VAHDET YILMAZ AÄžABEY KÄ°MDÄ°?-1

“Evvela şunu ifade edeyim; Merhum Vahdet Yılmaz ağabey, 1945 yılında dünyaya teşrif etmişler ve bu sene yani 2020 yılında ahirete irtihal eylediler. 75 senelik bir ömür. Bu, çok önemli bir ömür..


Salih Okur

nedevideobendi@gmail.com

2020-10-01 08:09:55

Takdim

"İsimsiz kahramanlar her dönemde olmuş ve olmaya devam edecek. Onlar, ellerindeki meşaleyle karanlıklara daldıklarından, hiçbir zaman görünmeyecekler. Arkalarından yürüyen bizler de o meşalenin aydınlığında kameraya poz vererek ün ve un alacağız." Mahmud Toptaş

Değerli ziyaretçilerimiz, bu ay içinde yukarıdaki sözün tam masadakı bir güzel insanı, bir dava adamını, bir modern zaman dervişini, şairin;

"Nerde o yiğitler ki gür

Sesleri ülkeyi bürür,

"Yürü!" dese dağlar yürür,

"Dur!" dese kalpler dururdu?"

dediği cinsten bir dadaş ruhu ebediyete uğurladık.

75 senelik ömründe bir katre gibi hep berrak olarak davasını yansıtan bu nur talebesini en yakından tanıyanlardan birisi de Prof. Dr. Ahmet Akgündüz beyefendi idi.

Hocamız onun ardından iki tane sohbet yapmış ve bazı hatıralarını paylaşmıştı. Fakir de onlardan birisi olan "ayakkabı tamir hikâyesini" gözyaşları içerisinde yazıya geçirmiş ve sitemizde yayınlamıştım.

Akgündüz Hoca telefonla diğer hatıra ve tespitleri de kaleme alıp alamayacağımı sordu. Ben de müsait bir zamanda yazı üslubuna sokabileceğimi beyan ettim. Böylece Vahdet ağabeyle alakalı o hatıralar bugün karşınızda arz-ı endam etti. Ruhuna bir Fatiha ricası ile. Salih Okur/cevaplar.org

"Evvela şunu ifade edeyim; Merhum Vahdet Yılmaz ağabey, 1945 yılında dünyaya teşrif etmişler ve bu sene yani 2020 yılında ahirete irtihal eylediler. 75 senelik bir ömür. Bu, çok önemli bir ömür..

Bunun yaklaşık 20 küsur senesi merhum Mehmed Kırkıncı Hocamızla beraber nurun hizmetinde Erzurum'da geçti. Daha sonra kader-i ilahi onu İstanbul'a sevk eyledi. Ve İstanbul'a geldikten sonra evvela muhterem ve merhum Osman Demirci Hocamla birlikte hizmetlere başladı ki, 1986'dan itibaren İstanbul'da hep ikisiyle birlikte olduk.

Ve bu kırk yıllık süre zarfında hayatını hep Kur'an ve İslamiyet'in hakikatlerini, başta gençler ve hatta küçük çocuklar ve bütün insanlara fisebilillah, dünyevi hiçbir şey istemeden neşretmekle ömrü geçti.

Şunu da ifade edeyim, o sadece bir nur talebesi vakfı değildi. Aynı zamanda vâkıftı. Vakıf demek hayatını evlenmeden, çoluk çocuk sahibi olmadan ve dünyevi hiçbir şeye sahip olmadan tüm ömrünü İslam'ın, Kur'an'ın hizmetine, iman hakikatlarının hizmetine vermektir. Fakat bunu yaparken aynı zamanda vâkıf olmak kolay değildir.

Ne demek vâkıf?

1-Merhum Vahdet Yılmaz ağabey bir defa 6000 sayfalık bütün Risale-i Nur külliyatını- Münazarat ve Muhakemat- dahil-tam manasıyla idrak etmiş, anlamış, okuyabilen, anlayabilen ve anladığını anlatabilen bir nur talebesi idi.

Peki, bunu nasıl elde etti? Bunu sadece Risale-i Nur külliyatını hem Osmanlıcadan hem de Latin harfleriyle okumakla elde etmedi. Aynı zamanda Kırkıncı Hocamın tam 20 küsur sene boyunca derslerini takip eyledi ki, Allah'a şükür ben de o dersleri takip edenlerdenim. En az yirmi sene.. Yanında da okuyanlardanım. Dolayısıyla ondan istifade etti.

2-Vahdet ağabey yarım yamalak da olsa bir Arap kardeşimizle istediği kadar anlaşabilecek düzeyde Arapçaya vâkıftı. 

3-Ve Kur'an-ı Kerim'i hemen hemen yüzde seksen, doksan anlayabilecek derecede bir âlimdi.

4-Diyebilirim ki bir kısım hadis bilgisi, hatta Rasulullah'ın (sallallahu aleyhi ve sellem) ile ilgili bilgilerde ben ona müracaat ediyordum. Nitekim onun yetiştirdiği Mustafa Karaman kardeşimiz de bu özelliklere sahip olan bir nur talebesi kardeşimiz oldu..

Mesela bir "Tereccuh bilâ müreccih muhaldir. Yani: Müreccihsiz, sebebsiz rüchaniyet muhaldir. Yoksa, tercih bilâ müreccih caizdir ve vaki'dir. İrade bir sıfattır; onun şe'ni, böyle bir işi görmektir."(Sözler, s.468) cümlesini bir Kelam âlimi kadar izah etmeye muktedir bir insandı.

5-Bir de çok meyvedar bir insandı. Çünkü sadece kendisi değil, nurları tanıdıktan sonra diğer ağabey ve kardeşleri ve akrabaları da nur talebesi oldu.

Not: İnşallah önümüzdeki hafta Vahdet ağabeyle alakalı bir kısım hatıralara yer vereceğiz.

 

 

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DÄ°ÄžER YAZILAR

Hiçbir günahkar, başkasının günah yükünü yüklenemez.

İsrâ, 15

GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°

SABAH İLE YATSI NAMAZLARINI CEMÂATLE KILMANIN FAZÎLETİNE DÂİR EBÛ HÜREYRE HADÎSİ

Münâfıklara sabah ile yatsı (cemâat) namazlarından daha ağır hiç bir namaz yoktur. (Halbuki) bu iki namaz(ın cemâatin)de olan (ecir ve fazîlet)i bilseler emekliye, emekliye (sürtüne, sürtüne) de olsa onlara gel(ip hâzır ol)urlardı. (Ebû Hüreyre)

TARÄ°HTE BU HAFTA

*Prut Barış Antlaşması (Osmanlı-Rusya) 22 Temmuz 1711 *İkinci Meşrutiyet'in ilanı 23 Temmuz 1908

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SÄ°TE HARÄ°TASI