MEVLİD-İ ŞERİF Mİ, KUTLU DOĞUM MU?
Bismillahirrahmanirrahim وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا رَحْمَةً لِّلْعَالَمِينَ (Habibim) Biz seni (cinler, melekler, kâfir ve Müslüman tüm insanlar dâhil) bütün âlemler için ancak büyük bir rahmet olarak gönderdik. (Enbiya suresi 107)
Bismillahirrahmanirrahim
وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا رَحْمَةً لِّلْعَالَمِينَ
(Habibim) Biz seni (cinler, melekler, kâfir ve Müslüman tüm insanlar dâhil) bütün âlemler için ancak büyük bir rahmet olarak gönderdik. (Enbiya suresi 107)
Bütün hamdler, Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i âlemlere rahmet olarak gönderen Allah (Celle Celaluhu)'ya mahsustur. Rabbimizin (Celle Celaluhu) sadece Rabbu'l-Müslimin değil de Rabbu'l-âlemin olduğu gibi, Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'de sadece Rahmete'l-li'l-müslimin değil, haddi zatında Rahmeten'l-li'l alemin'dir.
''İnsaf yahu! Bugün Rahmeten'l-li'l-âlemin doğdu, ben bu âlemlerden bir fert değil miyim?'' diyen İblis, bu rahmetin en tabanındaki şahittir.
Rasûlüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e ''Sana getirdiğim Kur'an'da, Ruhu'l-emin (Şuara suresi 193) "emin olan Cebrail" ayetini gördüğümde, emniyette olduğumu anladım'' diyen Cibril (Aleyhisselam)'da, bu rahmetin en tavanındaki şahittir.
Bu iki şahit arasında rahmetinin tecelligâhı olan alemlere sarf-ı nazar edildiğinde, zerreden kürreye, seriyyeden (topraktan) Süreyya'ya (yıldıza) kadar her şey Enbiya suresinin 107. ayet-i kerimesine şahitlik ediyor aslında.
Meselenin özü, zahmet (زحمة) ile rahmet (رحمة) kelimesini birbirinden ayıran basit bir nokta gibidir. Bizler o basit noktayız. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ise bizim noktasız halimizdir. Onun (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) noktasızlığını, Ona (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) olan muhabbetini, dört oğlunun adını da ilaveleri ile beraber Muhammed koyan İmam-ı Rabbani (Kuddise Sirruhu)'nun salat-u selam kokan kaleminden anlamaya çalışıyoruz, fakat heyhat nerede! O (Kuddise Sirruhu) bile Rasûlüllah'ı meth-u senadan aciz olup, makalelerinde Rasûlüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in isminin geçmesiyle şerefyâb olacağını itiraf edince, bir kez daha şu hakikatı iyice anlıyoruz; Evet bizler Rasûlüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'i anlayamadık. Halbuki O (Sallallahu Aleyhi ve Sellem); gülmesiyle, ağlamasıyla, yemesi ve içmesiyle, yetim ve öksüz haliyle, evlat, aile ve amca acısıyla ve kendi ifadesiyle ''Ben, kuru ekmek yiyen Mekkeli bir kadının oğluyum'' diyerek tevazusu ile bizlere ne kadar da güzel bir örnek olmuştu! Evet, bunu gerçekten anlayamadık.
Onu (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) anlayamadığımızı, fakat anlamak istediğimizi ifade etmek için büyüklerimizin yolunu takip ederek Onun (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) doğumunu kutlamaya devam ettik ve devam edeceğiz inşallah.
PEYGAMBERİMİZİN DOĞUMUNUN TESBİTİ
Tevbe suresi 36. ve Yunus suresi 5. ayet-i kerimelerinin mucibince ayların sayısının Allah (Celle Celaluhu)'ın katında oniki ay olup, yılların sayısının da kameri takvime göre hesap edileceği göz önünde bulundurulduğunda, Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Rebiulevvel ayının 12. Pazartesi gecesi tan yeri ağarırken zulüm ile dolu olan dünyaya bir güneş gibi doğmuştur. Bu zaman dilimi 20 Nisan 571 yılına tekabül etmektedir. Dolayısıyla Rasûlüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in mevlid-i şerifi her yılın Rebiyülevvel ayının 12. gecesidir. Doğru olan budur.
AMEL VE EDEP
Allah-u Teâlâ'ya ibadet etmemenin bir bedeli olmasıyla beraber, Rabbimizin (Celle Celaluhu) bizim kıldığımız namazlara da ihtiyacı yoktur. Mevlâmızın hazineleri ibadetlerle doludur. Allah (Celle Celaluhu)'nun katında edebin ne kadar büyük bir şey olduğunu anlamak için Hucurat suresinin 2. ayet-i kerimesini tedebbür (manasını düşünmek) ile okumak lazımdır.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e saygısızlık, ameli habt eder (yok edip iptal eder). Bir amelin iptali için, o amel sahibinin İslam'dan çıkmış olması gerekir. Eşya zıtlarıyla inkişaf eder. Edebin ne kadar kıymetli bir şey olduğunun inkişafı (açığa çıkıp anlaşılması) için, zıddı olan edepsizliğin sebep olduğu neticelere iyi bakmak lazımdır.
"Edep bir taç imiş nûr-i Hüdâ'dan, giy o tacı, emin ol her beladan."
KUTLU DOĞUMDAKİ KUTLU OLMAYAN YANLIŞLAR
İnsanların niyetleri halis olabilir fakat o halis olan niyetlerin amellerdeki tezahürünün de halis olması lazımdır. ''Bizim kalbimiz temiz'' iddiasıyla, iki yabancı cinsin birbiriyle yaptıkları musafahaya (tokalaşmaya) hiçbir aklı selim ve halis vicdan sahibi fetva ve onay veremez. Verir diyenler bir de şöyle baksınlar meseleye; Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kabri şerifinden biran için kalkıp o kutlamaların arasında bulunsaydı, yüzlerce insanın içerisinde gelinlik kızlar, şiir ve kaside okuyabilirler miydi? İnsanlar, Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in kendilerini seyrettiğini bilselerdi, mahremleri olmayan insanlarla aynı objektife poz verebilirler miydi?
Peki Allah-u Teâlâ görmüyor mu? Ümmetin hali, Rasûlüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e arz edilmiyor mu? Ve O Nebiyy-i Zîşân (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ümmetinin iyi halleri ile sevinip, kötü halleri ile üzüleceğini haber verdiğine göre, kimin hakkı vardır Onu (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) üzmeye?
Bu kutlamalar kimin tarafından yapılırsa yapılsın, İslam'ın ve Rasûlüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in namusu gözetilmek zorundadır. Gözetilmediği takdirde, nefsani olan merasimlerin hiçbir değeri harbiyesi yoktur.
Ali İmran suresi 31. ayet-i kerimesinde, Allah-u Teâlâ, kullarını sevmesini ve günahlarını mağfiret edip, onlara acımasını, o kullarının Rasûlüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e ittiba etmesine (uymasına) bağlamıştır.
Allah (Celle Celaluhu)'ya isyan ederek, Peygambere (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ittiba etmek, Mevlanın muhabbetini celb etmez.
HATİME
Ne mümkün vasf olunmak ol Habîbî.
Ânâ(onu) vassaf(vasıflayan) hemen Allah karibi(koruyan).
Ânâ bi had(sınırsız) salat kim ol Habîbî.
Bu vuslat derdinin oldu tabibi.
Bu şenlikden geçip Hakka gidelim.
Cemâl-i ba kemâle seyridelim.
Rabbim, cümlemizi kendisine layık kul, Habibine layık ümmet eyleyip, dostlarına da layık-ı edep ile müeddep olan kullarından, dünyada ve ahirette ayırmasın. Mevlid-i şerif merasimlerini Rasûlüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in şanına uygun olarak yapmaya muvaffak eylesin. Vesselam.
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DİĞER YAZILAR
İman edip iyi yararlı işler yapanları, muhakkak salihler (zümresi) içine katarız.
Ankebût, 9
GÜNÜN HADİSİ
Allah'ın en sevdiği isimler
Resulullah (sav) buyurdular ki: "Allah'ın en ziyade sevdiği isimler Abdullah ve Abdurrahman'dır." Müslim-Edeb:2 Ebu Davud-Edeb:59
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm İnternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yapt...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARİHTE BU HAFTA
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...