Yaşlı bir cimri, ünlü İngiliz ressamı William Hogart'dan, Firavun'un askerlerinin İsrailoğullarını takip ederken Kızıldeniz'de boğulmasını resmeden bir tablo yapmasını istemiş, ücret olarak da çok gülünç bir fiyat teklif etmişti. Hogart bu teklifi kabul etmedi.

Uzun pazarlıklardan sonra ikisinin ortası bir fiyatta uzlaştılar. Ressam parayı peşin istedi, cimri istemeyerek razı oldu.

Birkaç hafta sonra resim sahibine teslim edildi. Çerçevelenmiş tual baştanbaşa kızıla boyanmıştı. Büyük bir şaşkınlık ardında kızgınlığa uğrayan adam hemen Hogart'a telefon açtı ve esti gürledi.

Ünlü ressam hiç istifini bozmadan sordu;

-Ne oldu, yoksa beğenmediniz mi?

İhtiyar adam soluyarak söylendi;

-Niçin, niçin beni aldattınız, İsrailoğulları nerede?

-Oh..Onlar denizi geçtiler.

-Peki ya Mısırlılar?

-Onlar da boğuldular..

Not: Merhum Mehmed Akif Bey bir şiirinde bu hadiseye yer verir, onu da nakledelim;

RESSAM HAKLI

Bir zaman vardı ya târîh-i mukaddes modası...

Yeni yaptırdığı köşkün büyücek bir odası,

Mutlakâ eski tesâvîr ile ziynetlensin,

Diye, ressam aratır hayli zaman bir zengin.

Biri peydâ olarak ben yaparım, der, kolunu

Sıvayıp akşama varmaz, sekiz arşın salonu

Sıvar amma ne sıvar. Sâhibi der:

-Usta bu ne?

Kıpkızıl bir boya çektin odanın her yerine!

-Bu resim, askeri basmakta iken Fi r'a v n 'ı n,

Bahr-i Ahmer yarılıp geçmesidir Mûsâ'nın.

-Hani Mûsâ be adam?

-Çıkmış efendim karaya.

-Firavn nerde?

-Boğulmuş.

-Ya bu kan rengi boya?

-Bahr-i Ahmer a efendim, yeşil olmaz ya bu da!

-Çok güzel levha imiş! Doğrusu şenlendi oda!

Kaynaklar

1- Erendiz Kasnak, Dünya Mizahından 3000 Fıkra, Cilt:2, İst. 1976, 2. Baskı

2-Mehmed Akif Ersoy, Safahat, Yedi Karanfil Yayınları, İst. 2013