GAYP’TAN (GELECEKTEN) HABER VERENLERİN DİNDEKİ YERİ!

Sordular: Bazı insanlar, yıldızlara, kahve fincanına ve benzeri şeylere bakarak, rüyalardan yola çıkarak gayptan (gelecekten) haberler veriyorlar. “Senin başına şunlar gelecek”, “şu gün şöyle olacak, bugün böyle olacak” diyorlar. Bunların dindeki yeri nedir? Bunlara inanmanın bir sakıncası var mıdır?


Vehbi Karakaş

vehbikarakas@hotmail.com

2020-05-16 09:17:10

Sordular:

Bazı insanlar, yıldızlara, kahve fincanına ve benzeri şeylere bakarak, rüyalardan yola çıkarak gayptan (gelecekten) haberler veriyorlar. "Senin başına şunlar gelecek", "şu gün şöyle olacak, bugün böyle olacak" diyorlar. Bunların dindeki yeri nedir? Bunlara inanmanın bir sakıncası var mıdır?

Cevap: Hemen ifade edeyim, bunların dinde yeri yoktur, verdikleri bilgilerin de gerçeklerle ilgisi yoktur. İslamiyet gelmeden, Hz. Muhammed (sav) göreve başlamadan önce bu tip şeyler oluyordu. Cinler öteden beri göklerde dolaşır, oradaki melek vb. varlıkların konuşmalarını dinlerler, aldıkları bilgilere kendilerinden de yorumlar katarak kendileriyle irtibat kuran kâhinlere anlatırlardı.[1] Ancak Hz. Peygamber gönderildikten ve Kur'an indirilmeye başlandıktan sonra, cinlerin gökleri dinlemesine asla izin verilmemiştir.[2] Hattâ birçok kâhin îmana gelmiştir. Çünkü cin taifesinden olan muhbirlerini bir daha bulamamışlardır.[3]

Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) buyurmuşlar ki: "Sizin en bilgininiz benim, Allah'tan en çok korkanınız da yine benim."[4]

Böyle bir peygambere Allah'ın verdiği talimat şu:

قُلْ لَٓا اَقُولُ لَكُمْ عِنْد۪ي خَزَٓائِنُ اللّٰهِ وَلَٓا اَعْلَمُ الْغَيْبَ وَلَٓا اَقُولُ لَكُمْ اِنّ۪ي مَلَكٌۚ اِنْ اَتَّبِعُ اِلَّا مَا يُوحٰٓى اِلَيَّۜ

"De ki: "Ben size, Allah'ın hazineleri benim yanımdadır, demiyorum. Ben gaybı da bilmem. Size, ben meleğim de demiyorum. Ben sadece bana vahyolunana uyarım."[5]

İnsanların en âlimi olan bir peygamber, "ben gaybı bilmem, ben ancak bana vahyolana uyuyorum" diyorsa, peygamber olmayan şahıslar nasıl kalkar da geleceğe ait haber vermeye yeltenirler?

Gelecek bilgisi ile ilgili ayetlerden bazıları da şöyle:

وَعِنْدَهُ مَفَاتِـحُ الْغَيْبِ لَا يَعْلَمُهَٓا اِلَّا هُوَۜ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِۜ وَمَا تَسْقُطُ مِنْ وَرَقَةٍ اِلَّا يَعْلَمُهَا وَلَا حَبَّةٍ ف۪ي ظُلُمَاتِ الْاَرْضِ وَلَا رَطْبٍ وَلَا يَابِسٍ اِلَّا ف۪ي كِتَابٍ مُب۪ينٍ

"Gaybın anahtarları Allah'ın yanındadır; onları O'ndan başkası bilmez. O, karada ve denizde ne varsa bilir; O'nun bilgisi dışında bir yaprak bile düşmez. O, yerin karanlıklarındaki tek bir taneyi bile bilir. Yaş ve kuru ne varsa hepsi apaçık bir kitaptadır." [6]

