MEALCİ KARDEŞLERİME KUR’AN’DAN MİSAFİRPERVERLİK DERSİ
Kur’an-ı Kerim, Arapça olarak indiğinden Kur’an’da geçen her kelimenin o günkü manalarının hepsinin bilinmesi gerekir. Önemli tefsirler buna çok dikkat etmişlerdir. Onun için, en az beş ayrı tefsir okunduktan sonra meal okumaya devam edilmeli.
Rabbimize hamdolsun, son elli yıl içinde Kur'an-ı Kerim'i manasını anlayarak okuma hareketi hızlandı.
İslam dininin ana kitabı Kur'an-i Kerimdir. O kitabı bize getiren sevgili peygamberimize itaati emreden de yine bu Kitabımızdır.
Kur'an'ın anlaşılmasında ve uygulanmasında örneğimizin o olduğunu Ahzab süresinde bildiren de Kur'an'dır.
Son zamanlarda bazı yanlışların piyasada dolaşması ve bu yanlışların da kaynağının Kur'an olduğunun söylenmesi art niyetlilerin yaptığı değil, iyi niyetlerle Kur'an- Kerimi mealinden okumaya çalışan kardeşlerimizin ve hepimizin bir metni okurken nelere dikkat edileceğini öğreten bir eğitimden geçmememizdir.
Orta okul ve Lisede en hafife alınan Edebiyat derslerinde bile buna zaman ayrılmadığından siyasetin sözcülerinin her konuşmasından sonra gelen tenkitlere "Siz, neden öyle anladınız, ben onu kast etmemiştim" demesi de bu eğitimin olmayışındandır.
Atalarımızın, "Efradını cami, ağyarını mani" diye ifade ettiği gibi, sözünüz anlatacağınız konuyu etraflıca anlatsın ve anlatmayacağınız konuların kelimelerini oraya sokmayınız. Çünkü başka konunun kelimesi oraya çeker sizin anlatmak istediğinizi.
Ne ise konumuz ders vermek değil, çünkü ben de o eğitimi almadım. Ancak Kur'an'la, Hadisle, Fıkıh kitaplarıyla meşgul olurken anladım ki, Fıkıh kitaplarında bile bir kelime oradan çekilirse mana bozulur. Her kelime yerli yerine Mimar Sinan'ın taşlarından daha uygun yerleştirilmişler.
Meal okuyan kardeşlerime örnek olsun, okumayan kardeşlerime de okumalarına teşvik olsun diye bir ayeti kerimeyi beraber okuyalım:
هَلْ أَتَاكَ حَدِيثُ ضَيْفِ إِبْرَاهِيمَ الْمُكْرَمِينَ
"İbrahim'in ikram olunan müsafirlerinin haberi sana geldi mi?
إِذْ دَخَلُوا عَلَيْهِ فَقَالُوا سَلَامًا قَالَ سَلَامٌ قَوْمٌ مُنْكَرُونَ
"Hani onlar (müsafir melekler) İbrahim'in yanına girdiler ve "Selâm" demişlerdi. İbrahim de: "Selam, tanınmamış bir toplum" dedi.
فَرَاغَ إِلَى أَهْلِهِ فَجَاءَ بِعِجْلٍ سَمِينٍ
"Hemen ailesine gidip semiz bir buzağı getirdi.
فَقَرَّبَهُ إِلَيْهِمْ قَالَ أَلَا تَأْكُلُونَ
"Buzağıyı onlara yaklaştırdı ve "Yemez misiniz?" dedi. (Zariyat süresi ayet 24-27)
Genelde meal okuyan kardeşlerimiz, bu bölümü okurlarken Lut kavminin helaki için gelen melekleri öğrenirler.
Doğrudur. Ama bu Allah kelamıdır ve her kelimesi, her cümlesi bize kıyamete kadar bir çok konuda ufuk açmaya, yönlendirmeye devam edecektir.
Ayetten anladıklarımızın bir kısmı:
Yazılı metine göre Misafirperverliğin en eski başlatıcısı Hazreti İbrahim aleyhisselamdır.
Yirmi beşinci ayetten anladığımıza göre misafir odasının kapısı herkese her saat açıktır ki, kapı çalınmadan girildiğini haber veriyor.
Gelenler "Selamen" diyerek fiil cümlesiyle selam veriyorlar, İbrahim aleyhisselam, isim cümlesiyle selama karşılık verirken selam alanın, selam verenden daha güzel karşılık vermesine işaret ediyor. (İsim cümlesi ile fiil cümlesi arasındaki farkı çevrenizdeki değerli bir hocadan soruverin)
Yirmi altıncı ayette gelen müsafire "Aç mısın" diye soru sorulmayacağına işaret vardır. İbrahim aleyhisselam hemen kalkıyor ve yemeği getiriyor.
Kendi elleriyle getirerek, çocuklarına getirtmeyerek misafire ikramın nasıl olacağını öğretiyor kıyamete kadar bizlere.
Evde mevcut yiyeceklerin en değerlisinin konulmasına işaret ediyor. Buzağının zayıfını değil de en yağlısının getirildiğini haber verirken yiyeceğin en değerlisinin konulması isteniyor bizden.
Yirmi yedinci ayette yemeğin müsafirin ayağına getirilmesi haberini verirken asıl olanın insan olduğu, insanın yemeğin ayağına götürülmemesi gerektiğine işaret ediyor.
İkrama davet ederken "Ye ye, haydi ye" gibi sözlerin değil bulunduğumuz bölgenin en nazik, en kibar, en sevimli kelimelerini kullanmamız gerektiğine işaret ediyor.
Kur'an-ı Kerim, Arapça olarak indiğinden Kur'an'da geçen her kelimenin o günkü manalarının hepsinin bilinmesi gerekir. Önemli tefsirler buna çok dikkat etmişlerdir.
Onun için, en az beş ayrı tefsir okunduktan sonra meal okumaya devam edilmeli.
http://mahmuttoptas.com
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DİĞER YAZILAR
MEHMED AKİF’İN AHLÂKI VE ŞAHSİYETİ
Sebîlürreşâd dergisinin sahibi ve Mehmed Âkif i en yakından tanımış bir kimse olan Eşref E
MUALLİMLERİMİZ NELERE DİKKAT ETMELİ?
İnsanları tenvir ederek cehaletten halas eden, onları atalet ve sefaletin karanlık gecelerinden
HÜRRİYET ADINA KAYBETTİKLERİMİZ
Dr. Alexis Carrel Her insan keyfine göre yaşamak ister. Bu insanın doğuştan gelen bir dileğid
ŞAFAĞIN IŞIĞINDAKİ SIR
“Annemin memnun bir eda ile: “Bu sabah kahvaltıdan önce ne yaptığımı dünyada tahmin edeme
UBEYDULLAH-I AFGÂNÎ İLE SEBÎLÜRREŞÂD İDÂREHÂNESI’NDE BİR MUHÂVERE
Ubeydullah-ı Afgānî” nâmında bir zât tarafından geçenlerde Kavm-i Cedîd ünvânıyla neş
MAÂRİF, DİN EĞİTİMİNİ EN İYİ ŞEKİLDE VERMELİDİR
İnanmak yaradılışın bir gereğidir. Din, aklın mâverâsında, zekânın fevkinde bir mürşi
MELİK FAYSAL’IN YAHUDİ KİSSİNGER'E VERDİĞİ TARİHİ CEVAP
Melik Faysal'ın en önemli gayelerinden birisi, Filistin meselesi ve Mescid-i Aksâ'nın hürriyeti
NESLİN EĞİTİMİNDE MAARİFE DÜŞEN VAZİFELER
Mânevîyatsız ilmin, beşeriyete felâh ve huzur yerine, şüphe, tereddüt, hatta ızdırap verdi
NASIL BİR MAARİF?
Yıllardır ilmî ve fikrî çalışmalarım arasında memleketimizin mânevî, ahlâkî, derûnî
GENÇLERİ HEDONİZM ÇILGINLIĞINA İTENLER
Diyorlar ki: Dünyaya bir kere gelinir. Sonun başlangıcı yoktur. Gülün, eğlenin, bir yıldır
HİCRET VE HAREKET
Hicret, tâ ezelden ebede, âlem-i vücubdan âlem-i imkâna, daire-i ilimden daire-i kudrete, tâ
- ORUÇ, ORUÇ BOZMAK VESAİRE
- HEKİM VE FİLOZOF GÖZÜ İLE RAMAZAN
- HÜZÜNLÜ BİR HAYVANAT BAHÇESİ GEZİSİ
- YİRMİNCİ ASRIN BAŞINDA ANADOLUDA PAZARIN NAMUSU
- BİZ DE RAHATSIZIZ
- "BANA KUR’AN YETER!”
- MEALCİ KARDEŞLERİME KUR’AN’DAN MİSAFİRPERVERLİK DERSİ
- MEZHEPLERE TÂBİ OLMAYANLAR
- ‘KADİR GECESİ BİN AYDAN HAYIRLIDIR’ NE DEMEKTİR?
- İKİ PEYGAMBERİN DOĞUM GÜNLERİ
- “BİR ALLAHSIZA CEVAP”
- YEDİ YAŞIN ÖNEMİ
- DÜŞÜLEN MÜHİM BİR HATA
- YALANCININ MUMU
- BEN OLACAKTIM Kİİİİİ
- AĞIRLIĞINI DUYMAK
- SON ASIRDA TASAVVUFTA TECDİD YAPAN ÜÇ ŞAHSİYET
- KURBAN KESMEK KİMLERE VÂCİPTİR?
- KURBAN
- DİLİMİZE BİR ŞEY OLDU
- NERDE O ESKİ GÜNLER
- YALAN DOLAN SONRASI YAPILAN ASKERÎ DARBELER
- BAYRAMLA İLGİLİ SÜNNET VE ADABLAR
- BİR KOLERA SALGINI HATIRASI; NURİYE ABLA
- “GUSL-İ İÇTİMÂİ”
- İMANIN ÇİÇEĞİ RAMAZAN ORUCU
- EVLİYA
- BERAAT GECESİ İLE ALAKALI ÜÇ YANLIŞ MESELE
- ALLAH’IN AHLAKIYLA AHLAKLANANLAR
Onu(Kuranı) Ruh-ul Emin(Cebrail), inzar edenlerden olasın diye, kalbine apaçık Arapça olarak indirmiştir.
Şuara:193-195
GÜNÜN HADİSİ
Kur'an öyle bir servettir ki, O'nu elde edenin hiçbirşeye ihtiyacı kalmaz. O'ndan daha büyük bir zenginlikte bulunmaz.
Camiü's Sagir, 4:535, Hadis No:6183
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm İnternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yapt...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARİHTE BU HAFTA
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...