KUR’AN’IN FAZİLETİ

Kur'ân-ı Kerim’in en büyük fazileti, (üstünlüğü), hiç şüphesiz onun Allah kelâmı olmasıdır. (Ama bunun yanında) Yüce Allah onu birçok âyette (özellikle) övmektedir ki bunlardan bazıları (meâlen) şöyledir:


2016-08-01 11:19:34

Kur'ân-ı Kerim'in en büyük fazileti, (üstünlüğü), hiç şüphesiz onun Allah kelâmı olmasıdır. (Ama bunun yanında) Yüce Allah onu birçok âyette (özellikle) övmektedir ki bunlardan bazıları (meâlen) şöyledir:

"Bu (Kur'ân), Mekke'yi ve çevresindeki (kasaba)ları uyarman için sana indirdiğimiz feyiz kaynağı ve kendinden önceki (kitap)ları doğrulayıcı bir kitaptır. Ahirete inananlar buna da inanırlar ve onlar, namazlarına devam ederler." (En'âm, 92)

"Gerçekten bu Kur'ân, (insanı) en doğru yola iletir." (İsra, 9)

"(Kur'ân öyle eşsiz bir kitaptır)ki ne geçmişe ne de geleceğe dair verdiği haberlerde yanlış olmaz..." (Fussilet, 42).

(Kur'ân-ı Kerim'in bu faziletine işaretle) Buhârî'nin Hz. Osman (r.a.)'dan rivâyet ettiği bir hadiste Hz. Peygamber (s.a.s.): "Sizin en hayırlınız, Kur'ân'ı öğrenen ve öğretendir." Buyurmaktadır.

Kur'ân-ı Kerim, İslâmî hükümleri kapsayan bir anayasa, mü'minlerin gönüllerine hayır ve hikmet akıtan bir menba (kaynak) ve tilâvetiyle abidlerin yüce Allah'a yaklaştığı en üstün kulluk kitabıdır.

Abdullah b. Mesud'un (r.a.)'un rivayet ettiği bir hadiste Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmaktadır: "Şüphesiz bu Kur'ân, Allah'ın ziyafetidir. O halde gücünüzün yettiği ölçüde onun ziyafetine yöneliniz. Şüphesiz bu Kur'ân, Allah'ın ipi; apaçık nûr, faydalı ilâç, kendisine tutunan (emirlerinin dışına çıkmayan)ların hâmisi ve kendisine uyanların kurtuluş güvencesidir. Kendisinde sapma olmaz ki ıslah edilsin ve kendisinde eğrilik olmaz ki düzeltilsin. Mucizeleri bitmez ve çok okumakla eskimez. Tekrar tekrar okuyunuz. Zira Allah, okuduğunuz her harfinden dolayı sizi on hasenat (sevabı) ile mükâfatlandıracaktır. Dikkat ediniz, ben, Elif lam mim bir harftir, demiyorum. Bilakis elif, bir harftir, Lâm bir harftir, mim de bir harftir." (Hâkim).

Hz. Peygamber (s.a.s.)'in, Ebû Zerr (r.a.)'e yaptığı tavsiyede şöyle buyrulmaktadır: "Kur'ân okumayı elden bırakma. Çünkü Kur'ân senin için yeryüzünde bir nûr, göklerde de bir hazinedir."(1)

Hz. Âişe (r.anha)'nin rivayetine göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyuruyor: "Kurân'ı zorlanmadan kolaylıkla okuyan kimse, amel defterini yazan seçkin ve dürüst meleklerle beraber olacak; kendisine zor geldiği halde Kur'ân okuyana ise iki ecir vardır." (Buhârî, Müslim).

Rasûlullah (s.a.v.) insanları Kur'ân okumaya teşvik etmiş aralarındaki üstünlüğü Kur'ân (bilgilerin)a göre tayin etmiş ve okumaktan aciz olanlara onun manevi bereketinden mahrum kalmamaları için dinlemeyi ve anlamaya çalışmalarını tavsiye etmiştir.

Ebû Hüreyre (r.a.)'dan rivâyet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır. "Kim Allah'ın Kitab'ından bir âyet dinlerse, ona kat kat sevab yazılır, kim de onu okursa kıyâmet gününde onun için bir nûr olur." (Ahmed).

Ebû Hüreyre (r.a.)'nin rivâyetine göre: Rasûlullah (s.a.s) Bir yere sayıları biraz (kalabalık) olan bir gurup elçi gönderdi. (Gitmeden önce) onlardan Kurân-ı Kerim'i okumalarını istedi. Bunun üzerine onlardan her biri Kur'ân'dan bildiğini okuyuverdi. Nihayet sıra, içlerinden en genç olan birine geldi. Rasûlullah (s.a.v.) "Ey falan! Sen Kur'ândan ne biliyorsun?" diye sordu. Adam: ben, şu, şu sûreleri ve Bakara sûresini biliyorum, diye cevap verdi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) "Sen Bakara sûresini biliyor musun?" Dedi.

Adam: Evet, deyince, Rasûlullah (s.a.v.): "Haydi git, onların emîri sensin" buyurdu.(2)

Selef-i Salih (r.a.)'den olan önderlerimiz, Kur'ân'ın ve Kur'ân tilâvetinin faziletini bildikleri için onu, kanun ve yasalara kaynak, gönüllerin huzur menbaı, (şifahî) ibadetlerinin başı kılmış, ona kalplerini açıp, gönülleriyle tefekkür ederek ruhları onun yüce manalarıyla dolmuş ve bunun neticesinde Allah, bu cihanda, kendilerine dünya liderliğini vererek onları mükâfatlandırmıştır, ahirette de onlar için büyük dereceler vardır. Bize gelince, bizler Kurân-ı ihmal ettik, ihmâl ettiğimiz için de hem dinimiz zayıfladı hem de içinde bulunduğumuz dünyevî zaafa uğradık.

Enes b. Malik (r.a.)'ın rivayetine göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır: "Bana ümmetimin sevabı gösterildi. Hatta kişinin mescitten alıp dışarıya attığı çör çöp bile. Bana ümmetimin günahları da arz olundu. Kişinin Kur'ân'dan öğrendiği herhangi bir sureyi veya âyeti unutmasından daha büyük bir günah görmedim."(3)

İşte bu sebeple Selef-i Sâlih; Kurân-ı virdlerinin en başına koymuş ve günde en az bir hizb(4) okumaya gayret ve itinâ göstermişlerdir.

Enes (r.a.)'in rivayetine göre Rasûlullah (s.a.v.): "Yüce Allah'ın insanlardan ehli (yakınları ve dostları) vardır" buyurdular. Bunun üzerine Ey Allah'ın Resûlü onlar kimlerdir? diye sorulunca, peygamber efendimiz; "Kur'ân ehlidir. Onlar, Allah'ın ehli ve has kullarıdır." buyurdu. (Tirmîzi, sahih olarak).

İbn Ömer (r.anhuma)'in rivayet ettiği bir hadiste ise Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır: "(kıyamet gününde) Kur'ân ehline şöyle denilecek: oku, dünyada tertil ile okuduğun gibi tertil ile oku ve ilerle, yüksel. Çünkü senin makamın, okuyacağın en son âyetin yanındadır." (Ebû Davud, Tirmîzî)

İbn Mes'ud (r.a.) şöyle der: Kur'ân hâmili (ehli) olan kimse, herkes uyurken gecesi (gece ibadeti) ile herkes oruçsuz iken gündüzü (orucu) ile insanlar sevinçli iken hüznü ile insanlar gülerken ağlamasıyla, insanlar gereksiz şeyler konuşurken susmasıyla ve insanlar kendilerini büyük görürken tevazusu ile bilinmeli/tanınmalıdır. Kuran hâmili; kaba, gafil, yaygaracı ve sert tabiatlı olmamalıdır.

ÇOKÇA OKUNMASI MÜSTEHAP OLAN SÛRELER

Kurân-ı Kerim'den edinilecek virdlerden biri de her gün Yâsin, Duhân, Vâkıa ve Mülk surelerini düzenli bir şekilde okumaktır. Cuma günü ve gecesi bu sureleri ve ayrıca Kehf ve Al-i İmrân surelerini okumak ise çok sevaptır. Bu konuda Rasûlullah (s.a.v.)'dan rivâyet edilen hadislerden bazıları şunlardır:

1- Ma'kıl b. Yesâr (r.a.)'dan rivayete göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır: "Kur'ân'ın kalbi Yasin (suresi)dir. Onu Allah'ın rızasını ve âhiret yurdunu kastederek okuyan hiç kimse yoktur ki, günahları bağışlanmamış olsun. Onu ölülerinizin üzerine okuyun."(5)

2- Abdullah b. Mes'ud (r.a.) şöyle diyor: "Kim, her gece mülk sûresini okursa, Allah onu kabir azabından korur. (Bu sebeple) biz, Rasûlullah (s.a.v.)'ın zamanında bu sureye Mânîa suresi (koruyucu sure) derdik. Bu sure, Allah (c.c)'ın kitabında başlıbaşına bir suredir. Öyleki onu her gece okuyan, çok ve salih amel işlemiş sayılır." (6)

3- Ebû Hüreyre (r.a.)'nin rivayet ettiği bir hadiste de şöyle buyrulmaktadır: "Kim geceleyin Duhân sûresini okursa, yetmiş bin melek onun için (Allah'tan) af diler." (Tirmizi, Isbahânî)

4- Ebû Said el-Hudrî (r.a.)'den rivayete göre Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır. "Kim Cuma günü Kehf suresini okursa, bu sure onun her iki Cuma arası (nda geçen zamanı) nurla ışıldatır." (7)

5- İbn Abbas (r.anhuma)dan rivayete göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır. "Kim Cuma günü Al-i İmrân suresini okursa, gün batımına kadar yüce Allah, onu rahmetiyle kuşatır ve melekler de onun günahlarının bağışlanması için Allah'a dua ederler." (8)

6- Vâkıa suresinin faziletine gelince; bu konuda Abdullah b. Mes'ud (r.a.)'dan rivayet edilen hem merfû hem de mevkûf hadisler olmakla birlikte, surenin özellikle kıyametten, cezâ ve mükâfattan bahsetmesi, fazileti hakkında şüpheye yer bırakmayacak bir delil niteliğindedir. Bu sebeple Müslümanın, bu sûrenin faziletinden mahrum kalmaması için her gün – ki gece okunması daha faziletlidir- bir kez; Cuma günü ise hem gece hem gündüz olmak üzere iki kez okuması ikindi ile akşam arası icabet saati olması ümidiyle Al-i İmran suresini okuması ve böylece bu değerli vakitte zikirlerin en faziletlisi olan Kur'ân tilavetiyle meşgul olması müstehab sayılmıştır.

Dipnotlar

1-İbn Hibban'ın rivayet ettiği uzun bir hadisin parçasıdır.

2-Tîrmizî, hasen olarak rivayet etmiştir.

3-Ebû Dâvûd, Tîrmizî, İbn Mâce.

4-Hizb, Kurân-ı Kerim'in yirmişer sayfadan oluşan otuz cüzünden her birinin ayrıldığı dört eşit kısım. (çev.)

5-Ahmed, Ebû Dâvûd, Nesâî vs.

6-Nesâî ve Hâkim sahih olarak rivayet etmiştir.

7-Nesâî ve Beyhâkî merfû olarak.

8-Taberânî, el-Evsatu'l-Kebir

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DÄ°ÄžER YAZILAR

"Her ümmet için Allah'ın kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanların üzerine O'nun adını ansınlar diye bir kurban kesme ibadeti koymuşuzdur. Hepinizin ilâhı bir tek ilâhtır. Onun için yalnız O'na teslim olan müslümanlar olun. Allah'a itaat e

Hacc:34

GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°

Îmân altmış kadar şu'bedir. Hayâ da îmânın bir şu'besidir.

BUHARİ,KİTÂBÜ'L-ÎMÂN, EBU HUREYRE(r.a.)'dan

TARÄ°HTE BU HAFTA

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SÄ°TE HARÄ°TASI