وَمَا تَدْر۪ي نَفْسٌ مَاذَا تَكْسِبُ غَداًۜ وَمَا تَدْر۪ي نَفْسٌ بِاَيِّ اَرْضٍ تَمُوتُۜ

"Hiç kimse yarın ne elde edeceğini bilemez; hiç kimse nerede öleceğini bilemez"[7]

قُلْ لَا يَعْلَمُ مَنْ فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ الْغَيْبَ اِلَّا اللّٰهُۜ

"De ki: "Allah'tan başka göklerde olsun yerde olsun hiç kimse gaybı bilemez."[8]

Ayet ve hadislerde kesinkes bildirilen hakikatler bu iken gayıpla gelecekle ilgili ahkâm kesmeye kalkanlar, şeytanın güdümüne girmiş ve hidayetten sapmış kimselerdir. Bu çukura düşenler, -eğer imanları varsa- derhal tevbe etmeli ve istiğfarda bulunmalıdırlar.

Hz. Peygamber buyurmuşlar ki: "Kim gelecekten haber veren birine gider de onun söylediklerine inanırsa, Hz. Muhammed'e (sav) indirileni (Kur'an'ı ve Sünneti) inkâr etmiş olur."[9]

Gelecekten haber verenlere inananların durumu bu olursa, ya gelecekten haber verenlerin hali nasıl olur, siz düşünün.

İlahiyat ve diyanete mensup kalem ve kelam erbabına yakışan, insanları musibetlerden ders çıkarmaya, maddî ve manevî tedbirlere başvurmaya yönlendirmek ve kulluk tavrını takınmaya teşvik etmek olmalıdır. Bu da ne ile olur? Tevbe-istiğfara, dua ve ibadete, hayır ve hasenata davet ve teşvik etmekle olur.

İşte biz, ülkeyi ve dünyayı saran, sarsan ve sallayan Korona Virüs ve benzeri olaylar çıktığı günden bu tarafa yayınladığımız makalelerle bunu yapmaya çalıştık ve çalışıyoruz. Bu makalelerimizle biz, bir taraftan insanlara vazifelerini hatırlatıyor, bir taraftan da paniğe kapılmamaları gerektiğini, musibetlerin altında inananlar için günahlarına keffaretlerin, rahmetlerin, şehadetlerin ve cennetlerin saklı bulunduğunu, inanmayanlar için de inanmaya davet olduğunu, inanmamakta ısrar ederlerse akıbetlerinin dünyada da, ahirette de korkunç olacağını ayet ve hadislere dayanarak haber veriyoruz. İnanmış bütün yazar ve çizerlerin, kalem ve kelam erbabının yapması gereken de budur.

Dipnotlar

 [1] Bkz. Şevkânî, Neylül Evtar, V/352-353. Nitekim Cin suresinin 9. Âyetinde cinlerin: "Hâlbuki biz (daha önce, göğü) dinlemek için onun oturulabilecek yerlerinde otururduk" şeklinde verdikleri bilgiye rastlamaktayız.

[2] Diyanet Tefsiri, Kur'an Yolu, V/400.

[3] Nursî, Said, Mektubat, 191

[4]Bkz. Müslim, Sıyam, 79

[5] En'am, 6/50

[6] En'am, 6/59

[7] Lokman, 31/34

[8] Neml, 27/65

[9] Bkz. Müslim, 2209; Ebu Davud, 3904; Beyhakî, 8/135

 

 

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

Şüphesiz Biz Seni, şahit, müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.

Fetih, 8

GÜNÜN HADİSİ

Allah her şeye güzel davranmayı emretmiştir. Öyle ise öldüreceğiniz zaman bile güzel öldürün. Hayvan keseceğiniz zaman güzel kesin. Sizden biri bıçağını bilesin ve kestiği hayvanı rahatlatsın.

Müslim

TARİHTE BU HAFTA

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI