HARB MECLİSİ
İstanbul’da Yusufpaşa’da Gülşen-i Maarif Rüşdiyesi’nde, galiba beşinci sınıftaydım. Bu, şimdiki ilkokulların son sınıfı demektir. O zamanki yaşımı sınıfımdan tahmin edersiniz.. bugünkünü sormayın!
İstanbul'da Yusufpaşa'da Gülşen-i Maarif Rüşdiyesi'nde, galiba beşinci sınıftaydım. Bu, şimdiki ilkokulların son sınıfı demektir. O zamanki yaşımı sınıfımdan tahmin edersiniz.. bugünkünü sormayın!
Hepimiz memlekette mühim şeyler olduğunu «muharebe» lâfından, ekmek kıtlığından, «rap rap» seslerinden, marşlardan, açılan ve harıl harıl işliyen imaretlerden; babaların, ağabeylerin, eniştelerin eksilmesinden; annelerin, ablaların, halaların, dedelerin, ninelerin eski sevinçlerini kaybetmesinden anlıyor; fakat her devrin çocukları gibi evde, sokakta, mektepte, sınıfta çocukluğumuzu –yaşayabildiğimiz kadar– yaşıyorduk.
Bizi uyandıran biri çıkıncaya kadar bu, böyle devam edecekti.
* *
Hocalarımız içinde ak saçlı, ak sakallı, ak sarıklı, nur yüzlü bir hoca vardı... el'an gözümün önündedir.
Dede hâli, güler yüzüyle, kendisini çok sever; dersini sabırsızlıkla beklerdik.
Şimdi şivesini düşünüyorum da Anadolu'nun neresinden geldiğini bulmaya çalışıyorum.
Mübarek ihtiyarın bir gün sınıfa çok düşünceli girdiğini hatırlarım... yüzünde her zamanki tebessümünü, boşuna aramıştık.
Oturdu.. derin derin düşünerek, tek bir kelime söylemeksizin, dakikalarca önüne, baktı. Bir derdi olduğunu sezdiğimizden, biz de sükûtumuzu derinleştirdik..
Neden sonra başını kaldırıp mânalı bir iç çekmeyle söze başladı:
«Evlâtlarım, dedi, gâvur, Çanakkale Boğazı'nı zorlıyağımış... Boğazı geçip İstanbul'a gireceğimiş... ne yapsak da geçmesine engel olsak? gelin, bu ders, bunu konuşalım!»
Doğrusunu söylemek lâzım gelirse, biraz şaşırmıştık: bir memleket meselesiyle, ilk defa, yüz yüze getirilmiş oluyorduk ve büyük işler üzerinde, ilk defa, fikrimiz soruluyordu; müdafaa plânları yapmaya memur ediliyorduk.
Ders boyunca, Boğaz'ı tıkamak, düşmanı durdurmak için taş mı yağdırmadık, vaktiyle Haliç'e gerilmiş olana benzer zincirler mi germedik; iki kıyıya muazzam mıknatıslar mı yerleştirmedik!
Hoca, hiçbirine, hiçbirimize gülmedi. Hepsini ve hepimizi aynı ciddiyetle karşıladı, beğendi, sevindi. Biz hayatımızın en güzel dersini yapmış olduk... belki onun için de öyleydi. Allah, gani gani rahmet eylesin!
* *
Şimdi arkamızda kalan 18 Mart'ı ben böyle bir hatırayla yaşadım.
Evet... tarihler ve tarihçiler bilmez ki yazsın... onu biz biliriz.
Bir zamanlar bir rüşdiyenin beşinci sınıfında ak saçlı, ak sakallı, ak sarıklı bir hocanın başkanlığıyla, yirmi otuz çocuk, bir harb meclisi kurmuştu.
Böyle bir harb meclisinde bulunmuş, söz söylemiş, münakaşaya karışmış küçük erkân-ı harplerden biri olmanın gururunu el'an duyarım.
21 Mart 1962
Arif Nihat Asya
Aramak Ve Söyleyemek adlı eserinden..
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DİĞER YAZILAR
EŞREF EDİP’TEN; “SİZ Mİ DİNE KARŞI DEĞİLDİNİZ?”
1950 seçiminden az sonra, eski başbakanlardan, medrese kökenli Şemseddin Günaltay, İzmit CHP
Hala mı Allah'a tövbe etmezler ve O'ndan bağışlanma istemezler? Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
Maide, 74
GÜNÜN HADİSİ
"Kim bir oruçluya iftar verirse, oruçlunun sevabından hiçbir şey eksilmeksizin, oruçlunun sevabı gibi sevap alır."
Tirmizî.
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm İnternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yapt...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARİHTE BU HAFTA
*Nizamü'l-Mülk'ün Şehadeti(14 Ekim 1092) *II.Kosova Zaferi(17 Ekim 1448) *Gedik Ahmed Paşa'nın Vefatı(18 Ekim 1482)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...