Muhterem Müslümanlar!

Mustafa İslâmoğlu, Esma-i Hüsna programında;

مَن يَشَإِ اللّهُ يُضْلِلْهُ وَمَن يَشَأْ يَجْعَلْهُ عَلَى صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ

Allah kimi dilerse onu şaşırtır, dilediği kimseyi de doğru yola iletir. (En'am; 6/39) ayetini açıklarken Mutezile'nin bakışıyla şöyle söylüyordu; "Allah dilediğini hidayete erdirir, yani iki gözü var; dilediğini de dalalete sürükler, yani bir gözü var." Bu söylem yeni bir şey değil; alimler de cevabını vermişlerdir. Fakat bu eski söylem tekrarlandıkça, cevap da tekrarlanacaktır.

Taftazani âyeti açıklarken şöyle demektedir: "Hidayet ve dalaleti yaratan tek Allah'tır. Kulların eylemleri, ister itaat olsun ister günah olsun, Allah tarafından yaratılmıştır. { Eş'arilere göre }

Mu'tezile'ye göre hidayet ve dalalet kullara aittir, Allah'ın işi değildir. {Taftazani, Şerh'ul Akaid, s.128}

Mustafa burada Mu'tezile gibi düşünerek, amelleri kullara nispet ediyor. Ancak bu eski ve bayat düşünce bizden önceki Ehl-i Sünnet alimleri tarafından çürütülmüştür.

Alimler bu düşünceyi çürütürken Nisa süresinin 143. âyetini delil göstermişlerdir. Ayet şöyledir:

وَمَن يُضْلِلِ اللّهُ فَلَن تَجِدَ لَهُ سَبِيلاً

"Her kimi de Allah şaşırtırsa, artık sen ona yol bulamazsın." Beydavi buradaki " şaşırtırsa/dalalete sürüklerse " ibaresi için " hidayete erdirmese "; " yol " kelimesi içinde " hakka ulaşamama " demiştir.

Nesefi , "Allah kimi şaşırtırsa, onu hidayete ulaştıran bir yol bulamazsın " olarak şerh etmiştir.

Akla ve hayale fazlasıyla değer veren İslamoğlu, Mu'tezile gibi, Ehl-i Sünnetin hikmetli çizgisinden uzaklaşmaktadır. Müslümanlar arasından çıkan sapkın fırkaların her birinden bir düşünce alan İslamoğlu için bu normaldir. Fakat Kur'an, sünnet ve hikmete tabi olan çoğunluk Müslümanlar için bu tür söylemler sorumludur. İttifakta rahmet vardır. Şaz düşüncelerde ise bireysel ve beyhude bir sürgün vardır.

Hidayet Allah'tandır..