KADER RİSALESİ ŞERHİ-11

“Üçüncüsü: Cüz-i ihtiyarî, kadere münafî değil. Belki kader, ihtiyarı te’yid eder. Çünkü kader, ilm-i İlahînin bir nev’idir. İlm-i İlahî, ihtiyarımıza taalluk etmiş. Öyle ise, ihtiyarı teyid ediyor, ibtal etmiyor.” (Sözler, 466)


Niyazi Beki(Prof. Dr.)

niyazibeki@gmail.com

2021-03-08 09:41:50

"Üçüncüsü: Cüz-i ihtiyarî, kadere münafî değil. Belki kader, ihtiyarı te'yid eder. Çünkü kader, ilm-i İlahînin bir nev'idir. İlm-i İlahî, ihtiyarımıza taalluk etmiş. Öyle ise, ihtiyarı teyid ediyor, ibtal etmiyor." (Sözler, 466)

ŞERH:

3. İnsanın özgür iradesi de mukadderdir

Burada cüz-i ihtiyarînin varlığını ispat etme sadedinde çok harika şöyle bir mantık delili kullanılmıştır: Kader, Allah'ın ilminin bir nevidir. Bu sebeple kader herşeyi ku-şatmıştır. Olmuş, olmakta olan ve daha sonra olacak herşeyi kayıt altına almıştır. Bir insanın maddi-manevi donanımlarıyla, zaman ve mekân bağlantısıyla, tüm hayatının haritasıyla kimliği ve kişiliği kaderle tespit ve tescil edilmiştir. A'dan Z'ye insanı kayıt altına alan kaderin bu geniş kapsamlı kayıtlarından cüz'î iradenin dışarıda bıra-kılmasının hiç bir izahı olamaz. Öyleyse bu cüz-i ihtiyarî, insanın bu özgür iradesi de, ilahi ilmin bir nevi olan kader tablosunda yerini almıştır. Demek kader, bırakın cüz'î iradeyi etkisiz kılması, iyi ve kötü işlerin hepsinde varlığını te'yid edip desteklemektedir.

Bediüzzaman hazretleri, bu hakikati "İlm-i İlahî, ihtiyarımıza taalluk etmiş. Öyle ise, ihtiyarı te'yid ediyor, ibtal etmiyor" ifadesiyle çok veciz bir şekilde ortaya koymuştur. Buna göre bir insan istese de özgür iradesini devre dışı bırakamaz. Çünkü onun devre dışı bırakılması, kaderin de o konuda devre dışı bırakılması anlamına gelir. Öyleyse insanın özgür irade sahibi olması zorunlu bir durumdur. Basit bir misal verecek olursak; görev başında olan askerler komutanlarının emirlerine bağlı olarak hareket etmek zorundadır. Öyle ki, komutan "Görev başına!" emrini verdiği zaman her askerin buna uyması zorunlu olduğu gibi, "Serbestsiniz istirahat edin!" emri karşısında da her asker bu emre itaat etmek zorundadır. Birinci emre karşı "Ben gö- rev yapmam!" diyemediği gibi, ikinci emre karşı da "Ben serbest olmam, istirahat etmem!" diyemez. İşte bu askerin emir doğrultusunda "serbest olması mecburi olduğu" gibi, ilahi kader tarafından insana verilen "özgür iradeye sahip olmak" da mecburidir. İstese de özgürlükten kurtulamaz.

-devam edecek-

Lugatçe

Cüz-i ihtiyarî: İnsanın sınırlı ira-desi, dilediğini yapma arzusu.

İhtiyar: İrade, karar verme gücü.

Münafi: Aykırı, muhalif.

Nev: Çeşit, tür.

Taallûk: Alâka.

Teyid etme: Destekleme.

 

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

O gün ne mal fayda verir, ne de evlat. Ancak Allah'a selim bir kalb ile gelenler (fayda görürler.)

Şuara, 88-89

GÜNÜN HADİSİ

Kim bir oruçluya iftar ettirirse, kendisine onun sevabı kadar sevap yazılır. Üstelik bu sebeple oruçlunun sevabından hiçbir eksilme olmaz.

Tirmizi, Savm 82, (807); İbnu Mace, Sıyam 45, (1746)

TARİHTE BU HAFTA

*Prut Barış Antlaşması (Osmanlı-Rusya) 22 Temmuz 1711 *İkinci Meşrutiyet'in ilanı 23 Temmuz 1908

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI