EHL-İ KİTAB’IN KESTİKLERİNİN HÜKMÜ-1

Alemlerin Rabbi olan Allah’a hamdeder, yaradılmışların en hayırlısı, peygamberlerin sonuncusu Hz. Muhammed’e, O’nun âl ve ashâbına salât ü selam ederiz. Gani (zengin) olan Rabbinin rahmetine muhtaç, bu fakîr ü pür âciz Muhammed Emin Er b. Zülkifl el-Kelevî’ye


Muhammed Emin Er

.

2017-11-14 21:49:49

Alemlerin Rabbi olan Allah'a hamdeder, yaradılmışların en hayırlısı, peygamberlerin sonuncusu Hz. Muhammed'e, O'nun âl ve ashâbına salât ü selam ederiz.

Gani (zengin) olan Rabbinin rahmetine muhtaç, bu fakîr ü pür âciz Muhammed Emin Er b. Zülkifl el-Kelevî'ye -Allah, onu, ana-babasını ve tüm müslümanları ebedi şanı hürmetine affetsin- ehl-i kitabın kestikleri hakkında defalarca soru soruldu. Bu sebeple ben de Allah'ın inayetiyle bu hususta, derde deva olabilecek vasıfta bir risale yazmaya karar verdim. Her ne kadar bu işin ehli sayılmasam da bazı zaruretler beni buna mecbur etti. Allah'tan muvaffakiyet ve istikamet niyaz ederiz. Risaleme "el-Kavlu's-savâb fî zebâihi ehli'l-kitâb: Ehl-i Kitab'ın Kestikleri Hakkında Doğru Söz/Görüş" ismini verdim. Allah Teala'dan, bu çalışmayı sadece kendi rızası için yapılmış amellerden biri olarak kabul etmesini; görüş ve açıklamalarımızda bizi hata ve unutkanlıktan muhafaza buyurmasını niyaz ediyoruz.

Ehl-i kitabın kestiklerinin hükmü konusundaki prensip görüş, mutlak manada helal olmasıdır. Bu hususta, Maide Suresindeki ayet, Buhari ve diğer kaynaklarda geçen Hayber savaşında yaşanan olay, sahabenin uygulaması ve fıkıh imamlarının kitaplarındaki görüşleri birer delil sayılır. Ancak bir müslüman, hayvanı boğazlayan kimsenin Allah adından başka bir isim zikrettiğini kendi kulaklarıyla duyarsa veya hayvanın ölü yahut boğulmuş ya da vurularak öldürülmüş olması gibi Allah'ın haram kıldığı şekillerden birini görürse durum değişir. Çünkü Allah (c.c.) şöyle buyurur: "Leş, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına kesilenler, boğulmuş, bir yerine vurularak öldürülmüş, düşüp ölmüş, süsülmüş, yırtıcı hayvanlar tarafından yenilmiş olanlar-ölmeden yetişip kestikleriniz hariç- ve dikili taşlar adına boğazlanan hayvanlar ve fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılınmıştır" (Maide, 5/3). Bu durumda yemeyiz, ancak aksi söz konusu olursa o zaman Allah'tan bir ruhsat/bağış olarak yeriz. Nitekim Yüce Allah bu hususla ilgili olarak şöyle buyurur: "Bugün size temiz olanlar helal kılınmıştır. Kitap verilenlerin yiyeceği size helal, sizin yiyeceğiniz de onlara helaldir" (Maide 5/5).

Birinci ayetle Allah'ın bize haram kılmış olduğu şeyleri öğrenerek onlardan kaçınmaya çalışırken ikinci ayetle de Allah'ın bize tanıdığı genişlik sayesinde helal olan şeyleri öğrenmiş olmaktayız. Bu itibarla kendimizi, konu hakkındaki şüphe ve gereksiz soruşturmalarla yormamak gerekir. Zira şu ayetin işaret ettiği gibi Allah'ın dini kolaylık içindir: "Dinde sizin için bir zorluk çıkarmamıştır" (Hac, 22/78).

Buhari'nin Sahih'inde Enes b. Malik'ten (r.a.) şu hadis nakledilir: "Bir yahudi kadın, Peygamber Efendimiz'e (s.a.v.) içine zehir katılmış bir koyun eti getirdi. Peygamberimiz de (s.a.v.) ondan yedi. (Bir sahabinin o zehirli etten yiyip ölmesi üzerine) kadını, Efendimizin (s.a.v) huzuruna getirip: "Öldürelim mi?" diye sordular. Hz. Peygamber de (s.a.v.): "Hayır" dedi.

Yine Buhari'de yer alan bir rivayete göre sahabeden Abdullah b. el-Muğaffel'in (r.a.) şöyle dediği nakledilmiştir: "Hayber kalesini kuşattığımız bir sırada, bir adam (yahudi) içinde içyağı bulunan bir kırbayı bize doğru fırlattı. Hemen almaya davranmak üzereydim ki başımı çevirdiğimde Resulullah'ı (s.a.v) gördüm ve ondan utandım..Müslim'in rivayetinde şöyle bir ziyade vardır: "Bir de baktım ki Resulullah gülümsüyor." Ebu Davud et-Tayalisi hadisin sonunda şöyle bir ilaveyi nakleder: "Allah Resulü (s.a.v) bana: O senindir, diye buyurdu".

Ezher Üniversitesi Profesörü Dr. Ahmed eş-Şerbâsî, "Yes'elûnek: Sana Soruyorlar" adlı eserinde şöyle der: "Müslümanın, tüm Ehl-i kitab'ın -Doğu veya Batı'da olmaları farketmez- yiyecek ve kestiklerinden yemesi helaldir. Çünkü Allah Teala, bunu bize Maide Suresinde helal kılmıştır. Üstelik Peygamber Efendimiz de (s.a.v) yahudi bir kadının kendisine takdim etmiş olduğu bir koyun etinden yemiştir. Sahabe de Şam'da Hıristiyanların yemeklerinden rahatça yiyorlardı. Fakihlerin bu husustaki ortak kanaati şudur: Eğer müslüman, hayvanı kesim anında görmemişse ve nasıl kesildiğini bilmiyorsa, kitabînin kestiğini yiyebilir. Kesen kişinin Allah'ın adını anıp anmaması hiç farketmez. Zira Allah Teala bizlere kitabinin kestiğini yemeyi helal kılarken her kesenin kestiğini göremeyeceğimizi gayet iyi bilmektedir. Fakat müslümana helal olmayan şey, hiçbir semavi dine mensup olmayan kimselerin kestikleridir.

Ayrıca hayvan boğazlanırken Allah'ın dışında başka bir mabudun adının anıldığını bilmesi halinde de o hayvanın etinden yiyemez. Çünkü Allah Teala: "Allah'tan başkası adına kesilenler…size haram kılındı" buyurmaktadır. Boğazlama işi, kesici herhangi bir aletle olabilir. Hatta boynun tamamını –enseden bile olsa- kesen bir alet olması durumunda boğazlama caizdir."(1)

el-Hâmidiyye adlı eserde şöyle denilmektedir: "Yahudinin, İsrailî, Hıristiyanın da Hz. İsa'nın ilahlığına inanmayanlardan olması şart mıdır?

Hidaye ve diğer eserlerin mutlak ifadelerine bakılırsa böyle bir şart yoktur. Nitekim el-ced de İsraili hakkında bu yönde fetva vermiştir.

 el-Mebsut'ta şöyle denir: "Eğer Hz. İsa'nın ve Hz. Uzeyir'in ilah olduklarına inanıyorlarsa, Ehl-i kitab'ın kestiklerini yememek ve kadınlarıyla da evlenememek gerekir." Fakat Şemsu'l-eimme es-Serahsi'nin el-Mebsut'unda şöyle denmektedir: "Allah, üçün üçüncüsüdür deseler de demeseler de Hıristiyanların kestikleri mutlak manada yenebilir. Timurtâşî'nin, Fetavasında ifade ettiği gibi bütün deliller, bunun caiz olduğu yönündedir. Fakat Kemal b. el-Hümam'ın da belirttiği üzere en doğru tutum, zorunlu olmadığı müddetçe ne kestiklerini yemek ne de kadınlarıyla evlenmektir." el-Mirac adlı eserde de şu ifadelere yer verilir: " Hıristiyanlar hakkında söz konusu şartları öne sürmek, delillerin geneline aykırı bir tutumdur. Fakat şu söylenmiştir: Eğer hayvanı kesen kişi açık bir şekilde, 'üçün üçüncüsü olan Allah'ın adıyla' diye anarsa o zaman yenmez (Hindiyye). Öte yandan kesilmiş bir halde ikram edilmesi durumunda yenilebileceği de söylenmiştir (İnaye).(2)

Maliki mezhebinin kitaplarından Akrabu'l-mesâlik adlı eserde ve şerhinde şöyle denilmektedir: "Boğazlama esnasında Allah'ın adını anmak kitabîye değil müslümana farzdır. Kitabînin hayvan boğazlarken Allah'ın adını anması gerekmez. Sadece Allah'tan başka ilahlığına inandığı bir şeyin adını anmamış olması yeterlidir"(3)

Hanbeli mezhebinin kitaplarından el-İknâ'da ise: "Eğer kitabî, Hz. İsa'nın yahut başkasının adına keserse, o hayvanın etini yemek caiz değildir. Ama eğer boğazlarken bir isim anıp anmadığı yahut Allah'tan başkasının ismini zikredip etmediği tam olarak bilinmiyorsa o zaman yemek helaldir"(4) denilmektedir.

Şafiilerin es-Sirâcu'l-vehhâc adlı eserlerinde de şunlar söylenmektedir: "Hayvanı kesecek kişi de aranan şart, ister müslüman isterse de kitabi olsun, nikahının helal olmasıdır. Diğer kafirlerin kestikleri ise helal değildir"(5)

Ürdün müftüsü Şeyh Abdullah el-Kalkîlî'nin fetvası ise şöyle: "Allah Teala'nın, yiyeceklerini müslümanlara helal kıldığı asıl ehl-i kitap, kendi doğru dinlerine Allah ve Resulünden geldiği şekliyle inananlardır, diyenler yanılmaktadır. Zira bu görüş, ehl-i kitab'ın yiyeceklerinin helalliği konusunda inen ayetin -hâşâ- anlamsızlığı sonucuna götürür. Oysa "kendilerine kitap verilenlerin yiyecekleri de size helal kılındı" ayeti indiğinde o dönemdeki –pek tanınmayan çok az sayıdaki kişiler dışında- ehl-i kitaptan hiçbiri kendi gerçek dinine bağlı değildi.. Dolayısıyla bu görüşe göre ayet sadece Hz. Musa ve Hz. İsa'ya (a.s.) inanan az sayıdaki ehl-i kitabın yiyeceklerini helal saymış olacaktır!!. Hem bu görüşte olanlar acaba, ayetteki "kendilerine kitap verilenlerin yiyeceklerinin helalliği" ifadesine atfedilen "kendilerine kitap verilen hür ve iffetli kadınlar da size helaldir" hükmüne ne diyecekler? Yoksa burada da, ehl-i kitap kadınlarıyla evlililiğin, sadece gerçek dine tabi olanlara has olduğu görüşünü mü savunuyorlar? Gerçekte müslümanlar, bu ayetin indiği andan günümüze kadar kitabi kadınlarla hep evlenegelmişlerdir…

Ehl-i kitab'ın kestiklerinin helal oluşunun ancak sahih dine tabi olanlara has olduğu görüşünü çürüten delillerden birisi de konuyla ilgili ayetin, kendisine "ehl-i kitap" denen herkesi kapsayacak surette mutlak ve genel olmasıdır. Nitekim Kur'an da gerçek dine tabi olmayanlara da "ehl-i kitap" vasfı verilmektedir. Yüce Allah şöyle buyurur: "Kitap ehlinden ve müşriklerden inkar edenler, kendilerine açık belgeler gelinceye kadar ayrışacak/ayrılacak değildi" (Beyyine 98/1).

Öte yandan böyle bir görüş, cumhurun görüşüne de muhaliftir. Çünkü alimlerin çoğunluğu (cumhuru), ister gerçek din üzere olsun isterse de şu an olduğu gibi asli hüviyetini yitirerek değişikliğe uğramış muharref dine bağlı olsun, her kitabinin kestiğinin helal olduğu kanaatindedir. Hatta fakihlerin ittifak ettikleri görüşlerden birisi de şudur: Bir kitabinin bir müslümana et ikram etmesi durumunda müslümanın, o etin kesiliş biçimi konusunda, acaba Allah'ın adı anıldı mı anılmadı mı gibi bir kuşkuya kapılmasına ve nasıl kesildiğini sormasına gerek yoktur. Helallik hükmünün genelliği konusunda "Bugün size temiz olanlar helal kılınmıştır. Kitap verilenlerin yemeği size helaldir" (Maide 5/5) ayeti açık bir delildir. Selef ve halefin büyük alimlerinden pek çoğu bu genellemeyi, kitâbînin kestiğinin hangi şekil ve mahiyette olursa olsun helal olduğu yönünde anlamışlardır.

 -devam edecek-

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

SAHABE DÖNEMİ İHTİLAFLARINDAN SÖZ ETMEK

SAHABE DÖNEMİ İHTİLAFLARINDAN SÖZ ETMEK

Ehl-i Sünnet âlimleri ihtiyaç olmadıkça Sahabe arasında baş gösteren anlaşmazlıklardan uza

“EHL-İ SÜNNET”İN ANLAMI ve KAPSAMI

“EHL-İ SÜNNET”İN ANLAMI ve KAPSAMI

Ehl-i Sünnet kavramı temelde "alem" yani belli bir fırkanın özel ismi ve ünvanı değildir. An

GÜVENİLİRLİK BAKIMINDAN İSLAM TARİHÇİLERİ

GÜVENİLİRLİK BAKIMINDAN İSLAM TARİHÇİLERİ

Aktardıkları bilgilere göre tarihçileri birkaç grupta değerlendirmek mümkündür: 1. Grup: G

İSLAM TARİHİ ESERLERİNİ DEĞERLENDİRMEDE ÖLÇÜLER

İSLAM TARİHİ ESERLERİNİ DEĞERLENDİRMEDE ÖLÇÜLER

Burada, İslâm ulemasının önde gelenleri ve muhakkik âlimler tarafından tesbit edilen ve İsl

İNSAN HÜRRİYETİ VE BEŞ TEMEL HAK

İNSAN HÜRRİYETİ VE BEŞ TEMEL HAK

Sosyal bir varlık olan insanoğlunun, topluluk olarak yaşaması, fıtratının bir gereğidir. Fer

MAĞDUR PADİŞAH: SULTAN İBRAHİM-2

MAĞDUR PADİŞAH: SULTAN İBRAHİM-2

Sultan İbrahim tahta çıkar çıkmaz başta Koçi Bey olmak üzere musâhipleri (özel danışmanl

MAĞDUR PADİŞAH: SULTAN İBRAHİM-1

MAĞDUR PADİŞAH: SULTAN İBRAHİM-1

Anadolu topraklarının bizlere vatan haline gelmesinde hizmeti geçmiş büyük tarihî şahsiyetle

PEYGAMBERLERİN MASÛM OLUŞU

PEYGAMBERLERİN MASÛM OLUŞU

Peygamberlerin masumiyeti konusu, çok yönlü bir konudur. Burada bizi ilgilendiren husus, peygambe

EBU HÜREYRE'YE YÖNELTİLEN ELEŞTİRİLER-6

EBU HÜREYRE'YE YÖNELTİLEN ELEŞTİRİLER-6

g. Ebu Hüreyre'nin Para Karşılığında Emevî Taraftarlığı ve Ali Aleyhtarlığı Yaptığı

EBU HÜREYRE'YE YÖNELTİLEN ELEŞTİRİLER-5

EBU HÜREYRE'YE YÖNELTİLEN ELEŞTİRİLER-5

e. Namazı Ali'nin Arkasında Yemeği Muaviyenin Sofrasında Yediği İddiası Ebu Hüreyre aleyhin

EBU HÜREYRE'YE YÖNELTİLEN ELEŞTİRİLER-4

EBU HÜREYRE'YE YÖNELTİLEN ELEŞTİRİLER-4

Sahabenin ve Bu Cümleden Olarak Hz. Aişe'nin Onun Rivayetlerini İhtiyatla Karşıladığı İddia

Görmedikleri halde, Rablerinden korkanlar için bir bağışlanma ve büyük bir mükafat vardır.

Mülk, 12

GÜNÜN HADİSİ

Mü'minin sezgisinden sakının, çünkü o Allah'ın nuruyla bakar.

Taberani

TARİHTE BU HAFTA

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI