RİSALE-İ NUR DERS NOTLARIM-175

Ders: İşaratü’l İ’caz, s: 40 İzah: Prof. Dr. Şener Dilek İzah edilen kısım: اَلَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ : Bu cümlenin evvelki cümle ile nazmını îcab ettiren münasebet vecihleri ise: Bu cümle, mü'minleri medheder, evvelki cümle de Kur'anı medheder.(İşarat-ül İ'caz, s:40) v.d


Salih Okur

nedevideobendi@gmail.com

2018-07-31 12:46:23

Ders: İşaratü'l İ'caz, s: 40

İzah: Prof. Dr. Şener Dilek

İzah edilen kısım: اَلَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ : Bu cümlenin evvelki cümle ile nazmını îcab ettiren münasebet vecihleri ise: Bu cümle, mü'minleri medheder, evvelki cümle de Kur'anı medheder.(İşarat-ül İ'caz, s:40) v.d

*"Kur'an-ı Kerim, tahliye-i seyyiatı üç mertebesiyle zikretmiştir: Birincisi, şirki terk; ikincisi, maasiyi terk; üçüncüsü, masivaullahı terk etmektir."(İşarat-ül İ'caz, s: 40)

Burada üç mertebe var. En birincisi şirki terk etmek. Tek bir Allah'ın mevcudiyetini kabul ve tasdik. Şirk azim bir zulümdür. Bütün kainatın hukukuna tecavüzdür. Tevhidin esası; La İlahe İllallah manasını kalbe işlemek, lisanıyla beyan etmektir.

Demek birinci terk bu; küfürden sıyrılmak, küfürden halâs olmak. Bir mümin " la ilahe illallah" dediği zaman, küfür dünyası ona kapanmış, hidayet âlemi ona açılmıştır. Tabii insan nefis taşıdığı için ve fıtratında bazı hayvani eğilimler bulunduğundan, ifrat ve tefrite düşebilir. Müstakim hayattan sıyrılabilir. Bu noktadan bakıldığı zaman istikamet, müslümanın dünyasında farz-ı daimidir.

Demek birinci terk; küfrü ve şirki

İkinci terk; günahları işlemeyi terkdir.

Tabii asrımız çok dehşetli ve şiddetli olduğu için, bir müslümanın bütün günahlardan kendini kollaması sünnetullah kanunlarına göre çok zor. Ama hadis-i şerif var; iki namaz arası küçük günahlara kefarettir.

Ayet-i kerime var; "siz büyük günahlardan kendinizi muhafaza ederseniz, Allah küçük günahları da affeder." 

Not: Bu konudaki bir rivayet şöyle;

" عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ عَنْ رَسُولِ اللَّهِ قاَلَ الصَّلَوَاتُ الْخَمْسُ وَالْجُمُعَةُ إِلَى الْجُمُعَةِ وَرَمَضَانُ إِلَى رَمَضَانَ مُكَفِّرَاتٌ لِمَا بَيْنَهُنَّ إِذاَ اجْتُنِبَتِ الْكَبَائِرُ .

Ebû Hureyre (r.a)'den rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: "Büyük günahlardan kaçınıldığı takdirde günlük beş vakit namaz, iki cum'a ve iki ramazan aralarında işlenecek küçük günahlara keffarettir." (Müslim, Tahâra 16)

Şener beyin bahsettiği ayet;

إِن تَجْتَنِبُواْ كَبَآئِرَ مَا تُنْهَوْنَ عَنْهُ نُكَفِّرْ عَنكُمْ سَيِّئَاتِكُمْ وَنُدْخِلْكُم مُّدْخَلاً كَرِيماً

"Eğer yasaklandığınız büyük günahlardan kaçınırsanız, sizin küçük günahlarınızı örteriz ve sizi şerefli bir yere sokarız."(Nisa: 4:31)

...

Bir de Cenab-ı Hakkın af ve mağfiretine mazhar mübarek günler var. Bunlar da aslında müminin ahirete medar tahareti içindir.

Not: bu konuda bir hadis nakledelim;

 عنْ أبي قَتَادَةَ، رَضِيَ الله عَنْهُ، قالَ: سُئِلَ رسولُ الله ، عَنْ صَوْمِ يَوْمِ عَرَفَةَ؟ قالَ: يُكفَرُ السَّنَةَ المَاضِيَةَ وَالبَاقِيَةَ .

Ebu Katade (r.a.)'den rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.)'e arefe günü tutulan orucun faziletinden soruldu da: "Geçmiş bir yılın ve gelecek yılın günahlarına kefaret olur" buyurdular. (Müslim, Sıyam, 196)

*Kalbin şeffafiyeti, kalbin tahareti, kalbin hakikatlare açılmasının alt yapısı ittikadır, günahlardan kaçınmaktır.

*Bir ayna ile saunaya girsek, biraz dursak, o aynanın üzerinde nemlenme olur. Ama o nem bir bez ile silinebilir. Tabiri caizse küçük günahlar aynanın üzerindeki nem gibi. Büyük günahlar ise aynanın arkasındaki lekeler gibi. Tabii kalb marifet ve hakikat-ı imaniyeye ayine olduğu için, Kur'an'a medar füyüzattan istifade etmek için, sünnetullah kanunu olarak, o kalbin ittika üzere gitmesi gerektir.

Bakın Cenab-ı Hak Kur'an'da;

هُدًى لِّلْمُتَّقِينَ

diyor. Yani Kur'an'dan kim daha ziyade istifade eder? Takva sahipleri..

* Kur'an hakikatlarını bir güneşe benzetirsek, insan kalbi bir ayna olur. Bir aynanın güneşten feyz almasının üç önemli şartı var;

1-Mukabele sırrı; ayna kendisini güneşe mukabil tutacak.

2- Aynanın temizliği.. Ayan kirli, paslı nitelik ve özelliklerini kaybetmiş, kırılmış, dökülmüş, parçalanmış ise o ayna hakikat noktasında güneşten tam olarak ne yapamaz? Hakkıyla feyiz alamaz.

3-Aynanın çapı.. Çapı ne kadar büyük olursa istifadesi o oranda fazla oluyor.

*Vechini Allah'a döndermek. Yani, Allah'ı unutmayan bir gönül seması..Yerken, içerken, konuşurken..Risale-i Nur'da bir tabir var; "dışı sahra-i kesrette, içi umman-ı vahdette olmak."

Not: Bu tabir direk Risale-i Nur tabiri değil de, Barlalı Nasuhizâde Şeyh Mehmed Efendi'nin Üstad için yazdığı bir şiirde geçiyor;

" İçi umman-ı vahdette, dışı sahra-yı kesrette görünür Üstad"(Barla Lahikası, s: 115)

*İşte Ariflerin, Allah'ın has kullarının kalbinin kıblesi Cenab-ı Hak'tır. Pusulayı bırakırsın, pusula döner döner kıbleyi gösterir. Kalbimizin kıblesi; Allah.. Yaratılışın sırr-ı azimi; Allah'ı bilmek, Allah'a itaat etmek, İslamiyeti yaşamak ve yaşatmak.. İslamiyetin güzelliğini hayatımızda fiilen göstermek durumundayız. Demek mukabele sırrrıyla iç dünyamızı hakikat-ı Kur'aniyeye açar, ittika ile de günahlardan kaçınır, ve bir de çapımızı büyütürsek..Çap ne ile büyür? İlimle, tefekkürle, ibadette istikrar ve sebat ile, muhitini seçmekle, kötü muhitlerden kaçacaksın. Sebatla, aşkla devamla da inşallah o çapı büyütüp kalbimizi hakikat-ı Kur'aniyeye teveccüh edersek, feyze medar hakikatların âlemimize yansıması daha nurani, daha kudsi ve daha feyizdar olabilir.

*Muhabbetullah nar-i muhrik-i masivadır, yani Allah'tan gayri her şeyi yakan bir ateştir.

*Önce içini yıka, önce içini temizle. Bunun ilk adımı nedir? Estağfurullah.. Önce tevbe.. önce nedamet, önce gözyaşı..Gözyaşı ile onu sil, içini sâfileştir. İçini temizlemedikten sonra ne koyarsan koy, o koyduğun şeyin mahiyetini bozabilirsin.

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

Sadece zanna uyuyorlar. Zan ise hiç şüphesiz hakikat bakımından bir şey ifade etmez.

Necm,28

GÜNÜN HADİSİ

Bir kimseye şer olarak bir müslüman kardeşine hakaret etmesi kafidir.

Riyazü's Salihin, 3/1605

TARİHTE BU HAFTA

*Muhammed Raşid Hz.lerinin Vefatı. (22 Ekim 1993) *Astronomi Alimi Uluğ Bey'in Vefatı(25 Ekim 1449) *Fatih Sultan Mehmed Han'ın Trabzon'u Fethi(26 Ekim 1461)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI