“CİHADDA ÖLDÜRÜLENLERE ŞEHİD DENİLMEZ” YANLIŞI

Muhterem müslümanlar! Bu yazımızda Mustafa İslâmoğlu’nun “Cihadda öldürülenlere şehid denilmez” şeklindeki yanlışını ele alacağız inşallah. Ancak bu yanlışları tartışırken söz konusu şahsın kişiliğini değil; söylemlerini düzeltmeye çalıştığımı beyan etmek isterim.


Seyda Musa Geçit Hocaefendi

musa_bazid04@hotmail.com

2020-06-01 17:31:09

Muhterem müslümanlar!

Bu yazımızda Mustafa İslâmoğlu'nun "Cihadda öldürülenlere şehid denilmez" şeklindeki yanlışını ele alacağız inşallah. Ancak bu yanlışları tartışırken söz konusu şahsın kişiliğini değil; söylemlerini düzeltmeye çalıştığımı beyan etmek isterim.

Kardeşlerim! İslâmoğlu 1400 yıllık İslâm kültürünün "şehidlik" kavramını tek celseyle ilga etmeye kalkışıyor. Çünkü Kur'an'da geçen "Kefa billahi şehîden/Allah şahid olarak yeter"(1) ibaresinden hareketle, Allah'ın "şehid" olduğunu ve bu kavramın ölen müslüman savaşçılar için kullanılamayacağını belirtiyor. Baştan belirtelim ki bu söylem skandal bir demeç ve pervasızca bir iftiradır. Söz konusu şahıs, Arapça bilmeyen kitleleri lafazanlık ve laf cambazlığıyla yönlendirmeye çalışıyor. Burada usulcülerin tabir ettiği "kiyasun ma'al-farik/aykırı iki olayın birbiriyle mukayese edilmesi" yanlışını işlemektedir. Çünkü bu ibarede geçen "şehȋd" kelimesi "şahid" anlamına gelmektedir ve Allah burada fail/öznedir. Diğer taraftan, Allah yolunda öldürülenler için kullanılan "şehid" kelimesi ise "meşhud/bu yolda emeğine şahid olunan" anlamına gelir ve mef'ul/nesnedir. Zemahşeri, Beydavi ve Nesefi bu âyeti yorumlarken ittifakla şöyle derler: "Hasan Basrî'den rivayet edildiğine göre, bu ibare 'Allah, dinini üstün kılacağına dair Zatına şahid olmuştur' anlamına gelmektedir."

Şayet İslâmoğlu bu yanlışını bilerek yapıyorsa, bu söyleminin arkasında kirli bir plan vardır, zamanla asıl hedefini görmüş olacağız. Eğer cehaleten veya bir bunama neticesinde yapıyorsa fıkhen artık sözüne itibar edilmemesi icap eder. Tarihte birçok âlim, aklen kemale eriştikten sonra bunamış; bunaklık sonrası söylemlerine itibar edilmediği gibi hastalıktan önceki konuşmaları da karantinaya alınmıştır. Hadiste belirtildiği üzere, aklını kaybedenlerden kalem kaldırılmıştır ve olay artık klinik bir vakıadır.

Kur'an-ı Kerim şehidler için;

وَلاَ تَقُولُواْ لِمَنْ يُقْتَلُ فِي سَبيلِ اللّهِ أَمْوَاتٌ بَلْ أَحْيَاء وَلَكِن لاَّ تَشْعُرُونَ

"Allah yolunda öldürülenlere "ölüler" demeyin. Hayır, onlar diridirler, fakat siz sezemezsiniz."(2) demektedir. Zemahşeri, Keşşaf'ta bu âyeti yorumlarken şöyle der: "Hasan Basrî'den rivayet edildiğine göre, şehidler Allah'ın indinde diridirler, rızıkları ruhlarına gönderilir. Mücahid'e göre, şehidler cennet meyveleriyle beslenmekte; cennette olmadıkları halde kokusunu almaktadırlar. Bazı âlimler de şöyle demişlerdir: "Allah'ın şehidin bedenini toplayıp birleştirmesi, ruh vermesi ve nimetlerini ulaştırması mümkündür. Bir rivayete göre ise, bu âyet Bedir Savaşının 14 şehidi hakkında nazil olmuştur."

Tabatabai ise Mizan'da şöyle demektedir: "Belirli bir grup müslüman için, ölüm sonrası hayatın varlığı sabittir. Bu kimseler, Allah yolunda öldürülen şehidlerdir."(3)

Ayrıca

وَلاَ تَحْسَبَنَّ الَّذِينَ قُتِلُواْ فِي سَبِيلِ اللّهِ أَمْوَاتاً بَلْ أَحْيَاء عِندَ رَبِّهِمْ يُرْزَقُونَ

"Allah yolunda öldürülenleri ölmüşler sanma, hayır onlar hep hayattadırlar. Rablerinin indinde yaşarlar."(4) âyeti de İslâmoğlu'nu güçlü bir şekilde yalanlamaktadır. Zemahşerȋ, Keşşâf'ta bu âyeti şöyle şerh etmiştir: "Bu âyet hem şehidlerin durumunu hem de dünyada kalanlara yaptıkları çağrıyı hatırlatmaktadır. Şehidlerin ardında bıraktıkları insanlar için çağrıda bulunurken Allah'a daha fazla itaat etmelerini, dört elle cihada sarılmalarını, şehadet makamlarına yükselmelerini ve şehidlerin faziletlerini elde etmelerini istemektedirler."

Ebu Davud'un rivayet ettiği bir hadiste Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmaktadır: "Peygamber cennettedir ve şehid cennettedir"(5) İbni Mace'nin rivayet ettiği bir hadiste ise "Kıyamet günü üç kesime şefaat ederler. Peygamberler, âlimler ve şehidler."(6)

Sonuç olarak denilebilir ki, şehid meselesi o kadar meşhur bir meseledir ki en basit müslüman bile tarifini yapabilir. Şehidlik kavramı Kütüb-i Sitte'de ayrıntılarıyla açıklanmış; şehidler üç kısma ayrılmışlardır: Dünya ve ahiret şehidleri (sırf Allah için öldürülen gerçek şehidler), dünya şehidleri (şan, şeref ve ganimet vb. için öldürülenler), ahiret şehidleri (yangın, doğal felaket, salgın hastalık vb. olaylarında ölenler). Fıkıhta ilk iki gruba şehidlik muamelesi yapılır, yıkanmaz ve elbiseleriyle gömülürler; son gruba ise sıradan ölü muamelesi yapılır, yıkanıp kefenlenerek defnedilirler.

Hal böyleyken İslâmoğlu'nun kelimelerin gerçek anlamını tahrif edip kendisince bir şeyler üretmesi ve bu söyleminde hiçbir akli veya nakli delile dayanmaması, "ben söyledim, tamamdır" demesi zavallılığının alametidir. Kendisine Allah'tan hidayet diliyor; samimi Müslümanları temkinli olmaya davet ediyoruz.

Allah'ın selamı ve hidayeti hepimizin üzerine olsun.

Dipnotlar

1-Fetih: 28.

2-Bakara: 154.

3-Tabatabaî, el-Mîzân

4-Ali İmran: 169.

5- Ebu Davud: 4, 211

6- İbn-i Mâce, Zühd, 37

 

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

Hak (ancak) Rabbindendir. Artık, sakın şüpheye düşenlerden olma.

Bakara, 147

GÜNÜN HADİSİ

Bir kimseye şer olarak bir müslüman kardeşine hakaret etmesi kafidir.

Riyazü's Salihin, 3/1605

TARİHTE BU HAFTA

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI