BÜYÜK GÜNAHLAR-5

II. Namazla ilgili bölümde geçen büyük günahlar 76. KEBİRE: Namazı kasden terk etmek. Allah Teâlâ cehennemliklerden haber vererek buyuruyor ki:


Muhammed Emin Er

.

2020-06-22 09:59:10

II. Namazla ilgili bölümde geçen büyük günahlar 76. KEBİRE: Namazı kasden terk etmek.

Allah Teâlâ cehennemliklerden haber vererek buyuruyor ki:

 مَا سَلَكَكُمْ فِي سَقَرَ {*} قَالُوا لَمْ نَكُ مِنَ الْمُصَلِّينَ {*} وَلَمْ نَكُ نُطْعِمُ الْمِسْكِينَ {*} وَكُنَّا نَخُوضُ مَعَ الْخَائِضِينَ

"Sizi Sekâr cehennemine ne attı? Onlar da: Biz namaz kılanlardan değildik, yoksulları doyurmazdık, batıla dalanlarla beraber biz de dalardık, dediler." (Müddessir Sûresi, 42-45). Ebû Dâvûd ve Nesâî şöyle bir hadis rivâyet etmişlerdir: "Kul ile küfür arasında namazı bırakmaktan başka bir şey yoktur." Tirmizî, Hz. Muhammed'in (s.a.v) ümmeti namazdan başka hiç bir ameli terk etmenin küfür olduğunu söylemezlerdi, demiştir.

77. KEBİRE: Namazı, yolculuk veya hastalık gibi bir mâzeret olmadan, vaktinden sonraya bırakmak yahut vaktinden önce kılmak.

Yolculukta ise bazı âlimlere göre iki namazı birleştirmek câizdir. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

فَخَلَفَ مِن بَعْدِهِمْ خَلْفٌ أَضَاعُوا الصَّلَاةَ وَاتَّبَعُوا الشَّهَوَاتِ فَسَوْفَ يَلْقَوْنَ غَيّاً

"Arkalarından bir nesil geldi; namazı zâyi ettiler ve şehvetlerine uydular; işte onlar Gayyâ kuyusuna atılacaklardır; ancak tevbe edenler müstesnâ." (Meryem Sûresi, 59). İbn Mes'ud da: "Namazı zâyi etmenin manası tamamen terk etmek değildir; vaktinden geriye koymak da öyledir," demiştir. Tâbiînin imamı Sa'd b. Müseyyeb de âyeti şöyle tefsir etmiştir: "Bu, ikindi gelinceye kadar öğleyi, akşam gelinceye kadar ikindiyi, yatsı gelinceye kadar akşamı, sabah oluncaya kadar da yatsıyı kılmamaktır." Kim tevbe etmeden ölürse, Allah onu Gayyâ kuyusuna atmakla tehdit etmiştir. O, cehennemde derin ve azabı çetin bir deredir.

Ashabın ve ondan sonrakilerin âlimleri, namazı terk edenin kâfir olup olmadığı hususunda ihtilâf etmişlerdir. Açıkça kâfir ve müşrik olduğunu, dinden çıktığını, Allah'ın ve Resûlü'nün himâyesi dışında kaldığını, amelinin yandığını, dini olmadığını ve buna benzer ağır tehditlere mâruz kaldığını gösteren birçok hadis vardır. Bununla birlikte namazı terk eden kişinin kafir olacağı konusu ihtilâflıdır, Ashab, tabiin ve ondan sonraki bazı âlimler, hadislerin zâhirini almışlar: Kim namazı, vakti tamamen çıkıncaya kadar terk ederse, kafir olur, öldürülür, demişlerdir. Ashaptan Hz. Ömer, Abdurrahman b. Avf, Muâz b. Cebel, Ebû Hureyre, İbn Mes'ud, İbn Abbâs, Cabir b. Abdullah ve Ebû Derdâ bunlardandır. Ashap dışından da: Ahmed b. Hanbel, İshak b. Râhûye, Abdullah b. Mübarek, Nehâî, Hakem b. Üyeyne, Eyyub Sahtiyânî, Ebû Dâvûd Tayâlisî, Ebû Bekr b. Şeybe, Züheyr b. Harb ve diğerleri bunlardandır. Bütün bu imamlar, namaz kılmayanın kafir olduğuna, kanının helal olduğuna kâil olmuşlardır.

Diğer âlimler ise, namaz kılmayan kişinin namazı terk etmeyi helâl saymadıkça kâfir olmayacağını, ancak her ne kadar kafir olmasa bile bir tek namazı bile kasden terk etmekten dolayı öldürüleceğini söylemişlerdir. Ona namazı vaktinde kılması emredilir de, vakti çıkıncaya kadar kılmaz, sonra da namazı kılması tavsiye edildiğinde ısrarla kılmamaya devam eder yine kılmazsa, boynu kılıçla vurulur. Kafir olduğu için değil, namazı terk ettiği için bu ceza ona verilir, demişlerdir. Bu konu ihtilâflı bir konudur. Doğrusunu Allah bilir.

78. KEBİRE: Siperi olmayan açık damda uyumak.

Peygamber (s.a.v): "Kim siperi (duvarı ve çiti) olmayan damda yatarsa, kimse ondan sorumlu değildir" buyurmuştur. Hadisi, Ebû Dâvûd rivâyet etmiştir. Bazı âlimler sipersiz dam üstünde yatmayı şundan dolayı büyük günahlardan saymıştır; çünkü Allah'ın ve Resûlü'nün himâyesi dışında kalmıştır. Bazıları da onu büyük günahlardan saymamış, mekrûh kabul etmişlerdir. İlk görüşün de doğru olmadığını söylemişlerdir; çünkü himâyenin olmaması o manaya değildir, demişlerdir. Ancak o kimse, helâk olabileceği tehlikeli bir iş yapmıştır. Bu da küçük veya büyük günah değil de, mekrûh olmasını gerektirir. Büyük günah olması, helâkın çokça görüldüğü aşırı tehlike durumu ile tevil edilir. Doğrusunu Allah bilir.

79. KEBİRE: Namazın farzlarından birini terk etmek.

Sahîh hadis sahiplerinin rivâyet ettiği, Tirmizî'nin de sahîh olduğunu söylediği bir hadise göre Peygamber (s.a.v): "Bir kimse rükûda ve secdede belini iyice doğrultmadıkça, yani tâdîl-i erkâna riâyet etmedikçe namazı câiz olmaz," demiştir. Taberânî ile diğerlerinin rivâyetinde de şöyle denmiştir: "Resûlullah (s.a.v) rükûunu tam yapmadan, tavuğun yem yediği gibi secde eden birini namaz kılarken gördü: Bu hal üzere ölürse, ümmet-i Muhammed'in dışında ölür, dedi." Taberânînin hasen senedle rivâyet ettiği bir hadis de şöyledir: Resûlullah (s.a.v), ashâbına: "Şu sütun birinize âit olsa, bir kısmının kesilmesini/kırılmasını istemez. Öyleyse o kişi Allah'a ait olan namazın burnunu nasıl kesiyor? Namazı tam kılın; Allah tam olmayan bir şeyi kabul etmez, demiştir." Beyhâkî'nin rivâyet ettiği bir hadiste şöyle denilmektedir: "Kim abdest alırsa, abdestini güzel alsın; rükûunu, secdesini, okumasını tam yapsın. Eğer böyle yaparsa namaz, "beni koruduğun gibi Allah da seni korusun, der." Daha sonra namaz, nur ve ışıklı olarak göğe çekilir. Ona göklerin kapıları açılır; nihâyet Allah'ın huzuruna çıkar; sahibine şefaat eder. Eğer rükûunu, secdesini ve okumasını tam yapmazsa, namaz ona, "beni heder ettiğin gibi Allah da seni heder etsin," der. Sonra onun namazını kapkara vaziyette göğe çıkarırlar; göğün kapıları yüzüne kapanır. Sonra eski bir bez parçası gibi dürülür; sahibinin suratına çarpılır."

80-81-82-83. KEBİRE: Saçına başka bir insanın saçını eklemek veya bunu yapmayı istemek, döğme yaptırmak veya bunu yapmayı istemek, yüzün kıllarını almak veya bunu yapmayı istemek, dişlerinin arasını törpüleyip genişletmek veya bunu yapmayı istemek.

Peygamber (s.a.v): "Allah Teâlâ, saçına başka kadının saçını ekleyen ve bunun yapılmasını isteyen, döğme yapan ve yaptıran kadına lânet etsin," demiştir. Hadisi, Buhârî ve Müslim rivâyet etmişlerdir. Bir rivâyetlerinde de: "Allah dövme yapan ve yaptıran, yüzünün kıllarını alan ve aldıran, sırf güzellik için dişlerinin arasını törpü ile genişleten, Allah'ın yarattığını değiştiren kadınlara lânet etsin," demiştir.

84. KEBİRE: Şartına uygun olarak sütreye95 karşı namaz kılanın önünden geçmek.

Peygamber (s.a.v): "Eğer namaz kılanın önünden geçen, kendisine ne gibi günah yazıldığını bilse idi, önünden geçmektense kırk yıl beklemeyi tercih ederdi," demiştir. Hadisi, Buhârî ve Müslim ile Sünen sahipleri rivâyet etmişlerdir. Şart bulunmazsa, önünden geçmek haram olmaz, ancak mekrûh olur. Secde yeri bunun dışındadır ki secde yerinden geçmek ne şekilde olursa olsun haramdır.

85. KEBİRE: Köy veya şehir halkının cemaat ile namazı terk için anlaşmaları.

İsterse sadece bir vakit namaz üzerinde olsun, bir yerleşim bölgesinde oturanların mâzeretleri olmadığı halde cemaatle namaz kılmayı terk etmekte ısrar etmeleri. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "İstedim ki ezan okunsun, sonra da birine emredeyim insanlara benim yerime namaz kıldırsın, daha sonra yanlarında bir demet odun olan birkaç adamla gideyim de cemaate katılmayanların evlerini yakayım." Hadisi, Buhârî ile Müslim rivâyet etmiştir. İmam Ahmed ile Taberâni şöyle rivâyet etmişlerdir: "Bütün haksızlık, kâfirlik ve münâfıklık, müezzinin ezan okuduğunu duyup da namaza gelmeyenlerdedir."

86. KEBİRE: Kendisini istemeyenlere imamlık etmek.

Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Üç kimseye Allah lânete eder: Kendisini istemeyenlerin önüne geçip onlara imamlık eden kişi, kocası kendisine kızgın olarak geceleyen kadın ve hayye alessalâh, hayye alel felâh (haydin namaza, haydin kurtuluşa) nidâsını, yani ezanı duyup da cemaate gelmeyen kimse." Hadisi, Hâkim rivâyet etmiştir. Ebû Dâvûd ile İbn Mâce de şöyle rivâyet etmişlerdir: "Allah üç kimsenin namazını kabul etmez: Kendisini istemeyenlerin önüne geçip onlara namaz kıldıranın, namazı vaktinden sonra kılanın ve hür bir kişiyi köle yapanın." Bazıları, insanların çoğu onun imam olmasını şer'an kötü olmayan, dürüstlüğüne halel getirmeyen ve büyük günah olmayan bir şeyden dolayı istemezlerse, o kişinin hâlâ imamlığa devam etmesinin büyük günah değil sadece mekrûh olduğunu söylemişlerdir. Eğer bir kişi camide görevli imama ve cemaate cebren imam olursa o zaman büyük günah işlemiş olur.

87. 88. KEBİRE: Cemaatle namaz kılarken safı bozup düzeltmemek.

Peygamberimiz (s.a.v): "Kim safı düzeltirse, Allah da onu düzeltir, kim safı bozarsa, Allah da onu bozar," demiştir. Hadisi Ebû Dâvûd, Tirmizî, Nesâî ve İbn Mâce rivâyet etmişlerdir. Buhârî ile Müslim'in ve diğerlerinin rivâyeti de şöyledir: "Ya safları düz tutarsınız, ya da Allah aranıza fitne sokar." Ebû Dâvûd'un bir rivâyetinde de, "yahut da Allah yüzlerinizi siler, silme kör eder," şeklinde bir ifâde vardır.

89. KEBİRE: Rükünleri imamdan önce yapmak.

Peygamber (s.a.v): "Biriniz başını rükûda veya secdede imamdan önce kaldırdığı takdirde, Allah'ın onun başını eşek başına çevireceğinden yahut onun şeklini eşek şekline çevireceğinden korkmaz mı?" demiştir. Hadisi Buhârî ve Müslim ile dört Sünen sahipleri rivâyet etmiştir.

90. KEBİRE: Namazda gözü göğe dikmek.

Peygamber (s.a.v): "Bazılarına ne oluyor ki namazda gözlerini göğe kaldırıyorlar; ya bundan vazgeçerler yahut ta Allah onların gözlerini alır," demiştir. Hadisi, Buhârî ve diğerleri rivâyet etmişlerdir.

91. KEBİRE: Namazda sağa sola bakmak.

Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Kul namazda sağa sola bakmadıkça yüzünü Allah Teâlâ'ya döndürmüş olur. Yüzünü çevirdiği zaman, Allah da yüzünü ondan çevirir." Hadisi, İmam Ahmed, Ebû Dâvûd, Nesâî ve diğerleri rivâyet etmişlerdir. Bezzâr rivâyeti ise şöyledir: "Sağa sola bakınca Allah da yüzünü ondan çevirir."

92. KEBİRE: Namazda elini beline koymak.

Peygamber (s.a.v): "Namazda elini beline koymak, cehennemdekilerin istirahatidir," demiştir. Hadisi, İbn Hüzeyme ile İbn Hibbân Sahîh'lerinde rivâyet etmişlerdir. Buhârî ile Müslim'in rivâyeti ise şöyledir, buradaki lafız ikincisinindir: "Peygamber (s.a.v) namaz kılarken elini beline koymayı yasakladı."

93. KEBİRE: Kabirleri mescid edinmek,

Yani kabirdekine hürmeten orada namaz kılmak. Peygamber (s.a.v): "İnsanların en şerlileri; hayatta iken başlarına kıyâmet kopanlarla, kabirleri mescid edinenlerdir," demiştir. Hadisi, İmam Ahmed rivâyet etmiştir. Buhârî ile Müslim'in ve diğerlerinin rivâyeti ise şöyledir: "Allah, Peygamberlerinin kabirlerini mescid edinen Yahudilerle Hiristiyanlara lânet etsin." Kabri mescid edinmenin manası, onun üzerinde veya ona doğru namaz kılmaktır. İbn Hacer böyle demiştir.

-devam edecek-

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

Hala mı Allah'a tövbe etmezler ve O'ndan bağışlanma istemezler? Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

Maide, 74

GÜNÜN HADİSİ

İman ve İslam'ın Fazileti

"Mü'min kişinin durumu ne kadar şaşırtıcıdır! Zira her işi onun için bir hayırdır. Bu durum, sadece mü'mine hastır, başkasına değil: Ona memnun olacağı birşey gelse şükreder, bu ise hayırdır; bir zarar gelse sabreder, bu da hayırdır" (Müslim, Zühd 64, (2

TARİHTE BU HAFTA

*Fazıl Mustafa Paşa'nın Belgrad'ı Fethi(9 Ekim 1960) *HAZRETİ HÜSEYİN (r.a.) Şehid Edildi-Kerbela Vak'ası(10 Ekim 680) *Ömer Nasuhi Bilmen Vefat Etti(12 Ekim 1971) *Ankara Başkent Oldu(13 Ekim 1923)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI