“NAMAZ İSRAİLİYATTAN GELMEDİR” İDDİASI

Muhterem müslümanlar! Bu yazımızda mealci ve sünnet inkarcılarının diğer bir iftirası olan “Namaz İsrailiyattan gelmedir” konusunu işleyeceğiz inşaallah.


Seyda Musa Geçit Hocaefendi

musa_bazid04@hotmail.com

2021-08-01 15:43:33

Muhterem müslümanlar!

Bu yazımızda mealci ve sünnet inkarcılarının diğer bir iftirası olan "Namaz İsrailiyattan gelmedir" konusunu işleyeceğiz inşaallah.

Muhterem kardeşlerim, namaz ve dua konusu İslâm'da o kadar önemli bir ibadettir ki, Resulullah (s.a.v.) daha peygamber olmadan önce de eda etmiştir. Hira mağarasına gidişi, Mekke vadilerinde bazen yalnız bazen de çocuk yaştaki Hz. Ali (r.a.) ile birlikte gezip dua etmesi buna en iyi örnektir. Peygamberliğin gönderilişinden bir süre sonra farz bir ibadete dönüşen namaz, hiçbir zaman önemini kaybedip neshedilmemiş; farziyetini inkar eden kafir sayılmıştır.

İlk peygamberden son peygambere kadar, bütün tevhidi (semavi) dinlerin hep bazı ortak noktaları olmuştur: Allah'ın varlığı ve birliği, meleklere iman, kıyamet gününe iman, kitap ve peygamberlere iman … Diğer taraftan bütün dinlerin göndericisi Allah olduğundan, bütün dinler kul-ilah arasını düzenlemeyi hedeflediğinden dua ve namaz hep var olmuştur. Zaten dua ve namazsız bir din afyon gibidir, zararları saymakla bitmez.

İmam Ahmed, Nesai ve Tirmizi'nin sahih isnatla Enes (r.a.)'dan rivayet ettiği hadise göre, namaz İsra gecesinde Resulullah (s.a.v.)'e elli rekat olarak farz edilmiş; daha sonra azalarak beş vakit olarak sabitlenmiştir. Çağdaş siret kaynaklarından 'Muhammed Resulullah' adlı esrin yazarı Muhammed Rıza, klasik eserleri ve çağdaş bulguları tarayıp değerlendirdikten sonra namazın farz kılınışını şöyle anlatır: "Beş vakit farz namazın İsra gecesinde Resulullah (s.a.v.)'e farz kılınışı hususunda ittifak vardır. Namaz kıyamete kadar baki olan sabit bir ibadettir. Farz oluşunun Kur'an'daki delili "namaz kılınız" âyetidir; sünnetteki delili ise Resulullah (s.a.v.)'ın 'Allah müslüman kadın ve erkeğe gece ve gündüz icra edilen günde beş vakit namazı farz kılmıştır' hadisidir." (s. 145)

"Farz kılınışının hikmeti ise: kulun Allah'ın huzurunda itaat ve zayıflığını belirtmesi, kıraat ve zikir ile O'na yalvarması, beden organlarıyla O'na hizmet etmesidir." (Tenvir'ul-Kulub, s. 156)

 Beydavi, "Namaz kılınız. Çünkü namaz, vakitleri belli bir ibadet olarak üzerinize farz kılındı." (Nisa 103) âyetinin tefsirinde şöyle demektedir: "Namaz ibadeti, vakitleri belli olup bu vakitlerin dışına taşınması hiçbir şekilde caiz değildir."

 Nesefi ise aynı âyeti "namaz, belirli zamanlarla sınırlandırılmış bir farzdır" şeklinde yorumlamıştır. Zemahşeri, "namaz ibadeti, vakitleri belli olup ister korku altında ister güven ortamında bu vakitlerin dışına taşınması hiçbir şekilde caiz değildir" demektedir.

Gördüğünüz üzere, namaz ibadeti vakitleri belli, şartları belli, yapılması her halükarda zorunlu bir ibadettir. İslâm'daki namazın diğer semavi dinlerle ortak özelliklerinin olması namazın sıhhatine engel değildir. Çünkü ehli kitapla epeyce ortak noktamız vardır: Allah'a iman, ahiret gününe iman, peygamberlere iman, haksız yere adam öldürmenin haram oluşu, anne, hala, teyze ve kız kardeşle evliliğin yasak oluşu gibi epeyce ortak noktada birleşiyorsak, İslâm'ın İsrailiyattan olduğu hezeyanına yorumlanamaz.

Yapılacak yorum şudur: "Evet bütün semavi dinler Allah tarafından gönderildiği için, epeyce müşterekleri vardır. Fakat İslâm öncesi semavi dinlerin bazı hükümleri, bizim mealcilerimizin yaptığı gibi tahrif edilmiştir. Tevrat, Talmud ile yer değiştirdiği gibi İncil, İznik konsülünün belirlediği metinlerle değiştirilmiştir. Kur'an'ın yorumlanmasında İslâm alimlerinden çok sömürgeci batının oryantalistlerine başvuran mealciler ve sünnet inkarcılarının zihniyeti ile talmudçular arasında bir fark yoktur. Çünkü çağdaş sapkın fırka-i dalle yahudileşme temayülüne sahiptir. Yahudi ve hristiyanların kendi ilahi metinlerine yaptıkları müdahale metodlarını kullanmaktadır. Allah İslâm ümmetini bu dalalet ehlinden korusun ve dalalet ehline de iz'an ve basiret versin diyoruz.

Allah'ın selamı ve hidayeti hepimizin üzerine olsun.

Kardeşiniz Molla Musa Celali

 

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

Üstünlük ve şeref ancak Allah'ın, Peygamberinin ve mü'minlerindir.

Münâfikûn, 8

GÜNÜN HADİSİ

Kur'an öyle bir servettir ki, O'nu elde edenin hiçbirşeye ihtiyacı kalmaz. O'ndan daha büyük bir zenginlikte bulunmaz.

Camiü's Sagir, 4:535, Hadis No:6183

TARİHTE BU HAFTA

*İmam-ı Azam Ebu Hanife(r.a.) Vefat Etti.(6 Mayıs 765) *İkinci Dünya Savaşı Sona Erdi.(8 Mayıs 1945) *Osman Gazi'nin Doğumu(9 Mayıs 1252) *Ahmed Cezzar Paşa'nın Akka'da Napolyon'u Yenmesi.(10 Mayıs 1799) *1897 Türk-Yunan Savaşı Türk Zaferiyle Sona Erdi

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI