ALLAH BUYURUYOR: “ALLAH’A KAÇIN!”

Ay ve güneş tutulunca nasıl husuf ve küsuf namazları kılıyoruz, kuraklık olunca nasıl yağmur duasına çıkıyoruz; şimdi de Allah’a kaçma ve sığınma zamanındayız. Çünkü istenmeyen olaylar birbirini takip ediyor. Bir taraftan deprem oluyor, bir taraftan da görünmez virüs dünyada ve aramızda kol geziyor. Virüs evde kalmaya, deprem evden çıkmaya zorluyor. Çaresiz kalan insan soruyor: “Eynel mefer=Kaçılacak bir yer yok mu?”[1] İşte tam bu an Allah’tan cevap geliyor:


Vehbi Karakaş

vehbikarakas@hotmail.com

2020-05-09 08:47:52

Ay ve güneş tutulunca nasıl husuf ve küsuf namazları kılıyoruz, kuraklık olunca nasıl yağmur duasına çıkıyoruz; şimdi de Allah'a kaçma ve sığınma zamanındayız. Çünkü istenmeyen olaylar birbirini takip ediyor. Bir taraftan deprem oluyor, bir taraftan da görünmez virüs dünyada ve aramızda kol geziyor. Virüs evde kalmaya, deprem evden çıkmaya zorluyor. Çaresiz kalan insan soruyor: "Eynel mefer=Kaçılacak bir yer yok mu?"[1] İşte tam bu an Allah'tan cevap geliyor: "(Ey insanlar!) فَفِرُّٓوا اِلَى اللّٰهِۜ =Allah'a kaçın."[2] Bu ve benzeri ayetleriyle Allah, sanki şunu demek istiyor: Sizi sıkıştıran olaylardan korkmayın, benden korkun; yani benim emirlerim doğrultusunda yaşamamaktan korkun, benden kaçmayın, bana kaçın. Sığınacağınız tek emin liman benim. Depremin, virüsün ve bütün olayların dizgini benim elimde.

Bu günlerde herkes kafasını iki elinin arasına alıp düşünmeli: Acaba biz ne yaptık ki Beytullah'tan, Beytullah'ın birer şubesi olan camilerden uzaklaştırıldık? Yanlışlarımızı görmemiz ve onlardan vicdan azabı çekmemiz de bir çeşit tevbedir. Allah'ın rahmetine vesile olur, merhametini üzerimize çeker. Öyleyse gelin şimdi ana hatlarıyla yanlışlarımızı görelim:

Allah sık sık uyarmasına rağmen[3] Allah'dan başkaları hâşâ Allah'ın yerine kondu! Allah'tan gelen lütufları, nimetleri, başarıları ya kendimizden bildik ya da şundan-bundan. İmkân sahipleri, imkânlarını Allah'ın haram kıldığı ve günah dediği yerlere harcadı. Fakir-fukaranın hakkı olan zekâtlar hakkıyla verilmedi. Parası olanlar, Allah'ın istediklerini değil, nefislerinin istediklerini yaptılar, helaliyle yetinmeyip harama saptılar. Sanat kolları, eğitim kurumları ve medya güzel ahlaka hizmet etmesi gerekirken, maalesef bunun tersi yapıldı. Sanatçılık ve oyunculuk hesabına dizilerde, sinema ve tiyatrolarda ahlaksızlıklar, aldatmalar, ihanetler, soygunlar, şiddet, dövüş, kavga ve cinayetler öğretildi. Kötü şeyleri tasvir edip göstermek saf zihinleri bozar, kuralını kimse dikkate almadı. Allah, Son Peygamberini rol model olarak göstermişken,[4] müstehcenler, yatak kıyafetiyle dolaşanlar rol model olarak görüldü, gösterildi ve alkışlandı. Bundan dolayıdır ki yatak kıyafetiyle, sokağa, sahile, sahneye ve ekrana çıkmak moda haline geldi. Allah, zinaya yaklaşmayın,[5] demesine rağmen zinaya giden yollar sonuna kadar açıldı. "Bu rezaletleri yapmayın, bu âlemin sahibi bunları sizin yanınıza koymaz", diyen tek-tük sesleri duyan olmadı, ya da bu uyarıları yapanlar etkisiz ve yetkisiz hale getirildi. Evlenmeler zorlaştırılırken nikâhsız birliktelikler ve sapık ilişkiler müsamaha gördü. Zulüm alkışlandı, mazlumların çığlığı duyulmadı. Allah'a ibadet terk edildi. Allah'ın en büyük emri, Hz. Peygamberin en büyük eylemi, ümmetin de en büyük görevi olan namaz ciddiye alınmadı, kılınan namaz ve dualarda da ruh kalmadı.

