ALLAH'A SAYGI GÖSTERMENİN YAĞCILIK OLDUĞUNU SÖYLEMESİ

Muhterem kardeşlerim! Daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi, İslâmoğlu arpalı ve sopalı kişilere çokça methiyeler dizdiğini ve bundan utanmadığını unutmuştur. Aslında bunu unutması, sadece Allah'a methiyeler yazması, Ondan utanması en uygun olan davranıştır. Kardeşlerim! Nuh suresi 13. ayette


Seyda Musa Geçit Hocaefendi

musa_bazid04@hotmail.com

2020-07-15 09:03:42

Muhterem kardeşlerim!

Daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi, İslâmoğlu arpalı ve sopalı kişilere çokça methiyeler dizdiğini ve bundan utanmadığını unutmuştur. Aslında bunu unutması, sadece Allah'a methiyeler yazması, Ondan utanması en uygun olan davranıştır. Kardeşlerim! Nuh suresi 13. ayette

مَّا لَكُمْ لَا تَرْجُونَ لِلَّهِ وَقَاراً

"Size ne oluyor ki Allah'a saygıyı gösterip ona iman etmiyorsunuz? " denilmiştir. Beydavi âyetin tefsirinde " niçin Allah'a saygı ve büyüklük göstermiyorsunuz? Oysa o, sizi safhalardan geçirerek yaratmıştır. Öyleyse niçin isyan ediyorsunuz ?" demiştir. Zemahşeri " Niçin Allah'a ta'zim göstermiyorsunuz? İbn-i Abbas "Allah'a dönmekten korkmuyorsunuz" olarak açıklamıştır " der.

Kardeşlerim! Zümer süresi 67. ayette

وَمَا قَدَرُوا اللَّهَ حَقَّ قَدْرِهِ

"onlar Allah'ın tanınması gerektiği gibi hakkıyla tanıyamadılar " denilmiştir. Beydavi " Allah'a ortaklar koşarak ve layık olmayan vasıfları ona yakıştırarak, Allah'ı benliklerinde yüceltmediler, böylece ta'zim hakkını vermediler" demiştir. Nesefi âyetin tefsirinde " O'nu hakkıyla ta'zimde bulunmadılar " demektedir. Zemahşeri de aynı âyetin tefsirinde "Allah'a ta'zim göstermediler, hak ettiği değeri vermeyip bir gün ona döneceklerini unuttular " demiştir.

Kardeşlerim! "Kur'an rehberimdir " diyen bir insanın, Kur'an'ın ayetlerine aykırı olarak "Allah'a celle celaluhu demek yağcılıktır " demesinin ne kadar sakıncalı olduğunu Kur'an'dan dinledikten sonra bin kez " Celle celalhu " diyor; Allah'tan mağfiret diliyoruz.

DAİMA TEFRİT TARAFINA KAYMASI

Muhterem Kardeşlerim,

İslâm Dini adil ve müstakim bir dindir. Ne ifrat ve ne de tefriti kabul eder. Türkiye'de bulunan İslâmi kanalların bazıları ifrat tarafındadır. Bazıları ise tefrit tarafındadırlar. Her ikisi de yanlıştır. Sünni âlimlerden olan Üstad Bediüzzaman, Şii âlimlerden olan Tabatabaî ve Selefî âlimlerden olan Tantâvî de eserlerinde ifrat ve tefrite karşı uyarılarda bulunmuşlar ve her iki kayma ve sapmayı da kabul etmemişlerdir.

Bediüzzaman Said Nursi şöyle demektedir: "İfrat gibi tefrit de muzırdır, belki daha ziyade. Fakat ifrat, tefrite sebep olduğundan, daha kabahatlidir." (Muhakemat, s. 22) Üstad başka bir yerde de şöyle demiştir: "Mesela, halk-ı ef'al meselesinde Cebr mezhebi ifrattır ki, bütün bütün insanı mahrum eder. İtizal mezhebi de tefrittir ki, tesiri insana verir. Ehl-i sünnet mezhebi vasattır. Çünkü bu mezhep, beyne-beynedir ki, o fiillerin bidayetini irade-i cüz'iyeye, nihayetini irade-i külliyeye veriyor. Ve keza, itikadda da tatil ifrattır, teşbih tefrittir, tevhid vasattır."(İşaratü'l İ'caz, s:24) 

Kısaca şunu söylemek gerekmektedir: İslâmoğlu'na tavsiyemiz, medyada elde ettiği şöhretine, etrafında birikip kendisini itirazsız ve tam teslimiyetle dinleyen şakirdlerine, harçlık parasını kitaplarını almaya adayan öğrenci müridlerine ve sağda solda kendisini alkışlayıp yanıltan kalabalıklara aldanıp vasat yolu terk etmesin, yenilik, farklılık ve üstünlük taslama uğruna ifrat ve tefrite düşmesin. Böyle devam ederse dün söylediği her şeyi yarın inkâr edecektir. Örneğin dün Said Nursi'ye kahraman, bugün müşrik demek, dün "Âdem'in babası yoktu", bugün "Âdem de bir adamın sulbündendir" demek, dün "Ebu Hureyre bir sahabedir, ona laf söylemek edepsizliktir" deyip bugün "Ebu Hureyre her gün bir hadis yumurtlamıştır" demek akıllı, insaflı, zeki ve dengeli bir insana yakışmaz. İlim adamı ve bir grubun liderliğine savunan birisine bunlar hiç yakışmaz. Bu tür ifrat ve tefritlere düşeceğine İslâm dünyasının vahdeti, ittihadı, siyasi, ekonomik, eğitimle ilgili sorunlarını çözmeye vakit ayırsa, herkesten ve her şeyden evvel kendisine yazık etmemiş olacak. Aksi takdirde bu tür ifrat ve tefritleri yüzünden ahiri ömründe "Deizm insanlığın kurtuluşu olacak" diyen Yaşar Nuri Öztürk gibi bedbaht bir şekilde müteveffi olur ve dar-ı bekaya mahcup bir eda ile irtihal eder.

Taliplerine ve talebelerine tavsiyemiz de şudur: Hocanızı çok beğenip çok sevebilirsiniz. Ama bilin ki hocanız ne bir masum imam, ne de bir peygamberdir. O da sizin gibi bir insandır. Doğru da söyleyebilir. Yanlış da söyleyebilir. Söylediklerini Kur'an, sünnet, İslâmi ilimler, akıl ve insaf mihengine vurunuz. Aksi takdirde onun gerçek kıymet-i ilmiyyesini öğrendiğinizde vakit geç olacaktır.

Ümmetin icmaı varken, bu tür münferit iddialara kaymak, sapmanın en önemli sebeplerindendir. İslâmoğlu'nun bir hatası da budur. Binlerce İslâm âliminin dediğinden farklı düşünmek ve farklı söylemler geliştirmek uğruna usul ilimleri açısından çok komik durumlara düşmektedir. Allah hepimizi ifrat ve tefritten uzaklaştırıp vasat ve istikamet yoluna hidayet eylesin, âmin.

ATEİSTİ MÜSLÜMANA TERCİH ETME YANLIŞI

İslâmoğlu harfiyyen şöyle demektedir:" Ahlaksız bir müslümandansa, ahlaklı bir ateisti daha çok seviyorum ." Bu söylem gerçekten tehlikeli olduğu gibi, bir müslümana da yakışmaz. Çünkü Kur'an şöyle diyor:

تَجِدُ قَوْماً يُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ يُوَادُّونَ مَنْ حَادَّ اللَّهَ وَرَسُولَهُ وَلَوْ كَانُوا آبَاءهُمْ أَوْ أَبْنَاءهُمْ أَوْ إِخْوَانَهُمْ أَوْ عَشِيرَتَهُمْ

"Allah'a ve ahiret gününe inanan hiç bir toplumun, kendi kabileleri, kendi kardeşleri, kendi oğulları ve kendi babaları da olsa Allah'a ve elçisine karşı düşmanlık edenleri sevdiklerini göremezsin. " [ Mücadele 22 ]

Beydavi, ayetin tefsirinde " Müslümanların onları sevmeleri gerekmez " demektedir. .

Zemahşeri; "Allah'ın düşmanlarından kaçınmak, uzaklaşmak, onlarla yakın ilişki kurmaktan korunmak şiddetle tavsiye edilmiştir. " der.

Kardeşlerim diğer bir ayette;

وَلأَمَةٌ مُّؤْمِنَةٌ خَيْرٌ مِّن مُّشْرِكَةٍ وَلَوْ أَعْجَبَتْكُمْ

"Mü'min bir köle hoşunuza giden müşrik kimseden hayırlıdır. " [ Bakara 221 ] buyrulmaktadır.

Zemahşeri ayetin tefsirinde " kâfirler, dost edinilemezler. Akrabalık bağı (evlilikle ) kurulamazlar. Onlarla müslümanlar arasında hep düşmanlık ve savaş vardır. Müslümanlara dostluk beslemek , (evlilikle) akrabalık bağı kurmak ve onları başkalarından üstün tutmak vaciptir " demektedir.

Hal böyleyken, Kur'an'a aykırı olarak, Allah'ı inkâr eden ve dolayısıyla Kur'an'ı inkar eden insanlara sevgi beslemek doğru olur mu?

Ayrıca kusurlu Müslümanları ötekileştirip ilkeli - planlı kâfirleri sevmek hangi müslümana yakışır?

El-İnsaf, el-insaf. Selamlar

Kardeşiniz Molla Musa Celali

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

Artık kim doğru yolu seçerse kendi lehinedir; kim de saparsa ancak kendi aleyhine sapmış olur.

Zümre, 41

GÜNÜN HADİSİ

İçinde Allah'ın anıldığı ev ile içinde Allah'ın anılmadığı ev diri ile ölüye benzer.

Müslim

TARİHTE BU HAFTA

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI