HZ. MUHAMMED (S.A.V.)’İN ANNE VE BABASINA İFTİRA ATANLARA CEVAP

Muhterem müslümanlar! Şayet “Kur’an bize yeter” diyerek fitne çıkaranların ağzından bir hadis duyarsanız, hadisin doğruluk veya zayıflık derecesini araştırmadan önce kendi kendinize şu soruyu sorunuz: “Hadise inanmayan kimse hadis anlatıyorsa veya hadisten delil getiriyorsa bu işin arkasında kötü bir niyet vardır. Kötü niyetli bir insandan hadis dinlemek caiz


Seyda Musa Geçit Hocaefendi

musa_bazid04@hotmail.com

2021-11-07 23:26:21

Muhterem müslümanlar!

Şayet "Kur'an bize yeter" diyerek fitne çıkaranların ağzından bir hadis duyarsanız, hadisin doğruluk veya zayıflık derecesini araştırmadan önce kendi kendinize şu soruyu sorunuz: "Hadise inanmayan kimse hadis anlatıyorsa veya hadisten delil getiriyorsa bu işin arkasında kötü bir niyet vardır. Kötü niyetli bir insandan hadis dinlemek caiz midir?" Çünkü mealciler ve hadis inkarcıları usul ve mantık gereği hadis anlatımı için muteber insanlar değillerdir ki sözlerine kulak verilsin. Bir kere bu kimseler hadisi ve sünneti külliyen inkar ediyorlar; öyleyse niçin bizi ikna etmek için hadisi kullanıyorlar ki?

Kısaca anlatmak istediğim şudur: Bugünlerde bazıları Hz. Peygamber (s.a.v)'in "benim babam da senin baban da cehennemliktir" diye bir ifade kullandığını belirtiyorlar. Öncelikle belirtelim ki bu hadis zayıftır ve sahih olsa bile yorumu başkadır. Şimdi âyet ve tefsirlerinden başlayarak konuyu açıklığa kavuşturalım:

Kur'an'ın İsra suresinin 15. âyetinde şöyle denilmektedir:

وَمَا كُنَّا مُعَذِّبِينَ حَتَّى نَبْعَثَ رَسُولاً

"Biz bir elçi göndermedikçe kimseye azab edici değiliz."

 

Beydavi âyetin tefsirinde "delilleri açıklayacak ve hukuku belirleyecek bir elçi göndermedikçe" dedikten sonra "bu âyet, hukuk (şeriat) belirlenmeden sorumluluğun olmadığına kanıttır" der.

Keşşaf'ın haşiyesinde "Ehl-i Sünnete göre şeriat gelmeden ve peygamber gönderilmeden kimseye herhangi bir sorumluluk yoktur" denilmektedir. İmam Suyuti El-Havi lil Fetava adlı eserinde şöyle der: "Hz. Peygamber (s.a.v)'in ebeveyni hakkındaki hüküm, her ikisinin de cehennemden kurtulduğu yöndedir. Birçok alim bu konuda ittifak etmiş ve şu gerekçeleri sunmuşlardır: İlk gerekçeye göre: Her ikisi de peygamberliğin gönderilişinden önce ölmüşlerdir. 'Biz bir elçi göndermedikçe kimseye azab edici değiliz.' âyeti gereğince onlara azab yoktur. Kelam ve usul uzmanı Eşariciler ile Şafii mezhepli fakih alimlerin belirttiğine göre, davet ulaşmadan ölen kimse cehenneme gitmeyecek ve ateşten kurtulmuş olacaktır.

İkinci gerekçeye göre: Hz. Peygamber (a.s)'ın ebeveyni hakkında müşrik olduklarına dair bilgi yoktur. Dedeleri Hz. İbrahim (a.s.)'ın hanif dini üzere yaşadıkları bilinmektedir.

Üçüncü gerekçeye göre: Allahu Teala, Hz. Peygamber (s.a.v)'in ebeveynini ihya etmiş ve onlar da Hz. Peygamber (s.a.v)'e iman getirmişlerdir. 'Benim babam da senin baban da cehennemliktir' hadisine gelince, raviler böyle bir hadisin varlığı hakkında ittifak etmemiş; zayıf olduğunu belirtmişlerdir. Şayet hadis sahih olsa bile, İmam Fahreddin Razi'nin belirttiğine göre, bahsedilen babadan kasıt asıl babası olan Abdullah değil; amcası Ebu Talib'dir. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.v)'in döneminde Ebu Talib için Hz. Peygamber (s.a.v)'in babası denilmekteydi. Buna göre söz konusu hadisin anlamı şu şekilde olmaktadır: "Ebu Talip senin baban olduğu gibi, benim de babamdır. ancak o risalet çağına ulaşmasına rağmen iman etmediği için cehennemliktir." Zira Hz. Peygamber Ebu Talib'in evinde büyümüştür. onun tarafından evlendirilmiştir. 25 yaşına gelene kadar onun onun bir evladı gibi yetişmiştir. hatta onun eşi Fatıma binti Esed'i Hz. Peygamber anası gibi sayıyordu. Daima ona yönelik hürmet ve minnet ifadesi kullanıyordu.

İşte bu açıdan bakıldığında Hz. Muhammed (s.a.s.)'in Ebu Talib'e baba demesinin bir mahzuru da bulunmamaktadır. Konu ile ilgili yapılan bir diğer açıklama da şöyledir: Bir rivayete göre bu hadis, 'Biz bir elçi göndermedikçe kimseye azab edici değiliz' âyetiyle nesh edilmiştir.(hükmü ortadan kaldırılmıştır).

Başta da söylediğimiz gibi, hadis ve sünnete inanmayanların zayıf hadislere sığınması hem şüpheli bir durumdur; hem de oldukça komik bir vakıadır. Fakat biz bu kimseciklerin niyetlerinden haberdarız. Bunlar yıllardır, gizli ve açık bir şekilde Hz. Peygamber (s.a.v)'i itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar. Bu amaçları için gerekirse zayıf hadislere bile sığınıyorlar. Kanunla korunan bir şahıs hakkında bu kadar pervasız konuşmamaya özen gösteren bu korkak insanlar veya oryantalist üstadlarının her türlü hezeyanını hakikat diye görüp hiç itiraz edemeyen bu zevat her nedense Hz. Peygamber (s.a.v)'e saldırırken hiç sınır tanımıyorlar. Bu konuda ne Allah'tan korkuyorlar ne de insanlardan utanıyorlar.

Hz. Peygamber (s.a.v)'e müşrik anne-baba yakıştıran bu tipler, hem kendileri helaka yaklaşıyorlar; hem de onları takip edenler imani risk taşıyorlar. Gördüğünüz üzere, bu bağnaz ve yobaz insanlar Salman Rüşdi'nin Hz. Peygamber (s.a.v)'in eşi Hz. Aişe (r.a.) için sarf ettiği iftiraların benzerini onun anne-babası için sarf ediyorlar. Allah Salman Rüşdi'yi hayat boyu korku ve endişeye mahkum ettiği gibi bu kimseleri de korkuyla imtihan edebilir. Allah ümmeti bu saygısız ve sınır tanımaz insancıklardan korusun.

Allah'ın selamı ve hidayeti hepimizin üzerine olsun.

Kardeşiniz Molla Musa Celali

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

Hamd alemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur.

Fatiha,1

GÜNÜN HADİSİ

Zalim sultanın yanında gerçeği söylemek en büyük cihaddandır.

Tirmizi 13, (2175)

TARİHTE BU HAFTA

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI