ASR-I SAADET HATIRALARI-56
İBN-İ ABBAS’IN İLİM AŞKI Abdullah İbn-i Abbas(r.a) hazretleri İslam ilim tarihine adını altın harflerle yazdırmış allame bir sahabedir. Kendisi Rasulullah(aleyhissalatu vesselam)’dan ilimde derinleşme duası aldığı gibi, fiili dua olarak da, büyük bir ilim açlığı hissederek hep ilmin peşinde geceli gündüzlü koşturmuştur. Bunun neticesinde
Ä°BN-Ä° ABBAS'IN Ä°LÄ°M AÅžKI
Abdullah İbn-i Abbas(r.a) hazretleri İslam ilim tarihine adını altın harflerle yazdırmış allame bir sahabedir. Kendisi Rasulullah(aleyhissalatu vesselam)'dan ilimde derinleşme duası aldığı gibi, fiili dua olarak da, büyük bir ilim açlığı hissederek hep ilmin peşinde geceli gündüzlü koşturmuştur. Bunun neticesinde de "Bahr(ilim denizi)", Ümmetin allamesi ve Tercüman-ı Kur'an unvanlarının bihakkın sahibi olmuştur.
Ondan dolayıdır ki, Tabiin âlimlerinden Tavus'a onca yaşlı sahabe varken neden yaşça onlardan genç olan Abdullah bin Abbas'a(r.a) talebe olduğunun sorulması üzerine o şöyle cevap vermişti; "Ben Rasulullah'ın (aleyhissalatu vesselam) ashabından yetmiş(bir rivayete 500) tanesini gördüm. Ancak bir meselede ihtilaf ettiler mi, İbn-i Abbas'ın kavlini benimsiyorlardı" Bir başka rivayette ise; "İbn-i Abbas'a muhalefet etseler, ' o mesele senin dediğin gibidir' 'sen haklıymışsın' demeden dağılmazlardı."
Ä°bn-i Abbas(r.a) bu zirveye nasıl çıkmıştır, kendi ifadelerinden dinleyelim; "Resûlullah ebedî âleme göçtüğü gün enÂsârÂdan bir arkadaşıma dedim ki: "Haydi asÂhaba bazı sorular yönetelim. Zira bugün bir hayli kalabalıklar, bu fırsat bir daha ele geçÂmez."
Arkadaşım bana ÅŸu cevabı verdi: "Sana hayret ediyorum doÄŸrusu. Aralarında bu kadar sahâbî varken, insanların sana muhtaç olaÂcakÂlarını mı sanıyorsun?" Dolayısıyla bu teklifime katılmadı. Bunun üzerine ben, bazı meseleleri sormak için yalnız başıma gittim. Birisinde hadis olduÄŸunu iÅŸittiÂÄŸimde hemen koÅŸar, kapısını çalardım. GittiÂÄŸim ÅŸahıs, çoÄŸunlukla öğle uykusunda olurdu. Ben de üzerimden cübbemi çıkarır, başıma yastık yapar ve eÅŸiÄŸinin dibine uzanırdım. Sürekli esen rüzgâr, üstümü başımı toza topÂraÄŸa katardı. Derken uykusundan uyanır, dıÂÅŸarı çıkar, beni görür ve derdi ki: Ey Resûlullah'ın amcasının oÄŸlu! Buraya kadar niye zahmet etÂtin, birisiyle haber salsaydın, ben gelirdim." Ben de derdim ki: "Hayır, bu doÄŸru deÄŸil. Sen ayağına gidilmeye daha laÂyıksın." Sonra ondan sorar ve öğrenirdim."
Doyumsuz bir öğrenme aÅŸkı vardı. Zihni daima soru iÅŸaretleri ile doluydu. Biri bir ÅŸey mi biliyor veya bir kimse bir hadis mi öğrenÂmiÅŸ, hemen koÅŸar ve ondan onu öğrenirdi. Aynı zamanda o, tenkitçi ve ayıklayıcı bir kafa yapısına sahipti. Duyduklarını, öğrendikÂlerini mutlaka tenkit süzgecinden geçirir, kayÂnağını iyice araÅŸtırırdı. Zihnini ve hafızasını, geliÅŸi güzel bilgi yığınlarıyla dolduramazdı.
Bu özelliÄŸini kendisi şöyle ifade eder: "Ä°mkânım olsa, tek bir meseleyi otuz sahâÂbîye sorar, araÅŸtırırdım"
Ubeydullah b. Utbe ise İbn Abbas'ı şöyle anlatır:
"Resûlullah'ın hadislerini, Ebû Bekir, Ömer ve Osman'ın verdiÄŸi hükümleri Ä°bn Abbas'tan daha iyi bilen kimseyi görmedim. Ondan daha ince, daha isabetli görüş orÂtaÂya koyanı bilmiyorum! Arap dilini, Arap ÅŸiirini, Kur'ân ve tefsirini, matematik ve feraiz ilmini ondan daha iyi biÂlene rastlamadım. Her gün ayrı bir ilim dalı öğreniyordu. Bir gün fıkıh, bir gün tevil, bir gün megazi, bir gün ÅŸiir, bir diÄŸer gün Arapların önemli günÂleri, önemli olayları... Ä°lim için önüne kim oturursa hemen eÄŸilir, kim bir soru sorsa mutlaka cevap alırdı. BöyleÂsini hiç görmedim."
ABDULLAH BİN ÖMER(R.A)'İN CÖMERTLİĞİ
Sahabenin Abadile-i Seb'a-yı Meşhuresinden(Meşhur Yedi Abdullah'ından) olan Abdullah İbn-i Ömer Hazretleri birçok meziyetinin yanında cömertliği ile dikkatleri çekmiş bir sahabidir. Eyyûb b. Vâil er-Rasıbî onun cömertliği hususunda şunu nakleder:
"Bir gün duydum ki, Ä°bn Ömer'e dört bin dirhem ve bir top kadife kumaÅŸ gelmiÅŸ. Ä°kinci gün onu veresiye olarak bineÄŸine yem alırken görÂdüm. Hemen evine gittim ve evdekilere: "Dün Ä°bn Ömer'e dört bin dirÂhem ve kadife kumaÅŸ gelmedi mi?" diye sordum. Onlar "Evet" dediler. "Ama ben onu çarşıda bineÄŸine yem alırken gördüm, ücretini ödeyeÂmedi." dedim. Bunun üzerine şöyle dediler: "Dün o, evde durmadı, gitti. O dört bin dirhemin tamamını dağıttı. Sonra kadifeyi sırtladı, götürdü. Eve döndüğünde o da yoktu. SorduÄŸumuzda onu bir fakire verdiÄŸini söyledi."
Ä°bn Vâil ellerini vurarak çıktı, çarşıya geldi, yüksek bir yere çıkıp inÂsanlara seslendi: "Ey çarşı esnafı! Dünyada ne yapıyorsunuz? Ä°bn-i Ömer, kendisine gelen dört bin dirhemi dağıtmış, ÅŸimdi bineÄŸine veresiye yem alıyor."
Kaynaklar
1-Halid Muhammed Halid, Yeryüzü Yıldızları, Terc: Abdülkerim Akbaba, Beka Yayınları, İst. 2006
2- Prof. Dr. Ä°brahim Canan, Sahabe Dünyası, Nesil Basım Yayın, Ä°st. 1996Â
Â
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DÄ°ÄžER YAZILAR
İnsanlar yalnız inandık demeleri ile bırakılıveriliceklerini, kendilerinin imtihana çekilmeyeceklerini mi sandılar?
Ankebut, 2
GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°
“Âdemoğlu, kurban bayramı gününde kan akıtmaktan daha sevimli bir amelle Allâh’a yaklaşabilmiş değildir.
İ. Mâlik, Muvatta’, Kur’an 24; Tirmizî, Edâhî, 1; İbn-i Mâce, Edâhî, 3)
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm Ä°nternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yaptÄ...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARÄ°HTE BU HAFTA
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...