

*Peygamber efendimizin(aleyhissalatu vesselam) Selman-ı Farisi(r.a) hakkında; "Selman'a doyasıya ilim verilmiştir" buyurduğunu..
*Hz. Ebubekir(r.a)'in hilafeti döneminde dinden dönenler üzerine her gönderdiği orduyu uğurlarken yanına Peygamber efendimizin amcası Hz. Abbas'ı da aldığını ve onu Medine'nin dışına çıkarıp şöyle söylediğini; "Ya Abbas! Sen nusret(zafer) duasında bulun, ben de âmin diyeyim. Ben umarım ki, Nebiyy-i Ekrem(sallallahu aleyhi ve sellem)'e yakınlığın dolayısıyla duan boşa çıkmaz."
*Rasulullah'ın (sallalahu aleyhi ve sellem) Hz. Ali'ye(r.a); "Ya Ali! Sen benim dünyada da ahirette de kardeşimsin" buyurmasından dolayı Hz. Ali(k.v)'nin künyelerinden birisinin "Ahi Rasulullah"(Rasulullah'ın kardeşi) olduğunu..
*Hz. Ali'nin(r.a) en çok Rasulullah'ın iltifatı olan "Ebu Turab"(Toprağın babası) künyesinden hoşlandığını..
*Hz. Ali'nin(r.a) lakaplarının Murteza, Haydar, Esedullah olduğunu..
*Hz. Ömer(r.a)'in; "Reyinde ve hükmünde en isabetli kadımız, fakihimiz Ali'dir" buyurduğunu..
*Tabiin alimlerinden Said bin Müseyyeb'in; "Mühim bir işle alakalı bir meşveret toplantısında, eğer Hz. Ali mecliste yoksa, Hz. Ömer(r.a) Cenab-ı Hakka sığınırdı" dediğini..
*Hz. Ali'nin(r.a) ; "Şu kalbim ilim ile dolu. Fakat sahih olarak hıfz ve nakledecek râviye tesadüf etseydim" dediğini..
*Tabiin âlimlerinden İmam Mesruk'un şöyle dediğini; "Muhammed Sallalahu aleyhi ve sellem'in ashabını kokladım. Bunların ilimlerini altı zata müntehi( ulaştığını, onlarda sona erdiğini) buldum ki; Ali, Abdullah bin Mesud, Ömer, Zeyd bin Sabit, Ebu Derda, Übeyy bin Ka'b'dır. Sonra bunları da ayrı ayrı kokladım. Bunların ilimlerini de Ali ile İbn-i Mesud'a müntehi buldum."
*İmam Zehebi'nin Tezkiretü'l- Huffaz adlı eserinde Abdullah bin Mesud'un(r.a) terceme-i halinden bahsederken şöyle dediğini; "İbn-i Mesud'un(r.a) terceme-i hali bir cildin yarısını dolduracak kadar çoktur. O, sahabe ulularından bir ilim hazinesidir. Hidayet imamıdır. Her imam onun fetvasını almıştır."
*Abdullah bin Mesud hazretlerinin talebelerinin ashabdan her hangi birisini hocaları İbn-i Mesud'a tafdil etmediklerini, onlardan biri olan Alkame'nin Mesruk'a; "Ashab-ı Kiram arasında fıkıhta İbn-i Mesud'dan kuvvetli bir kimse yoktur" dediğini..
*Bir rivayete göre Hz. Fatıma'nın(r.a) duru, berrak bir simaya sahip olmasından dolayı 'Zehra' lakabı ile yâd edildiğini..
Kaynaklar
1-Bâbânzâde Ahmed Naim, Tecrid-i Sarih Tercümesi ve Şerhi, Cilt:3, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara-1978
2-Kâmil Miras, Tecrid-i Sarih Tercümesi ve Şerhi, Cilt:4, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara-1978
Yorum yapmak için giriş yapın.
0 Yorumlar