Yanlışlarımızı saymakla bitiremem. En iyisi şöyle özet bir cümle ile bitireyim: Allah'ın ahkâmı, Peygamberin ahlakı yeryüzünde terk edildiği, haram ve hayâsızlık alkışlandığı, helal ve hayâ nefret gördüğü için Kâinatın ve Kur'an'ın sahibi olan Allah, "Korona Virüsü" denilen görünmez bir ordusuyla "Aklını başına al, Rabbine dön" adlı operasyonunu başlattı. Herkesi evine hapsetti. Şimdi para zorunlu ihtiyaçlar dışında harcanacak yer bulamıyor. Arabalar, yatlar, katlar, zevk u sefa merkezleri, alış-veriş merkezleri, eğlence âlemleri, uçaklar, mabetler, camiler, buralardaki görevliler, konferans salonları, konferans verenler işe yaramaz hale geldi. Herkes elindeki varlığıyla, gücüyle, şöhretiyle hava atıyordu. Gücün işe yaramadığı, gücün, varlığın ve şöhretin asıl sahibinin Kadir-i Mutlak olan Allah olduğu anlaşıldı.

Beşer aklını başına almaz, yörüngesine girmez, Kur'an'ın ahkâmına, Peygamberin ahlakına sahip olmaz ve sahip çıkmazsa, Allah'ın rızasını ve arzusunu birinci gündem maddesi yapmazsa, daha büyük ilahî operasyonlara hazır olmalı ve başında daha büyük kıyametlerin kopacağını bilmelidir. Bunu ben söylemiyorum. Tevbe suresinin 23 özellikle de 24. Ayeti söylüyor. Ben, başta nefsimi ve bütün insanlığı, özellikle de bütün Müslümanları bu ve benzeri ayetleri okumaya, anlamaya ve gereğini yapmaya davet ediyorum.

İlim ve dinin öngördüğü, emrettiği tedbirlere rağmen masum insanların da bu virüse yakalanma ihtimali var mıdır? Vardır. Ancak, tedbirsiz ve önlemsiz olanların yakalanma ihtimali %99 ise, tedbirli olanların yakalanması ise %1dir veya hiçtir. Biz tedbir almakla görevliyiz, Allah'ın takdirine karışamayız. Sosyal izolasyona, temizliğe, 14 gün kuralına titizlikle uyacağız. Allah'ın emirlerine saygı, Allah'ın yarattıklarına şefkat prensibine bağlı kalacağız.

Bütün bu tedbirimize rağmen takdir bizim yakalanmamızı istemişse, onu da öper, başımıza koyarız. Bu inançla vefat eden kardeşlerimiz hükmen şehid olur, hastalığı ve ölümü olmayan bir diyara, cennet-i âlâya uçup giderler. İsterse cenazelerinde bir kişi dahi olmasın. Bu inançta olmayanlar ise, inanmamalarının ve isyanlarının cezası olarak iki dünyanın cennetini kaybederler ve ebedî ateşle baş başa kalırlar. Bu akıbetten Allah'a sığınırız. Allah buyuruyor: "Ey akıl sahipleri, ibret alın",[6]

Girişte söylediğim cümle ile bitireyim: Ey insanlar, ey Müslümanlar! Çabuk olun, tevbe edin Allah'a kaçın."

Dipnotlar

[1] Kıyame, 75/10

[2] Zariyat, 51/50

[3] Bkz. Zariyat, 51/51

[4] Bkz. Ahzab, 33/21

[5] Bkz. İsra, 17/32

[6] Haşr, 59/2

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

Onlar, bollukta da, darlıkta da infak edenler, öfkelerini yenenler ve insanlar (daki hakların)dan bağışlama ile (vaz) geçenlerdir. Allah, iyilik yapanları sever.

AL-İ İMRAN,134.AYET

GÜNÜN HADİSİ

Ey Allah'ın Resulü," dedim, "şayet Kadir gecesine tevafuk edersem nasıl dua edeyim?" Şu duayı okumamı söyledi: "Allahümme inneke afuvvun, tuhibbu'l-afve fa'fu anni. (Allahım! Sen affedicisin, affı seversin, beni affet.)

Tirmizi, Da'avat 89,

TARİHTE BU HAFTA

*I.Dünya Savaşı Sona Erdi(11 Kasım 1918) *Bolu-Düzce-Kaynaşlı Depremi(12 Kasım 1999) *Mehmed Zahid Kotku Hz.lerinin Vefatı(13 Kasım 1980) *K.K.T.C Kuruldu(15 Kasım 1983) *Muhyiddin-i Arabi Hz.lerinin Vefatı(16 Kasım 1240)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI