KADER RİSALESİ ŞERHİ-4
Demek kader meselesi, teklif ve mes’uliyetten kurtarmak için değil, belki fahr ve gururdan kurtarmak içindir ki, imana girmiş. Cüz’-i ihtiyarî, seyyiata merci’ olmak içindir ki, akideye dâhil olmuş.
"Demek kader meselesi, teklif ve mes'uliyetten kurtarmak için değil, belki fahr ve gururdan kurtarmak içindir ki, imana girmiş. Cüz'-i ihtiyarî, seyyiata merci' olmak içindir ki, akideye dâhil olmuş. Yoksa mehasine masdar olarak tefer'un etmek için değildir. Evet, Kur'ân'ın dediği gibi, insan seyyiatından tamamen mes'uldür. Çünkü seyyiatı isteyen odur. Seyyiat tahribat nev'inden olduğu için, insan bir seyyie ile çok tahribat yapabilir. Müdhiş bir cezaya kesb-i istihkak eder. Bir kibrit ile bir evi yakmak gibi.
Fakat hasenatta iftihara hakkı yoktur. Onda onun hakkı pek azdır. Çünkü hasenatı isteyen, iktiza eden rahmet-i İlahiye ve icad eden kudret-i Rabbaniyedir. Sual ve cevab, dâî ve sebeb, ikisi de Hak'tandır. İnsan yalnız dua ile, iman ile, şuur ile, rıza ile onlara sahib olur. Fakat seyyiatı isteyen, nefs-i insaniyedir (ya istidad ile, ya ihtiyar ile). Nasıl ki beyaz, güzel güneşin ziyasından bazı maddeler siyahlık ve taaffün alır. O siyahlık, onun istidadına aittir. Fakat o seyyiatı, çok mesalihi tazammun eden bir kanun-u İlahî ile icad eden yine Hak'tır. Demek sebebiyet ve sual nefistendir ki, mes'uliyeti o çeker. Hakk'a ait olan halk ve icad ise, daha başka güzel netice ve meyveleri olduğu için güzeldir, hayırdır" (Sözler, s. 464)
ŞERH:
Kadere iman gururun; cüz'î irade ise sorumsuzluğun ilacıdır. Tartışmasız bir hakikattir ki, insanın varlığı kulluk imtihanı ile çok yakından ilişkilidir.
وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْإِنسَ إِلَّا لِيَعْبُدُونِ
"Ben cinleri ve insanları sırf beni tanıyıp kulluk etsinler diye yarattım" (Zariyat, 51/56) mealindeki ayette bu gerçeğin altı çizilmiştir.
Allah sonsuz merhametiyle insanın bu imtihanı kazanması için gereken soruların cevaplarını detaylı bir şekilde açıklamıştır. Bu cümleden olarak insana imtihanı kaybettiren kibir ve gurur gibi olumsuz duygulara kapılmaması, imtihanın kazanılması yönünde yardımcı olan, tevazu ve kusurunu görmek gibi olumlu insani erdemleri takınması için şu formülü ortaya koymuştur;
مَّا أَصَابَكَ مِنْ حَسَنَةٍ فَمِنَ اللّهِ وَمَا أَصَابَكَ مِن سَيِّئَةٍ فَمِن نَّفْسِكَ
"İyilikler Allah'tandır, kötülükler kulun kendisindendir."(Nisa, 4/79) Evet, insanın nefsi iyiliklerden hoşlanmaz, çünkü bunlar vucudidir, var olmak için bir güç bir enerji sarf etmeyi gerektirir. Üstelik bunların o değişik ve zor şartlarını meydana getirecek iktidarı da yoktur. Demek en doğrusu bunları Rabbine vermeli, çok az bir dahli olsa da ondan da feragat etmelidir.
Buna mukabil, kötülüklerin müşterisi herkesten önce insanın kendi nefsidir. Bunları yapmaya fıtraten arzuludur. Öyleyse bunları sahiplenmekten çekinmemeli, bunları her türlü kusurdan münezzeh olan rabbine isnat etmekten hayâ etmelidir. Böylece iyiliklerini Rabbine, onun kaderine; kötülüklerini de kendi nefsine ve özgür iradesine isnat etmeli, şımarıklıktan kurtulmalı ve imtihanı kazanmalıdır.
İnsan marifetullahta terakki ettiği, isim ve sıfatlarıyla yakından Allah'ı tanıdığı nispette, onu sever ve ona saygı duyar. Allah'ı sevip saydığı nispette ona karşı hayâ duygusu kabarır. Hayâ duygusu kabardığı nisbette Allah'ın rahmetini müteessir etmemek, şefkatini incitmemek için O'nun bir dediğini iki etmez ve Allah'ın yaptığı bütün işlerde rahmet, hikmet ve adaletin var olduğunda asla şüphe etmez.(1)
Dipnotlar
1-Bu konuyu daha iyi kavramak için 'iyiliklerin vücudî, kötülüklerin ise ademî olduğu gerçeğinin açıklandığı' bölüm ile burada devam eden açıklamalara bakılabilir.
Kelimeler
Dâi: Gerektirici sebep.
Hasenat: İyilikler, sevaplar.
İhtiyar: İrade, dileme, isteme.
İktiza: Gerekme, gerektirme.
İstidat: Kabiliyet.
Taaffün: Kokma, kokuşma.
Tazammun: İçine alıma.
Cüz-i ihtiyarî: İnsanın sorumlu olmasına esas teşkil eden sınırlı irade, dilediğini yapma arzusu.
Fahr: Gururlanma, övünme.
İltica etme: Sığınma
Masdar: Kaynak.
Tefer'un: Firavunlaşmak
Kesb-i istihkak: Hak etme.
Kudret-i rabbaniye: İlâhî kudret.
Mesalih: Maslahatlar, faydalar.
Rahmet-i ilâhiye: Allah'ın rahmeti.
Seyyiat: Kötülükler, günahlar.
Şekva: Şikâyet.
Ziya: Işık.
Mehasin: Güzellikler; sevaplar.
Merci: Hedef, sığınak.
Mes'uliyet: Sorumluluk.
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DİĞER YAZILAR
Allah kendisinden başka ilah olmayandır. En güzel isimler O'na mahsustur.
Tâ Hâ, 8
GÜNÜN HADİSİ
Yapılan hayırdan (ma'ruf) hiçbir şeyi küçük bulup hakir görme, kardeşini güler yüzle karşılaman bile olsa (bunu ehemmiyetsiz görüp ihmal etme)
Müslim, Birr 144, (2626)
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm İnternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yapt...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARİHTE BU HAFTA
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...