“O DA BENDE SIR KALSIN”

Devir Osmanlı devri..Ramazan ayı girdiğinde, zengin bir konak sahibi, Ramazan ayına özel bir aşçı tutmak arzu etmiş. Anlaşılan aşçı efendi konağın sahibine geldiğinde, konağın beyi sormuş;


Salih Okur

nedevideobendi@gmail.com

2020-05-01 08:01:36

Devir Osmanlı devri..Ramazan ayı girdiğinde, zengin bir konak sahibi, Ramazan ayına özel bir aşçı tutmak arzu etmiş. Anlaşılan aşçı efendi konağın sahibine geldiğinde, konağın beyi sormuş;

-Kaç çeşit çorba bilirsin?

-Efendim, 30 çeşit çorba bilirim.

Her güne özel bir çorba olmak üzere anlaşmışlar. Ramazan'ın son günü bizim aşçının repertuarındaki çorba çeşitleri tükenmiş. Adamcağız kara kara düşünmeye başlamış. Sıkıntısı artıkça artmış.

En sonunda çaresiz bir şekilde, pişirilen yemeklerin buharından, baharatlardan, yağ ve kavurmalardan üzerine birçok şeyler sinmiş fesini kaynayan suya atıp karıştırmaya başlamış. Bu "fes çorbasını" da akşama sofraya vermiş.

Ertesi gün konaktan ayrılıp, maaş ve bahşişini alacağı zaman geldiğinde, aşçının ayakları titremeye başlamış. Korku dolu bir yüzle konağın sahibinin huzuruna çıktığında, paşa efendi sevimli bir çehre ile demiş ki;

-Aferin aşçıbaşı, bizi memnun ettin. Bütün çorbaların güzeldi. Fakat son akşam yaptığın çorba enfesti. Ne çorbası idi acep?

Aşçıbaşı rahatlamış ve soruyu şöyle cevaplamış;

-Efendimiz, o da hizmetkârınızın sırrı kalsın..

Kaynak

Münevver Ayaşlı

Edeb Yahu

Yeni Asya Yayınları

İst. 1984

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

SENİN SUSMAN İYİYMİŞ

SENİN SUSMAN İYİYMİŞ

İmam Ebû Yusuf'un hiç konuşmayan bir öğrencisi vardı. Bir gün Ebû Yusuf, onun konuşmasın

BEDEVİNİN NAMAZDAN KAÇIŞI

BEDEVİNİN NAMAZDAN KAÇIŞI

İsmi ‘Mücrim’ olan bir bedevî, imamın hemen arkasında en öndeki safta namaza durmuş. İm

KARIN SANCISINA TUTULAN MEDRESE ÖĞRENCİSİ

KARIN SANCISINA TUTULAN MEDRESE ÖĞRENCİSİ

“Hocalar hocası” merhum Ali Yakup Cenkçiler’in naklettiğine göre medresede okuyan Arnavut

“BEN DE BİLİYORDUM AMMA”

“BEN DE BİLİYORDUM AMMA”

Merhum Seyda Sadreddin Öztoprak hocamız anlatıyor; “Hocalarımdan, Molla Rasul-ı Sıbki’ye a

SÖZ VERDİĞİ HALDE GELMİŞ

SÖZ VERDİĞİ HALDE GELMİŞ

Merhum Süleyman Nazif Bey sözde durulmasına çok ehemmiyet verirdi. Bir gün bir arkadaşıyla ra

RÜZGÂR NEDEN SERT ESİYORMUŞ?

RÜZGÂR NEDEN SERT ESİYORMUŞ?

17. yüzyıl İran Safevi devleti ile Osmanlı Devleti arasında kısa aralıklarla bazı savaşlara

“YA BEN NE YAPAYIM?”

“YA BEN NE YAPAYIM?”

İzmir’in kırk santim boyundaki meşhur Cüce Şevki’si, yolda şair Eşref(1846-1912) ile kar

NEREYİ İSTERMİŞ?

NEREYİ İSTERMİŞ?

Eski Maarif nâzırı(Milli eğitim bakanı) Münif Paşa, evinde verdiği bir iftar ziyafette, dave

“NETİCE BELLİ”

“NETİCE BELLİ”

Halife Harun Reşid, şair Ebu Nüvâs’ı sever, fakat sık sık da ona takılırdı. Bir defasın

MISIR’DAN ÇIKIŞ TABLOSU

MISIR’DAN ÇIKIŞ TABLOSU

Yaşlı bir cimri, ünlü İngiliz ressamı William Hogart’dan, Firavun’un askerlerinin İsrailo

“SENİ GÖREN DE”

“SENİ GÖREN DE”

Yahya Kemal Beyatlı merhum iri cüssesiyle, boğazına düşkünlüğünü saklayamazmış. Bir gü

Hamd alemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur.

Fatiha,1

GÜNÜN HADİSİ

"Yâ Resûlâ'llâh, müslümanların hangisi efdaldir?" diye suâl ettiler. "Müslümanlar; dilinden elinden selâmette kalandır." cevâbını verdiler.

BUHARİ, KİTÂBÜ'L-ÎMÂN, Ebû Mûsâ el-Eş'arî (r.a.)

TARİHTE BU HAFTA

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI