24 SAAT MİSAFİR KALDIĞIM ANKARA
Yıllar önceydi, M.E. B’ndaki bir sınav için Ankara’da bulunuyordum. Ankara soğuk, sınav zordu. Yollardaki sıkıntıların ötesinde bir de sınav yerinin kalabalığı vardı ki insanın asabını bozuyordu.
Yıllar önceydi, M.E. B'ndaki bir sınav için Ankara'da bulunuyordum. Ankara soğuk, sınav zordu. Yollardaki sıkıntıların ötesinde bir de sınav yerinin kalabalığı vardı ki insanın asabını bozuyordu.
Derken sınav başladı. Soruları cevaplarken insan bildiği sorulara çok seviniyordu. Bilemediği sorulara üzülüyor "Keşke buna da çalışsaydım" diyordu. Bilemediği için hayıflanıyordu. Sınav stresi yetmemiş gibi bir de Ankara'dan geri dönüş geliyordu insanın aklına. Kalabalık şehirde otobüs beklemek de zordu, otobüse binmek de zordu, otobüsün içindeki kalabalığa tahammül etmek de zordu. Kalabalık otogarlar, uzun yollar, plansız molalar ve zamansız yemek vakitleriyle, ne olduğu belli olmayan yemekler bile sıkıntılıydı. İnsan sınavda bile sınava geldiği yeri değil de dönüp gideceği yolculuğu düşünüyordu.
Derken sınav bitti. Sınavın bitmesi insanın üzerinde bir rahatlama sağladı. Azıcık aklımız başımıza gelince, geldiğimiz andan itibaren topu topu 24 saat kalacağımız Ankara'nın son üç beş saatini değerlendirelim dedik. İnsan her zaman böyle büyük bir şehre gelemiyor. Değerlendirelim ama ne biliriz biz Ankara'yı? Nereyi, nasıl, kiminle gezeceğiz? Derken, doğru dürüst hiçbir yeri gezmeden, bir iki yemek yiyip, bir iki de çay içtikten sonra, dönüş güzergâhının başlangıcı olan otogara doğru yöneldik.
Bir günlük Ankara misafirliğinin ardından on beş on altı yıl geçti. Şimdi bu günlerde tam o an, yani Ankara'daki sınav anı aklıma geldi. Bir defa gelse hayal eder geçerdim. İki defa gelse düşünür geçerdim. Fakat kaç gündür sürekli aklıma gelip duruyor. O zaman biz de bu mana kuşunu yakalayıp değerlendirelim dedik.
Bir günlük Ankara misafirliğindeki bir sınav esnasında neler düşünmüştüm değil mi?
Bir, ben Ankara'da misafirdim ve geliş saatimden 24 saat sonra Ankara'dan ayrılacaktım.
İki, misafir olduğum Ankara'da bir sınavdaydım ve bu sınavın içindeyken sınavın dışındaki şeyleri düşündüğüm halde sınav sürüp gidiyordu. Bittiğinde bu sınavı ya kazanacaktım ya da kaybedecektim. Kazansam bir ömür boyu faydası olacaktı. Kaybetsem, bir ömür boyu bir sınavı kaybetmişliğin ezikliğini duyacaktım.
24 saatlik Ankara misafirliğini değerlendirmek de vardı işin içinde tabii. Sınavı kazanırsam, Ankara her zaman benim için değer taşıyan bir yer olacaktı. Kaybedersem, bu yer hep bu kaybedilen sınavı hatırlatacağı için beni üzen bir mana taşıyacaktı. Çünkü insanlar gezip gördükleri ve yaşadıkları yerleri üzerlerinde kalan intibalarla değerlendirirler.
Neyse aradan yıllar geçti şimdi ne Ankara'dayım ne de sınavdayım. Fakat o bir günlük Ankara misafirliğini ve oradaki sınav anını düşünüyorum hep.
Dünya, yer olarak 24 saatten oluşan bir misafirhane değil midir? Ama bir günlük değil de üç günlüktür dünya. Bu üç günlük dünyada ise her günü, her saati ve hatta her anı bir imtihandır. Ancak insan o imtihanda iken sınavdaki bilhassa bilemediği soruları çözemediği zaman sınav dışına çıkarak o anda işine hiç yaramayan hususları düşünür. Fakat yine de ne olursa olsun sınavda olduğunu ve üç günlük bu dünyadan gidişin yollarını ve durumlarını düşünmeden edemez. Gerçi biraz da üç gün misafir kaldığı dünyanın gezilip görülecek yerlerini merak eder ve gezip görmek ister ama bu istediği şekilde olamaz. Çünkü buna bir insanın ne zamanı, ne ilmi, ne de imkânı yeter.
Gün gelir sınavdaki bu fani insan göz açıp kapayıncaya kadar dönüş garına veya limanına varır da orada kendisini bekleyen bir gemiye biner. Derken gemiden bir ses duyulur:
-Demir almak zamanı geldi bu limandan.
Kim bilir belki de 24 saat misafir olduğum Ankara'da girdiğim sınavın sonucunu merak etmişsinizdir. Merak edin zararı yok, çünkü insan gerçek olan bu üç günlük dünya misafirhanesinin sınav sonucunu da merak eder. Fakat misafirlik bitip dönüş yolculuğu olmadıkça hiçbir zaman öğrenemeyecektir insan bu sınavın sonucunu.
Benim şimdi Ankara'daki bu sınavın sonucunu söylememin bir faydası yok. Söylesem ne olur, söylemesem ne olur, sınava ve sınav gününe faydası olmadıktan sonra.
Şimdi nasıl o sınavın sonucunu biliyorsam ama söylemenin bir faydası yoksa işte gün gelecek herkes de kendi üç günlük dünya sınavının sonucunu bilecek; ama bunu bilmenin ne kendisine ne de başkasına bir faydası olmayacak.
Dünya hayatının tümü imtihan, dünya mekânın tümü misafirhanedir. "Dünya bir misafirhanedir. İnsan ise onda az duracaktır ve vazifesi çok bir misafirdir ve kısa bir ömürde hayat-ı ebediyeye lâzım olan levazımatı tedârik etmekle mükelleftir. En ehemm ve en elzem işler, takdim edilecektir…" (Said Nursi, 20.Söz, Sözler, sayfa: 277)
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DİĞER YAZILAR
BAŞKA GÖRÜNDÜ
Bir gün bir göletin arkasında bir vadinin yamacında oturmuş karşı yamaçtaki ağaçları seyr
DİZ ÜSTÜ OTURMAK
Bundan elli yıl önce köyde otururduk. Ekmeğimizi annem tandırda pişirirdi. Önce diz üstü
EDEPSİZLİĞİN ADI ERGENLİK
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla... Hacı hacıyla Mekke’de, derviş dervişle tekkede, e
ANNE KARNINDAKİ BEBEĞİN RABBİYLE DİYALOĞU
Anne karnındaki bir bebeğin ağzı vardır, gözü vardır, kulağı vardır, eli vardır, ayağı
SİGARALI GENÇ VE BEN
Yolcu minibüsünün içindeyim. Çarşıdan Fakülteye gidiyorum. Bir durakta kahvehaneden çıkan
EY HER YERDEN GÖRÜNEN VE HER YERDEN GÖREN! SENİ İSTİYORUM!
Namaz için kalkmıştım. Kıyamda durdum, kâinatı kıyamda gördüm. Rükûa vardım, kâinatı
YOLA ÇIKMAK
Biraz sonra yola çıkacağız. On bin metre yükseklikten, üç bin kilometre yol kat edeceğiz. Bu
KAPTANLIK KOLAY BİR ŞEY DEĞİLDİR
Stuttgart Hava Limanı’nın alt katında bütün dinler için ayrılan ibadethanede namaz kılarke
ARABAYI UNUTTUM
Unutmak çok kötü bir şeydir. Bu gün çarşıdan gelirken bir yerde arabayı park edip bir iki
İŞTE KOLAY KÂRDA ÇOK
İşte cemaatle namaz kılma hareketi, kaptanı imam olan mescit botuna binerek en emin arkadaşlarl
GÖKÇEADA DEPREMİ
Belirtilen tarihte bütün Ege’de ve dolayısıyla Tavşanlı’da çok şiddetli bir deprem oldu.
- 24 SAAT MİSAFİR KALDIĞIM ANKARA
- İMTİHAN SADECE BİR “TIK”LAMAKTIR
- GENÇLER İÇİN HAYAT REÇETESİ
- KILDAN İNCE KILIÇTAN KESKİN
- HATALAR ÜÇ ÇEŞİTTİR
- ARILAR SADECE BAL YAPMAZ
- ANADOLU ANNELERİNİN BİR “YAVRUM” DEYİŞİ VAR Kİ!
- BİR PAZAR YORGUNLUĞU
- DÜN GECE GÖKYÜZÜNDEN BAKTIM SANA ANKARA
- BİR TİCARET
- MARS GEZEGENİ İLE HASBİHAL
- NİÇİN BAKTIN BANA ÖYLE?
- RÜYADA NÜBÜVVET MÜHRÜNÜN HATEMİ OLAN ZATI GÖRSEM
- KUR’AN’A GÖRE BEŞ BİLİNMEYEN
- KAFASI ZEKÂ FIŞKIRAN ÇOCUĞUN SORULARI
- HİKMET
- HZ. İBRAHİM’İN, HZ. MUHAMMED’DEN İSTEDİĞİ
- MEYVEYİ AĞAÇ, AĞACI ÇEKİRDEK, ÇEKİRDEĞİ DE ALLAH YAPIYOR; PEKİ, (HÂŞÂ), ALLAH’I KİM YAPIYOR?
- SÜBHANALLAH, ELHAMDULİLLAH, ALLAHUEKBER
- GÜZEL İNSAN
- BİR KARADENİZLİNİN PEYGAMBER SEVGİSİ
- ASMA, ÜZÜM - İKİ GÖZÜM
- EŞREF-İ MAHLÛKAT
- HER AN KAZANMAK VEYA KAYBETMEK
- NAMAZDAKİ GİZEM
- ÇIKIŞI OLMAYAN SON YOL
- KİRAZ ÇİÇEKLERİ
- “GİTTİ GİDİYOR”DAN BİR NAMAZ ALMAK
- “BİÇARE GENÇLER”
Ey insanlar! Allah'ın size olan nimetini hatırlayın; Allah'tan başka size gökten ve yerden rızık verecek bir yaratıcı var mı? O'ndan başka tanrı yoktur. Nasıl oluyor da (tevhidden küfre) çevriliyorsunuz!
Fatır, 3
GÜNÜN HADİSİ
Allah ister ki,biriniz bir iş yaptığı zaman onu en güzel ve en sağlam bir şekilde yapsın.
Buhari
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm İnternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yapt...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARİHTE BU HAFTA
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...