MUSTAFA ÖZCAN İLE A’DAN Z’YE-5

Bâtınilik • Bâtınilik mugalâta ve kandırmaca üzerine kuruludur. Kısaca insanlardan akıllarını bağlamalarını ve bir masum ve gizli imama teslim etmelerini ve bağlanmalarını istemektedir. Anlattıkları hem kolay hem de gizemli olduğundan dolayı bir ara cazibe odağı haline gelmişlerdir. Yeni Batiniye imamı olma adayları da aynı yoldan yürüyorlar ve insanlar


Mustafa Özcan

mustafaahmetozcan@gmail.com

2019-09-15 08:50:41

Bâtınilik

Bâtınilik mugalâta ve kandırmaca üzerine kuruludur. Kısaca insanlardan akıllarını bağlamalarını ve bir masum ve gizli imama teslim etmelerini ve bağlanmalarını istemektedir. Anlattıkları hem kolay hem de gizemli olduğundan dolayı bir ara cazibe odağı haline gelmişlerdir. Yeni Batiniye imamı olma adayları da aynı yoldan yürüyorlar ve insanları hilaf ve ihtilaftan kurtaracaklarını vehmediyorlar. Kendi gözlükleriyle bakanlar için dünyanın esenlik diyarı olacağını ve gülizar haline geleceğini tasavvur ediyorlar.

*Şiiler ve Batiniler ise kitabın yetmediğini ve bunun tılsımlarını sökmek ve çözmek için mutlaka yanılmaz imamlar gönderilmesi gerektiğine inanmaktadır. Bunu Allah'a vacip makamında görmektedirler. Şiilikte imamet doktrini budur. Batiniler bunu daha ileriye götürerek gizli imam üzerinden şeriatı ve dini tatil etmişlerdir. Bir anlamda bunlar batini muattıladır. Gazali gibi âlimler de bunlara karşı çıkmış ve meydan okumuşlardır. Hasan Sabbah yazmış olduğu kitabında ilahi bilgilere ulaşmak için 'sadık bir muallim'e ihtiyaç olduğunu ifade eder. Burada muhbiri sadığın yerine sadık-ı muallim almıştır. Dolayısıyla Batinilikte peygamberler ile imamlar birbirinin devamıdır ve geçişlidir.

*Batıniliğin iki zahiri alametinden birisi avamın cehaleti ve buna mukabil din adamlarının zenginliğidir. Cehalete gark olmuş kitleleri doldurmak ve onları kör alet olarak kullanmak kolaydır.

*Baas Partisi özellikle Suriye'de azınlıkların ve batini fırkaların bineği olmuştur. Said Havva gibi zevat Suriye'de azınlıkların ve özellikle de batini Nuseyrilerin Baas partisini Truva Atı olarak kullandıklarını ve içine sızarak ülkenin mukadderatına musallat olduklarını ifade etmiştir. Arapçılık veya şuubiye burada da zındıkanın bineği olmuştur.

*Batinilik birçok akım içinde ve bilhassa Zeydiye hariç Şiiliğin bütün kollarında yaşamaktadır. Bazen Ehl-i Sünnet meşrepleri veya kolları içinde de varlık gösterebilir. Dolayısıyla Şia'yı benimsememek veya reddetmek onların yöntemlerinden hali ve arî olduğunun ispatı değildir.

*Batini dinler ve mezhepler olduğu gibi batini meşrepler de vardır. Kimi tasavvufi akımlar da bu batini meşreplere girerler. Batini mezhepler ile meşrepler arasında görünmez köprüler vardır. Bunların en temel özelliklerinden bazıları, tevil ve takiyyedir. Tevil bir anlamda uyuşmazlar arasında (akıl nakil ile nasların birbiri arasında ) telif, tevfik ve telfik çabasıdır. Selefilerin dışında tevili karşı çıkan gruba rastlanmamıştır. Bununla birlikte kimileri haddi aşan bir biçimde akli tevile kimileri de batini tevile başvururlar. Mutezile akli tevili öne çıkarır. Tevilde aşırıya kaçanlar veya gidenlerden bir kısmı elbette isabet de kaydedebilir. Lakin bu isabet yüzdesi ne kadardır? İsabet etse bile sorumluluktan kurtulamaz. Bir de ipe sapa gelmez batini tevil vardır ve batini ve yıkıcı cereyanların en temel yıkım araçlarından birisi tevildir. Akli tevilin isabet yüzdesi olsa da batini tevilin hiçbir şekilde isabet yüzdesi yoktur. Lakin gizem ve esrar insanlara çekici ve cazip gelmekte ve bu çekicilik de insanların tuzağı olmaktadı

Bayram

 Bayramların da tadı tuzu kaçtı. Tabir caizse olumsuz gelişmeler bayramlarımızı zehir ediyor.

*Muhammed Bin Hasan el Merihi, Müslümanların asıllarını ve fasıllarını unuttukları için her gün ithal veya çakma bir bayramla tanıştıklarını, yüz yüze geldiklerini lakin bunların gönül ve ruhu doldurmadığını ve doyurmadığını bayramlar enflasyonuyla birlikte duygu açısından daha fakir hale geldiğimize temas ediyor. Rezillik alıp başını giderken fazilet ise yetim hale gelmiştir. 

*Anneler günü, babalar günü esasen anne ve babaların ikiyüzlü bir biçimde bir gün hatırlamalarına karşılık, 364 gün unutma bayramıdır. Riyakârlık bayramıdır. 

BAE(BirleÅŸik Arap Emirlikleri)

 Geçtiğimiz günlerde ise Kardavi'nin deyimiyle İslami olan ne varsa düşmanlık besleyen BAE yönetimi İslami kesimleri hedef alan bir terör listesi yayınladı. Bu listede yatay ve dikey iki garabet var. Garabetlerden birisi Batılıların bile cesaret edemedikleri Avrupa'daki İslami çatıların veya cemiyetlerin terör listesine alınmasıdır. Batı tarafından bile müsaade edilen ve ılımlı olarak tanınan İslami cemiyetlerin BAE tarafından terör listesine alınmış olması bu rejimin İslami kesimler karşısında çılgınlaştığının işareti olmalı. Kahpe rejimler keyiflerine göre ekliyor keyiflerine göre çıkartıyor. Keyiflerine göre karalıyor keyiflerine göre aklıyor.

*Suudi Arabistan ile BAE dünyadaki Sünni cemiyetleri yok etmek için aralarında yarışıyor, seferberlik başlatmış bulunuyorlar. Şeytani yarışta sınır tanımıyorlar. Bu listeyi, İhvan gibi Sünni örgütlerin İsrail ve İran'dan daha tehlikeli olduğunu söyleyen Dahi Halfan ile Muhammed Dahlan ve Halife Hafter veya kafadarları hazırlamış olmalı.

*Elbette burada ikinci ülke ise Birleşik Arap Emirlikleri olarak sivrilmiştir. Vehhabiliğe mesafeli olan bu ülke Arap Baharını söndürme işleminde Suudi Arabistan'ın en önemli ortağı haline gelmiştir.

Bidat

*Bir ikinci husus da bidat meselesinin hafife alınması sapmaları hızlandırıyor ve yaygınlaştırıyor. Akaitte ve amelde bidat meselesinin iyi anlaşılması ve ilişkilerimizde mihenk ve ölçü kılınması gerekir. Hâlbuki günümüzde bidat ve ehli bidat makbul şahsiyet haline gelmiştir.

*Modernizmle birlikte mezhepleri aşan ve sınırları taşan bir karma bir bidat akımı zuhur etmiştir. Bu akım hiçbir usule mukayyet kalmadan istediğini ispat istediğini ise inkâr edebilmektedir. Bu da dalgalanmalara ve kitlelerde velveleye neden olmaktadır. Bundan dolayı bu akımlar heyula gibi her kalıba dökülüyorlar. Her bidat akım ile köprü kuruyorlar.

