İSLAM’DA TATİL ANLAYIŞI

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla... فَإِذَا فَرَغْتَ فَانصَبْ {*} وَإِلَى رَبِّكَ فَارْغَبْ “O halde (tebliğ ve namaz gibi vazifelerinden) boş kaldığın zaman hemen yorul(urcasına şükür ve duada bulun, hiçbir vaktini ibadetten boş tutma, farzları bitirince nafilelerle meşgul ol, cihad’ın ardından ibadetle meşgul ol, elçilik görevini tebliğin ardından da hem kendin hem de mü’minler için istiğfarla uğraş)


Ali Haydar Çetintürk

cetinturkalihaydar@gmail.com

2021-06-01 01:42:28

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla...

فَإِذَا فَرَغْتَ فَانصَبْ {*} وَإِلَى رَبِّكَ فَارْغَبْ

"O halde (tebliğ ve namaz gibi vazifelerinden) boş kaldığın zaman hemen yorul(urcasına şükür ve duada bulun, hiçbir vaktini ibadetten boş tutma, farzları bitirince nafilelerle meşgul ol, cihad'ın ardından ibadetle meşgul ol, elçilik görevini tebliğin ardından da hem kendin hem de mü'minler için istiğfarla uğraş)

Birde ancak rabbine rağbetli ol! (Sadece O'na güven ve sırf O'nun fazl-u kereminden istekte bulun; zira senin tüm sıkıntılarını giderecek ancak O'dur.)" (İnşirah 7-8)

Büyüklerin kelamı büyük olur. En büyük kelam Allah-u Teâlâ'nın, sonra Rasûlüllah'ın, (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) sonra da Kur'an'ı baştacı edip, Rasûlüllah'ın (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) yolunda yürüyen büyüklerimizin kelamıdır.

Meşru eğlence ile mâlâyâniyi (işe yaramayan boş şeyleri) birbirinden ayırt etmek lazımdır. Zira

Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki:

"Allah-u Teâla'nın kulundan yüz çevirmesinin alameti, o kulun mâlâyâni (işe yaramayan boş şeyler) ile meşgul olmasıdır." 

Büyük küçük makinelerin bile dinlenmeye ihtiyacı oluyorsa, dünya cenderesinde, hayatın dişlileri arasında sıkışıp kalan insanın da istirahate ihtiyacı vardır.

İstirahat dendiğinde akla ayakları uzatıp yatmak gelmemelidir. İnsan ibadet ederek, sohbet yaparak, hasbihal ederek, hatta yolculuk yaparak istirahat edip, dinlenmesi ve sıhhat bulması mümkündür. Zira Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki:

"Seyahat edin sıhhat bulun"(Ahmed ibni Hanbel-Müsned)

 Fakat gel gör ki yaşadığımız toplumda umreye gitmeyi Araplara para kaptırmaya benzetenlerin, günah içmenin su içmekten daha kolay olduğu Antalya'ya tatile gidenlere karşı duyarsız olduklarını görüyoruz. Çünkü tatil dendiği zaman milletin aklına deniz, kum, güneş, orman, dağ, bayır, sahil geliyor.

Usul ve adabına riayet ederek deniz, kum, güneş ve ormandan istifade etmek caizdir. Caiz olmayan ise haramlara dikkat etmeden, kadın erkek birarada kurbağalar gibi yüzmektir. Kurbağalar ise mükellef değildir.

Tatilin lügat manası itibarı ile "âtıl kalmak" manasında değerlendirecek olursak "ne yapıyorsun" suâline "vakit öldürüyorum" diye cevap verenlerden bir farkımız kalmaz ki bu çok kötü bir tatil anlayışı olur.

Müslüman vaktini öldüren değil, tatilde bile olsa vaktinin kıymetini bilen kimsedir. İmam-ı Rabbani Hazretlerinin (Kuddise Sirruhu) buyurduğu gibi;

"Vakit kesici(kesen-keskin) bir kılıçtır"

Tatilde bile olsa geçen her bir zaman, ömür sermayesinden harcanan bir vakittir.

İmam-ı Şafii (Rahmetullahi Aleyh) bu hususta şöyle buyurur: "Tatil; nakitten de kıymetli olan vakti, boşa harcamak değildir. Belki tatil; meşgul olduğun işi bırakıp, yeni bir işle meşgul olmak, yani usandığın bir işten uzaklaşıp, usanmadığın yeni bir işe başlamak demektir. Bu sebeple tatili fırsat bilip değerlendirmeli, en azından kalbî, ruhî, fikrî manada kazançlar sağlamaya yönelik kitaplar okumalı, tefekkürde bulunmalı, nakitten de kıymetli olan vakit, böylece israf edilmemelidir."

Bazı zenginlere göre tatil, günah işlemek için hazırlanmış ortamlar ve fırsatlardır. Bazı fakirlere göre de, biriktirilen üç beş kuruşun israf edildiği bir zaman dilimidir.

Hayat yolculuğunda istirahat ve şarj olmaya da ihtiyaç vardır. Fakat zengin olsun, fakir olsun Müslümanlara göre tatil, kulluğun tatile çıkmadığı istirahat vaktidir.

Sıla-i rahimi de unutmamak lazımdır. Sıla-i rahim de bir tatil alternatifidir. Büyükleri ziyaret ederek, çocukların kökleri ile bağlarının kopmaması, ancak sıla-i rahime, yani akraba ziyaretlerine bağlıdır.

Yazların, kışların ve baharların farklı bir güzelliği vardır. Mevsimlerin farklılığı Allah-u Teâlâ'nın takdiridir. Bazıları yazı sever, bazıları da kışı. Ebu Said El-Hudrî'den (Radıyallahu Anh) rivayet edilen Beyhekî hadisinde Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur. "Kış ne güzel bir mevsimdir; gündüzleri kısadır, o kul oruç tutar sevap kazanır. Geceleri uzundur, kul kalkar teheccüd namazı kılar, gece ibadet yapar, sevap kazanır."

Kış mevsimi geldiğinde Uludağ'da kayak yapmayı hayal ederek tatil planları yapanlar bu Hadis-i Şerif'i bir kez daha okusunlar.

Dinlenirken dinden uzak kalmamak için şu iki Hadis-i Şerif'i akıldan hiç çıkarmamak lazımdır.

Birincisi:

"İki günü birbirine denk olan aldanmıştır(, zarardadır.)" (el-Mekâsıd'ül-Hasene)

İkincisi:

"İnsanların çoğu şu iki nimette aldanmıştır; Sıhhat ve boş vakit" (Buhari)

Özellikle bu iki Hadis-i Şerif "vakit öldürüyoruz" diyenlerin kulağına küpe olsun.

Zeyneb binti Cahş (Radıyallahu Anha) validemizin, yorulduğunda düşmemek için tutunmak maksadıyla mesciddeki iki direk arasına germiş olduğu ipi, Rasûlüllah'ın (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) gördüğünde: "Çözün o ipi. Yorulunca istirahat etsin ve dinlendikten sonra ibadetine devam etsin" buyurması ibadet ve istirahatin dengelenmesi sadedinde çok manidardır.

Özet olarak; bedenle beraber ruhunda dinlendiği, gözlerin ve hayallerin kirli görüntülerden korunduğu ve İslam'a hizmet için şevk ile kendisinden dönülen bir tatil, haddi zatında tatil değil kısa bir soluklanma ve istirahattir.

Hakiki tatillerin yaşanacağı cennet bahçelerinde buluşmak üzere Allah'a (Celle Celaluhu) emanet olun. Vesselam...

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

HZ. AİŞE’NİN (radiyallahu anhâ) EVLİLİK YAŞINA DAİR

HZ. AİŞE’NİN (radiyallahu anhâ) EVLİLİK YAŞINA DAİR

Batılı inkarcılar ve onların fonladığı çevreler yaman bir çelişki içerisindedirler. Buda,

ÜRETİLEN ALGILARLA FİKİR SAHİBİ OLMAYA ÇALIŞMAK

ÜRETİLEN ALGILARLA FİKİR SAHİBİ OLMAYA ÇALIŞMAK

Vehhabilik meselesi zamanla dallanıp budaklanmıştır. Vehhabilik şemsiyesi altında birçok fikr

YEREL ORYANTALİSTLER

YEREL ORYANTALİSTLER

Din mücedditliği için yola çıkanlardan bir kısmı süreçte din münekkidi haline geldi. Zira

İTTİHAD-I İSLAM’IN ÖN ADIMLARI

İTTİHAD-I İSLAM’IN ÖN ADIMLARI

İttihad-ı İslam, bize balon gibi uçarak gelmez. Belki, bizim ona gitmemiz lazım. Yollar dağda

İMANIN ŞEHAMET-İ MANEVİYESİ

İMANIN ŞEHAMET-İ MANEVİYESİ

İslam ahlakının dinamik gücü, imandır. Çünkü, “İman hem nurdur hem kuvvettir. Evet, haki

MUHALEFET KULVARLARI

MUHALEFET KULVARLARI

Hak namına ve hakikat hesabına sırf gerçeği görmek ve göstermek, meseleleri tahlil etmek, sı

UYUYAN DEV UYANMIŞTIR

UYUYAN DEV UYANMIŞTIR

Evet, millet uyandı. İçerdeki hainler, dışardaki alçaklar ne yaparlarsa yapsınlar, artık Ana

YANLIŞ VE HAKSIZ İNTERNET PAYLAŞIMLARI

YANLIŞ VE HAKSIZ İNTERNET PAYLAŞIMLARI

dir. İnternet paylaşımlarındaki kaynak vermemek, metnin yazarını yazmamak, doğruluk olmadığ

MASONLAR VE ESAD AİLESİ

MASONLAR VE ESAD AİLESİ

Masonluk meselesi dallı budaklı bir mesele olduğundan ve yüksek dozda manipülasyon içerdiğind

OSMANLI DÜŞMANI BİR BARELVİ’NİN HEZEYANLARI

OSMANLI DÜŞMANI BİR BARELVİ’NİN HEZEYANLARI

Belki biraz garip gelecek ama peşinen söyleyelim ki anlatılan husus doğrudur. Stalin’in hocala

KADİROV:  KADİRİ-VEHHABİ KIRMASI 

KADİROV:  KADİRİ-VEHHABİ KIRMASI 

Ramzan Kadirov başkanlığındaki Çeçenlerin Suriye’den sonra Ukrayna’da da arz-ı endam etme

Şu insanlar, çarçabuk geçen dünyayı seviyorlar da önlerindeki çetin bir günü (ahireti) ihmal ediyorlar.

İnsan, 27

GÜNÜN HADİSİ

"Kim, müslüman kardeşinin namusunu ve şahsiyetini korursa, Allah onun yüzünü kıyamet gününde cehennem ateşinden uzak tutar."

Tirmizî.

TARİHTE BU HAFTA

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI