AĞIRLIĞINI DUYMAK

İki mühendisimiz, Mimar Sinan’ın şaheseri Süleymaniye’yi Deprem Mühendisliği bakımından incelemişler. Görmüşler ki Ayasofya ve Sen Piyer dâhil dünyanın büyük mimari abideleri daha hafif zelzelelere mukavemet edememiş, kısmi haraba uğramış, kubbe çatlamalarına duçar olmuş bulunduğu halde, Süleymaniye çok daha fazla şiddet ve sayıdaki zelzelelere karşı kılını bile kıpırdatmadan bugünlere kadar gelivermiş.


2020-09-16 06:44:47

İki mühendisimiz, Mimar Sinan'ın şaheseri Süleymaniye'yi Deprem Mühendisliği bakımından incelemişler. Görmüşler ki Ayasofya ve Sen Piyer dâhil dünyanın büyük mimari abideleri daha hafif zelzelelere mukavemet edememiş, kısmi haraba uğramış, kubbe çatlamalarına duçar olmuş bulunduğu halde, Süleymaniye çok daha fazla şiddet ve sayıdaki zelzelelere karşı kılını bile kıpırdatmadan bugünlere kadar gelivermiş.

Mühendisler bunun sırrını araştırmışlar. Haziran'da(1972 senesi) toplanacak olan Milletlerarası Deprem Mühendisliği Kongresine sundukları raporda tespit ettiklerine göre Mimar Sinan, Süleymaniye'de temel zemin ilişkisinden tutun da, bugün Deprem mühendisliği konusunda ne biliniyorsa hepsini, kubbelerin serpiştirilmesi, pencerelerin açılışı, revakların tanziminde modern bir anlayışla tatbik etmiştir. Yani Mimar Sinan modern manada da bir deprem mühendisidir.

Bu noktada araştırmayı yapan iki mühendis kendilerini şu sualle karşılaşmış buluyorlar; "peki Mimar Sinan 1972 senesinin bilgilerinden habersiz olduğuna göre bu işi nasıl başardı?"

Bu suale mühendislerin verdikleri çok enteresan cevabı aşağıya alıyorum;

"Mimar Sinan sadece sezgileriyle yapının ağırlığını üzerinde hissederek, yapılması gerekenleri hissetmiş ve en doğruları yapmıştır."

Şu "yapının ağırlığını üzerinde hissederek" ibaresi beni fevkalade heyecanlandırdı. Bütün bir başarılar silsilesinin anahtarlarını gördüm. Bu ibarede, memleketimdeki başarısızlar sisteminin de izahını buldum.

Eğer herkes "ağırlığını duysa" vaziyetimiz bu kadar ağırlaşmazdı.

Politikacı, ağzından çıkan lafın ağırlığını vicdanında kemâliyle duysa,

Gazeteci, kaleminden çıkan haberin ağırlığını bilse,

Memur, yaptığı işin manevi ağırlığından haberdar olsa,

Şahit, şahitliğinin bir yerde şehitlik kadar mübarek bir ağırlığı olduğunu idrak etse,

Partici, seçmeninin karşısında girdiği taahhüdün ağırlığını düşünse, seçmenin vereceği bir oyun genel yekûne denk bir ağırlığı olduğuna ihtimal verse,

Öğretmen, kendisine teslim edilen gençlerin ağırlığını psikolojikman tartabilse, tartabilecek güçte olsa,

Öğrenci, kendisine, ailesine, vatanına ve insanlığa karşı girdiği borcun azametini hesap edebilse,

Türk Dil Kurumu her uydurduğu kelimenin Türk dili ve halkının manevi örgüsünde açtığı yaranın ağırlığına aldırsa,

Kısacası herkes yaratılışın, kendisini hayvandan ayırt edici öz olarak yüklediği ağırlığı duysa, durumumuz bu kadar perişan, perişanlığımız bu kadar ağır olmaz.

"Ağırlığını duymaksızın" hafiflemek mümkün mü?

Ergun Göze

Seçmeler,

Cihan Yayınları, İst. 1984

 

 

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

MEHMED AKİF’İN AHLÂKI VE ŞAHSİYETİ

MEHMED AKİF’İN AHLÂKI VE ŞAHSİYETİ

Sebîlürreşâd dergisinin sahibi ve Mehmed Âkif i en yakından tanımış bir kimse olan Eşref E

MUALLİMLERİMİZ NELERE DİKKAT ETMELİ?

MUALLİMLERİMİZ NELERE DİKKAT ETMELİ?

İnsanları tenvir ederek cehaletten halas eden, onları atalet ve sefaletin karanlık gecelerinden

HÜRRİYET ADINA KAYBETTİKLERİMİZ

HÜRRİYET ADINA KAYBETTİKLERİMİZ

Dr. Alexis Carrel Her insan keyfine göre yaşamak ister. Bu insanın doğuştan gelen bir dileğid

ŞAFAĞIN IŞIĞINDAKİ SIR

ŞAFAĞIN IŞIĞINDAKİ SIR

“Annemin memnun bir eda ile: “Bu sabah kahvaltıdan önce ne yaptığımı dünyada tahmin edeme

UBEYDULLAH-I AFGÂNÎ İLE SEBÎLÜRREŞÂD İDÂREHÂNESI’NDE BİR MUHÂVERE

UBEYDULLAH-I AFGÂNÎ  İLE SEBÎLÜRREŞÂD İDÂREHÂNESI’NDE  BİR MUHÂVERE

Ubeydullah-ı Afgānî” nâmında bir zât tarafından geçenlerde Kavm-i Cedîd ünvânıyla neş

MAÂRİF, DİN EĞİTİMİNİ EN İYİ ŞEKİLDE VERMELİDİR

MAÂRİF, DİN EĞİTİMİNİ EN İYİ ŞEKİLDE VERMELİDİR

İnanmak yaradılışın bir gereğidir. Din, aklın mâverâsında, zekânın fevkinde bir mürşi

MELİK FAYSAL’IN YAHUDİ KİSSİNGER'E VERDİĞİ TARİHİ CEVAP

MELİK FAYSAL’IN YAHUDİ KİSSİNGER'E VERDİĞİ TARİHİ CEVAP

Melik Faysal'ın en önemli gayelerinden birisi, Filistin meselesi ve Mescid-i Aksâ'nın hürriyeti

NESLİN EĞİTİMİNDE MAARİFE DÜŞEN VAZİFELER

NESLİN EĞİTİMİNDE MAARİFE DÜŞEN VAZİFELER

Mânevîyatsız ilmin, beşeriyete felâh ve huzur yerine, şüphe, tereddüt, hatta ızdırap verdi

NASIL BİR MAARİF?

NASIL BİR MAARİF?

Yıllardır ilmî ve fikrî çalışmalarım arasında memleketimizin mânevî, ahlâkî, derûnî

GENÇLERİ HEDONİZM ÇILGINLIĞINA İTENLER

GENÇLERİ HEDONİZM ÇILGINLIĞINA İTENLER

Diyorlar ki: Dünyaya bir kere gelinir. Sonun başlangıcı yoktur. Gülün, eğlenin, bir yıldır

HİCRET VE HAREKET

HİCRET VE HAREKET

Hicret, tâ ezelden ebede, âlem-i vücubdan âlem-i imkâna, daire-i ilimden daire-i kudrete, tâ

Kur an'ı kesinlikle biz indirdik; elbette onu yine biz koruyacağız.

Hicr Suresi,9 (Mürşid 3.1'den alınmıştır)

GÜNÜN HADİSİ

İlimden istediğiniz kadar öğrenin. Vallahi onunla amel etmedikçe ilim toplamakta ecir kazanamazsınız. (İ.hatip takvimi)

TARİHTE BU HAFTA

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI