HADİS VE HADİS İLİMLERİNİN EN ÖNEMLİ MESELELERİNE DAİR SORU-CEVAPLAR
Soru-: Sahih-i Buhari ve Sahih-i Müslim’deki hadisler, ilim ifade eder mi? Cevap-: Muhakkik âlimlerin pek çoğuna göre, Buhari ve Müslim’de mütevatir olmayan hadisler, zan ifade ederler; çünkü ahad haberlerdir. Genel bir usul kaidesi olarak ahad haberler, zan ifade ederler. Bu konuda Buhari, Müslim ve diğer hadis kitapları arasında herhangi bir fark yoktur
Soru-: Sahih-i Buhari ve Sahih-i Müslim'deki hadisler, ilim ifade eder mi?
Cevap-: Muhakkik âlimlerin pek çoğuna göre, Buhari ve Müslim'de mütevatir olmayan hadisler, zan ifade ederler; çünkü ahad haberlerdir. Genel bir usul kaidesi olarak ahad haberler, zan ifade ederler. Bu konuda Buhari, Müslim ve diğer hadis kitapları arasında herhangi bir fark yoktur.(1)
Soru-: Ravinin cerhi (ravinin kendisinin veya rivayetinin kusur sebebiyle reddedilmesi), mutlak manada tadilden (onu güvenilir sayma) öncelikli midir?
Cevap: Eğer cerh, sebep ve gerekçeleri açık bir biçimde ortaya çıkmış ise, tadilden önce gelir. Eğer değilse cerh kabul edilmez.(2)
Soru: Bidatçinin (mübtedi') rivayeti geçerli midir?
Cevap: Hadis âlimleri, fakihler ve usulcüler şöyle demişlerdir: Bidatinden dolayı tekfir edilen bidatçinin rivayetli ittifakla kabul edilmez. Tekfir edilmeyenin rivayetinde ise ihtilaf edilmiştir. Kimisi bu tür bir bidatçinin, fasıklığından dolayı rivayetinin genel anlamda kabul edilemeyeceğini ve tevilin ona fayda sağlamayacağını belirtir. Diğer bir kısmı ise, kendi mezhebine destek için yardım söylemeyi caiz sayan biri olmadığı müddetçe- ister bidatinin propagandasını yapan olsun veya olmasın- rivayetlerini geçerli sayarlar. Kimisi de şöyle demiştir: Kendi bidatine çağıran bir propagandacı değilse kabul edilir, aksi halde edilmez. Bu görüş âlimlerin çoğunluğunun görüşü olup en tutarlı/dengeli ve doğru görüş de budur.(3)
Soru: Haberle şahitlik arasındaki fark nedir?
Cevap: Haber ve şahitlik bazı yönlerde ortak iken bazı yönlerden de farklılık arz eder. Ortak yönleri: Müslüman, akıl-bâliğ, adalet, mürüvvet(4), naklettiği haberi ve şahid olduğu şeyi zihnine iyice kaydedip başkalarına aktarabilecek kabiliyette olmak. Farklı yönler ise: Hürriyet, erkek olmak, sayı, töhmet (rivayette yalanla suçlama) ve aslın olduğu yerde ferin kabûlüdür. Mesela, kölenin, kadının, tek kişinin haberleri ve hocanın (asıl) huzurunda talebenin (fer') rivayeti makbuldür. Ancak bu sayılanlar içinde kadın haricindekilerin şahitlikleri kabul edilmez. Kadının da belli yerlerdeki şahitliği –diğer şahitler gibi- geçerli sayılır.(5)
Soru: Hadis ravisi veya hadis okuyan kimse, hadisin lafzında şüpheye düşerse yahut mana olarak rivayet etmek isterse ne demelidir?
Cevap: Âlimler şöyle demişlerdir: "Ravinin ve hadis okuyan kimsenin, hadis lafzında şüpheye düşmesi halinde, hadisin peşinden 'ev kemâ kâl: yahut buna benzer bir şey söyledi' demelidir." Âlimler şunu da ifade etmişlerdir: "Hadisleri mana olarak nakleden kişinin, tıpkı sahabe ve ondan sonraki nesillerin yaptığı gibi, hadisi rivayet ettikten sonra 'ev kemâ kâl, nahvu hâzâ: veya buna benzer, bunun gibi' ifadesini kullanmaları müstehaptır. Allah, yine de en doğrusunu bilir."
Soru: Yalan nedir? Bir haberin yalan sayılabilmesi için kasıtlı olması şartı aranır mı?
Cevap: Âlimlere göre yalan, bir şeyi olduğundan farklı bir şekilde haber vermektir. Ve kasıt şartı aranmaz. Fakat kasıt, yapılan işin günah sayılabilmesi için şarttır. Yine de en doğrusunu Allah Teâlâ bilir.(6)
Soru: Her insandan rivayette bulunmak caiz midir? Cerhin hükmü nedir?
Cevap: Sadece güvenilir (sika) ravilerden rivayette bulunmak caizdir. Ravileri, taşıdıkları kusur ve yaptıkları yanlışlardan dolayı cerhetmek caiz, hatta farzdır. Üstelik bu tür bir eleştiri, haram olan bir gıybet değil, tam tersine yüce şeriatı savunma sayılır.(7)
Dipnotlar
1-Nevevi, Mukaddimetu Şerhu Müslim, c. 1, s. 20
2-A.g.e., c. 1, s. 25
3-A.g.e., c. 1, s. 60
4-Sözlükte adamlık ve insaniyet anlamına gelen mürüvvet, hadis ıstılahında ravinin rivayetinin kabul edilebilmesi için onda bulunması gereken adaleti sağlayacak meleke olarak tanımlanır. Adalet ise en azından takvayı bırakmamak, mürüvveti ihlal edecek şeylerden kaçınmakla olur. Buna göre mürüvvet, halk nazarında hoş karşılanmayan davranışlardan kaçınarak güzel ahlakın tamamlayıcısı olan davranışlar içinde bulunmak ve müslüman şahsiyetini en mükemmel seviyeye çıkarmak anlamında bir haslet olmaktadır. (bkz, Mücteba Uğur, Hadis Terimleri Sözlüğü, s. 273 vd., T.D.V.Y, Ankara-1992) [M].
5-A.g.e., c. 1, s. 61
6-A.g.e., c. 1, s. 75
7-A.g.e., c. 1, s. 84
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DÄ°ÄžER YAZILAR
İnsanlar yalnız inandık demeleri ile bırakılıveriliceklerini, kendilerinin imtihana çekilmeyeceklerini mi sandılar?
Ankebut, 2
GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°
"Kur'an'ı seslerinizle süsleyiniz."
Ebu Davud
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm Ä°nternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yaptÄ...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARÄ°HTE BU HAFTA
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...