*Son yıllarda kitle iletişim araçları vasıtasıyla bidatların daha da yaygın hale geldiğini görüyoruz. Bunlardan birisi de mahremiyete dikkat edilmemesidir. Sözgelimi, yaşlı başlı hocalarımızın genç denebilecek yaştaki bayanlarla veya kadınlarla dini sohbet icra etmeleridir. Burada buna karşı çıkılırken gözetilen mantık, kadınlarımızın dışlanması değildir. Kadınlar dini alanda sohbet yapabilir ve katılabilirler de. Lakin bunun bir ölçü içinde yapılması dinin ruhuna daha uygun olacaktır. Sözgelimi bazı hocaların tesettüre riayet etmeyen kadınlarla ramazan sohbeti yapmaları dinin ruhuna aykırı düşmekte ve teorik olarak dinin anlatıldığı bir yerde pratik olarak dini değerler çiğnenmektedir. Bidat da budur. Bazen maksadı aşan bir şekilde bu tarz sohbetler olsa da bunun bir alışkanlık kesbetmesi ve gelenek haline gelmesi dindarlık anlayışımızın sulanmasına ve bozulmasına vesile olacaktır. Dolayısıyla beklenen netice değil, makusu hasıl olacaktır.

Bilgi

 Ebu'l Hasan en Nedevi eğitimin elbiseye benzediğini ve sürekli yenilenmeye açık olduğunu söylemiştir. Günümüzde bilgi akışının hızlanması nedeniyle bazı bilgiler geçersiz hale gelmektedir. Bilgiyi, ayrıntıyı takip etmek daha da zorlaşmıştır. Tıp alanında yeni hastalıklar türemekte ve yargıda da siber suçlar adıyla yeni suç türleri belirmektedir. Bütün bunlar yenilenme ihtiyacını da beraberinde getirmektedir

Birinci Dünya Savaşı

Birinci Dünya Savaşı öncü deprem olmuş ve imparatorlukları ziru zeber veya un ufak etmişti. İkinci Dünya Savaşı ise artçı bir depremdir ve İngiliz ve Fransız İmparatorluğunun sonu olmuştur. Osmanlılar İngiliz darbesiyle saf dışı edilirken İngilizler de Türklerden aldıkları darbeyle yaralanmışlar ve bu yaralardan kurtulamayarak İkinci Dünya Savaşıyla birlikte tarih sahnesinden çekilmişlerdir

*Birinci Dünya Savaşının yüzüncü yıldönümünde talihimizin döndüğünü dair bulgular ve semboller artıyor. Bu da Türk ve Arap beraberliği asrına yeniden sökün ettiğini göstermektedir.

*İngiltere 1918 yılından itibaren bizi Ortadoğu'dan sürdü. Zirve noktası Kudüs'ün düştüğü 1917 idi. Devran döndü ve 100 yıl aradan sonra biz tekrar İngilizlere varis oluyoruz. Tarih ağlarını yeniden örüyor. İngilizler Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı toprakları için şu tabiri kullanıyorlar :" The Great Loot' yani büyük vurgun veya büyük yağma yeri. Gerçekten de İslam toprakları Fransızlarla İngilizler arasında yağmalanıyor.

* Elbette Birinci Dünya Savaşına katılmamız doğru ve isabetli bir yaklaşım değildi. Ama sehm-i kaza nevinden; mecbur kaldığımız ve bize dayatılmış bir savaştı.

BoÅŸnaklar-Bosna

 Osmanlı'nın ufalayan hususlardan birisi önce Rumeli'yi saran milliyetçilik dalgası olmuştur. Öncelikle bu dalga Hıristiyan milletleri ayartmış, ardından Arnavutlara bulaşmıştır. Boşnaklar ise daima bu illetin ve virüsün dışında masun kalmışlardır. Bunun sırrı şudur ki, Arnavutlar gibi kimliklerini ırkları üzerinden değil dinleri üzerinden tanımlamışlar ve bu da yabancılaşmalarına mani olmuştur. İstikametten şaşmamışlardır. Osmanlı'ya karşı çıktıklarında da ırkları namına değil milletleri olan İslamiyet namına karşı çıkmışlardır. Bosna isyanlarının temelinde İbrahim Temo ve arkadaşlarının yaptığı gibi ırkçılık damarı yoktur. Arnavutlar milliyetçiliklerinin belasına Enver Hoca gibi bir musibetle karşılaşmışlardır.

Buna mukabil Boşnaklar Salahaddin çizgisinde ve izinde bir lider olan Aliya İzzetbegoviç ile taçlanmışlardır. Bu hak davalarında sebat ve sadakatlerinin bir mükafatıdır.

*Bosna Cumhurbaşkanı Bakir İzzetbegoviç Almanya'da internet ortamında yayınlanan aylık Perspektif dergisinin Nisan sayısına (2013) verdiği bir mülakatta Sırpların manevi tahribatıyla alakalı olarak şunları söylemiştir:" Savaş kötülüktür, tahribattır, zorbalıktır, aşağılamadır. Ancak, bu kötülüğün iyi bir tarafı vardır, bu da; insanların ve milletlerin bilinçlenmesi, özlerine ve dinlerine dönmelerine vesile olmasıdır. Savaş kötü insanları daha kötü bir duruma getirirken iyileri bilinçlendirip daha makul davranmalarına yol açar. İşte bu nedenlerden dolayı, Boşnaklar savaş döneminde kitlesel olarak İslam'a dönmüşlerdir. Savaş esnasında neredeyse 1000 camimiz yıkıldı, biz ise daha sonra yaklaşık 2000 cami yaptırdık ve hepsi savaştan öncekilerden daha büyük. Ve iftiharla söylemeliyim ki, her biri gençlerle dolu…"

* Boşnaklar da Sırplara güvenerek aynı hataya düşmüştür. Yugoslavya'yı oluşturan cumhuriyetler içinde en karma hayatın sürüldüğü tek cumhuriyet Bosna-Hersek olmuştur. Yugoslav cumhuriyetleri içinde en fazla karma evliliklerin görüldüğü yer keza Bosna-Hersek olmuştur. Bu temelsiz olan güven de felaketi, acıları ve dağılan aileleri doğurmuştur

Camiler

 Camiler masumiyetin ve fıtratın yeryüzündeki dikili nişaneleridir

CHP

Merhum Adnan Menderes'in ifade ettiği gibi, Allah kimseye CHP gibi bir muhalefet göstermesin. 

*CHP Ortadoğu'nun bu hale gelmesinden dolayı bizzat iktidar partisini yönetimini suçluyor. Dünya karışsa da biz kenardan seyretmeli imişiz? Bu yönde CHP Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na hak veren basın mensupları var. Bunlardan birisi olan Nilgün Cerrahoğlu, ' IŞİD ve 'Bataklık' başlıklı yazısında Ortadoğu'ya karışarak ve eşeleyerek başımıza bela aldığımızı ve başımıza bataklığı sardığımızı yazıyor

*Arap Baharı mevsiminde bölgesel kutuplar karşı karşıya gelince CHP ideolojik olarak yanlış tarafta durdu ve mezhepçilik yaptı. Zalimlerin yanını yeğledi. Üstelik bu yönde karşı argümanla AKP'yi suçladı. Suriye'de kan akmasından veya kendilerine göre kardeş kanı akmasından AK Partiyi sorumlu idi. Mısır'da da Sisi'nin idam furyasından dolayı yine AK Partiyi suçluyorlar. Hem Türkiye'nin bölgesinde etkisizleştiğini söylüyorlar hem de her şeyden sorumlu tutuyorlar!

*Türkiye'de de CHP gibi yapılar esasında tam da ideolojik azınlık ruhunu temsil etmektedirler. Cezayir'deki FLN'in Türkiye versiyonudur. Ecevit'in bir zamanlar terennüm ettiği gibi bunlar Osmanlı'nın fetihçiliğini alaya almışlardı. Hâlbuki Osmanlıların bıraktığı yeri veya bıraktığı boşluğu İngilizler, Fransızlar ve sonrasında Amerikalılar doldurmuş ve yabancı oldukları için adaleti de temin edememişlerdir

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DÄ°ÄžER YAZILAR

Artık kim doğru yolu seçerse kendi lehinedir; kim de saparsa ancak kendi aleyhine sapmış olur.

Zümre, 41

GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°

Muavvizeteyn (Nas-Felak) Sureleri

"Şeytan insanoğlunun kalbinin üzerinde tünemiş vaziyette bekler. Allah'ı zikredince siner, çekilir, gaflet etse vesvese verir." (Buhari, Tefsir, Kul euzu bi-rabbi'n-nas 1)

TARÄ°HTE BU HAFTA

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SÄ°TE HARÄ°TASI