KUR’AN NOTLARI-10

-Umumiyetle Kur’an-ı Kerim’deki hitaplar üçe ayrılır: a) Rasulullah’a olan hitablar. b) Rasulullah dışındakilere yapılan hitaplar c) Her ikisine birden olan hitablardır


Salih Okur

nedevideobendi@gmail.com

2020-11-09 08:29:49

88-Umumiyetle Kur'an-ı Kerim'deki hitaplar üçe ayrılır:

a) Rasulullah'a olan hitablar.

b) Rasulullah dışındakilere yapılan hitaplar

c) Her ikisine birden olan hitablardır. (s. 192)

89-Kur'an-ı Kerim'de pek çok olan hitablar kendi aralarında bir tasnife tabi tutulacak olursa, bunlar 33 kısımda mütalaa edilebilir. Bunları daha açık bir şekilde anlayabilmek için örnekleriyle görelim.

1) Hitab umumadır ve kastedilen umumidir. "Şüphesiz Allah, insanlara hiç bir şeyle zulmetmez." (Yunus: 10/44) 

2) Hitab hususidir ve bununla hususilik kastolunur. "Ey Rasul! Rabbinden sana indirileni tebliÄŸ et." (Maide: 5/67)

3) Hitab hususidir, ondan umumilik kastolunur. "Ey Nebi! Kadınları boşayacağınız zaman..." (Talak: 65/1)

Buradaki hitab Rasulullah'a ise de talak yapan herkese de caridir.

4) Hitab umumidir, ondan hususilik kastolunur. Bu nev'in Kur'an'da mevcut olup olmaması hususunda ihtilaf edilmiştir. Bazıları bunu inkâr etmişlerse de, bu çeşit hitap bir vakıa olarak Kur'an'da mevcuttur.

"Onlara insanların iman ettiği gibi iman edin, denilince..." (Bakara: 2/13) 

Buradaki insanlardan maksat Abdullah b. Selam olduğu rivayetleri vardır.

5) Cinse hitab: "Ey insanlar" şeklindeki pek çok olan hitab şeklinde, insan cinsi kastedilmektedir.

6) Nev'e hitab: "Ey israiloğulları" (Bakara: 2/40) Yakup oğulları kastolunur.

7) Zata hitab: "Ey İbrahim" "Ey Musa" "Ey İsa" gibi hitaplar. Kur'an'da rasullerin zatına hitab edildiği halde "Ey Muhammed" şeklinde bir hitap mevcut değildir. "Ey Nebi" "Ey Rasul" şeklinde hitablar vardır. Rasulullaha ismiyle değil de, diğer rasullerden tahsis edilerek "Ey Nebi" "Ey Rasul" denilmesi, onun tebcil ve ta'zim edildiğinin bir delilidir.

8) Medh hitabı: "Ey iman edenler" hitabı çoğunlukla, Mekkelilerden Medine'li Muhacir ve Ensarı ayırt etmek ve onları tebcil etmek içindir.

9) Zemm hitabı: "Ey küfürlerinde bilinçli olarak ısrar edenler" (Tahrim: 66/7) ve "De ki: "Ey Kâfirler" (Kâfirun: 109/1) gibi hitaplar.

10) Şeref verme hitabı: "Ey Adem, sen eşinle birlikte cennette yerleş." (A'raf: 7/19) "Oraya esenlikle ve güvenlikle girin." (Hicr: 15/46)

11) İhanet hitabı: "Dedi ki: "Öyleyse ondan çık, çünkü sen kovulmuş bulunmaktasın. Ve şüphesiz din gününe kadar lanet senin üzerinedir." (Hicr: 15/34-35) Bu ayetle Allah, şeytanın kötü vasıflarını bildirmektedir.

12) Muhatabla alay etme hitabı: "Tad, çünkü sen üstün, onurluydun." (Duhan: 44/49) Buradaki hitab Ebu Cehil'edir. Çünkü o, mevki ve zenginliğine güvenerek, kendisinin çok yüce ve şerefli olduğunu söylüyordu. Allah ta onun bu gururlu sözü ile alay ederek, "Yüce ve şerefli olduğun halde tat o azabı bakalım." demektedir.

13) Tek bir lafızla çoğa hitab: "Ey insan, o keremi bol Rabbine karşı seni aldatan nedir?" (İnfitar: 82/6) Bu ayette insan kelimesi tek bir lafız olduğu halde, bütün insanlara hitab edilmektedir.

14) Çoğul lafızla teke hitab: "Ey elçiler, güzel ve temiz olan şeylerden yiyin ve salih amellerde bulunun." (Mü'minun: 23/51) Buradaki hitab Rasulullah'adır. Çünkü onunla beraber başka bir rasul olmamıştır.

15) İki lafızla (tesniye ile) teke hitab: "Siz ikiniz, her inatçı nankörü atın cehennemin içine." (Kaf: 50/24) Buradaki tesniyeden murad, cehennem bekçisı olan Malik'tir.

16) Tek bir lafızla ikiye hitab: "Dedi ki: "Sizin Rabbiniz kim ey Musa?" (Taha: 20/49) Burada "Ey Harun" hitabı olmamakla birlikte "Ey Musa" hitabı içerisinde o da vardır. Çünkü ikisi birlikte hareket etmektedirler.

17) Tekden sonra çoğa hitab: "Senin içinde olduğun herhangi bir durum, onun hakkında Kur'an'dan okuduğun herhangi bir şey ve sizin işlediğiniz herhangi bir iş yoktur ki..." (Yunus: 10/61) Görüldüğü gibi ayette ilk fiiller müfred iken, üçüncü fiil cemi kılınıyor. Buradaki hitap Rasulullah'adır. İbnu'l-Enbari 3. fiilin cemi olmasını, ümmetin Rasulullah'a dahil olduğuna işaret ve Rasulullah'ı ta'zim etmek için olduğunu söyler.

18) Hitab zatadır, fakat ondan zatın gayrı murad olunur. "Ey nebi, Allah'tan kork, kâfirlere ve münafıklara itaat etme." (Ahzab: 33/1) Buradaki hitab Rasulullah'adır. Fakat murad olunan şey mü'minlerdir. Çünkü Rasulullah zaten bu gibi şeylerden korunmuştu.

19) Vazu nasihat ve ibret hitabı: "O da onlardan yüz çevirdi ve dedi ki: "Ey kavmim, andolsun size Rabbimin risaletini tebliğ ettim ve size öğüt verdim. Ama siz öğüt verenleri sevmiyorsunuz." (A'raf: 7/79) Salih (a.s.) kavmine bu şekilde hitapla vazu nasihat etmiş, geri kalanlar için de bu sözler bir ibret numunesi olmuştur.

20) Şahsa hitabdan sonra başkasına yönelmek: "Eğer buna rağmen size cevap vermezlerse, artık biliniz ki, o gerçekten Allah'ın ilmiyle indirilmiştir ve O'ndan başka ilah yoktur. Öyleyse artık siz müslüman mısınız?" (Hud: 11/14) Lafızlarıyla kâfirlere hitap edilmiştir. Bunun delili de ayetin son kısmıdır.

21) İltifat hitabı: "İnsanların mallarından artsın diye, verdiğiniz riba Allah katında artmaz. Ama Allah'ın vechini isteyerek verdiğiniz zekat ise işte kat kat artıranlar onlardır." (Rum: 30/39) Ayetin başında hitab muhataba iken, ayet sonunda gaibe geçilmektedir. "Rableri onlara tertemiz bir şarab içirmiştir." (İnsan: 76/21) Burada hitab gaibedir. Daha sonra "Şüphesiz bu, sizin için bir mükafattır." (İnsan: 76/22) bu ayet ile muhataba geçilmektedir. Mesela: "Şüphesiz biz seni bir şahit, bir müjde verici ve bir uyarıcı olarak gönderdik." (Fetih: 48/8) bu ayetten sonra "Ki Allah'a ve Rasulüne iman etmeniz." (Fetih: 48/9) şeklinde gayra hitab edilmektedir.

22) Akıllara hitab gibi cansızlara hitab: "Ey dağlar, onunla birlikte yankıyla ses verin." (Sebe': 34/10) Burada dağa hitap vardır. "Sonra duman halinde göğe yöneldi; böylece ona ve yere dedi ki: "İsteyerek veya istemeyerek gelin." İkisi de: "İsteyerek geldik." dediler." (Fussilet: 41/11) Burada arz ve semaya hitap vardır.

23) Tahrik hitabı: "Ey iman edenler, gerçek mü'minlerseniz Allah'tan korkun, ribadan kalanı bırakın." (Bakara: 2/278) Bu ayette Allah onları başlangıçta imanla vasıflandırıyor, sonra da gerçek mü'minlerseniz ibaresiyle de ribayı terk etme hususunda teşvik ediyor. Mü'min olanın da yapacağı şey budur.

24) Gazab ve tehdid hitabı: "Bu durumda beni bırakıp onu ve onun soyunu veliler mi edineceksiniz? Oysa onlar sizin düşmanlarınızdır. Zalimler için ne kadar kötü bir değiştirmedir." (Kehf: 18/50) Bu ayette tehdit ve gazab kendini göstermektedir.

25) Kahramanlığa teşvik hitabı: "Şüphesiz Allah, kendi yolunda, sanki birbirlerine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak çarpışanları sever." (Saff: 61/4) Bu ayette birlikte hareket etmeye ve kahramanlığa teşvik vardır.

26) Nefret hitabı: "Kiminiz kiminizin gıybetini etmesin. Sizden herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah Tevvab'dır, Rahim'dir." (Hucurat: 49/12) Bu ayeti kerime gıybet yapan bir kimsenin ne kadar kötü bir neticeye ulaşacağını aksettirmektedir. Bu ayet aynı zamanda hiç kimsenin böyle bir neticeye ulaşmayı istemeyeceğini işaret etmekte, canlı bir kardeşin etini değil de, ölü olanını zikretmesi, böyle bir hareketin fenalığının büyüklüğüne işarettir.

27) Meyl ve iştiyak hitabı: "De ki: "Ey nefislerine karşı hadden aşırı hareket edenler, Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin." (Zümer: 39/53)

28) Muhabbet, sevgi hitabı:

"Hani babasına demişti ki: "Ey babacığım, işitmeyen, görmeyen ve seni herhangi bir şeyden bağımsızlaştırmayan şeylere niye tapıyorsun?" (Meryem: 19/39)

"Ey oğlum, gerçekten bir hardal tanesi ağırlığında olsa da..." (Lokman: 31/15)

29) Aciz bırakma hitabı:

"Siz de onun benzeri bir sure getirin." (Bakara: 2/23)

"O halde onun benzeri bir söz getirsinler." (Tur: 52/34)

30) Yalanlama hitabı:

"De ki: "Şu halde eğer doğruysanız, Tevrat'ı getirin de onu okuyun." (Al-i İmran: 3/93)

31) Hayıflanmak hitabı:

"De ki: "Kininizle geberin!" (Al-i Ä°mran: 3/119)

32) Şereflendirme hitabı: Bu şekilde hitaplar Kur'an-ı Kerim'de "Kul: De" hitabı ile gelir. Bilhassa ihlas ve muavizeteyn surelerinde olduğu gibi.

33) Mevcud olmayana hitab: Tabiidir ki hitablar mevcut olanlara yapılır. Alimler maduma hitabı da caiz görmüşlerdir.

"Ey Adem oğulları" (A'raf: 7/26)

Bu hitab şu zamanın ehli ve sonradan gelecekler içindir. Bu da vasiyet yoluyla insanın evladına, torununa ve ondan geleceklere "Allah'tan korkun ve ona itaat edin." demesi gibidir.(s. 192-198)

90-"Kur'an'daki inceliklerin ekserisi, ayetlerdeki tertiplere ve aralarındaki bağlantılara tevdi edilmiştir." Fahreddin-i Razi- s. 204

91-"Kur'an ayetlerini bazısının bazısına irtibatı, manları birbirine kenetlenmiş tek kelime gibi oluşudur." Ebubekir İbnu'l Arabi, s. 204

92-Râğıb el-lsfahânî (ö. 502/1108) tefsir ile te'vili şöyle ayırt etmektedir. "Tefsir te'vilden daha umumidir. Tefsir ekseriya lafızlarda, te'vil ise mânâlarda kullanılır. Mesela, rü'ya te'vili gibi, te'vil ekseriya İlahiyat kitaplarında, tefsir ise bu ki­taplarda kullanıldığı gibi, bunların gayrında da kullanılır". s. 216

93- Kur'an-ı Kerîm'in zengin olan Avrupa lisânlarına yapılan tercemeleri bile, asıl manayı ifade etmekten çok âcizdirler. Bu hususu, bizler değil bizzat tercemeyi yapan Avrupalı müsteşrikler itiraf et­mektedirler. Cenevre Üniversitesi profesörü ve fahri Rektörü Edouard Montet, yaptığı Fransızca Kur'ân tercemesinin mukaddimesinde, bu hususu gayet açık bir şekilde ifade etmektedir: "Sûreler hakkında ileri sürdüğümüz birçok me­seleler hususunda ne hüküm verilirse verilsin, Arapça olarak Kur'ân'ı bilenlerin hepsi, bu dinî kitabın güzelliğini, üslûbunun son derecedeki mükemmeliyetini tescil etmekte müttefik olacaklardır ki, Avrupa dillerindeki bütün tercemeler, bunu hissettirip ifade etmek imkânından mahrumdurlar. S. 218

94-Kur'ân-ı Kerîm mütercimlerinden olan İngiliz müsteşriki Marmaduke Pickthall, eserine yazdığı mukaddimesinde "Kur'ân terceme edilemez, en eski İslâm âlimleri bu kanaatte idiler, ben de bu kanaatteyim. Onun için Kur'ân'ı tercemeye muvaffak olduğumu iddia etmiyorum. Yalnız Kur'ân'ın manalarını nakle çalıştım. Buna muvaffak olduysam kendimi bahtiyar sayarım. Fakat bu eser, bu terceme hiç bir vakit asıl Kur'ân yerini tutmaz ve hiç bir vakit bu mak­sadı istihdaf etmemiştir" sözleriyle aczini itiraf etmiştir. S. 218

-devam edecek-

 

 

 

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DÄ°ÄžER YAZILAR

De ki: "Herkes kendi yapısına uygun işler görür. Rabbiniz, en doğru yolda olanı daha iyi bilir."

Ä°sra, 84

GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°

İşçinin alın teri kurumadan hakkını veriniz.

Ä°bn-i Mace

TARÄ°HTE BU HAFTA

*Nizamü'l-Mülk'ün Şehadeti(14 Ekim 1092) *II.Kosova Zaferi(17 Ekim 1448) *Gedik Ahmed Paşa'nın Vefatı(18 Ekim 1482)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SÄ°TE HARÄ°TASI