KUR’AN’DA VE İSLÂM’DA DEVLET İDARESİ YOKTUR İDDİASI
Mealist güruhun eski mücahitleri ve yeni müteahhitleri daha önceki dergi ve gazetelerde, Beyazıt Camii Meydanındaki eylem ve söylemlerde dile getirdikleri inkılapçı nutuklarını unutarak mal, makam, şöhret bataklığında kendilerini kaybetmişler, İslâm Devletini kurma idealinden laik ve sekülarist bir anlayışa evrilmişlerdir. Onların evrim teorisini savunmalarının bir hikmeti
Mealist güruhun eski mücahitleri ve yeni müteahhitleri daha önceki dergi ve gazetelerde, Beyazıt Camii Meydanındaki eylem ve söylemlerde dile getirdikleri inkılapçı nutuklarını unutarak mal, makam, şöhret bataklığında kendilerini kaybetmişler, İslâm Devletini kurma idealinden laik ve sekülarist bir anlayışa evrilmişlerdir. Onların evrim teorisini savunmalarının bir hikmeti de bu olsa gerek... Kendileri yüce hedeflerinden basit duygulara evrilmişler de, herkesi kendisi gibi evrim geçirmiş zannediyorlar. Geçirdikleri kültürel evrim gerçeğini unutturmak amacıyla insanlığın biyolojik evrim geçirdiğini iddia ediyorlar...
İşte onların bu bağlamda dile getirdikleri bir iddia da İslâm'da ve Kur'an'da DEVLET İDARESİNE AİT HÜKÜM OLMADIĞI İDDİASIDIR... Bu beyefendileri 60, 70 ve 80'li yıllardaki kendi yazdıkları yazılarına havale etmek dışında yapılacak bir şey yoktur. Zira bunlar kendileri dışında bir kaynak kabul etmemektedirler. Tıpkı sofistler veya cebriler gibi kulaklarını ve vicdanlarını dış aleme kapatmışlar, indi-inadi-la edri iddialarından başka hak ve hakikat kabul etmezler...
Bununla birlikte bir de Kuran'a atıf ve referansta bulundukları için onlara bir kaç âyet hatırlatmak isteriz:
1. KUR'AN'DA TÜM ANAYASALARIN DAYANDIĞI VE TÜM DEVLETLERİN BEKASINI BAĞLADIĞI TEMEL İLKELER BULUNMAKTADIR:
Nisâ, 58. âyet:
"Allah, size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor. Doğrusu Allah, bununla size ne güzel öğüt veriyor! Şüphesiz ki Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir."
2. KUR'AN'DA PEYGAMBERLER AYNI ZAMANDA DEVLET BAŞKANI VE TOPLUM ÖNDERİ OLARAK TANITILMAKTADIR:
Nisâ, 59. âyet:
"Ey iman edenler! Allah'a itaat edin. Peygamber'e itaat edin ve sizden olan ulu'l-emre (idarecilere) de. Herhangi bir hususta anlaşmazlığa düştüğünüz takdirde, Allah'a ve ahiret gününe gerçekten inanıyorsanız, onu Allah ve Resûlüne arz edin. Bu, daha iyidir, sonuç bakımından da daha güzeldir."
Âl-i İmrân, 121. âyet:
 "Hani sen mü'minleri (Uhud'da) savaş mevzilerine yerleştirmek için, sabah erken ailenden (evinden) ayrılmıştın. Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir."
3. KUR'AN'DA ALLAH'IN İNDİRİLDİĞİ HÜKÜMLER YANİ ŞERİATLA HÜKMEDİLMESİ EMREDİLMEKTEDİR:
Mâide, 48. âyet: (Ey Muhammed!) Sana da o Kitab'ı (Kur'an'ı) hak, önündeki kitapları doğrulayıcı, onları gözetici olarak indirdik. Artık, Allah'ın indirdiği ile aralarında hükmet ve sana gelen haktan ayrılıp da onların arzularına uyma. Sizden her biriniz için bir şeriat ve bir yol koyduk. Eğer Allah dileseydi, elbette sizi tek bir ümmet yapardı. Fakat verdiği şeylerde sizi imtihan etmek için ümmetlere ayırdı. Öyle ise iyiliklerde yarışın. Hepinizin dönüşü Allah'adır. O zaman anlaşmazlığa düşmüş olduğunuz şeyleri size bildirecektir.
Mâide, 49. âyet: Aralarında, Allah'ın indirdiği ile hükmet. Onların arzularına uyma ve Allah'ın sana indirdiğinin bir kısmından (Kur'an'ın bazı hükümlerinden) seni şaşırtmalarından sakın. Eğer yüz çevirirlerse, bil ki şüphesiz Allah, bazı günahları sebebiyle onları bir musibete çarptırmak istiyor. İnsanlardan birçoğu muhakkak ki yoldan çıkmışlardır.
Mâide, 50. âyet: Onlar hâlâ cahiliye devrinin hükmünü mü istiyorlar? Kesin olarak inanacak bir toplum için, kimin hükmü Allah'ınkinden daha güzeldir?
4. KUR'AN'A GÖRE ALLAH'IN İNDİRDİKLERİ İLE HÜKMETMEYENLER KAFİR, FASIK VE ZALİMDİRLER:
Mâide, 45. âyet: Onda (Tevrat'ta) üzerlerine şunu da yazdık: Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş kısas edilir. Yaralar da kısasa tabidir. Kim de bu hakkını bağışlar, sadakasına sayarsa o, kendisi için keffaret olur. Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenler, zalimlerin ta kendileridir.
Mâide, 46. âyet: O peygamberlerin izleri üzere Meryem oğlu İsa'yı, önündeki Tevrat'ı doğrulayıcı olarak gönderdik. Ona, içerisinde hidayet ve nur bulunan, önündeki Tevrat'ı doğrulayan, Allah'a karşı gelmekten sakınanlar için doğru yola iletici ve bir öğüt olarak İncil'i verdik.
Mâide, 47. âyet: İncil ehli Allah'ın onda indirdiği ile hükmetsin. Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenler, fasıkların ta kendileridir.
5. KUR'AN'DA DEVLETİ İDARE ETMENİN PRATİK YOLU VE SİYASİ YÖNTEMİ ŞURA ESASINA BAĞLANMIŞTIR:
Şûrâ, 36-37-38-39. âyet: (Dünyalık olarak) size her ne verilmişse, bu dünya hayatının geçimliğidir. Allah'ın yanında bulunanlar ise daha hayırlı ve kalıcıdır. Bu mükâfat, inananlar ve Rablerine tevekkül edenler, büyük günahlardan ve çirkin işlerden kaçınanlar, öfkelendikleri zaman bağışlayanlar, Rablerinin çağrısına cevap verenler ve namazı dosdoğru kılanlar; işleri, aralarında şûrâ (danışma) ile olanlar, kendilerine verdiğimiz rızıktan Allah yolunda harcayanlar, bir saldırıya uğradıkları zaman, aralarında yardımlaşanlar içindir.
6. KUR'AN SADECE İNANÇ, İBADET VE AHLAK SİSTEMİ GETİRMEMİŞ, BUNUN YANINDA HUKUK SİSTEMİ, EKONOMİK SİSTEMİ, SİYASİ VE İDARİ SİSTEMİ, SOSYAL VE BİREYSEL ALANA HAKİM BİR KONTROL SİSTEMİ GETİRMİŞTİR. BU DA DEVLET SİSTEMİNİ GEREKLİ KILMAKTADIR:
Nisâ, 71. âyet: Ey iman edenler! (Düşmana karşı) tedbirinizi alıp, küçük birlikler hâlinde, yahut topluca savaşa gidin.
Nisâ, 35. âyet: Eğer karı-kocanın arasının açılmasından endişe ederseniz, erkeğin ailesinden bir hakem, kadının ailesinden bir hakem gönderin. İki taraf (arayı) düzeltmek isterlerse, Allah da onları uzlaştırır. Şüphesiz Allah, hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdardır.
Tevbe, 60. âyet: Sadakalar (zekâtlar), Allah'tan bir farz olarak ancak fakirler, düşkünler, zekât toplayan memurlar, kalpleri İslâm'a ısındırılacak olanlarla (özgürlüğüne kavuşturulacak) köleler, borçlular, Allah yolunda cihad edenler ve yolda kalmış yolcular içindir. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Nisâ, 176. âyet: Senden fetva istiyorlar. De ki: "Allah, size "kelâle" (babasız ve çocuksuz kimse)nin mirası hakkında hükmünü açıklıyor: Çocuğu olmayan bir kişi ölür de kız kardeşi bulunursa, bıraktığı malın yarısı onundur. Eğer kız kardeşi ölür ve çocuğu da bulunmazsa, erkek kardeş ona varis olur. Eğer kız kardeşler iki iseler, (erkek kardeşin) bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer kardeşler erkekli kızlı iseler, o zaman (bir) erkeğe, iki kızın hissesi kadar (pay) vardır. Sapmayasınız diye Allah size (hükmünü) açıklıyor. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.
7. KUR'AN ANCAK DEVLET İLE YÜRÜRLÜĞE KONULABİLECEK SAVAŞ HUKUKU GETİRMİŞ VE SAVAŞLA İLGİLİ HÜKÜMLER, STRATEJİLER-POLİTİKALAR ÖNERMİŞTİR:
Bakara, 190. âyet: Sizinle savaşanlara karşı Allah yolunda siz de savaşın. Ancak aşırı gitmeyin. Çünkü Allah aşırı gidenleri sevmez.
Bakara, 191. âyet: Onları nerede yakalarsanız öldürün. Sizi çıkardıkları yerden (Mekke'den) siz de onları çıkarın. Zulüm ve baskı, adam öldürmekten daha ağırdır. Yalnız, Mescid-i Haram yanında, onlar sizinle savaşmadıkça, siz de onlarla savaşmayın. Sizinle savaşırlarsa (siz de onlarla savaşın) onları öldürün. Kâfirlerin cezası böyledir.
Bakara, 192. âyet: Eğer onlar (savaştan ve küfürden) vazgeçerlerse, (şunu iyi bilin ki) Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
Bakara, 193. âyet: Hiçbir zulüm ve baskı kalmayıncaya ve din yalnız Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Onlar savaşmaya son verecek olurlarsa, artık düşmanlık yalnız zalimlere karşıdır."
8. KUR'AN SUÇ VE SUÇLARIN CEZASI İLE İLGİLİ ANCAK DEVLET İLE UYGULANACAK HÜKÜMLET GETİRMİŞTİR:
Mâide, 33. âyet: Allah'a ve Resûlüne savaş açanların ve yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışanların cezası; ancak öldürülmeleri, yahut asılmaları veya ellerinin ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi, yahut o yerden sürülmeleridir. Bu cezalar onlar için dünyadaki bir rezilliktir. Ahirette de onlara büyük bir azap vardır.
Mâide, 38. âyet: Yaptıklarına bir karşılık ve Allah'tan caydırıcı bir müeyyide olmak üzere hırsız erkek ile hırsız kadının ellerini kesin. Allah, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Nûr, 2. âyet: Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüzer değnek vurun. Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah'ın dini(nin koymuş olduğu hükmü uygulama) konusunda onlara acıyacağınız tutmasın. Mü'minlerden bir topluluk da onların cezalandırılmasına şahit olsun.
Nûr, 4. âyet: Namuslu kadınlara zina isnat edip sonra da dört şahit getiremeyenlere seksen değnek vurun. Artık onların şahitliğini asla kabul etmeyin. İşte bunlar fâsık kimselerdir.
9. KUR'AN ÜMMET BİRLİĞİNİ SAĞLAYACAK HÜKÜMET GETİRMİŞ Kİ, BU DA ANCAK EVRENSEL BİR İSLÂM DEVLETİ VEYA BÖLGESEL İSLÂM DEVLETLERİ BİRLİĞİNİ GEREKLİ KILMAKTADIR:
Bakara, 143. âyet: "Böylece, sizler insanlara birer şahit (ve örnek) olasınız ve Peygamber de size bir şahit (ve örnek) olsun diye sizi orta bir ümmet yaptık. Her ne kadar Allah'ın doğru yolu gösterdiği kimselerden başkasına ağır gelse de biz, yönelmekte olduğun ciheti ancak; Resûl'e tabi olanlarla, gerisin geriye dönecekleri ayırd edelim diye kıble yaptık. Allah, imanınızı boşa çıkaracak değildir. Şüphesiz Allah, insanlara çok şefkatli ve çok merhametlidir."
Âl-i İmrân, 110. âyet: "Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten men eder ve Allah'a iman edersiniz. Kitap ehli de inansalardı elbette kendileri için hayırlı olurdu. Onlardan iman edenler de var. Ama pek çoğu fasık kimselerdir."
Şimdi bütün bu ilahi hüküm ve nehiyleri kim uygulayacak? Allah'ın insanlara gönderdiği bu kanun ve yasakları hangi merci yürürlüğe koyacak? Kur'an'ın getirdiği bu hükümleri laik, sekülarist, komünist veya ateist ve materyalist devlet sistemlerinin ve onların başındaki din düşmanlarının insafına mı bırakacağız?
Yoksa mealistlere göre Kur'an uygulanmak için değil de, sadece çevirisinden okuyup müslümanlarla münakaşaya girmek, sünneti inkar ettirmek, ayet ve sure rakamlarını saymak, bilimsel ve akademik kariyer yapmak, ulemaya hakaret etmek için mi nazil oldu ?
Sofist zihniyeti ikna ve ıslah etmek zor, hatta mümkün olmadığı gibi mealist zihniyeti ıslah etmek de zor, hatta imkan haricindedir. Bununla birlikte yine de bazılarının vicdanı uyanır ve dirilir diye çalışmak ve dua etmek gerekir inancıyla bu âyetleri onlara hatırlatıyoruz...
Allah cc bizleri ve mealist vicdanları emir ve yasaklarına riayet eden kullarından eylesin. Bu zavallı kardeşlerimizin anlayışlarını ve gönüllerini hak ve hakikate açsın.
Molla Musa el-Celali (Geçit)
Â
Â
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DÄ°ÄžER YAZILAR
Çünkü Allah, haktır. O'ndan başka taptıkları ise hiç şüphesiz batıldır. Gerçekten Allah çok yüce, çok büyüktür.
Lokman, 30
GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°
Evlad ve Akrabalara Ä°yilik
"Bir baba çocuğuna güzel ahlaktan daha üstün bir miras bırakamaz" [Tirmizi, Birr 33, (1953)]
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm Ä°nternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yaptÄ...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARÄ°HTE BU HAFTA
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...