ŞİFA TEFSİRİ NOTLARI-10
Müslüman eline kılıç alıp kâfir kesen insan değildir. Peygamber efendimizin yirmi üç senelik peygamberliği döneminde iki buçuk milyon kilometre kare toprak fethedildi. Bu süre içinde harp meydanında öldürülen kâfir sayısı 150 kişidir. Biz öldürmek için gelmedik. Haksız yere bir kişi öldürenin bütün in¬sanları öldürmüş gibi olacağını, Kur'an'dan okuyor ve iman ediyoruz.
*Müslüman eline kılıç alıp kâfir kesen insan deÄŸildir. Peygamber efendimizin yirmi üç senelik peygamberliÄŸi döneminde iki buçuk milyon kilometre kare toprak fethedildi. Bu süre içinde harp meydanında öldürülen kâfir sayısı 150 kiÅŸidir. Biz öldürmek için gelmedik. Haksız yere bir kiÅŸi öldürenin bütün inÂsanları öldürmüş gibi olacağını, Kur'an'dan okuyor ve iman ediyoruz.
*Çalan, çırpan, iftira eden, inkâr eden, yalan söyleyen, baÅŸkasına zarar verip kendine fayda saÄŸladığım zanneder. Hâlbuki yaptığı günah kendini dünyada rezil eder, ahirette yakar. Ä°nsan ahiretteki ateÅŸini dünyadan götürür. BoÄŸazınızdan geçen her lokmanın ahirette sizin için ateÅŸ olup olmaması sizin elinizde. Onu helalÂden kazanırsanız, o lokmanın enerjisini Allah yolunda kullanırsanız, ahiÂrette cennette güle dönüşür. Haram lokma ise ateÅŸe dönüşür.
*Geçende bir aÄŸaç kesilmiÅŸ, orada oturma eylemi yapmışlar. Binlerce arabanın geçiÅŸini engellemiÅŸler o gün akÅŸama kadar. Fakat aynı adamlar yılbaşında kesilen devrilen çamlara ses çıkarmayacaklar. Böyle adamlar kendileri çam devirecekler. Yani bunların yeÅŸile saygılarının sahte olduÄŸunu Ocak ayında göreceÄŸiz. Yine yeÅŸile saygıyı biz gösteriyoÂruz. "Rabbimin yarattığı, Rabbimi zikrediyor" diyoruz.
*Åžeytan, "şöyle olacaksın, böyle güzel kazanacaksın köşeyi dönecekÂsin. Böyle güzel kadına sahip olacaksın, araba sahibi olacaksın, ÅŸu iÅŸi yaÂpıver canım. Ondan sonra tevbe edersin. Daha yaşın genç. 50'sinde tevbe edersin. Canım yaşın daha genç. Baban rahmetli 90 sene yaÅŸadıydı. 80'ine gelince yaparsın." Åžimdi bunu söyleyen çok adam var deÄŸil mi?
Bazı ibadetleri söylediğinizde, işte hocam 40'ına, 50'sine veya 60'ına bir varalım da; hani namaz, hac, tevbe gibi ibadetler için belirli bir yaşa gelelim de... diyorlar.
Ama birçok hadis-i ÅŸerifte Peygamber Efendimiz (s.a.v) gencin ibaÂdetiyle, yaÅŸlının ibadetinin denk olmadığını ifade ediyor.
*Tabiattaki dengeyi korumak amel-i salihtir. Bir ÅŸehir kurarken, evlerin planlarını dinime göre yapmak amel-i salihdir. "Hocam, ÅŸehrin planında da dini kurallar olur mu?" Olur, Köyünüzde babanızın evini gözünüzün önüne getirecek olursanız. Bütün camlar kıbÂleye yöneliktir. Eski evlerin camları kıbleye yöneliktir. Åžu 25-30 senelik evleri demiyorum. Eski evlere kapıdan girip cama doÄŸru döndünüz mü evinizde kıble orasıdır.
Ama Ä°stanbul ÅŸehrine geldiniz. Bir kısmınızın kıblesi kapıya doÄŸru. Eve girecek olan varsa önünden geçeceÄŸim diye giremez. Bir kısmının kıblesi köşeye doÄŸru. Bu arsa tasarrufundan dolayı filanı deÄŸil. Oranın planını çizen mühendisin iÅŸ bilmezliÄŸinden kaynaklanıyor. Kıble ÅŸu tarafÂtır diye yolları ona göre çiziverdi mi bütün evlerin kıblesi, kıbleye geliveÂrir. Ama biraz ters..
*Fatih'te en az 30 tane yol vardır. Fatih Camii'ne çıkar. Bu bir amel-i salihtir. Ama günümüzde bütün yollar, büstün oraya çıkar. Veya bankaÂnın oraya çıkar. Namazınızı dikkatle kılmak amel-i salihtir. Planınızı güzel çizmek amel-i salihtir. Evin düzenini güzel yapmak amel-i salihtir. KoÂnuÅŸmayı düzeltmek, tabiatta dengeyi korumak, o da amel-i salihtir..
*Bülbül aynı öter gibidir ama bir öttüğünü bir daha ötmezmiÅŸ. EÄŸer bir öttüğünü bir daha ötse kimse bülbül taşımazmış. Kasete alıp istedikleÂri zaman dinlerdi. Bir gün, iki gün derken. Bıkkınlık veriyor. Ama bülbül taşıyanlar bıkmıyorlar…
*Yakın dostlarımızdan bir taÂnesi Eski Ä°slam Enstitüsünü ve de Ankara Siyasalı bitirdikten sonra, Ä°ngiltere'ye doktora yapmak için gitmiÅŸti. Doktorayı yaptı ve geldi. O anlattı bana.
"Londra'da camide oturuyoruz" diyor. Caminin imamı var, onunla beraÂber. Derken bir Ä°ngiliz girdi içeriye. Ä°mama dedi ki; "Ben Müslüman olÂmak istiyorum." Ä°mam onu misafir etti. Ona izzet-ikram etti. Çay yaptı. Orada hazır olanlardan ne varsa onlardan da ikram etti. Dinimizin güzelÂliklerini ona bir daha arz etti. Yani Kelime-i ÅŸehadetle neyi söylediÄŸini, neyi kabul ettiÄŸini biraz açıklayarak anlattı. Adam Kelime-i ÅŸehadeti geÂtirdi, ayrılacak.
AyaÄŸa kalktı ve hocaya dedi ki; "Bu kapıdan kâfir olarak girdim. Müslüman olarak çıkıyorum. Müslümanlar bir kapıdan çıkarken nasıl davranırlar? diye imama sordu. (Yani öyle yapacak o da.) Ä°mam zeki taÂbi diyor. Derhal hatırına geldi, demiÅŸ ki; camidesin, camiden çıkarken sol ayak atılarak çıkılır. Sol ayağını at ve ÅŸu kelimeyi de söyle. Onu ezberletiverdi diyor. (Bismillahirrahmanirrahim) diyerek çık demiÅŸ.
Åžimdi o camiden sol ayağını atarak ve besmele ile bize de gülümseÂyerek çıktı. Sonra imamla bir daha görüştüm ben. Ä°mam demiÅŸ ki; Yahu ne güzel bir adama çattık böyle. O akÅŸam telefon etti bana "Ben yatıyoÂrum Müslümanlar nasıl yatar?" demiÅŸ. O da demiÅŸ ki; Müslümanlar saÄŸ tarafı üzerine yatarlar, sırtüstü de yatarlar, sol tarafı üzerine de yatarlar ama; yüz üstü yatmayı pek tercih etmezler.
Bunun birkaç duası da var ama sen yine (Bismillahirrahmanirrahim) de. İlerde göstereceğim ama bu gece (besmele) ile yat. İster sağ tarafına, ister sol tarafına, ister sırtüstü yat, demiş.
Hoca demiÅŸ ki; "Gel Ali. (Arkadaşın adı Ali) ikimiz de birden bir ÅŸehadet getirelim, yeniden bir Müslüman olalım" demiÅŸ. Biz tuttuk, o imamla yeniden bir ÅŸehadet getirdik ve Müslüman olduk yeniden. Yani bundan sonra yapacağımız her iÅŸin; sünnette ve Kur'an da acaba nasıl yaÂpılmış, araÅŸtırarak yapalım diye karar verdik, diyor.
*Ä°mam Ebu Hanife Hz'leri diyor ki; "Her ne kadar günümüzde kâfirler, müslümanlara hiçbir zaÂman galip gelemiyorlarsa da, bu kıyamete kadar böyle devam edecek, anÂlamında deÄŸildir." Bu ÅŸu anlamdadır; "Kâfirler, mü'minlerin gönüllerine hâkim olamayacaklardır, manasınadır. Yani mü'minin gönlündeki imanı alamayacaklardır, manasınadır.
Ülkesini istilâ edebilirler. Evini işgal edebilirler. Ama yüreğindeki imam, onu alamazlar. Hani Akif merhumun "Alınır kal'a mı göğsündeki iman" diyor. Yani, ayet-i kerime göğsündeki imanın alınamayacağına işaret eder demişler. Ki, günümüzde de doğru olanı, İmam Ebu Hanife'nin bu söyledikleridir.
*Hayatımız boyunca bazı kiÅŸileri tanıdım. Ä°mansız hayat yaÅŸamışlar. Ä°slam'a da geçmiÅŸler. Mesela Roger Garaudy denen adam. Müslüman olduÂÄŸunu söyledi. Dünyaya ilan etti adam. Fakat yaşının 80 olması veya 70'in üzerinde olması bundan sonra kitabı ve sünneti fazla okumaya, yani geÂrek bedeni veya fikri veya zaman olarak ayıramaması nedeni ile söylediÂÄŸi sözler içerisinde yanlışlıklar devam edip gidiyor. Eski kültürüne Ä°slami bir kalıp bulmaya çalışıyor. Bu da yanlış.
Yani eski bir kültürün ürününü, Ä°slami kalıplar içerisine sokmak, haÂlis dini katkılı hale getirmek demektir. Som altın olmaktan, som din olÂmaktan, halis din olmaktan iÅŸi çıkartır o. Tabii ki kendisi açısından, yoksa benim dinime bir ÅŸey olmaz. Bu Allah'ın dini Peygamber efendimize indiÂrildiÄŸi gibidir. Kıyamete kadar da böyle devam edecektir.
*Süfyan-ı Sevri (r.a.); "Söz kabul edilmez amel olmadan" diyor. Çok güzel bir ifade bu.
*"Åžu gözler Allah'ı görmez." Ee cennette?. "O zaman apayrı bir görüş verilir gözlere" diyor Ehl-Ä° Sünnet, ama bu gözler görmez. Çünkü bunun sınırı var. Görüş alanınızın sınırı var. Allah (c.c.)'ın gücü, kudreti ise büÂtün yıldızları, kâinatı kuÅŸatmış. Göz neyi görecek burada.
* "Haa! Bizim zamanımızda bir küp içerdik de sarhoş olmazdık" gibi laf üreten insanlarımız var. Bunu işiten delikanlı da acaba biz de içebilir miyiz diyor. Gidiyor bir küp de o içiyor.
Åžimdi o ne kadar içmiÅŸse onun günahı var. Åžimdi içmiyor ama deliÂkanlılık döneminde bir küp içtiÄŸini anlattı buna. Bunu iÅŸiten delikanlı da gitti bir küp içti. O içtiÄŸi kadar yine bu anlatana günah vardır.
*Kötülüğü söylemeyin; yayılmasına yardımcı olur. Günümüzde basın-yayın birçok hayırlı işler yaptığı gibi, birçok kötü şeyleri de yayıveriyor. İyi şeyleri yayıyor, nasıl? Diyelim ki (bir ara televizyonda verilmişti.) Gaziantep'te emekli bir memur, Gece bir lokantaya gitmiş. "Kardeşim sen 12'den sonra artan yemekleri ne yaparsın?" "Dökerim" demiş.
-Bana ver onları.
-Ne yapacaksın?
-Fakirler var onlara dağıtayım, demiş.
Onları oradan aldım diyor 2-3 fakiri doyurdum. Derken öbür lokanta, derken öbür lokanta......bir araba aldım. Gaziantep'te 150-200 kadar aileÂyi diyor, yatsıdan sonra dökülecek olan yemekleri alıp, onları doyuruyoÂrum diyor.
Bunun verilmesi, başka şehirlerimizde de bu işin yapılmasına sebep olur. Siz bir şey yapmak istiyorsunuz da, yapamıyorsunuz. Derken haa! Ben de bunu yaparım diyorsunuz. Bu tür haberler yayılmalıdır.
Ä°yi haberler yayılmalıdır. Ama kötü haberler size kadar gelmiÅŸse sizÂde kalmalıdır. Sizden ileriye götürmeyin. Hayatta götürmeyin. Çünkü o sözden alıp ta yapacak insanlar vardır.
*Gücü yettiği halde affetmek, işte o yiğit insandır. Peygamber efendimiz bir gün sormuş arkadaşlarına. "Kimdir sizce pehlivan? demiş. "Ya Rasulullah herkesi yenen adam pehlivandır" demişler. "O değil, gücü yettiği anda, intikam alabileceği bir zamanda hasmını afvedendir" diyor.
Bu konuda bir ÅŸiir de var, manzum olarak yazılmış. ÜçkardeÅŸ var. BaÂbası demiÅŸ ki: "En güzel hediyemi üç kardeÅŸten birine vereceÄŸim. Gidin dolaşın bir iyilik yapın gelin. Hanginiz en güzel iyiliÄŸi yapmışsa, iÅŸte ben ona en deÄŸerli mirasımı vereceÄŸim demiÅŸ." ve çocuklar gidip gelmiÅŸler.
-Birisi demiÅŸ. Baba ben filan adamdan borç para almıştım. Kaç zaÂman sonra adam öldü. Varisleri de bende olduÄŸunu bilmiyordu. Yüklü de bir paraydı ama ben buna raÄŸmen, varislerine parayı verdim. "Eh iyi yapÂtın."
-DiÄŸeri "baba gemiyle gidiyorduk, anne ile çocuk güvertede idiler, derken çocuk gemiden denize düşüverdi. Herkes telaÅŸlanıyor, bağırıp feryad ediyor ama kimse göze alıp denize atlayamadı. Ben atladım ve o çoÂcuÄŸu kurtardım. "Eh insanlığa yakışanı yapmışsın" dedi.
-Öbürü; "Baba kanlı, kinli bir düşmanım vardı. Yıllarca beni öldürmek için benim en zayıf tarafımı arayıp duruyordu. Ama bir gün dağ başında baktım ki, bir uçurumun kenarında uyumuş. Şöyle ayağımla itiversem düşecek ve ben de kurtulacaktım. Ama itmedim onu. Elinden tuttum, uyandırdım. Ve "bir daha böyle yerlerde yatma, düşersin" dedim. Baba da dedi ki: "Bu hediye sana aittir. Çünkü kini yutmak kadar zor bir şey yoktur."
*Tabiinden Hasan-ı Basri hazretleri zamanında bir tane adam tatlı yemezmiÅŸ. Helvayı yemezmiÅŸ. Niye yemiyorsun? demiÅŸler. "Efendim, dünÂya nimetidir, dünya nimetlerine fazla meyletmemek lâzım. Onun için buÂnu ben nefsime yasakladım" demiÅŸ.
Yani tatlı olduğu için. Tadı tatmamak için, öyle mi? demiş. "Evet, efendim" demiş. "Öyleyse bundan sonra sen su içme, çünkü sudan daha tatlısı yok ki" demiş.
Allah'ın helal kıldığı ÅŸeyleri, vücudumuza zarar vermedikleri, sıhhatiÂmize zarar vermedikleri müddetçe, oranlı bir ÅŸekilde, haddi aÅŸmamak kaydıyla müsaade edilmiÅŸtir.
-devam edecek-
Â
Â
Â
Â
Â
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DÄ°ÄžER YAZILAR
Sakın sizi dünya hayatı aldatmasın.
Fâtır, 5
GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°
Eğer sizden birinizin elinde dikilecek bir hurma fidanı varken, kıyamet kopsa ve onu dikmeye vakit bulursa, hemen o fidanı diksin
250 Hadis, s.27
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm Ä°nternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yaptÄ...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARÄ°HTE BU HAFTA
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...