SALIVERİLEN İKİ DENİZ

İki denizi birbirine kavuşmak üzere salıvermiş¬tir.”(Rahman Suresi; 19. Ayet) İslâm âlimleri, ayette geçen "iki deniz" ifadesini, çok çe¬şitli yorumlarla açıklamaya çalışmışlardır. Bu açıkla¬ma¬ların bir kısmı hakikî, bir kısmı da mecazîdir. Bunların genel bir listesini şöyle verebiliriz: a. Gök denizi-yer denizi.


Niyazi Beki(Prof. Dr.)

niyazibeki@gmail.com

2019-08-15 13:21:47

 "İki denizi birbirine kavuşmak üzere salıvermiş­tir."(Rahman Suresi; 19. Ayet)

İslâm âlimleri, ayette geçen "iki deniz" ifadesini, çok çe­şitli yorumlarla açıklamaya çalışmışlardır. Bu açıkla­ma­ların bir kısmı hakikî, bir kısmı da mecazîdir. Bunların genel bir listesini şöyle verebiliriz:

a. Gök denizi-yer denizi.

b. Rum Denizi [Akdeniz] ve Fars Denizi [Hint Okyanusu].(1)

c. Tatlı ve tuzlu su yatağı herhangi iki deniz(2)

d. Yer'i etrafından kuşatan dış deniz ile Yer'in kıt'aları arasındaki iç deniz.(3)

e. Cismanî ve ruhanî denizler.

f. Hakikat-mecaz denizi...(4)

Bediüzzaman Said Nursî, söz konusu ayetin açıklama­sını yaparken adı geçen görüşlere bazı ilâveler yaparak özetle şöyle demektedir:

"Vücup ve imkân dairesindeki rububiyet ve ubudiyet dairesinden tut, dünya ve ahiret denizlerine, gayp ve şa­hadet âlemi denizlerine, doğu-batı ile kuzey-güney okya­nuslarına... Rum ve Fars Denizlerine, Akdeniz-Karadeniz ve boğazına-ki "mercan" denilen balık ondan çıkıyor-; tâ Akdeniz ve Kızıldeniz'e ve Süveyş Kanalına, tâ tatlı ve tuzlu sular denizlerine, tâ toprak tabakası altındaki tatlı ve müteferrik su denizleri ile üstündeki tuzlu ve biti­şik su denizlerine, tâ Nil ve Dicle ve Fırat gibi "büyük ır­maklar" denilen küçük tatlı denizler ile onların karıştığı büyük denizlere kadar, manasındaki cüz'iyatı var. Bunların hepsi kastedilmiş olabilir; ve onun hakikî ve me­cazî mana­larıdır."(5)

"Aralarında bir engel vardır, birbirine geçip ka­rış­mıyorlar." (Rahman Suresi; 19. Ayet)

İki deniz arasındaki engel

Yukarıda arz edildiği üzere, farklı manaları olmakla be­raber, ayetin en zahir manası, tatlı ve tuzlu su yatakları olan denizlerdir. Bu ayette söz konusu olan engel de yo­ğunlukları farklı olan bu iki denizin birbirine karışmasını önleyen engellerdir.

Bu sebeple bu konu üzerinde durmakta fayda vardır.

Kur'an'ın ayetleri birbirini açıkladığına göre, önce bu konunun geçtiği yerlere bakmak gerekir:

"Birinin suyu tatlı ve susuzluğu giderici, diğerininki tuzlu ve acı iki denizi salıveren ve aralarına bir engel, bir 'hicr-i mahcur' [çift yönlü bir engel] koyan, O'dur (Allah'tır)." (Furkan, 53)

Bilindiği gibi, uzmanların ifadesine göre, Cebel-i Tarık Boğazının güney (Fas) ve kuzey (İspanya) yakasında, deniz dibinden akıl almaz şekilde tatlı sular fışkırmakta­dır. Her iki kıyının dibinden, birbirine doğru 45 derecelik açılar hâlinde fışkıran bu dev su kanalları, tarağın dişleri gibi karşılıklı bir baraj oluşturmaktadır. Bu sebeple ne Akdeniz Atlas Okyanusu'na, ne de Atlas Okyanusu Akdeniz'e karışamamaktadır.

Nazar-ı dikkati çekmek istediğimiz husus, bu harika en­gelin işleyiş biçiminin de Kur'an'da tasvir edildiğidir. Gerçekten, Kur'an'da "iki deniz arasındaki engel" ifadesi, Furkan (25/53), Neml (27/61), Fâtır (35/12), Rahman (55/19-20) Surelerinde, belirtilen ayetlerde tekrarlanmış­tır. Ancak gerek tertip gerekse nüzul sırası itibarıyla ilk geçtiği yer, Furkan Suresidir.

Bunun içindir ki bu surede konuyla ilgili ifadenin de­taylı olmasına karşılık, diğerlerinde özet hâlindedir. Buradaki detaylı bilgiler arasında "hicr-i mahcur" ifade­sini görüyo­ruz. Kurtubî'nin de işaret ettiği gibi, bu terkip, engel­leyen ve engellenen, yani "çift yönlü engel" anlamın­da­dır.(6)

İşte 14 asır sonra gözle görülen ve uzmanların "bir tara­ğın dişleri gibi karşılıklı bir baraj" şeklindeki sözleri, Kur'an'ın bu harika tasvirinin gözle görülen bir tefsiri, bir açıklamasıdır.

Bu ayetin ilk defa Furkan Suresinde yer almasının da bir hikmeti şudur: Bilindiği üzere Furkan, "hak ile batılı, güzel ile çirkini, doğru ile yalanı birbirinden ayıran, arala­rına bir sınır koyan" anlamındadır ve ism-i fail görevini yapan bir mastardır. O hâlde, bu harika konunun ilk önce Furkan Suresinde zikredilmesi çok uygundur.

Bunun anlamı şudur:

Yüce Allah, hak ile batıl denizlerini şer'î kanunlarla bir­birinden ayırıp aralarına hikmet ölçüsünü koyduğu gibi, tatlı ve tuzlu bu tip denizleri de tekvinî kanunlarla birbi­rinden ayırmıştır.

O hâlde, şu her iki kitabın sahibi de Allah'tır; arala­rında hiçbir çelişki yoktur. Bu her iki kitabın kanunlarına göre hareket etmek gerekir; yoksa kâinat kitabının kanun­larına riayet edip de Kur'an'ın hükümlerine uymayanlar, manen acı ve tuzlu olan denizlerde boğulmağa mahkûm olacaklardır.(7)

Dipnotlar

1-bk. et-Taberî, XIII/128; el-Beydavî, VI/139.

2-bk. el-Hazin, VI/139; en-Nesefî, VI/139.

3-bk. Yazır, VII/371.

4-bk. Yazır, VII/372.

5-bk. Nursî, Mektubat, s. 304-305.

6-bk. el-Kurtubî, XIII/59.

7-bk. Beki, Niyazi, ilgili makalesi, Zafer dergisi, sayı: 206, 1994, s. 36-37.

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

Ne yerde ne gökte zere ağırlığınca bir şey Rabbinden uzak (ve gizli) kalmaz.

Yûnus,61

GÜNÜN HADİSİ

"Kişi, dostunun dini üzeredir. Bu nedenle, kiminle dost olacağına dikkat etsin!"

Ebû Hureyre radıyallahu anh. Ebû Dâvud.

TARİHTE BU HAFTA

*Fazıl Mustafa Paşa'nın Belgrad'ı Fethi(9 Ekim 1960) *HAZRETİ HÜSEYİN (r.a.) Şehid Edildi-Kerbela Vak'ası(10 Ekim 680) *Ömer Nasuhi Bilmen Vefat Etti(12 Ekim 1971) *Ankara Başkent Oldu(13 Ekim 1923)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI