SELAM İLE İLGİLİ ÂYETİ YANLIŞ ŞEKİLDE YORUMLAMASI

İslâmoğlu'nun tefsir usulü hakkındaki bilgisinin kıt olduğu anlaşılmaktadır. Hadis, fıkıh, kelâm, belağat gibi, bir müfessirde bulunması gereken şartlar, kendisinde bulunmadığı için, Kur'an âyetlerini kendi heva, hevesine ve aklına göre yorumlamaktadır


Seyda Musa Geçit Hocaefendi

musa_bazid04@hotmail.com

2020-06-15 08:19:24

İslâmoğlu'nun tefsir usulü hakkındaki bilgisinin kıt olduğu anlaşılmaktadır. Hadis, fıkıh, kelâm, belağat gibi, bir müfessirde bulunması gereken şartlar, kendisinde bulunmadığı için, Kur'an âyetlerini kendi heva, hevesine ve aklına göre yorumlamaktadır.

Tefsir usulünde geçen, umumi, hususi, mutlak, mukayyed v.s 'den habersiz bir şekilde âyetleri yorumlama cesaretinde bulunmaktadır. Bu konularda hadisleri ve âlimlerin görüşünü kökten redd ettiğinden dolayı, gayet rahat konuşmaktadır. Rabbimizin selam vermek ile ilgili emrini umumi olarak değerlendirip ehl-i kitabın ve ateistlerin hoşnutluğunu kazanmaya çalışmaktadır. Rabbini kızdırıp, kulların rızasını dileyenlere yazıklar olsun. Biz konumuzla ilgili olan âyetin mealini sunup sonrasında gerekli açıklamalar yapacağız, inşallah.

وَإِذَا حُيِّيْتُم بِتَحِيَّةٍ فَحَيُّواْ بِأَحْسَنَ مِنْهَا أَوْ رُدُّوهَا إِنَّ اللّهَ كَانَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ حَسِيباً

"Size biri selam verdiği zaman, ondan daha güzeliyle veya aynı selamla karşılık verin" (Nisa, 4/86)

İslâmoğlu'na göre bir ateist selam verdiğinde, ona en güzel bir biçimde selama karşılık verilmelidir. Yahudiler tarihi süreçte selam konusunda devamlı Müslümanlarla alay etmişler, onlara dillerini bükerek لسام عليكم (Allah belanızı versin ) şeklinde hitap etmişlerdir. Düşmanlarınız size bu şekilde selam verdiklerinde " و عليكم السلام ورحمةالله وبركاته Allahın selamı, rahmeti, bereketi üzerinize de olsun" mu diyeceksiniz?

Konuyu uzatmamak üzere bazı nakillerde bulunmak istiyorum. Cumhur (yukarıda mealini verdiğimiz ayetin ) selam hakkında olduğunu söylemektedirler. Aynı şekilde bu âyet, selama cevap verildiğinde ya daha güzeliyle ya da aynısıyla karşılık vermenin vacip olmasına işaret etmektedir. (Beyzavi)

Müslümanın verdiği selama cevap vermek farz-ı kifayedir . Resulullah'tan (s.a.v) şu hadis rivayet edilmiştir;

إذا سَلَّمَ عَلَيْكُمْ أَهْلُ الكِتَابِ فَقُولُوا: وَعَلَيْكُمْ

" ehl-i kitap size selam verdiklerinde و عليكم " size de " deyin " yani söylediğinizin aynı size de olsun. (Riyaz'us Salihin, hn: 867)

Zimmînin selama başlaması gerekir. Şayet zimmî selam verirse وعليك 'üzerine de' de. Bazıları bir sebepten dolayı selam vermesinde ruhsat olduğunu söylemişlerdir.

Bir mektupta ve herhangi bir şekilde onlara selam verilmez.

Şayet selam verilirse şöyle denmesi gerekir " السلام على من إتبع الهدى hidayete tabi olanlara " selam olsun.( Beydavi, Nesefi )

"Yahudi'ye selam vermekle söze başlama " şeklinde rivayet edilmiştir, 'şayet selam vermeye başlamışsa وعليك " üzerine olsun" de. (Müslim, Selam 13)

Hasan-ı Basri'den şöyle rivayet edilmiştir: Bir kâfirin vermiş olduğu selama karşılık وعليكم السلام demek caizdir. ورحمةالله "Allahın rahmeti üzerinizde olsun " deme, çünkü bu Yahudi'ye istiğfar dilemek olur .

Bazı âlimler bir ihtiyaçtan dolayı zimmîlere selama başlama konusunda ruhsat vermişlerdir. Ebu Hanife'den; "Bir müslüman, mektup veya mektup dışında Yahudi'ye selam vermekle başlamaz " şeklinde rivayet edilmiştir. Ebu Yusuf'a göre, onlara selam verilmez, musafaha edilmez. (Keşşaf )

El-Fekih isimli eserde, Muside b. Sadaka, Cafer b. Muhammed'in babasından isnad ile şöyle rivayet edilmiştir; "Yahudi, Hıristiyan ve Mecusilere selam vermeyiniz " (Mizan)

Ebu Hureyre'den rivayet edildiğine göre Nebi (s.a.v) şöyle buyurmuştur:

لا تَبْدَءوا اليَهُودَ ولا النَّصَارَى بالسلام

Yahudi ve hristiyanla selamla söze başlamayın " (Müslim, Ebu Davut, Tirmizi )

Tac hadis kitabının müellifi şöyle demektedir; "Onların bize selam verdiklerini işittiğimizde, onlara cevap vermemiz gerekmektedir. Çünkü lehlerinde olan bizim de lehimizde, aleyhlerinde olan bizim de aleyhimizdedir.

Nevevi şöyle demiştir: "İdare etmemiz ve şerlerinden korunmamız gibi zaruri bir durum olmadıkça onlara selam vermemiz haramdır. Aksi taktirde selam vermek caiz olur (Tac, Cilt;5, s.249)

Tüm yukarıdaki nakillerden sonra, özetle şunu diyebiliriz: İslâmoğlu kendisini en büyük müfessir, en büyük müçtehid olarak görmektedir. Kur'an âyetlerini yorumlama konusunda çok rahat davranmaktadır. Âyetlerin umumi, hususi, mutlak, mukayyet, nasih, mensuh, zahir, batın gibi hususlarını göz ardı ederek, yerilmiş tefsir olan reye çok başvurmaktadır. Hâlbuki Kur'an'ı sadece kendi rey ve aklına göre yorumlayanlara ilişkin Resulullahın ikazları bulunmaktadır.

Hidayete tabi olanlara selam olsun.

 

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

Size yasak edilen büyük günahlardan kaçınırsanız, kusurlarınızı örteriz ve sizi ağırlancağınız şerefli bir yere yerleştiririz.

Nisâ, 31

GÜNÜN HADİSİ

"Şekavet sahibi Allah'a yakındır, insanlara yakındır, cennete yakındır, cehennemden uzaktır. Cimri ise Allah'tan uzaktır, insanlardan uzaktır, cennetten uzaktır, cehenneme yakındır. Cahil şekavet sahibini Allah, cimri ibadet düşkününden daha çok sever."

Tirmizi, Birr 40, (1962)

TARİHTE BU HAFTA

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI