIN KIYISINDA DOLAŞMAK-2
- BİR IRMAĞIN KIYISINDA DOLAŞMAK-1
- ABDULBAKİ SÜNNETÇİ HOCAEFENDİ
- EBU’L MESEL’DEN BAZI NOTLAR
- DEDEMDEN BİR DOĞUM GÜNÜ HEDİYESİ
- VAHDET YILMAZ AĞABEY KİMDİ?-3
- VAHDET YILMAZ AĞABEY KİMDİ?-2
- VAHDET YILMAZ AĞABEY KİMDİ?-1
- BİR KIRKINCI HOCA GEÇTİ-2
- BİR KIRKINCI HOCA GEÇTİ-1
- MEHMED FEYZİ PAMUKÇU EFENDİ
- NUR’UN MÜTEVAZI ÇEHRESİ; MEHMED KIRKINCI HOCAM-4
- NUR’UN MÜTEVAZI ÇEHRESİ; MEHMED KIRKINCI HOCAM-3
- NUR’UN MÜTEVAZI ÇEHRESİ; MEHMED KIRKINCI HOCAM-2
- NUR’UN MÜTEVAZI ÇEHRESİ; MEHMED KIRKINCI HOCAM-1
- KIRKINCI HOCAMI ANMA VESİLESİYLE BİR KAÇ SÖZ
- KARDEŞİNİN DİLİNDEN MERHUM MOLLA ZAHİD MALAZGİRDİ HOCAEFENDİ-3
- KARDEŞİNİN DİLİNDEN MERHUM MOLLA ZAHİD MALAZGİRDİ HOCAEFENDİ-2
- KARDEŞİNİN DİLİNDEN MERHUM MOLLA ZAHİD MALAZGİRDİ HOCAEFENDİ-1
- MEHMET KIRKINCI HOCAM VE NOT DEFTERİM-5
- MEHMET KIRKINCI HOCAM VE NOT DEFTERİM-4
- MEHMET KIRKINCI HOCAM VE NOT DEFTERİM-3
- MEHMET KIRKINCI HOCAM VE NOT DEFTERİM-2
- MEHMET KIRKINCI HOCAM VE NOT DEFTERİM-1
- MOLLA MEHMET ZAHİT HOCA EFENDİ İLE TANIŞMAM
- MERHUM KIRKINCI HOCAMIZIN TALİM VE TEDRİS YÖNÜ
Size yasak edilen büyük günahlardan kaçınırsanız, kusurlarınızı örteriz ve sizi ağırlancağınız şerefli bir yere yerleştiririz.
Nisâ, 31
GÜNÜN HADİSİ
"Her şeyin bir alameti vardır. İmanın alameti de namazdır."
Münavi
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm İnternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yapt...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARİHTE BU HAFTA
*Fazıl Mustafa Paşa'nın Belgrad'ı Fethi(9 Ekim 1960) *HAZRETİ HÜSEYİN (r.a.) Şehid Edildi-Kerbela Vak'ası(10 Ekim 680) *Ömer Nasuhi Bilmen Vefat Etti(12 Ekim 1971) *Ankara Başkent Oldu(13 Ekim 1923)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...