Muhterem müslümanlar!

Malumunuz olduğu üzere asrımızın en büyük fitnesi sünneti inkâr ve ulemaya muhalefet etme fitnesidir. Bu fitneyi neşr eden zevatın başında bulunanlardan birisi de Mustafa İslâmoğlu'dur. Bundan önceki yazılarımızda onun da içinde bulunduğu ekibin dile getirdikleri birçok iddiaya cevap yazmıştık. Şimdi ise inşallah İslâmoğlu'nun geçmiş âlimlere muhalefet eden iddialarını kısa bir tarzda ele alıp, cevaplarını vermeye çalışacağız.

Ya Rab, Senden yardım isterim.

İSLÂMOĞLU'NUN YANLIŞLARI 

1. "KULLETEYN MESELESİNDE ULEMAYLA ALAY ETMESİ" YANLIŞI

İslâmoğlu "Modern Dünyada İnsan ve Din" programında kulleteyn hakkında rivayet edilen hadisleri alaya alarak ve mezhep imamları'nın bu konudaki ictihatlarına muhalefet ederek konuşmuştur. Bu konudaki sözlerini dinlediğimde anladım ki onun kulleteyn konusundaki görüşü Turan Dursun'un görüşünün aynısıdır.
Ancak aralarında bir fark vardır: Turan Dursun bu konudaki görüşlerini dile getirirken çekinmeden dinsiz olduğunu itiraf etmektedir. Ama İslâmoğlu ise kendisini en halis, en akıllı ve vahye en yakın bir müslüman olarak gösterip, bu tür görüşleri ifade etmektedir. İndirilmiş din iddiasında bulunan birisinin dini inkâr eden birisiyle aynı kulvarda koşması, ibret alınacak bir hadisedir.

Bu konudaki hadis şudur:

"إذا بلغ الماء قلتين لم يحمل الخبث" Yani: "Su kulleteyn (iki kırba) miktarına ulaştığı zaman necaseti taşımaz" Bunun manası şudur: Bu miktarı aşan su necis sayılmaz.

Bu hadisi, Ahmed, Ebu Davud, Tirmizi, Nesâȋ, Beyhaki, İbn Hibban, Dare Kutnȋ, Hâkim, İbn Ömer'den rivâyet etmişlerdir.

Kulleteyn miktarı ise bazılarına göre 216 kg. bazılarına göre ise 27 tenekedir. Bu hadis birçok muteber hadis kaynaklarında sabittir. Muhaddisler bu hadisin sıhhat şartlarını taşıdığını yani sahih olduğunu beyan etmişlerdir. Tüm Sünni fıkıh mezhepleri ve Şia (Caferiye) fıkhında da bu hadisle amel edilerek, kulleteyn hakkında bazı hükümler tesbit edilmiş, kulleteynin muhtelif hükümleri konusunda bir takım ictihadlarda bulunulmuştur.

Buna rağmen İslâmoğlu bütün İslâm mezheplerinin âlimlerini bir tarafa bırakıp Turan Dursun'un İslâm'ı karalamak ve Müslümanlara hakaret etmek için yazdığı kitabından mülhemle bu hadisi diline dolamaktadır. Peki, İslâmoğlu'nun bu konudaki ictihadını dayandırdığı selefi Turan Dursun kimdir? Turan Dursun eski imam ve müftülerden olup, 1934'te Sivas Şarkışla ilçesinde doğmuştur. Müftülükten sonra bazı sosyalist ve ateist dergilerde yazılar yazmış, İslâm'a, Hz. Peygambere ve Müslümanlara hakaret eden birçok kitap te'lif etmiştir. Daha sonra da 1990 yılında İstanbul'da öldürülmüştür. 

Müftülük kimliğinden ayrıldıktan sonra Türkiye kamuoyunun karşısına Ateist kimliğiyle çıkan Turan Dursun, İbn-i Ravendi'nin takipçilerindendir. Yapmış olduğu araştırmalarında İslâmiyeti ve Peygamberi ağır bir şekilde eleştirmiştir. Monoteistik dinler tarihi eğitimi görmüştür. Ancak hedefine İslâm'ı seçmiş, bütün yazılarını İslâmiyet aleyhinde yazmıştır.

İbn Ravendi ise H. 298 senesinde Bağdat'ta doğmuştur. Aslı itibarıyla İsfahanlı'dır. İbn Ravendi zındıklığını ve dinsizliğini İslâm ve semavî dinler karşıtı kitaplarında açıkça beyan etmektedir.

Şimdi bir soru sormak isteriz: Bir Müslüman aydın, yazar, dava ve hareket adamı veya herhangi bir Müslüman dini düşüncelerini beyan ederken, Hz. Peygamber'in hadislerini inkâr eder, İslâm âlimlerine sırtını çevirir de, mülhid ve zındık insanlara uyarsa, onun hakkında başka söz söylemeye gerek kalır mı? Hidayet Allah'tandır.