SEVGİLİLER GÜNÜ
Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla, MUKADDİME 14 Şubat sevgililer günü ile alakalı rivayetlerin kaynağı, tevatür şartlarından mahrum olup, aralarında ittifak bulunmayan Hıristiyan tarih kaynakları olduğu için, bu hususta birçok şeyler söylenmiş ve karalanmıştır. İnsanların günümüzde de bu olayın tarihsel boyutuyla ilgilenmediğini, bilakis kapitalizmin üretim çılgınlığı karşısında bahaneler zinciri ile tüketim çılgınlığına zincirlenerek, ‘’Böyle gelmiş böyle gider’’ kervanına dâhil
Rahman ve Rahim Olan Allah'ın Adıyla,
MUKADDÄ°ME
14 Şubat sevgililer günü ile alakalı rivayetlerin kaynağı, tevatür şartlarından mahrum olup, aralarında ittifak bulunmayan Hıristiyan tarih kaynakları olduğu için, bu hususta birçok şeyler söylenmiş ve karalanmıştır.
İnsanların günümüzde de bu olayın tarihsel boyutuyla ilgilenmediğini, bilakis kapitalizmin üretim çılgınlığı karşısında bahaneler zinciri ile tüketim çılgınlığına zincirlenerek, ''Böyle gelmiş böyle gider'' kervanına dâhil olduklarını ve bir kısım Müslüman tacirlerin de 14 Şubat sevgililer gününü meşrulaştırmak için delil arama deliliğine kapıldıklarını büyük bir esef (üzüntü) ile müşahede ediyoruz.
O zaman biz Müslümanları hiç ilgilendirmediği halde, tarihin tozlu sayfalarındaki 14 Şubatın tozunu gelin beraberce silkeleyelim.
14 ÅžUBATIN TARÄ°HÄ° SEYRÄ°
Anonim olan bilgilere göre, sevgililer gününün başlangıç tarihi, eski Roma imparatorluğuna kadar uzanıyor. 14 Şubat, bütün Roma halkı için önemli bir gündü. Batıl inançlarına göre kadınlık ve evlilik tanrıçası (hâşâ) olan Juno'ya duydukları saygıdan dolayı her yıl 14 Şubat günü tatil yapılırdı. Hangi genç bayanın hangi genç bir erkekle çift oluşturacağı o gün yapılan bir çekilişle belli oluyordu.
Romalı genç kızlar, isimlerini küçük bir kâğıda yazıp, bir kavanoza koyuyorlardı. Erkekler ise, kavanozdan bu kâğıtları çekerek bir sonraki gün olan 15 Şubattaki bayram gününde beraber olacakları partnerlerini (eşlerini) tespit ediyorlardı. Bu beraberlik genelde evlilikle sonlandırılıyordu.
İmparator 2. Claudius, Roma'yı zalimce yöneten bir hükümdardı. Romalı erkeklerin ailelerini bırakmak istemedikleri için orduya katılmamaları sebebiyle Roma'daki tüm nişan ve evlilikleri kaldırdı. O zamanda yaşayan papaz 'Aziz Valentine', kendisi gibi papaz olan 'Aziz Marius' ile birlikte Claudius'un yasağına rağmen gizlice çiftleri evlendirmeye devam etti. Fakat İmparator durumu öğrenince Aziz Valentine tutuklandı ve sopa ile dövülerek öldürüldü. Ve milattan sonra 270 yılının 14 Şubatında Hristiyan mezarlığına gömüldü. Hıristiyan kilisesinin kurulduğu yıllarda hizmet eden papazlar, bu törenlerin, özelliklede evlenmemiş gençlerin putperestler ile anılmasından rahatsız oldukları için bir çözüm buldular. Bu gençlerin isimlerinin azizlerle birlikte anılmasını istedikleri için 14 Şubatı Valentine günü olarak kutlamaya başladılar. Sevgililer günü, 1800'lü yıllardan sonra Amerika da Esther Howland'ın ilk sevgililer günü kartını yollamasından bu yana günümüzde de birçok insanın kutladığı, ticari yönü çok gelişmiş olan toplumsal bir olay haline geldi. Ve o gün bu gündür, her yılın 14 Şubatı sevgililer günü olarak kutlanmaya devam ediyor.
MÃœSLÃœMANLARIN SEVGÄ°SÄ° VE HEDÄ°YELEÅžMESÄ°
Yukarıda ki malumattan da anlaşılacağı gibi, sevgililer gününün İslam ve Müslümanlarla uzaktan yakından hiçbir alakası yoktur. Fakat imanları, maddi menfaatin gölgesinde kalmış Müslümanların bunun, küresel güçlere hizmet eden bir kültür emperyalizmi olduğunu anlayamaması gayet doğaldır. Çünkü Hakkın girmesine müsaade edilmeyen gönüllerden, batılın zâil olması zordur.
Meseleye İslam penceresinden bakıldığında farklı bir manzara çıkıyor karşımıza. Başta Allah-u Teâlâ sevgisi olmak üzere, her sevginin bir gereği vardır. Vefakâr ve fedakâr olamayan insanların, sevgi iddiaları boş bir davadan ibarettir. Vefasızlığın karakter olduğu iyi gün dostu, insanlarının hakikatleri, 14 Şubatta birbirlerine verdikleri hediyelerle değil, zor günlerindeki fedakârlıkları ile belli olur.
Mevlana'ya atfedilen bir sözde geçtiği gibi; ''Aşk davadır, cefa ise şahidi. Şahidin yoksa dava düşer.'' Buna iki misal vermek istiyorum. Birincisi; Antalya Fakülte Hastanesine ziyarete gittiğimiz bir günde, kaza yapan ve bir bacağı kesilen tır şoförünün acısını paylaşmak için yanına vardığımızda, hanımı tarafından terk edildiğini öğrenince, sahibini fedakâr yapamayan sevginin kuru bir dava olduğuna şahit olmuştuk.
İkincisi; bir hoca efendi sabah namazında, kanser hastalığına müptela olmuş biriyle karşılaştığında o kişi, ''Hocam dua et bugün mahkemem var'' dediğinde sebebini sorunca, ''Hocam kanser olduğum anlaşılınca hanım bana "yol yakınken dönelim" dedi'' vah sevgi ve saygıyı unutanlara! Vah sevgi ve saygıda Rasulullah'ı (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) anlayamayanlara!
Allah-u Teâlâ Rum sûresinin 21. Ayet-i kerimesinde buyurduğu gibi eşlerin arasına sevgi ve rahmet (acıma duygusu) vermiştir. Bu sevginin en güzel misali, sevgililer sevgilisi Rasûlüllah'ın (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ta kendisidir. Zira onun Hatice (Radıyallahu Anhâ) validemize olan sevgisi ve vefakârlığını anlatmaya kalksak, sahifeler buna tahammül edemez. Tek bir misalle anlatacak olursak beklide şu misal o tahammülsüz sahifelerin bam teli mesabesindedir. Şöyle ki; Mekke-i Mükerreme fetholunduğunda evlerinin nurlanmasını ve şereflenmesini arzulayan birçok kişi Efendimize (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ''ne olur bize gel ya Rasûlellah'' dediklerinde, ''hayır, ben bu gece Hatice'nin misafiriyim'' diyerek kabri başında kurulan çadırda geceleyerek vefakârlığın en güzel misalini sergilemiştir
Hediyeleşmeye gelince, Müslümanların birbirine hediye vermesi müstehab olduğu gibi, eşlerinde hediyeleşmesi makbul ve muhabbete sebep olan bir ameldir. Ancak ibadette ve sıradan işlerde, oturmada, kalkmada, yemede ve içmede hatta tırnak kesmede bile gayri Müslimlere muhalefeti emreden Peygamberimizin (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hediyeleşme hususunda sükût etmesi mümkün değildir.
''Hediyeleşin, çünkü hediye, aradaki muhabbeti artırır." (Beyhaki) sözleriyle sevgiye sebep olan hediyeleşmenin lüzumunu haber veren Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bu hediyeleşmenin de gayri Müslimlerin hediyeleşme tarzına, günlerine ve şekillerine benzememesi gerektiğini ifade buyurmuştur. Zira
"Kim bir kavme benzemeye çalışırsa oda onlardandır." (Ebû Dâvud) hadis-i şerifi bu ifadenin şahitlerinden sadece birisidir.
HATÄ°ME
Özünde hediyeleşmenin de bulunduğu İslam'ın çizdiği yolda yürüyen akıllı Müslümanların zaman zaman hediyeleşmeleri lazımdır. Fakat İslam'ın çizgisinde yürürken yön değiştirerek karşı şeride geçmenin tehlikesi ile beraber, vebali ve faturası o kadar ağırdır ki, bunun ilk taksiti, mükellefi kabirde karşılayacaktır.
Sevenlerin sevdiklerine verebileceği en güzel hediyenin vefakârlık olduğunu unutmayalım. Vesselam.
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DÄ°ÄžER YAZILAR
Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakının ve doğrularla beraber olun.
Tevbe, 119
GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°
Kur'an öyle bir servettir ki, O'nu elde edenin hiçbirşeye ihtiyacı kalmaz. O'ndan daha büyük bir zenginlikte bulunmaz.
Camiü's Sagir, 4:535, Hadis No:6183
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm Ä°nternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yaptÄ...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARÄ°HTE BU HAFTA
*Nizamü'l-Mülk'ün Şehadeti(14 Ekim 1092) *II.Kosova Zaferi(17 Ekim 1448) *Gedik Ahmed Paşa'nın Vefatı(18 Ekim 1482)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...