RÄ°SALE-Ä° NUR DERS NOTLARIM-165

Ders: Hizmet Rehberi, s: 58 İzah: Prof. Dr. Şener Dilek *İnsanın manevi terakki ve tasaffisinde iki açıdan taslit ve tahakküm vardır. Fıtrat haritasını hakimane tahlil ettiğimizde şu iki hüküm karşımıza çıkıyor;


Salih Okur

nedevideobendi@gmail.com

2018-05-01 16:33:30

Ders: Hizmet Rehberi, s: 58

Ä°zah: Prof. Dr. Åžener Dilek

*İnsanın manevi terakki ve tasaffisinde iki açıdan taslit ve tahakküm vardır. Fıtrat haritasını hakimane tahlil ettiğimizde şu iki hüküm karşımıza çıkıyor;

Birincisi nefis ve şeytandan geliyor. Nefis her daim şeytanı dinler. Nefis şeytandan ders alır. Şeytan da nefise şek verir, şüphe verir, vesvese verir. Kâmil bir mümin, içindeki vesveseleri susturandır. Bu da iman-ı tahkiki ile olur.

*Dünyada en zor olan şey insanın terbiyesidir. Allahu Teala onun için peygamberleri göndermiş.

*Nefis susmaz, şeytan da son nefese kadar lümmesini devam ettirir.

*Allah Rahmet etsin, Kırkıncı Hoca anlatıyordu; Erzurum'da binbir hatim eskiden beri süren bir gelenek.(Merhum Alvarlı Efe hazretleri, Erzurum Destanı adlı şiirinde bunu ifade sadedinde;

"Binbir hatim nuru arşı doldurmuş,

Bela, musibeti yerden kaldırmış,

Düşmanları kahreylemiş, öldürmüş,

Mevlaya emanet olsun Erzurum" der(Salih Okur)

Binbir hatim okunuyor, müminlere bağışlanıyor. Binbir hatim okuyan yaşlı, ihtiyar bir müslüman..Hasta, ölmek üzere...Kırkıncı Hocayla görüşmüşler. Demiş ki, "hocam, birisi karşımda temessül etti. Dedi ki; "o bin bir hatmin ecir ve ücretini bana verirsen, sana bu ilacı içiririm." Ben bunu bizzat hocamdan dinlemiştim. İmam Gazali gibi bazı ehl-i şuhud evliya ve kamil insanlar demişler ki; sekarat, hayatın düğümü, bilançosu. Sekaratta dahi şeytan sana musallat olur. Nefis de fıtratlara tahakküm eder.

Nefis meyl-i rahat ister,

Nefis şöhret ister,

Nefis itibar ister,

Nefis varlık ister,

Nefis ne istemez ki..Nefsin taslit ve tahakkkümüne karşı nokta-i itibar; İman hakikatlarını akla, kalbe, ruha, latifelere tam emdirmek, tam massettirmek.

Bu bir...Peki bitti mi, hayır, bitmedi...Bin seneden beri İslamiyet'e, tecavüz ve taarruz ehl-i felsefeden, batıdan geliyor; Kilise, Yahudiler, İslam düşmanları..artı; ateistler, dinsizler, imansızlar, münafıklar, din ve maneviyat düşmanları..Bütün bunların da taslit ve tahakkümleri var.

Öyle ise, öyle bir ders lazım ki, aklı ikna etsin, kalbi de işba etsin, doyursun. İşte Mesnevi-yi Nuriye bu nitelikte bir eser..

Not: Merhum İsmail Çetin Hocaefendi de "Tek Çare" adlı eserinde(s: 119, Dilara Yayınları) "Özelikle Ekmel-ul Ulema'nın Mesnevisi itikadi meseleler için tiryaktır. Ne fayda ki, tastamam, kemaliyle tercüme edilmedi" demektedir.(Salih Okur)

* "O Yeni Said'in münazarasıyla, nefis ve şeytanın tam mağlub edilmesi ve susturulması gibi, Risale-i Nur dahi yaralanmış talib-i hakikatı kısa bir zamanda tedavi ettiği gibi, ehl-i ilhad ve dalaleti de tam ilzam ve iskât ediyor.(Mesnevi-i Nuriye, s; 8)

Eskiden, seksenden önce Van'da mevlidler düzenleniyordu. Biz bir ara gitmiştik. Bir tane hoca, molla ile tanıştık. Bu zat bir camide imamdı, Irak'ta okumuş. 19 sene medrese ilimlerini, ulum-u arabiyeyi okumuş..Van'ın büyük bir camisi var, bahçesi de geniş. Bana dedi ki; "benim bazı suallerim var. Senle biraz konuşmak istiyorum. "buyur" dedim. Baktım, o bahçe konuşmaya müsait değil, "gel, şöyle ileriye gidelim" dedim. Van'da bir kahvehane var. Sandalyeleri küçük, Van'ın çay bardakları da büyük. Oturduk, konuşmaya başladık.

Ondokuz sene okumuş ama melekler hakkında şek ve şüphesi var. O sordu, ben cevap verdim. Tabii Risale-i Nur'un mantığı, bizde bir şey yok. Risale-i Nur namına, bir saat kadar melekler hakkında onunla konuştum. Ama böyle delille, hüccetle, mantık ve muhakeme ile çok keskin konuştum.

Ondan sonra kalktı, aynen ifadesi; "Hocam, Allah senden ebediyyen razı olsun. Ondokuz senedir benim imanım muallakta idi. Şimdi çivi tam duvara çakıldı."

Tabii Şark insanı.."hocam, kalk sana kebab yedireceğim" dedi, "peki" dedim, kalktık, yemek yemeye gittik.

Not: Şener bey bu hadiseyi Risale-i Nur Nasıl Okunmalı? (S. 422-423, Feyza Yayıncılık-İst. 2013) adlı eserinde de anlatıyor.(Salih Okur)

*Üstad, "Risale-i Nur" diyor, "Hakkal yakine yakın bir ilmel yakin ile, imanın inkişafına kuvvet veriyor." Derece-i şuhuddan daha ileride. Mesela bir adam tüccar..Amerika'da bir şirketle anlaşıyor. Amerika'ya ticaret için ara sıra gidip geliyor. Şimdi bu adamın Amerika kıtasına karşı şek şüphesi yok. Gitti, gördü, yedi, geri geldi.

Bir de bir adam düşünün. Hiç Amerikaya gitmemiş ama adam kıtalar ve ülkeler hakkında bir çok araştırma ve tetebbuatı olan bir profesör. Şimdi o tüccarın o kıta hakkındaki malumatı ile o profesörünkü bir olabilir mi?

Bakın ilmel yakinin bir mertebesi var ki, aynel yakinden daha kıymetli, daha derin, daha şümullu, daha keskindir. İşte Risale-i Nur, hakkal yakine yakın bir ilmel yakin ile imanda ikişaf veriyor. Şimdi, Risale-i Nur'u okuyorsun; Allah'ın rububiyeti, daire-i vücubun sırları, âsâr-ı ilahiyye, esma-i ilahiyye, fiil-i ilahiyye, rububiyet-i Rabbaniyye, Cenab-ı Hakkın Ferd ismi, Hayy ismi, Kayyum ismi, binbir esmaya medar güzellikler, hikmetler, hakikatları Üstad delille, hüccetle, tasnifle, mantıkla, muhakeme ile gözler önüne sermiş. İşte tahkik mesleği..

*Bir programda üniversiteyi okuyan bir gence "ne okuyorsun" diye sordum. "ağabey, Mesnevi'yi okuyorum" dedi. "Ne kadar okudun" dedim, "İki gündür okuyorum, bugün seksen sayfa okudum, herhalde yarın bitecek" dedi. Ehh üçgünde Mesnevi'yi bitiriyor, güzel. Dedim "anlıyor musun" "evet abi" dedi. "her tarafını mı?" diye sordum "he abi, her tarafını" dedi. Mesnevi'yi açtım, Şule'de bir ilem.. "oku burayı" dedim, okudu. "anladın mı" dedim "anladım" dedi. Dedim ki; "Üstad burada "lüzum-u beyyin (Mesnevi-i Nuriye s: 236 ) diyor. Nedir lüzum-u beyyin?" Durdu.. Bak diyor ki; "Sair ism-i haslar yalnız müsemmalarına delalet eder. Sıfatlara delaletleri yoktur. Çünki sıfatlar, müsemmalarına cüz olmadığı gibi aralarında lüzum-u beyyin de yoktur. Bu itibarla ne tazammunen ve ne iltizamen sıfatlara delaletleri yoktur. Amma Lafza-i Celal bil-mutabakat Zât-ı Akdes'e delalet eder. Zât-ı Akdes ile sıfât-ı kemaliye arasında lüzum-u beyyin olduğundan sıfatlara da bil-iltizam delalet eder."(Mesnevi-i Nuriye ,s:236) Nedir bu?" Cevap yok..Hani anlamıştın?

Şimdi burada iltibas edilen nokta ne? Şimdi, genç, hasbi, samimi..Halisane okuyor. Okuduğu için, hakikat-ı Kur'aniye ve imaniye olduğundan dolayı ondan tefeyyüz ediyor, derecesi nispetinde feyiz alıyor.. O feyzi zannediyor ki "anladım."

Sonra "Gel burayı biz beraber mütaalaa edelim" dedim ve o bahsi beraber okuduk..

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DÄ°ÄžER YAZILAR

Biz onu (Kur'an'ı) mübarek bir gecede indirdik. Kuşkusuz biz uyarıcıyızdır.

Duhân, 3

GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°

Sen dünyada bir garib veya bir yolcu gibi ol.

Buhari, Rikak 2; Tirmizi, Zühd 25, (2334)

TARÄ°HTE BU HAFTA

*Cumhuriyet'in ilanı(29 Ekim 1923) *Sütçü İmam Maraş'ta direnişi başlattı(31 Ekim 1919) *I.Dünya Harbine girdik(1 Kasım 1914) *İmam-ı Rabbani Hz.lerinin İrtihali(2 Kasım 1624) *Hz.Ömer(r.a.)'in Şehadeti(3 Kasım 644)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SÄ°TE HARÄ°TASI