ABDÜLAZİZ ÇAVİŞ'İN İNCE ESPRİSİ

Merhum Abdülaziz Çaviş(1876-1929) geçen asırda Mısır’ın yetiştirdiği ilim adamı, gazeteci, mütefekkir ve engin bir heyecan insanıdır. Ömer Nasuhi Efendi merhum onu tanıtırken “Abdülazîz Çâviş, değerli bir ilim sahibi idi. Seciyeli, mütefekkir, kalemi kuvvetli bir muharrir bulunuyordu


Salih Okur

nedevideobendi@gmail.com

2019-10-16 12:49:12

Merhum Abdülaziz Çaviş(1876-1929) geçen asırda Mısır'ın yetiştirdiği ilim adamı, gazeteci, mütefekkir ve engin bir heyecan insanıdır. Ömer Nasuhi Efendi merhum onu tanıtırken "Abdülazîz Çâviş, değerli bir ilim sahibi idi. Seciyeli, mütefekkir, kalemi kuvvetli bir muharrir bulunuyordu" derken, ilk meclis mebuslarından, vakanüvis, merhum Salih Yeşil efendi "Mısır'ın en maruf ulemasından olan ve garbın müteaddit lisan ve felsefesine aşina bulunan üstad-ı a'zam" diyerek bize onu tanıtır. Ezher ulemasından merhum Prof. Dr. Ahmet El-Şarbasi'nin dediği gibi "Düşüncesi, yaptıkları ve davranış­ları ile İslâm gençliğini meydana getirenlerin ilklerinden sayılmaktadır."

Kendisi "İ'lân-ı meşrûtiyyeti müteakip İstanbul'a gelmiş, bâzı camilerde tefsir takrir etmiş, inkılâbı müteakip Ankara'da, Şer'iyye Vekâletinde Te'lîf İşleri A'zâlığı'nda bulunmuş, bir müddet sonra da Mısır'a avdet ederek orada bazı ilmî ceridelere yazı yaz­makla meşgul olmuştur."

Bahsedeceğimiz hatıra, Milli Mücadele günlerinde, Ankara'da bulunduğu sıralardadır. Nakleden de, o sıralar Meclis zabıt kâtiplerinden merhum Mahir İz beyefendidir. Kendilerinin 1960'lı yıllarda bir dost meclisinde anlattıklarını yazmak istedim.

Mahir bey merhum diyor ki; "O zamanlar(1923) şer'iyye vekâleti vardı. Encümen-i tetkikat ve tahkikat-ı İslamiyeye tayin edildi bunlar. Abdülaziz Çaviş reis idi. Yani İstanbul'daki Dar'ul Hikmet-i İslamiyye Ankara'ya geldi. O azalarıyla beraber; Şemseddin (Günaltay) bey, İzmirli İsmail Hakkı bey, Ferid (Kam) bey filan, hepsi…

Şer'iyye Vekâletinde iki heyet vardı; biri Şurâ-yı İftâ denen, fetvâhane mahiyetinde bir kısmı vardı ki orada bâb-ı fetvadan gelen zevât vardı. Eski kadılar vardı, âlim adamlar vardı. Onlar telif vermeye kanunen mecbur değillerdi. Sorulara cevap verirlerdi. İstişari mahiyette idi. Fakat Te'lîf İşleri A'zâlığı kısmı ise mutlaka her sene bir eser verecekti.

O çok tuhaf şey, Ferid bey anlatmıştı. Şeriyye vekili değişmiş. Te'lîf İşleri heyeti, yeni gelen şeriyye vekilini ziyarete gidiyorlar. Şurayı İfta, vekâletin yukarı katında. Ziyaret edip tebriklerini yapmışlar. Dönerken Şurayı İfta'nın kapısının önünden geçiyorlar. Oradan geçerken Abdülaziz Çaviş başını o tarafa doğru çevirmiş, bakmış ki heyet üyeleri rahat bir şekilde sedirlerde oturuyorlar. Sonra dönmüş demiş ki;

إِنَّمَا نُطْعِمُكُمْ لِوَجْهِ اللَّهِ لَا نُرِيدُ مِنكُمْ جَزَاء وَلَا شُكُوراً

"Biz sizi Allah rızası için doyuruyoruz; sizden ne bir karşılık ne de bir teşekkür bekliyoruz."(İnsan:76/9) ayetini okuyuvermiş. Yani "biz burada çalışıyoruz, eser veriyoruz, bunlar burada oturuyorlar, bunlardan bir şey isteyen yok" demek istemiş.

 Pek dehşettir, bittim buna ben. Müthiş bir şeydir, tespit edilecek şeydir, Abdülaziz Çaviş'in zekâsını gösteren şeydir.

Mahir bey devamla Abdülaziz Çaviş'i Ankara'da tanıdığını ifade ederek diyor ki; "ona çok kıymet verirlerdi. Akif Bey de(Mehmed Akif) kıymet verirdi. Ve Dar'ul Hikme de kıymet verirdi. Hakikaten reis olacak adamdı. İhatası geniş, görüşü geniş, etraflı adamdı. Tahlil kabiliyeti olan adamdı. İlmi hüviyetti. İhtisasını bilemiyorum ama ulum-u şeriyyede, Kur'an ilimlerinde bir ihtisası var ama hangisi bilemiyorum. Yani mesail-i diniyyede görüşü başka türlü adamdı. İş oradadır zaten..

Not: Merhum Salih Yeşil Bey 1940'lı yıllarda CHP genel sekreteri Hilmi Uran'a yazdığı bir mektupta Abdülaziz Çaviş'in Üstad Bediüzzaman hakkında Mısır El Ehram mecmuasında yazdığı bir yazıya değiniyor. Bu yazı hâlâ gün yüzüne çıkmayı beklemektedirler; "Şâir-i meşhur Âkif Bey merhumun rivayetine nazaran, Mısır'ın en maruf ülemasından olan ve garbın müteaddid lisan ve felsefesine aşina bulunan üstad-ı a'zam Abdülaziz Çaviş'in yirmi küsur sene evvelisi "El-Ehram Ceridesi"ndeki Said hakkında yazdığı "Fatîn-ül Asr"(Asrın Zekisi) başlıklı makalesini okuyan ve kendisiyle bizzât görüşen ilim adamları, bu zâtın fıtraten ilmî kudretini ve İlahî mesleğini takdir edebilirler."

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

De ki: "Onlardan ve her türlü sıkıntıdan sizi Allah kurtarır. Ama siz yine de O'na ortak koşuyorsunuz."

En'am, 64

GÜNÜN HADİSİ

Her kim bir namazı (kılmayı) unutursa (onu) hatırladığında kılsın. Onun bundan başka keffâreti yoktur.

KİTÂBU MEVÂKÎTİ'S-SALÂT-Buhari

TARİHTE BU HAFTA

*Yıldız Sarayı'nın İttihatçılar'ca Yağma Edilmesi(29 Nisan 1909) *Gazneli Mahmud'un Vefatı(30 Nisan 1030) *Yıldırım Bâyezid Tarafından Manisa'nın Fethi(1 Mayıs 1390) *Fatih Sultan Mehmed Hân'ın Vefatı(3 Mayıs 1481) *Eyüp Sultan Hazretleri(r.a.) Vefât E

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI