HAZRET-İ USAME VE İTAAT ORDUSU
اللّهَ كَانَ سَمِيعاً بَصِيراً "Şüphesiz Allah (Celle Celaluhu), size emanetleri ehline vermenizi, insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Allah (Celle Celaluhu) size böylece ne güzel öğüt veriyor. Şüphesizki Allah (Celle Celaluhu) işiten (ve) görendir."(1)
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla...
إِنَّ اللّهَ يَأْمُرُكُمْ أَن تُؤدُّواْ الأَمَانَاتِ إِلَى أَهْلِهَا وَإِذَا حَكَمْتُم بَيْنَ النَّاسِ أَن تَحْكُمُواْ بِالْعَدْلِ إِنَّ اللّهَ نِعِمَّا يَعِظُكُم بِهِ إِنَّ اللّهَ كَانَ سَمِيعاً بَصِيراً
"Şüphesiz Allah (Celle Celaluhu), size emanetleri ehline vermenizi, insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Allah (Celle Celaluhu) size böylece ne güzel öğüt veriyor. Şüphesizki Allah (Celle Celaluhu) işiten (ve) görendir."(1)
Kâbe'nin anahtarının Osman bin Talha'ya verilmesiyle alakalı olan bu ayeti kerimenin lafızları her ne kadar hususi olsa da, umumi olan manasını hakkıyla kavrayanlar, âzatlı bir köle çocuğunun, asilzadelere nasıl komutan olabileceğini de rahatlıkla anlarlar.
Neydi o çocuğu öne çıkaran şey? Kimdi Hazreti Üsâme (Radıyallahu Anh)? Ehl-i beytten olmadığı halde niçin Rasûlüllah'ı (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kabre indirenler arasında o da vardı? Efendimiz'in (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) pak olan cenazesine su dökecek başka biri yok muydu?
Rasûlüllahın (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) oğlu İbrahim'i (Radıyallahu Anh) Fazl bin Abbas (Radıyallahu Anhuma) ile beraber kabre indiren ve o kabri örten Üsâme'yi (Radıyallahu Anh) denesek anlatabilir miyiz acaba!? Belki...
Evet, ehl-i beytten olmadığı halde ehl-i beyt muamelesi gören Hazreti Üsâme'yi (Radıyallahu Anh) anlayabilmek için, Kur'an'da adı geçen(2) tek sahabe olan Zeyd bin Harise'yi (Radıyallahu Anh) tanımak lazımdır.
Rasûlüllah'ın (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) "O benim annemden sonra annemdir" buyurduğu ve eşi Hazreti Zeyd'in (Radıyallahu Anh) Mûte'de şehadetinden sonra sık sık ziyaret ederken etrafındakilere "Ehl-i beytimden geriye bu kaldı" dediği Üsâme'nin annesi Habeşli siyâhi Bereke'yi (yani Ümm-ü Eymeni) (Radıyallahu Anha) tanımak lazımdır.
Şöyle ki; yetim olarak dünyaya gözlerini açan Rasûlüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), altı yaşındayken Medine dönüşü esnasında Ebva Köyünde annesi Hazreti Âmine'nin (Radıyallahu Anha) vefatına şahit olup, öksüzlüğe yelken açarken, Hazreti Âmine, Efendimiz'in (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) nurlu yüzüne bakarak şunları söylemişti;
"Ey mübarek çocuk! Ey dünyaya bulaşmadan bir konup, sonra uçup giden güvercin (Abdullah)'ın oğlu! Baban her şeyin sahibi ve her şeyi bilen Allah'ın (Celle Celaluhu) yardımıyla oklarla kura çekildiği günün sabahı, yüz güzel deve karşılığında kurban edilmekten kurtulmuştu. Eğer rüyamda gördüklerim çıkarsa sen bütün insanlığa gönderilecek ve helal-haramı öğreteceksin. İnsanları hakikate ve İslam'a ulaştıracaksın. Baban İbrahim'in dininde olacaksın. Allah (Celle Celaluhu) seni bütün putlardan korusun. Senin davan, insanlık durdukça devam edecektir. Her diri ölecek, her yeni eskiyecek, her yaşlı dünyadan ayrılıp gidecektir. İşte ben de ölüyorum. Fakat adım ebediyyen kalacak. Çünkü arkamda hayırlı ve tertemiz bir evlat bırakıyorum."(3) dedikten sonra 30 yaşlarında hayata elveda diyerek gözlerini yumduğu o anda kimsesizliğin nasıl bir şey olduğunu yaşayarak öğrenen Rasûlüllah'ın (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) elinden tutan el, Habeşli Bereke'nin (Ümm-ü Eymen'in) yani Hazreti Üsâme'nin (Radıyallahu Anh) annesinin eliydi.
Babasının yüzünü hiç görmeyen gözler, artık annesinin de yüzünü göremeyecekti. Rasûlüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kimsesizliğin yetim ve öksüz koridorlarında elini tutan bu siyah eli nasıl unutabilirdi ki? Unutmadı da!
Kocası Ubeyd bin Zeyd'in vefatından sonra "Cennet ehlinden bir kadınla evlenmek isteyen, Ümmü Eymen'le evlensin" buyurarak ona sahip çıkması kendisinin elini tutan eli boş çevirmeyeceğinin de ispatı idi.
Peki ya Zeyd bin Harise'ye (Radıyallahu Anh) ne demeli?! Genç yaşına rağmen Rasûlüllah'ın (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) sözüne en önce icabet etmek için yaşlı bir kadınla evlenmek kolay bir şey miydi? Evet, onlar için çok kolaydı, öyle de oldu. Ve netice olarak oğlu Eymen'i Hayber'de şehit verecek olan Ümm-ü Eymen, Hazreti Zeyd'den bir kahraman dünyaya getirdi. Onun adı Üsâme bin Zeyd idi.
İki âzadlı kölenin evladı olan Hazreti Üsâme (Radıyallahu Anh) asilzadelerin en asili olan Rasûlüllah'ın (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hane-i saadetlerinde, onun kucağında tıpkı bir asilzade gibi yetişti. Bizim ana kuzusu olduğumuz yaşlarda o, akranları olan Abdullah bin Ömer, Zeyd bin Sabit, Berâ bin Âzib, Arcir bin Hazım ve Üseyd bin Zübeyr ile beraber 12 yaşlarında olduğu halde savaşmak için gittikleri Uhud'dan Efendimizin (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) "Dönün" emriyle ağlayarak dönmüşlerdi. Ancak, Hendek günü savaşmalarına izin verildiğinde henüz Uhud'un üzerinden iki yıl geçmişti.(4)
Birçok seriyyelere katılan Hazreti Üsâme (Radıyallahu Anh), müslümanların gafletleri sebebiyle sınandıkları, şirk ve tevhidin mücadelesi olan Huneyn Gazvesi'nde Rasûlüllah'ın (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) etrafındaki sekiz kişiden biri(5) olmanın verdiği haklı gurur ile ölesiye sallıyordu kılıcını.
O bir çocuktu fakat, Hazreti Ömer'in (Radıyallahu Anh) ileride kendisine "Merhaba komutanım!" diye hitab edeceği bir çocuktu. Ebu Bekr-i Sıddık'ın (Radıyallahu Anh), atının yularından tutarak Medine'den Şam diyarına uğurlayacağı bir çocuktu. İfk hadisesinde Rasûlüllah'ın (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) fikrine müracaat edeceği kadar(6) akıllı ve onun "Hibbî" (sevgilim) lakabına layık olacak kadar da sevilen bir çocuktu.
Küçük yaşta hicret sevabına nail olan ve ana-babasına devamlı kurban kesip, Hazreti Osman'ın (Radıyallahu Anh) halifeliği zamanında da sahip olduğu tüm serveti (hurmalıkları) fakirlere bağışladığında 'niye böyle yapıyorsun' diye sorulunca, "Benim annem ağaçlardan daha kıymetli!" diyecek kadar vefakâr bir çocuktu.
Hazreti Ömer (Radıyallahu Anh) oğluna verdiği ulûfenin iki katını Hazreti Üsâme'ye verdiğinde, sebebini soran oğluna: "Allah Rasulü (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Üsâme'yi senden daha çok severdi, Üsâme'nin babasını da senin babandan daha fazla seviyordu" sözleriyle, kıymeti halife tarafından bir kez daha tescil edilecek olan bir çocuktu.(7)
Üsâme (Radıyallahu Anh) olmak zordur. Bu zorluğu anlamak için onun ödediği bedellere bakmak lazım. Babasının sancağı altında Mûte'de savaşırken henüz 17 yaşındaydı. Babasının şehadetinin en yakın şahitlerinden idi.
Yıkılırken atının sırtından Zeyd,
Binmişti o ata Üsâme bin Zeyd.
Ve babasıyla beraber gönlünden bir parçayı da sanki gömüvermişti Suriye sınırına. Eksik olan tarafını, üzerine bindiği babasının atı tamamlıyordu belki de. Öylece girivermişti Peygamber şehri olan Medine'ye.
Mekke'nin fethi esnasında Rasûlüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile beraber Kusva'nın terkisinde şehre girmeyi hak ediyor olacak ki, öyle de olmuştu.
İTAAT ORDUSU (Üsâme ORDUSU)
Yıl 632, yer Medine, insanlar üzgün. Çünkü Rasûlüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hazırlanıyordu, Refîk-i a'la seferine. Zât-ı Rasûlün huzuruna çağırılan Üsâme, pür dikkat kesilmişti 20 yaşına rağmen, 'hazırlan' diyordu komutan olarak harbe.
"Ey Üsâme, Şam'a, Belka sınırına, Filistin'deki (Gazze yakınlarındaki) Darum'a, babanın şehit edildiği yere kadar Allah-u Teâlâ'nın ismiyle ve bereketiyle git... Seni bu orduya başkumandan tayin ettim..." hıtab-ı Nebi'sine muhatap olan Üsâme, (Radıyallahu Anh) âzatlı bir köle çocuğunun komutan olabileceğini gösteriyordu muhacir ve ensarın asilzadelerine.
İşte Ebu Bekir (Radıyallahu Anh), işte Ömer (Radıyallahu Anh), işte Sa'd bin Ebi Vakkas (Radıyallahu Anh), Said bin Zeyd (Radıyallahu Anh), Katade bin Numan (Radıyallahu Anh), Seleme bin Eslem (Radıyallahu Anh) ve Ebu Ubeyde! (Radıyallahu Anh) hepsi birer neferdi, aslında toprak gibi olan Üsâme'nin emrinde.
Ne hikmetse hazmedememişti bazıları Üsâme'nin komutan olmasını, yakıştıramadılar bir çocuğun emirliğini ilk muhacirlere. Bazıları bunları birbirine duyurdu, işitince Hak Nebi oda şöyle buyurdu; "Üsâme hakkındaki sözleriniz bana ulaştı. Siz onun komutanlığını tenkit ettiğiniz gibi, daha önce babasının komutanlığını da tenkit etmiştiniz. Gerçek şu ki, o komutanlığa layıktır. Nitekim babası da komutanlığa layıktı."(8)
128 Hadis-i şerif rivayet eden Hazreti Üsâme (Radıyallahu Anh), itaat ordusu ile beraber çıktılar Medine'den. Curf denilen yere geldiklerinde, o büyük haberle döndüler geriye. -Güzeller Güzeli terk-i dünya eylemişti.-
Hazreti Üsâme (Radıyallahu Anh) ehl-i beyt gibi olduğu için, yardım etmişti Abbas oğulları ile Hazreti Ali'ye (Radıyallahu Anh). Kabre inenlerin arasındaydı Hazreti Üsâme (Radıyallahu Anh). Daha sonra Hazreti Fâtıma'nın (Radıyallahu Anh) başından aşağı serpeceği toprakları örttü Nebî-yi zîşan'ın üzerine.
Daha sonra Hazreti Üsâme (Radıyallahu Anh) ordu komutanı olarak Şam'a doğru hareket etmeden, "Kaplanların beni parçalayacağını bilsem yine de onu komutanlıktan azletmem" diyen 1. halife Ebu Bekir (Radıyallahu Anh), Hazreti Ömer'i (Radıyallahu Anh) kendisine yardımcı olarak bırakmasını rica etmişti, atının yularını tuttuğu 20 yaşındaki Hazreti Üsâme'den.
Babasının şehit olduğu atın sırtında, yürüdü Şam diyarına, bırakarak Medine'de gönlünün diğer yarısını da. İslam'a vakfedilmiş bir hayat ve Allah'a (Celle Celaluhu) adanmış bir can ile!... İşte buydu Hazreti Üsâme.
VEFATI
Hazreti Üsâme (Radıyallahu Anh), Ebubekir (Radıyallahu Anh) ve Hazreti Ömer (Radıyallahu Anh) zamanında yapılan birçok savaşa iştirak etti. Yalancı peygamber olan Müseylemetü'l-Kezzab'a karşı, Halid bin Velid (Radıyallahu Anh) ile beraber Mûte'de olduğu gibi omuz omuza çarpıştı.(9)
Hazreti Osman'ın (Radıyallahu Anh) şehadeti ile beraber ortaya çıkan fitnelere bulaşmamak için Sıffin ve Cemel'den uzak durdu. Sebebini soranlara da şöyle diyordu; "Bir seriyyedeyken düşmanlardan biri beni yalın kılıçla görünce korktu ve kelime-i şehadet getirdi. Fakat ben onu öldürdüm. Bunu Rasûlüllah'a (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) anlattığımda bana "Lailahe illallah diyen birini ne diye öldürdün?!" diye defalarca sordu. Öyle ki imanımdan şüphe edecek hale geldim ve Allah'a (Celle Celaluhu) söz veriyorum bundan böyle 'Lâ ilahe illallah' diyen hiç kimseyi öldürmeyeceğim."(10) Yani kendisine bu soruyu soranlara, yaptığı yeminle cevap veriyordu.(11)
Zeyd bin Harise bin Şurâhbil ile Habeşli Bereke (yani Ümmü Eymen)'in, künyesi Ebu Muhammed olan oğlu Hazreti Üsâme (Radıyallahu Anh)(12) hicri 54 yılında 60 yaşlarında iken Rasûlüllah'ın (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) vefat haberini aldığı Curf denilen yerde hakka yürüdü.
HATİME
Hazreti Üsâme'den (Radıyallahu Anh) rivayet edilen şu hadis-i şeriflerle makalemizi sonlandıralım.;
"Her kime iyilik yapılır, o da yapan kimseye 'Allah (Celle Celaluhu) seni hayırla mükâfatlandırsın' derse, onun için en güzel duayı yapmış olur."(13)
"Kıyamet günü bazı kimseler getirilip cehenneme atılır. Orada bağırsakları çıkarılan adam, eşeğin değirmenin çevresinde döndüğü gibi bağırsağın etrafında döndürülür. Cehennemlikler onun etrafında toplanıp, ey filan sana ne oldu böyle? Sen dünyadayken iyiliği tavsiye edip, kötülükten sakındırmaz mıydın? derler. O da; "evet" der. "Ben iyilikleri tavsiye ederdim fakat kendim yapmazdım. Kötülüklerden sakındırırdım, fakat kendim uymazdım" diye cevap verir."(14)
Akıl yaşta değil azizim başta
Televvün gösterir insan her yaşta
İman filizleri biter mi taşta
Taş değil topraktı Üsâme bin Zeyd.
Taşlaşmış yüreklere inat, üzerinde gül biten toprak olabilme temennisiyle Allah'a (Celle Celaluhu) emanet olun Vesselam.
KAYNAKÇA
1- Nisa: 58
2- Ahzab: 37
3- Ebu Nuaym Delîlü'n-Nübüvve
4- İbn-i Hişam es'Siretün-Nebeviyye, Mısır 1955, 11, 66
5- İbn-i Sa'd 11,151
6- İbn-i Hişam 11,301, M. Asım Köksal İslam Tarihi 3, 70
7- İbnü'l-Esir Üsdü'l-Gâbe 1, 80
8- Müslim, İbn-i Sa'd 11, 189,190, el-Askalani 1, 29
9- İbn-i Sa'd IV,316
10-age. 11, 119
11- İbn-i Abdi'l-Berr 1, 77
12- İbnü'l- Esir Üsdü'l- Gâbe fi Marifeti's-Sahabe 1, 79
13- Tirmizi, Birr,87
14- Müslim, Zühd, 51, Müsned, 5,205
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DİĞER YAZILAR
BİR TERCÜME CİNAYETİ ÖRNEĞİ; ASIM BİN SABİT
Her mütercim bir katildir, kahve bile fincana dökülürken taşar” sözünü çoğumuz duymuşuz
SAÂDET ASRINDA MUTLU BİR EVLİLİK ÖRNEĞİ: HZ. EBÛ TALHA VE HZ. RUMEYSA
Uhud Savaşı’nın en tehlikeli anında Allah Resûlü’nün (sallallahu aleyhi ve sellem) önün
KARDEŞLİK VE HAYIR-HAHLIKTA HZ. SELMÂN VE HZ. EBÛ’D-DERDÂ ÖRNEĞİ
Allah Resûlü’nün (Sallallâhü aleyhi ve sellem) Hz. Selmân ile Hz. Ebû’d-Derdâ arasında
SÜHEYL B. AMR (R.A.)
Saâdet Asrı’nda, niceleri gibi Süheyl b. Amr (r.a.) da yirmi sene kadar -Kur’an nuruna gözü
HZ. ALİ'NİN HAYATINA KISA BİR BAKIŞ
Hâfız İbn Hacer el-İsâbe'de şöyle diyor: "İlim sahiplerinden çoğunun bildirdiğine göre H
MENZİLE HADİSİNE SAHİH BAKIŞ
Allah Rasûlü'nün Hz. Ali’ye hitaben: "Senin bana göre konumun (menzile) Harun'un Musa'ya olan
HZ. ALİ'NİN FAZİLETLERİ
1-Sa'd b. Ebi Vakkâs, Allah Rasûlü'nün Hz. Ali'ye şöyle dediğini naklediyor: "Senin bana gör
HZ. OSMAN'IN FAZİLETLERİ
Allah Rasûlü (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu; "Kim Rûme kuyusunu kazarsa onun içi
HZ. ÖMER'İN FAZİLETLERİ
Ebû Hureyre, Allah Rasûlü'nün (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle dediğini nakletmektedir: "
HZ. EBÛBEKİR'İN İSLÂM'DAKİ YÜCE KONUMUNA DAİR BAZI ÖRNEKLER
İmâm Nevevî, Tehzîbu'l-Esmâ adlı eserinde Hz. Ebûbekir'in (radıyallâhu anh) hâl tercümesi
HAZRET-İ USAME VE İTAAT ORDUSU
اللّهَ كَانَ سَمِيعاً بَصِيراً "Şüphesiz Allah (Celle Celaluhu), size
- SA’D BİN EBU VAKKAS(R.A) HAKKINDA BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?
- ABDURRAHMAN BİN AFV(R.A) HAKKINDA BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?
- EBU UBEYDE BİN CERRAH(R.A) HAKKINDA BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?
- ZÜBEYR BİN AVVAM(R.A)HAKKINDA BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?
- HZ. TALHA BİN UBEYDULLAH(R.A) HAKKINDA BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?
- HZ. ALİ (R.A) HAKKINDA BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?
- HZ. OSMAN(R.A)HAKKINDA BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?
- HZ. ÖMER(R.A)HAKKINDA BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?
- HAZRET-İ EBUBEKİR(R.A) HAKKINDA BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?
- SA’DÜ’L ESVED ES SÜLLEMİ SÜMME EZ ZEKVANİ(R.A)
- SUHEYB-İ RUMİ
- SÜRAKA İBN MALİK BİN CÜ’ŞUM EL MÜDLİCİ(R.A)
- HABBAB BİN ERET(R.A)
- ABDULLAH BİN CAHŞ(R.A)
- SA’D BİN REBİ’ EL ENSARİ(R.A)
- SÜMAME BİN USÂL(R.A)
- ABDULLAH BİN AMR BİN HARAM ES-SÜLEMİ EL ENSARİ(R.A)
- ABDULLAH ZÜLBİCADEYN(R.A)
"Ey İman edenler! Oruç sizden öncekilere farz kılındığı gibi, sizlere de farz kılındı. Ta ki, korunasınız"
Bakara, 183
GÜNÜN HADİSİ
Hikmetli söz, müminin yitiğidir. Onu nerede bulursa almaya en layıktır.
Tirmizi, İlim, 19.
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm İnternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yapt...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARİHTE BU HAFTA
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...